İsveç, 1988'deki infazlara karışan İranlı bir yetkiliyi yargılamaya başladı

Kurbanların aileleri, ucu Reisi’ye kadar uzanan bu davanın "kara kutusunu" açmak istiyor

davanın ana tanıklarından biri olan Hamid Aştali ve Muhtar Şalalond Şarku'l Avsat'a konuştu
davanın ana tanıklarından biri olan Hamid Aştali ve Muhtar Şalalond Şarku'l Avsat'a konuştu
TT

İsveç, 1988'deki infazlara karışan İranlı bir yetkiliyi yargılamaya başladı

davanın ana tanıklarından biri olan Hamid Aştali ve Muhtar Şalalond Şarku'l Avsat'a konuştu
davanın ana tanıklarından biri olan Hamid Aştali ve Muhtar Şalalond Şarku'l Avsat'a konuştu

Muhtar Şalalond, Ekim 2019'da Londra'daki evinde bir grup eski İranlı mahkûm ve İngiliz avukatla yaptığı görüşmeyi hatırlıyor ve bunu “adalet arayışının başlangıcı” olarak nitelendirerek büyük bir gururla yad ediyor. O görüşmede Şalalond ve yanındakiler, 1988 yazında Tahran'ın batısındaki Kerec'deki Gohardeşt Hapishanesinde savcı yardımcısı olan Hamid Abbasi kod adlı Hamid Nuri'ye karşı toplanabilecek kanıtları tartışıyorlardı.
İsveç'in başkenti Stockholm'ün merkezinde, 60 yaşındaki Nuri’nin, "savaş suçları" ve "cinayet suçları" suçlamasıyla yargılanacağı mahkemenin karşısındaki bir otel lobisinde Şalalond, Şarku'l Avsat’a röportaj verdi. Şalalond’un evinde gerçekleşen görüşme, Nuri'nin Kasım 2019'da Stockholm'e çekilmesinin ve tutuklanmasının önünü açmıştı. Nuri, o zamandan bu yana tutuklu olarak bugün başlayacak olan ve Nisan ortasında sona ereceği tahmin edilen mahkemesini bekliyor. Bu mahkeme, bir İranlının, Birinci Rehber'in (Humeyni) ölümünden önce yönetiminin son aylarında yaşanan infazlara karışmasına dair yapılan ilk mahkeme olacak.
Bu infazlarda kardeşini kaybeden Şalalond, “İntikam peşinde değiliz, sadece ne olduğunu bilmek istiyoruz” diyor. Genç Hamza 1988 yazında 33 yaşında idam edildi. Halkın Mücahitleri grubuna mensup olduğu gerekçesiyle 10 yıllık hapis cezasının 7. yılını doldurmuşken aniden idam edildi.
Hamza, İran-Irak savaşında Irak'ın yanında yer alan Halkın Mücahitleri’ne misilleme olarak Humeyni'nin savaşın sonunda öldürülmeleri için fetva çıkardığı, bazılarının tahminen 5.000 kişi kadar olduklarını söylediği siyasi mahkûmdan biriydi. O sıralarda İranlı rehber, şu an İran Cumhurbaşkanı olan İbrahim Reisi'nin de üyesi olduğu “Ölüm Komitesi” olarak bilinen grubu oluşturdu.
İsveç'te, dokuz ay sürecek bir mahkemede yargılanacak olan Nuri, Tahran'daki bu ölüm komitesinden emirler alıyordu ve dakikalar içinde sorguya çekilmek ve cezaya çarptırılmak üzere tutukluları ölüm komitesinin odasına götürüyordu. Kurbanların ailelerinin çoğu, akrabalarının cesetlerine ne olduğunu bilmiyor. Günümüzde dahi yerlerinin nerede olduğu bilinmeyen toplu mezarlara gömüldüler. Şalalond ve ailesi için cinayetin trajedisi, oğullarının cesedini bulamamanın trajedisi ile birleşti. Muhtar Şalalond: “Nereye defnedildiğini, naaşının veya kabrinin nerede olduğunu bilmiyoruz. Bu çok acı bir durum. Annem kırık bir kalple öldü, kız kardeşim de öyle" dedi ve telefonuna kaydettiği kardeşinin bir fotoğrafını ve ailesinin hapishaneden aldığı, kardeşinin eşyalarının bulunduğu küçük bir çantanın fotoğrafını “Elimizde kalan tek şey bu” diye gösterdi.
Yakınlarını kaybeden diğer aileler de mahkemede aynı sorunun cevabını bulmayı bekliyor. İsveç'e Hamid Nuri ismiyle giriş yapan Hamid Abbasi'nin, bu cesetlerin nereye gömüldüğünü bildiğinden eminler. İddialar Abbasi’nin mahkemede konuşacağını söylese de bu şimdilik kesin değil. Savunma makamı, sorunun "kimlik hatası" olduğunu ve Nuri'nin "Abbasi" olmadığını söylüyor. Ancak eski bir mahkûm ve davanın ana tanıklarından biri olan Hamid Aştali, bu iki ismin aynı kişi olduğunu iddia ediyor.
Aştali, Şalalond’un ev toplantısına katılanlar arasındaydı. Hamid Nuri'nin kimliğini doğrulayan oydu. Kendisine İsveç'teki tutuklu Hamid Nuri'nin bir resmi gösterildi ve onu tanıyıp tanımadığı soruldu. Hemen cevap verdi: "Bu Abbasi." Hapishanede de böyle tanınıyordu. Aştali onun hakkında konuşurken bile Nuri yerine Abbasi demeyi seçti. Abbasi’yi, Gohardeşt hapishanesindeki zamanlarından çok iyi hatırlıyor. "Diktatör" olduğunu, tutsaklara işkence yapılmasını emrettiğini ve "herkesin ona itaat ettiğini" söylüyor. Abbasi’nin sesini ve eşkalini iyice tanımlayan Aştali, bu hususta hata yapıyor gibi görünmüyor.
Aştali, mahkemenin karşısındaki otelde Şalalond'un yanında otururken Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, Abbasi’nin, soruları istenilen şekilde cevapladığı takdirde kurtulacağını söyledi. Bugünkü mahkeme, İran'ın "kara kutusu" olarak nitelendirilen şeyin nihayet açılacağı anlamına geliyor. Aştali, "Bu infazların gerçekleştiğini bile inkâr ediyorlar. Bu yargılama, sonunda kara kutuyu açacak ve içindekileri ortaya çıkaracak. İran halkı ne olduğunu ve bugüne kadar devam eden infaz kampanyasının ayrıntılarını öğrenecek" dedi. Aştali’ye göre Nuri'nin mahkemesi, rejimin önde gelen diğer isimlerinin yargılanmasının başlangıcını oluşturuyor.
Bu davanın, İranlı bir yetkiliyi 1988'deki suçlardan sorumlu tutan ilk dava olmanın ötesine benzersiz bir yönü var. İlk kez bir İranlı yetkili, İran içinde işlenen suçlardan dolayı İran dışında yargılanıyor. İsveç, kendi vatandaşı olmayanların bile başka bir ülkede işlenen suçlardan yargılanmasına izin veren evrensel yargı ilkesine dayanarak bu davayı başlattı. Bu, Suriyeli yetkililerin Suriye'de Suriyeli muhaliflere karşı işledikleri suçlardan dolayı Almanya'da yargılanmasıyla aynı prensibe dayanıyor.
Davanın bu benzersiz yönü, Nuri'yi İsveç'e çekmede ve tutuklanmasına yol açan davayı oluşturmada aracı olan İsveç'te ikamet eden İranlı muhalif Irac Masdagi gibi İranlı kurbanların bu davayı “tarihi” olarak nitelendirmesine sebep oluyor.
Masdagi, Şarku'l Avsat'a davanın "intikamla ilgili değil, yaşananları ortaya çıkarmakla ilgili olduğunu" söyledi. “Şans eseri” infazdan kurtulan Masdagi, Hamid Nuri'nin Gohardeşt hapishanesinde birçok olaya karıştığını ifade etti. Kendisi de dahil olmak üzere mahkumların darağacına gönderilmeye hazırlanırken toplandığı "ölüm salonunda" onunla karşılaştığını ifade eden Masdagi, Nuri’nin sadece itaatkâr ve uygulayıcı rolünden değil, infazlardaki "aktif" rolünden de bahsetti. Her mahkûmun asılmasından sonra Nuri’nin kutlama yapmak için şeker getirdiğini ve bu şekerleri ölmek için sırasını bekleyen mahkumlara verdiğini söyledi. Masdagi, yargılamanın Reisi’nin bu infazlardaki rolünü de ortaya çıkaracağını belirtti. "Çünkü öldürme ve infaz emrini veren oydu ve Nuri de infaz ediyordu" dedi. Reisi'nin adının, bugün başlayacak ve savcılık tarafından üç gün boyunca sunulacak davada "birçok kez" dile getirileceğini söyledi.



G7 toplantısının gündeminde Ortadoğu ve Ukrayna var

İtalya'nın Lazio bölgesindeki Anani'de G7 dışişleri bakanları toplantısı öncesinde güvenlik nöbet tutuyor  (EPA)
İtalya'nın Lazio bölgesindeki Anani'de G7 dışişleri bakanları toplantısı öncesinde güvenlik nöbet tutuyor  (EPA)
TT

G7 toplantısının gündeminde Ortadoğu ve Ukrayna var

İtalya'nın Lazio bölgesindeki Anani'de G7 dışişleri bakanları toplantısı öncesinde güvenlik nöbet tutuyor  (EPA)
İtalya'nın Lazio bölgesindeki Anani'de G7 dışişleri bakanları toplantısı öncesinde güvenlik nöbet tutuyor  (EPA)

G7 dışişleri bakanları bugün Roma yakınlarında toplandı; İki gün boyunca bölgesel mevkidaşlarının katılımıyla Ortadoğu'daki çatışmanın yanı sıra, Ukrayna'daki savaşa odaklanan görüşmelerde bulunulacak.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre Roma yakınlarında bulunan Fiuggi ve Anani'deki toplantıda, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, eski Savunma Bakanı Yoav Galant ve Hamas hareketindeki askeri yetkili Muhammed Al-Dayf hakkında çıkardığı tutuklama emirleri müzakere edilecek.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'in de katılımıyla bugün öğleden sonra başlayan oturumların ilk konusu, ABD'nin BM Güvenlik Konseyi'nde Gazze'de ateşkes öngören bir karar tasarısını veto etmesinden beş gün sonra Ortadoğu ve Kızıldeniz'deki durum olacak.

İtalya Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, “Ortaklarımızla birlikte Gazze ve Lübnan'da ateşkesin sağlanmasına yönelik çabaları desteklemenin yollarını, halkı desteklemeye yönelik girişimleri ve bölgenin istikrarı için güvenilir bir siyasi ufku teşvik etmeyi görüşeceğiz” denildi.

İtalya, en gelişmiş yedi ülkeden oluşan Grubun (Fransa, ABD, Japonya, Kanada, Birleşik Krallık, Almanya ve İtalya) dönüşümlü başkanlığını yürütüyor ve bu toplantının gündemine genişletilmiş bir diyalog oturumu dahil edildi. Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Emirlikler ve Katar'dan bakanların yanı sıra Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Aboul Gheit de toplantıda yer alacak.

Salı günü yapılacak ikinci gün görüşmelerinde, Ukrayna'daki savaş ve Hint-Pasifik bölgesindeki durum ele alınacak ve oturuma birçok Asya ülkesinden bakanlar katılacak. G7 bakanları ayrıca Haiti, Sudan ve Venezüella'da devam eden krizleri de görüşecek.

Bu arada Akdeniz ülkelerinin dışişleri bakanları, Batı Balkan ülkelerinin ilk kez bulunacağı “Akdeniz Diyalogları”nın onuncusuna katılmak üzere saat 9.00'da (08.00 GMT) Roma'da bir araya gelecek. Katılımcılar arasında Hırvatistan, Ürdün, Mısır, Hindistan, Libya, Lübnan, Yemen ve Filistin'in yanı sıra Arnavutluk, Bosna-Hersek, Kuzey Makedonya ve Karadağ'ın dışişleri bakanları da yer alıyor.