Avustralya'da, ejderha tasvirlerine çok benzeyen uçan sürüngen keşfedildi

Thapunngaka shawi'nin kafatasının boyutunun 1 metreye ulaştığı düşünülüyor (Queensland Üniversitesi)
Thapunngaka shawi'nin kafatasının boyutunun 1 metreye ulaştığı düşünülüyor (Queensland Üniversitesi)
TT

Avustralya'da, ejderha tasvirlerine çok benzeyen uçan sürüngen keşfedildi

Thapunngaka shawi'nin kafatasının boyutunun 1 metreye ulaştığı düşünülüyor (Queensland Üniversitesi)
Thapunngaka shawi'nin kafatasının boyutunun 1 metreye ulaştığı düşünülüyor (Queensland Üniversitesi)

Yaklaşık 10 yıl önce keşfedilmiş fosili analiz eden bilim insanları, yeni teruzor (dinozorlar çağında yaşamış kanatlı sürüngenler) türü keşfetti.
Avustralya semalarında 105 milyon yıl önce korku saçan yaratığın, Ortaçağ'daki ejderha tasvirlerine en çok benzeyen canlı olabileceği kaydedildi.
Kalıntı ilk kez Haziran 2011'de Queensland eyaletinin kuzeybatısındaki bir taş ocağında Len Shaw tarafından keşfedilmişti.
Journal of Vertebrate Paleontology adlı bilimsel dergide 9 Ağustos'ta yayımlanan araştırmadaysa hayvanın alt çene kemiğine ait fosil tekrar gözden geçirildi.
Araştırmayı Queensland Üniversitesi'nde akademisyen olan Tim Richards yönetti. Richards yeni türü, çene kemiğini diğer teruzor fosilleriyle karşılaştırarak tespit ettiklerini söyledi.
Tarihöncesi yaratığın 7 metre kanat açıklığına ve 40 dişe sahip olduğu düşünülüyor.
Teruzorun, genç dinozorları atıştırmalık yapan "korkunç bir canavar" olduğunu ifade eden Richards, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Fosil, gerçek hayatta var olabilecek bir ejderhaya en yakın şey. Bu canlının epey vahşi olduğunu düşünüyorum."
Uzmanlar, hayvanın çene yapısının mızrağa benzediğini ve bu sayede denizlerden balık toplayabildiğini düşünüyor.

Tim Richards ve araştırma ekibi, Thapunngaka shawi'nin çene kemiğinin bir modelini hazırladı (Queensland Üniversitesi)​
Anhanguerian adlı teruzor grubunun bir üyesi olduğu açıklanan yeni türe Thapunngaka shawi (T. shawi) adı verildi.
Araştırma ekibinden Steve Salisbury, adın hikayesini şöyle anlattı:
"Thapunngaka, Wanamara (fosilin bulunduğu bölgede yaşayan yerli halk) dilinde mızrak anlamındaki thapun ve ağız anlamınandaki ngaka'dan geliyor. Shawi ise, fosili keşfeden Len Shaw'dan türetildi. Yani isim, Shaw'un mızrak ağzı demek."
Richards, teruzor fosillerinin nadir bulunduğunu, çünkü bu hayvanların kemiklerinin çok ince, içi boş ve son derece kırılgan olduğunu söyledi. Öte yandan bu durum, teruzorların uçmaya çok iyi adapte olduğunu gösteriyor.
Araştırmaya dahil olmayan paleontolog Kailah Thorn, T. shawi'nin 2007'den beri kayıtlara geçen üçüncü teruzor türü olduğunu söyledi. "Avustralya'da yeni teruzor materyali bulmak her zaman heyecanlandırıcı" diyen Thorn, şöyle bir ek yaptı:
"Araştırmacıların tüm çalışması hayvana ait çenenin bir kısmı olmasına rağmen bulgular, hayvanı diğer Avustralya teruzorlarından ayırt etmek için yeterli."
 
Independent Türkçe, Guardian, CNN International

 


Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
TT

Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)

Deepfake videoların gelişmiş saptama yöntemlerini yanıltabildiği ve her geçen gün daha gerçekçi hale geldiği tespit edildi. 

Bir kişinin yüzünün ya da vücudunun dijital olarak değiştirilmesiyle oluşturulan deepfake videolar endişe yaratmaya devam ediyor. 

Bu videolar gerçek bir kişinin görüntüsünün yapay zeka kullanılarak değiştirilmesiyle yapılıyor. Aslında bu teknoloji, kullanıcıların yüzünü kediye dönüştüren veya yaşlandıran uygulamalar gibi zararsız amaçlarla da kullanılabiliyor.

Ancak insanların cinsel içerikli videolarını üretmek veya masum insanlara iftira atmak için de kullanılabilmesi ciddi bir sorun teşkil ediyor.

Bu videoların sahte olup olmadığını anlamak için kullanılan gelişmiş yöntemlerden biri kalp atışlarını izlemek. 

Uzaktan fotopletismografi (rPPP) adlı araç, deriden geçen ışıktaki küçük değişiklikleri tespit ederek nabzı ölçüyor. Nabız ölçen pulse oksimetreyle aynı prensiple çalışan bu araç, çevrimiçi doktor randevularının yanı sıra deepfake videoları tespit etmek için de kullanılıyor.

Ancak bulguları hakemli dergi Frontiers in Imaging'de bugün (30 Nisan) yayımlanan çalışmaya göre deepfake görüntülerde artık gerçekçi kalp atışları var.

Bilim insanları çalışmalarına videolardaki nabız hızını otomatik olarak saptayıp analiz eden bir deepfake dedektörü geliştirerek başladı. 

Ardından rPPP tabanlı bu aracın verilerini, EKG kayıtlarıyla karşılaştırarak hassasiyetini ölçtüler. Son derece iyi performans gösteren aracın EKG'yle arasında dakikada sadece iki-üç atımlık fark vardı. 

Ekip aracı deepfake videolar üzerinde test ettiğindeyse rPPP, videoya kalp atışı eklenmese bile son derece gerçekçi bir kalp atışı algıladı. 

Bilim insanları kalp atışlarının videoya kasten eklenebileceği gibi, kullanılan kaynak videodan kendiliğinden geçebileceğini de söylüyor.

Almanya'daki Humboldt Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Peter Eisert "Kaynak video gerçek bir kişiye aitse, bu artık deepfake videoya aktarılabiliyor" diyerek ekliyor: 

Sanırım tüm deepfake dedektörlerinin kaderi bu; deepfake'ler gittikçe daha iyi hale geliyor ve iki yıl önce iyi çalışan bir dedektör bugün tamamen başarısız olmaya başlıyor.

Araştırmacılar yine de sahte videoları saptamanın başka yolları olduğunu düşünüyor. Örneğin sadece nabız hızını ölçmek yerine, yüzdeki kan akışını ayrıntılı olarak takip eden dedektörler geliştirilebilir.

Eisert, "Kalp atarken kan, damarlardan geçerek yüze akıyor ve daha sonra tüm yüz bölgesine dağılıyor. Bu harekette gerçek görüntülerde tespit edebileceğimiz küçük bir gecikme var" diyor.

Ancak bilim insanına göre nihai çözüm deepfake dedektörlerinden ziyade, bir görüntünün üzerinde oynanıp oynanmadığını anlamaya yarayan dijital işaretlere odaklanmaktan geçiyor:

Bir şeyin sahte olup olmadığını tespit etmek yerine bir şeyin değiştirilmediğini kanıtlayan teknolojiye daha fazla odaklanmadığımız sürece, deepfake'lerin saptanmalarını zorlaştıracak kadar iyi olacağını düşünüyorum.

Independent Türkçe, BBC Science Focus, TechXplore, Frontiers in Imaging