İsrail Fas’ta diplomatik temsilcilik açtı

Yair Lapid, Fas Kralı 5. Muhammed’in Rabat’taki mozolesine çelenk bırakıyor (Reuters)
Yair Lapid, Fas Kralı 5. Muhammed’in Rabat’taki mozolesine çelenk bırakıyor (Reuters)
TT

İsrail Fas’ta diplomatik temsilcilik açtı

Yair Lapid, Fas Kralı 5. Muhammed’in Rabat’taki mozolesine çelenk bırakıyor (Reuters)
Yair Lapid, Fas Kralı 5. Muhammed’in Rabat’taki mozolesine çelenk bırakıyor (Reuters)

İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid, Fas’a gerçekleştirdiği ziyaret sırasında iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edilmesiyle Rabat’ta İsrail’in iletişim ofisini açtı. İsrailli yetkili, Kral 6. Muhammed’i ülkesine davet ettiğini bir kez daha açıkladı.
Lapid, Fas Dışişleri Bakanlığı Afrika İşlerinden Sorumlu Bakan Muhsin el-Cezuli’nin de katıldığı açılış töreninin ardından Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Fas’ta İsrail temsilciliği açtık, bu tarihi bir an” ifadelerini kullandı.
Lapid dün İsrail ve Fas'ın diplomatik ilişkilerini geliştirmeyi ve iki ay içinde büyükelçilikler açmayı planladığını söyleyerek, Fas Dışişleri Bakanı Nasır Burita ile karşılıklı diplomatik temsil düzeyinin artırılması noktasında anlaşmaya vardıklarını aktardı.
İsrailli bakanın bu açıklamaları 2 günlük Fas ziyaretinin ardından düzenlediği basın toplantısında geldi. Ancak Fas Dışişleri Bakanlığı kaynakları, Lapid'in açıklamasına ilişkin yorum yapmadı.
İsrail iletişim ofisi merkezi, başkent Rabat'taki lüks Riyad mahallesinde yer alıyor. 1993 yılında açılan ofis ikinci Filistin intifadasının ardından 2000 yılında kapatıldı.
Fas, Mısır, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Sudan'dan sonra İsrail’de diplomatik temsilciliği olan altıncı Arap ülkesi. Bu gelişme Fas, İsrail ve ABD arasında 22 Aralık’ta iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleştiğini duyurmasının ardından yaşandı. Lapid, 2000 yılında Fas’taki İsrail iletişim ofisinin kapanmasından bu yana Fas'ı ziyaret eden ilk İsrailli Bakan oldu.
Lapid açıklamasında, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'un Fas Kralı’na İsrail'i ziyaret etmeye davet eden bir mektup gönderdiğini ve mevkidaşına bu mektubu ilettiğini duyurdu. Eski İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz yıl iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesine yönelik imzalanan anlaşmanın ardından Fas Kralı’na benzer bir davet gönderdi. Ancak Fas tarafı bu davete herhangi bir cevap vermedi.
ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken konuyla ilgili Twitter'dan yaptığı açıklamada, Rabat'ta İsrail iletişim ofisinin açılışı vesilesiyle iki ülkeyi tebrik etti. Ynet internet sitesi bir haberinde Lapid’in, “Stratejik olarak burada yarattığımız şey, İran’a karşı pratik bir alternatif sunmak için İsrail, Fas, Mısır, Ürdün, Bahreyn ve BAE siyasi ekseni” ifadelerini alıntıladı.
İran yönetimine sert eleştirilerde bulunan Lapid, Tahran’ın Buenos Aires saldırısından sorumlu kişilerden birinin yer aldığı yeni hükümeti dünyaya açıklaması gerektiğini söyleyerek, İran’ı ‘terör devleti’ olarak nitelendirdi.  1992 yılında Buenos Aires'teki İsrail büyükelçiliğine yapılan saldırıda 4'ü İsrailli 29 kişi hayatını kaybetmişti.
Lapid, ‘tarihi’ olarak nitelendirdiği bir ziyaret için geçtiğimiz Çarşamba günü Fas'a gelerek mevkidaşı Burita ile görüştü. Görüşme sonrası iki ülke arasında siyasi istişare mekanizması ve kültür, spor ve hava hizmetleri alanlarında işbirliği için bir anlaşmanın imzalandığı kaydedildi. İsrailli yetkili, bu anlaşmaların imzalanmasının ardından yaptığı konuşmada, ülkesi ile Fas, BAE, Bahreyn ve Sudan gibi Arap ülkeleriyle arasındaki ilişkileri yeniden tesis ederek başlatılan işbirliğini, ‘bölgede dostluk ve barış’ olarak nitelendirdi.
Öte yandan Burita açıklamasında, Filistin-İsrail çatışmasına siyasi bir ufuk açmak adına güven inşa etmek ve sükuneti korumak için acil önlemler alınması gerektiğini söyledi. Lapid ise konuyla ilgili açıklamada bulunmadı.
Fas ve İsrail dışişleri bakanları dün akşam, iki ülke arasındaki işbirliğini derinleştirmek ve ilişkileri güçlendirmek için iki anlaşma ve siyasi istişare mekanizması oluşturmak için bir mutabakat zaptı imzaladı. İlk anlaşma kültür, spor ve gençlik alanındaki işbirliğine ilişkin. İkinci anlaşma ise hava hizmetleri alanında. Burita, 10 anlaşmanın daha hazır olduğunu ve bu anlaşmaların ise önümüzdeki diğer ziyaretlerde imzalanacağını kaydetti.
İsrail heyeti dün Kazablanka'da Beyt El sinagogunu ziyaret. Fas ziyaretinde Lapid’e, Refah ve Sosyal Hizmetler Bakanı Meir Cohen, Knesset Dışişleri ve Savunma Komitesi Başkanı Ram Ben Barak ve Dışişleri Bakanlığı Genel Müdürü Alon Oshby eşlik etti.
Rabat ile Tel Aviv arasındaki ilişkiler, 1993'te Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ile İsrail arasında imzalanan Oslo Anlaşması'nın ardından başladı. Ancak 2000 yılında ikinci intifada sonrası ilişkiler durdu.
Fas, 3 bin kişiyle Kuzey Afrika'daki en büyük Yahudi topluluğuna sahipken, İsrail'de yaklaşık 700 bin Fas kökenli Yahudi yaşıyor.



İsrail, önde gelen Hamas liderlerinden Raid Saad'a suikast düzenledi

Hamas lideri Raid Saad (sosyal medya)
Hamas lideri Raid Saad (sosyal medya)
TT

İsrail, önde gelen Hamas liderlerinden Raid Saad'a suikast düzenledi

Hamas lideri Raid Saad (sosyal medya)
Hamas lideri Raid Saad (sosyal medya)

İsrail Times gazetesine göre, İsrailli bir yetkili bugün, Hamas'ın üst düzey lideri Raid Saad'ın Gazze şehrinde düzenlenen bir hava saldırısında öldürüldüğünü doğruladı. Bu da İsrail'in ateşkes anlaşmasını ihlal etmesi anlamına geliyor.

Alman Basın Ajansı'na (DPA) göre görgü tanıkları ve sağlık kaynakları bugün, Gazze şehrinin güneybatısındaki Raşid Caddesi üzerindeki Nablusi kavşağı yakınlarında bir araca düzenlenen İsrail hava saldırısında dört Filistinlinin öldüğünü ve birçok kişinin de yaralandığını bildirdi.

Görgü tanıkları, İsrail uçağının Nablusi Meydanı yakınlarında bir araca birkaç füze ateşlediğini, aracı imha ettiğini ve can kayıplarına yol açtığını söyledi. Ambulans ekipleri, ölü ve yaralıları hastanelere taşımak için acilen olay yerine gitti.

İsrail askeri sözcüsü Avichay Adraee ise yaptığı açıklamada, ordu ve Şin Bet'in (İsrail Güvenlik Teşkilatı) Gazze Şehrinde üst düzey bir Hamas komutanını hedef alan bir saldırı düzenlediğini ve onu son zamanlarda hareket için silah üretimi ve yeniden yapılanma çalışmaları yapmakla suçladığını belirtti.

İsrail Ordu Radyosu, saldrırının hedefinin, İzzeddin el-Haddad'dan sonra "Hamas'ın ikinci adamı" ve askeri üretim dosyasından sorumlu kişi olarak tanımladığı Raid Saad olduğunu bildirdi. İsrail'in bugünkü operasyonu gerçekleştirmeden önce son haftalarda kendisine birkaç kez suikast girişiminde bulunduğunu belirtti.

Şarku’l Avsat’ın İbranice yayın yapan Ynet internet sitesinden aktardığına göre Raid Saad Hamas'ın askeri kanadı olan Kassam Tugayları'nın liderlerinden biri.

Hamas'tan hava saldırısının hedefinin kimliğiyle ilgili resmi bir açıklama yapılmadı.

Axios haber sitesi, İsrail'in saldırıdan önce Amerika Birleşik Devletleri'ni önceden bilgilendirmediğini ifade etti.


Suriye halkının merkezi mi yoksa federal devlet mi anlaşmazlığı üzerine bir okuma

Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)
Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)
TT

Suriye halkının merkezi mi yoksa federal devlet mi anlaşmazlığı üzerine bir okuma

Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)
Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)

Macid Kıyali

Suriye’de Beşşar Esed rejiminin düşmesinin ardından geçiş dönemi liderliği ile muhalifleri arasında yaşanan iç çatışma, siyasi sistemin niteliği, özellikle de merkeziyetçilik mi yoksa ademi merkeziyetçilik mi, merkezi bir devlet mi yoksa federal bir devlet mi tartışmaları üzerine yoğunlaşıyor.

Bu konu meşru olmasına rağmen, tartışmaya katkı sağlamak amacıyla bazı temel gözlemler aşağıda sunuyorum.

İlk gözleme göre ademi merkeziyetçilik ya da federalizm meselesini gündeme getirmek, bu konuda kutuplaşmanın temel nedeninin Suriye’deki iç çatışmada kimlik, etnik, mezhepsel ve bölgesel özelliklerin baskın olması olduğu gerçeğini görmeyi zorlaştırdı.

Çatışmanın önde gelen tarafları, siyasi veya sınıfsal güçleri ya da tarafları temsil etmekten ziyade kimlik temelli yahut mezhepsel, etnik ve bölgesel kimliği vurgulayan taraflar olduklarından, bu konunun siyasi niteliği göz ardı ediliyor.

Dikkati çeken ikinci gözleme göre ise federal ya da ademi merkeziyetçi bir devlet için mücadele eden güçler, bunu demokrasi meselesinden daha öncelikli tutuyorlar. Bunun nedeni, söz konusu güçlerin (SDG, Suveyda'daki Hicri Hareketi ve kıyı şeridinde Esed rejiminin çöküşünden etkilenen güçler) demokratik olmayan güçler olmaları. Prensipte pozisyonları, politikaları ve tercihleri ve temsil ettiklerini iddia ettikleri gruplarla olan ilişkileri göz önüne alındığında bu güçlerin Esed rejimi altında kendilerini ifade etmedikleri ve bu konuyu bu kadar yoğun bir şekilde gündeme getirmedikleri unutulmamalı.

Üçüncü ve belki de en önemli gözleme göre federal bir devlette kimlik statüsü konusundaki çatışmaya öncelik verilmesi, devletin kurulması ve vatandaşlık taleplerini ya gölgeliyor ya da ön plana çıkarıyor. Bunların, 54 yıllık Esed döneminde eksik olan iki temel unsur olduğu ve özellikle mevcut koşullarda, yani devletin kurumlar ve hukuk devleti olarak yeniden kurulması ve vatandaşların güçlendirilmesi, böylece Suriyelilerin gerçek anlamda özgür ve eşit vatandaşlar olarak bir halk haline gelmeleri için ülke genelinde Suriyelilerin en çok ihtiyaç duyduğu unsurlar olduğu unutulmamalı.

Bu yüzden iki temel sorunla karşı karşıyayız. Bunlardan birincisi, artık var olmayan Esed rejiminin Suriye'nin birliğini zayıflatıp bozmayı başarması, Suriyelileri mezhep, din, etnik köken, bölge ve aşiret aidiyetlerine göre sınıflandırması ve ‘böl ve yönet’ politikası uyarınca onları birbirlerine düşürmesinden kaynaklanıyor.

İkinci sorun, Suriyelilerin kendi koşullarını kontrol edememeleri. Bu durum, Suriye’nin geleceğinin, Suriye halkının aleyhine, uluslararası güçlerin, özellikle ABD ve bölgesel tarafların meselesi haline gelmesine neden oldu. Bu durum, kimlik çatışmaları, özellikle de silahlı çatışma veya silahlı milisler şeklinde ortaya çıkan çatışmalar için de geçerli.

Federalizm, bir ülkeyi bölmek değil, aksine ülkenin birliğini organize etmek ve merkezin statü, egemenlik ve kaynaklar konusunda çevre bölgelere müdahale etmesini önlemek için daha uygun bir yöntem. Böylelikle karşılıklı güven temelinde hükümete daha geniş katılım sağlanır.

Suriye geçiş dönemi yönetimi ve Suriye muhalefetinin geri kalanı, gelecekteki siyasi sistemin nasıl olacağı ve otoriterliğin ve marjinalleşmenin geri dönüşünü önlemeye katkıda bulunanlar da dahil olmak üzere yeni konsensüsler oluşturmak için neyin uygun olduğu konusunda kafa karışıklığı ya da netlik sağlanamaması ortaya çıkan federalizm ve ademi merkeziyetçilik konusundaki tartışmalardan sorumlu.

Aslında, yeni yönetime bağlı olanlar ve geleneksel Suriye muhalefeti tarafından federalizmin reddedilmesinin sebebi, aceleci davranışlar, duygusal ve milliyetçi coşku ve önyargılar.

Söz konusu tartışmayı kapatmak yerine açmalı, tüm soruları sormalı. Çünkü Suriye’nin geleceği tartışmaya açık. Tüm Suriyeliler bu tartışmayla ilgileniyor ve bu konuda cevaplar bulmaya katkıda bulunuyor.

Daha spesifik olarak, federal ya da ademi merkeziyetçi bir devlet tartışmasıyla ilgili olarak, federalizmin herhangi bir ülkenin bölünmesi anlamına gelmediği, aksine birliğin daha uygun bir şekilde örgütlenmesi ve merkezin statü, egemenlik ve kaynaklar konusunda çevreyi kötü yönde etkilemesini önlemek için, karşılıklı güvene dayalı yönetişime daha geniş katılımı garanti eden bir sistem olduğunun anlaşılması gerekiyor.

Toplumun yönetimini etkileyen sorunlara güvenlik çözümleri getirilemedi. Çünkü herhangi bir güvenlik çözümü coğrafyaya, topluma, egemenliğe ve devlete sadece bölünmeler getirir.

Tüm bunlar bölünmek değil, federalizm gücün paylaşılması anlamına gelir. Dışişleri, savunma ve genel ekonomi yönetimi gibi devlet egemenliği ile ilgili konularda merkezileşme söz konusu. Bunların tümü birleşik parlamento ve merkezi hükümetin sorumluluğunda. Öte yandan iç güvenlik, eğitim, sağlık ve yerel kalkınma konularının yönetimi eyaletlerin veya yerel yönetimlerin yetki alanına girer.

Burada bazılarının endişelerini hafifletebilecek en önemli nokta, federalizmin etnik köken/milliyet veya din/mezhep yerine coğrafyaya dayalı olmasıdır. Çünkü herhangi bir kimlik meselesi, demokratik karakterini zayıflatır ve eşit vatandaşlık haklarının ve vatandaşların devletinin güçlenmesini engeller. Tıpkı Lübnan'da ve Irak'ta olduğu gibi.

Elbette, birçok alanda idari meselelerle ilgili olan ademi merkeziyetçi bir devleti, anayasaya göre yetkileri paylaşan federal bir devletle karıştırmak bir sorundur. Şarku'l Avsat'ın al Majalla'dan aktardığı analize göre federal devleti ayrılıkçı bir devlet olarak görmek de bir tür karışıklık veya yanılgı olarak adlandırılabilir, ancak bu doğru değil, çünkü merkezi devletler, yönetim, temsil ve kaynak dağıtımında esnekliğe sahip federal devletlere göre ayrılmaya çok daha yatkındır, zira günümüzün en büyük, en güçlü ve en zengin devletleri federal devletlerdir.

Bu yüzden herhangi bir kimlik grubuyla anlaşmazlık, kavramların karışmasına veya çarpıtılmasına yol açmamalı. Örneğin, İsrail'in siyasi sistem olarak demokrasiyi benimsemesi, demokrasiye karşı düşmanlığı teşvik etmemeli. Ayrıca, belirli bir önermeye elverişli olmayan koşullar olduğunu gözlemlememiz, bu kavramın tartışmaya açılmaması, geliştirilmemesi ve belirli bir ülkede devlet kurulması için ulusal birliği oluşturmaya hizmet eden bağlamlara yerleştirilmemesi gerektiği anlamına gelmez.

Son olarak, bu alanda, özellikle Suriye bağlamında, dikkate alınması gereken iki konu var. Öncelikle ülkenin toprakları üzerinde devlet egemenliğinden söz edilmesi için bunun halkın birliği gerçeğine dayanması gerekiyor. İkinci olarak ise toplumun yönetimini etkileyen sorunlara güvenlikle ilgili bir çözüm bulunmuyor, çünkü herhangi bir güvenlik çözümü coğrafyanın, toplumun, egemenliğin ve devletin bölünmesine yol açar.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir


Tedmür'de ortak devriyeye düzenlenen saldırıda Suriyeli ve Amerikalı personel yaralandı

 Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)
TT

Tedmür'de ortak devriyeye düzenlenen saldırıda Suriyeli ve Amerikalı personel yaralandı

 Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Suriye güvenlik kaynakları bugün, Suriye güvenlik güçleri ile ABD kuvvetlerinin, ülkenin orta kesimindeki Tedmür kentinde ortak devriye sırasında silahlı saldırıya uğradığını bildirdi.

Suriye resmi haber ajansı SANA’ya konuşan bir güvenlik kaynağı, saldırıda Suriye güvenlik güçlerinden iki kişinin ve bazı ABD askerlerinin yaralandığını, saldırıyı gerçekleştiren kişinin ise öldürüldüğünü açıkladı.

Kaynak, olayın ardından ABD’ye ait helikopterlerin yaralıları et-Tanf Üssü’ne tahliye ettiğini belirterek, saldırının nedenleri ve koşullarına ilişkin henüz bilgi bulunmadığını ifade etti.

Olay nedeniyle Deyrizor-Şam uluslararası kara yolunda trafiğin geçici olarak durdurulduğu, bölge semalarında ise yoğun hava hareketliliği yaşandığı kaydedildi.