Rusya, bombardıman ve çatışmalar nedeniyle Dera’ya döndü

Suriye’nin güneyinde, kuşatma altında yaşayanlarla dayanışma çabaları sürüyor.

Suriye’nin güneyindeki Rus devriyeleri. (Şarku’l Avsat)
Suriye’nin güneyindeki Rus devriyeleri. (Şarku’l Avsat)
TT

Rusya, bombardıman ve çatışmalar nedeniyle Dera’ya döndü

Suriye’nin güneyindeki Rus devriyeleri. (Şarku’l Avsat)
Suriye’nin güneyindeki Rus devriyeleri. (Şarku’l Avsat)

Suriye’nin El-Manşiye ve Sicna bölgelerindeki 4. Tümen tarafından Dera’nın el-Erbain mahallesine yönelik bombardıman sürüyor. Kuşatma altındaki Dera’nın el-Balad bölgesindeki yerel savaşçılar, İranlı milisler tarafından desteklenen 4.Tümen’in saldırılarını geri püskürttü.
Dera’nın doğu kırsalındaki Umm-ul Mayathen kasabası ve çevresi de havan saldırılarına maruz kaldı. Saldırılarda ölen olmadığı bilidirildi. Dera’nın doğu kırsalındaki en-Nuayme ve Umm-ul Mayathen kasabaları arasında bulunan, Suriye rejim güçlerine ait bir noktaya da makineli tüfek ve RPG silahlarla kimliği belirsiz kişilerce saldırı düzenlendi.
Yerel kaynaklar, Dera’daki yerleşim yerlerinin yönetiminden sorumlu olan ve ‘Esedullah’ olarak bilinen eski Rus generalin görevden alınması nedeniyle geçmiş günlerde yapılması planlanan görüşmelerin ertelendiğini bilgisini paylaştılar. Kaynaklar, söz konusu gelişme sonrasında bir Rus heyetin Dera şehrine girdiğini bildirdiler. Dera kırsalındaki birçok şehir ve kasabanın sokakları bomboş. Dükkanlar da kapalı durumda.
Dera’nın el-Balad bölgesinde ‘Merkezi Müzakere Komitesi’ ve Havran Kabileler Konseyi’nin Resmi Sözcüsü Avukat Adnan el-Masalma, 13 Ağustos’ta Şarku’l Avsat’a şu açıklamalarda bulundu:
“Dera vilayeti, 2018’den bu yana ordunun girişini kapsamayan yerleşim anlaşmasına tabidir. Rejim ve müttefiki garantör Rusya, bu anlaşmadan kaçınmaya çalışıyorlar. Anlaşmaya ve tüm maddelerine bağlıyız. Rusya’yı, Suriye’nin güneyine ilişkin yerleşim anlaşmasının garantörü olarak tüm sorumluluğunu üstlenmeye çağırıyoruz.”
Dera şehri Kabileler Konseyi, Merkezi Müzakere Komitesi’ ve Havran Kabileler Konseyi’nin birçok resmi açıklamasında, Rus tarafına sorumluluklarını üstlenme çağrıları yinelendi. Rusya Dışişleri Bakanlığı tarafından da sorumluluk kapsamına ilişkin açıklamalar yapıldı. Suriye’deki Rus temsilciler barışçıl bir çözüm ve 2018 yerleşim anlaşmasına geri dönüş çağrısında bulundu. Masalma konuya dair şu değerlendirmelerde bulundu:
“Rusya’nın rolü baskıcıydı. Görüştüğümüz Rus generali, bölgenin sorunlarını barışçıl yoldan çözmeye değil, rejime destek vermeye meyilli görünüyor. Olaya karıştıktan ve rolü ortaya çıktıktan sonra yakın zamanda kendisnin Suriye’nin güneyindeki yerleşim bölgelerinin yönetimindeki görevinden aldılar. Ardından henüz tanışmadığımız yeni bir Rus subayı atadılar.”
Tümen’in saldırılarının devam etmesi, daha fazla askeri takviye sağlanması ve 2018 yılındaki yerleşim anlaşmasından bu yana ağır silahların bulunmadığı el-Balad şehri ve çevresine baskın düzenlemeye devam ederken bir kaynağa göre Mezkezi Komite ise bu zor aşamada kentteki geriye kalanları koruyan barışçıl bir çözüme ulaşılmasına güveniyor.
Masalma duruma dair şunları söyledi:
“Geçen yıllarda Suriye rejiminden, vilayetin sorunlarını çözme konusunda ciddi bir istek duymadık; Suriye rejimi düşüncesini değiştirmedi ve halen önceki baskı, tutuklama, suikast ve susturma yaklaşımında ısrar ediyor. Bizse bu baskıdan kurtulmaya, güvenlik ve onur kazanmaya çalışıyoruz. Yeryüzündeki halkların barışçıl, yasal ve adil imkanlara ulaşma hakları nedeniyle bu yoldan sapmayacağız.” 
Rus garantör, Suriye rejiminin Dera’daki güvenlik komitesi ve el-Balad Müzakere Komitesi arasında, şehirdeki gerilimi sona erdirme amacıyla taraflar arasında nihai çözüm formülüne ulaşmak için bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantı öncesinde ise el-Beled Komitesi, Dera vilayetinin ileri gelenleri ve Havran Merkezi Komitesi üyeleri, Rus garantörden ‘nihai bir çözüme varılması ve Dera’daki askeri operasyonların sona erdirilmesi’ için sözler aldı.
Aktivist Muhannad Abdullah, Suriye’nin güney yerleşim bölgelerindeki aşamanın, ‘yerleşim anlaşmasının gerçek bir tespiti ya da çöküşü için kritik bir an olduğunu’ dile getirdiği açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Özellikle müzakereler sonrasında tüm seçenekler halen masada. Rus, Arap ve uluslararası arenanın sessizliği devam ederse bu, 4. Tümen’in Suriye’nin güneyindeki tüm yerleşim bölgelerine yönelik isteklerini kesinlikle artıracak. Güney halkı, 4. Tümen’in ve İran destekli milislerin kendi topraklarındaki hamlelerini geri püskürtmek için tüm güçlerini gösterecekler. Ancak askeri gücün eşitliğinden bahsetmek gerçekçi değil. Ama son, 4. Tümen’in ve güney sınırlardaki İran destekli milislerin kontrolü ile gelirse, işte asıl felaket o zaman yaşanacak. Arap ülkeleri bunu anlamalıdır. Aynı şekilde Ürdün Kralı 2. Abdullah’ın 2000 yılında bölgedeki Şii hilalinin emelleriyle mücadele gerekliliği konusunda uyardığı bu tehlikeyi savuşturmak için hızla hareket etmelidir.”
Rejim güçleri, geçen ayın sonlarından bu yana Dera şehrine 4. Tümen ve İran destekli milislerden oluşan askeri takviyeler sağladı. El-Beled şehri, es-Sed yolu ve kamp ise askeri gerginliklere ve 4. Tümen’in Dera’daki gerginliği sona erdireecek anlaşmaları engellemesine tanık oluyor.
Dera’daki Şehit ve Tutukluların Belgelendirilmesi Bürosu iki gün önce yayınladığı bir raporda, temmuz ayında Dera vilayetinin batı ve kuzey kırsalına yapılan top ve füze atışları sonucu 11’i çocuk, ikisi de  kadın olmak üzere 52 kişinin yaşamını yitirdiğini bildirdi. Eski 6  muhalif savaşçı da dahil olmak üzere suikast ve kurşunla doğrudan hedef alınan 23 kişinin öldüğünü belgeledi. Büro ayrıca açıklamasında rejim güçlerinin cezaevinde, yasa dışı gözaltı koşullarında işkence edilen bir kişinin de yaşamını yitirdiğini aktardı.

 


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.


Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
TT

Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)

Tunus’ta bir adamın polis kovalamacasının ardından ailesinin ifadesine göre kendisine uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetmişti. Reuters'a konuşan görgü tanıkları, Tunus polisi ile bir kişinin uğradığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öfkeli gençler arasında dün gece üst üste ikinci kez çatışmaların çıktığını söylediler.

Tunus’taki bu tür şiddetin karıştığı protesto gösterileri, ülkede 2011 yılındaki Arap Baharı ayaklanmalarını tetikleyen devrimin yıl dönümü yaklaşırken yetkililer arasında protestoların diğer bölgelere de sıçrayabileceği endişesini artırıyor.

Tunus, çeşitli alanlarda artan protestolar ve grevlerin yanı sıra Tunus Genel İşçi Sendikası'nın gelecek ay ülke çapında grev çağrısı yapmasıyla birlikte, siyasi ve sosyal gerilimin tırmandığı bir dönemden geçiyor.

Son haftalarda, binlerce protestocu, ülkenin güneydeki Gabes kentinde hava kirliliğinin başlıca kaynağı olduğunu söyledikleri bir kimya fabrikasının kapatılması talebiyle protesto gösterisi düzenledi.

Öte yandan polis şiddeti sonucu öldüğü iddia edilen adamın yakınları, şahsın ehliyetsiz motosiklet sürerken polis tarafından takibe alındığı, dövüldüğü ve hastaneye kaldırıldığını, ancak daha sonra hastaneden kaçtığını, ancak dün kafasındaki bir kanama nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Yerel kaynaklar ve basın, Kayravan Valisi’nin durumu yatıştırmak amacıyla, dün hayatını kaybeden kişinin ailesini ziyaret ettiğini ve hangi şartlarda öldüğünü belirlemek ve sorumluları tespit etmek için soruşturma açma sözü verdiğini bildirdi.

İnsan hakları örgütleri, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'i muhaliflerini bastırmak için yargı ve polisi kullandığını iddia ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Said, hakkındaki bu suçlamaları kategorik olarak reddediyor.


(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.