Japonya Dışişleri Bakanı Toshimitsu Motegi, Şarku’l Avsat’a konuştu: ‘Suudi Arabistan stratejik ortağımız… Suriye ile ilgili endişelerimiz var’

Motegi, Şarku'l Avsat'a verdiği röportajda İran'ı bölgedeki tansiyonu düşürmeye çağırdı.

Japonya Dışişleri Bakanı Toshimitsu.
Japonya Dışişleri Bakanı Toshimitsu.
TT

Japonya Dışişleri Bakanı Toshimitsu Motegi, Şarku’l Avsat’a konuştu: ‘Suudi Arabistan stratejik ortağımız… Suriye ile ilgili endişelerimiz var’

Japonya Dışişleri Bakanı Toshimitsu.
Japonya Dışişleri Bakanı Toshimitsu.

Japonya Dışişleri Bakanı Toshimitsu Motegi, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, Suudi Arabistan'ın sadece Ortadoğu'da istikrarın mihenk taşı değil, aynı zamanda Japonya'nın enerji güvenliği için de önemli bir ortak olduğunu söyledi. Motegi ayrıca Tokyo’nun, iki ülke arasındaki stratejik ortaklıkta daha fazla ilerleme kaydetmeye devam edeceğine dikkat çekti.
Motegi yarın Mısır'dan yedi ülkeyi kapsayan bir Ortadoğu turuna başlayacak. Ziyaretleri bu ayın 24'üne kadar devam edecek. Yapılan açıklamada Motegi’nin tur kapsamında Ortadoğu ülkeleriyle güçlü ilişkiler kuran Japonya’nın bölgenin barışına ve refahına olan bağlılığını, hukukun üstünlüğüne dayalı uluslararası sistemin önemini ve koronavirüs salgınına karşı alınacak önlemleri gündeme getireceği kaydedildi. Dışişleri Bakanı Motegi açıklamasında “Bölgesel istikrar için iş birliği görüşmeleri yapmayı planlıyoruz. Bu tur ile aramızdaki eski ve köklü dostluğa dayanarak, Japonya için eşsiz ve özel bir diplomasi geliştirmek amacıyla bir dizi konuyu tartışacağız” dedi.
Dışişleri Bakanı Motegi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamalarına şöyle devam etti:
“Ziyaret programım kapsamında İran’la da görüşerek Ortadoğu’daki gerilimi düşürmek ve durumu istikrara kavuşturmak için Japonya’nın sürdürdüğü çabalar doğrultusunda adım atacağım. İran eski Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif ile yüz yüze ve telefonda altı görüşme yaptım. Kendisine bu husustaki davetimizi ilettim.”
Motegi, Suriye'ye ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. Suriye’deki durumdan, bölgedeki insani dramda iyileşme olmamasından ve siyasi süreçte ilerleme kaydedilmemesinden endişe duyduğunu söyledi. Arap ülkeleriyle samimi bir şekilde görüş alışverişinde bulunacağını belirten Japonya Dışişleri Bakanı, Suriye'deki durumu ve tüm bölgenin istikrarını iyileştirmenin yollarını tartışacağını kaydetti.
Japonya Dışişleri Bakanı, Şarku'l Avsat ile gerçekleştirdiği röportajda Suriye’den İran’a, Filistin meselesinden uluslararası arenanın gündeminde olan birçok bölgeye ve başlığa ilişkin açıklamalarda bulundu:

-Japonya'nın Ortadoğu'ya yönelik politikası nedir? Japonya bölgenin istikrara kavuşturulmasına nasıl yardımcı olabilir?
Ortadoğu, Japonya için enerji güvenliği açısından önemli bir bölge. Ortadoğu ile uzun yıllardır çeşitli alanlardaki iş birlikleri yoluyla iyi ilişkiler kurduk. Ve şimdi eski ve köklü dostluğumuza dayanarak Japonya için eşsiz ve özel bir diplomasi geliştirmek amacıyla Ortadoğu'yu ziyaret ediyorum.

-İsrailliler ve Filistinliler arasındaki barış süreci hakkındaki düşünceleriniz neler?
Önce Ortadoğu'daki barıştan bahsedeceğim. Kudüs, tarih boyunca çeşitli dini ve etnik çatışmaların devam ettiği ve bunun hiç bitmediği bir yer. Bu da bölge dışından ülkeler arasındaki çeşitli çatışmalardan kaynaklandı. Ortadoğu’da güven inşa edilmesini, bölgede olumsuz bir geçmişi olmayan Japonya'nın başarabileceğinden eminim. Bunu kanıtlayabilecek örnek, Japonya'nın İsrail ve Ürdün ile iş birliği içinde teşvik ettiği, özgün bir adım olan Barış ve Refah Koridoru girişimidir. Japonya, bu girişimin ana projesi olan Eriha Tarımsal Sanayi Şehri Projesi’ni (JAIP) desteklemektedir. Bu proje ile Filistin, kendisinden doğan güç ile güçlü bir ekonomiye kavuşacak., Filistinliler ve diğer milletler için istihdam fırsatları artacaktır.

-Peki, ya Suriye? Suriye'de yeniden yapılanma ve siyasi bir çözüm için en iyi yol nedir?
Suriye, Ortadoğu'da uzun süredir devam eden çatışmalar arasında bir diğer önemli sorundur. Şam, Orta Çağ'da Ortdoğu'nun merkezi olarak kabul edilirdi. Ancak Şam ve Suriye'nin kendisi bugün tamamen değişti. Suriye krizi, 2011'de Arap Baharı'nın başlamasından bu yana on birinci yılına girdi. Suriye'deki insani durumun düzelmemesi ve siyasi sürecin ilerleme kaydetmemesi nedeniyle mevcut durumun durgunluğundan ve hareketin gerilemesinden endişeliyim. Diyalog ve iş birliğine dayalı diplomatik çabaları yeniden tesis etmek için Ortadoğu'ya yaptığım bu ziyaret sırasında, Arap ülkeleriyle açık açık görüş alışverişinde bulunacağım. Suriye'deki durumu ve sonra da tüm bölgenin istikrarını iyileştirmenin yollarını tartışacağım.

-Japonya, Ortadoğu’daki ülkeler arasında irtibat kurulması için neler sunabilir?
Bölgedeki karşılıklı güvensizliği gidermek, gerilimi azaltmak ve istikrarı sağlamak için Ortadoğu ülkelerinin bize duyduğu güvene dayalı, sadece Japonya'nın yürütebileceği bir diplomasiye teşvik edeceğiz.

-Uluslararası güçlerin Ortadoğu'daki rolü nedir? Rusya, ABD ve Çin'in katılımını gördük. Ortadoğu'nun ve küresel güçlerin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Ortadoğu'nun tarihi, Orta Çağ'dan bu yana bölge dışından büyük güçlerle olan ilişkileri üzerinden örülmüştür. Halihazırda bölgenin kendi içindeki yapı ve güç dengesi önemli değişikliklere uğrarken yoğun gerilimler ve çatışmalar da giderek daha belirgin hale gelmiştir. Diğer yandan “Tukidides tuzağı” olarak da adlandırıldığı üzere biz insanlar, her bir ülkenin güç ilişkilerinin, büyük güçler ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki mücadeleler yoluyla karmaşık bir şekilde birbiriyle rekabet ettiği bir dizi durumdan geçtik. Bu sadece Ortadoğu’ya has bir durum değil. Büyük güçlerin ve yükselen yönetimlerin birbirleriyle rekabet ettiği günümüzde en önemli şeyin “kuvvet” üzerinden belirli bir bakış açısını empoze etmeye çalışmak değil, daha ziyade uluslararası toplumun kurallarına uygun çözüm yolları aramak ve ekonomik, sosyal ve teknolojik yenilikler gibi değişimlere cevap verebilecek yeni kurallar inşa etmek olduğuna inanıyorum. Japon diplomasisinin hedeflemesi gereken yönün de bu olduğundan da eminim. Müslüman tüccarların denizleri özgürce ve güvenli bir şekilde geçmeleri nedeniyle Ortadoğu'nun tarihin başlangıcından itibaren bölgenin gelişimine katkı sağladığını söylememiz gerekir. Bugün de petrol ve doğalgaz dahil olmak üzere ithalat ve ihracat okyanuslar aracılığıyla taşınıyor. "Kuvvet"e değil, hukukun üstünlüğüne dayalı, özgür ve açık bir denizcilik sistemine ulaşmanın, bölgesel istikrarı ve daha fazla gelişmeyi sağlamanın anahtarı olduğuna inanıyorum.

- Japonya'nın buradaki rolü nedir?
-Japonya, Ortadoğu ülkeleri de dahil olmak üzere bu fikri paylaşan tüm yönetimlerle i şbirliği yapacak. Ortadoğu'da ve tüm dünyada barışa ve refaha katkıda bulunacaktır.

- Japonya, Körfez İşbirliği Konseyi'ndeki birçok Körfez ülkesiyle ve İran’la iyi ilişkiler kurdu. Suudi Arabistan ile ilişkilerin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Evet, Japonya’nın Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleriyle iyi ilişkileri var. Özellikle G20'de önemli bir rol oynayan Suudi Arabistan sadece Ortadoğu'da istikrarın mihenk taşı değil, aynı zamanda Japonya'nın enerji güvenliği için de önemli bir ortaktır. Japonya, petrole bağımlılığın ortadan kaldırılmasını, endüstriyel çeşitlendirmeyi ve "Japon-Suudi Vizyon 2030" çerçevesinde Suudi Arabistan Krallığı'nın teşvik ettiği kamu ve özel sektöre yönelik ekonomik ve sosyal reformları destekliyor. İki ülke arasındaki stratejik ortaklıkla daha fazla alanda ilerleme sağlamak için çabalarımızı sürdüreceğiz.

-Japonya, İran meseleisnde nasıl bir rol üstleneblir?
Japonya, İran'la uzun süredir devam eden dostluğundan yararlanarak Tahran ile açıkça görüş alışverişinde bulunabilecek bir konumdadır. Örneğin eski Japonya Başbakanı Şinzo Abe, Ortadoğu'da artan gerilimler sırasında İran'ı ziyaret ettiğinde doğrudan Dini Lider Ali Hamaney'i tansiyonu düşürmeye ve durumu istikrara kavuşturmaya çağırdı. O zamandan beri liderler ve dışişleri bakanları düzeyinde karşılıklı iletişim devam ediyor. Dışişleri bakanlığı görevini üstlendiğimden bu yana  İran dışişleri bakanı ile yüz yüze veya telefonla toplamda 6 görüşmem oldu. Japonya, benzersiz ve özel konumundan yararlanarak Ortadoğu'daki gerginliğin hafifletilmesine ve durumun istikrara kavuşturulmasına aktif olarak katkıda bulunmak için Suudi Arabistan ve İran da dahil olmak üzere ilgili ülkelerle yakın iş birliği yapmayı planlıyor.

 


İran, ABD'nin önerisi nedeniyle müzakereleri askıya aldığı iddialarını yalanladı

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (Reuters)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (Reuters)
TT

İran, ABD'nin önerisi nedeniyle müzakereleri askıya aldığı iddialarını yalanladı

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (Reuters)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (Reuters)

İran devlet televizyonu, ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi arasındaki müzakerelerde ‘geçici’ bir çıkmaz yaşandığını iddialarını yalanladı.

İran medyası, yaklaşık bir saat süren görüşmelerin ardından Arakçi'nin ‘ABD tarafının nükleer olmayan konuları gündeme getirmesi nedeniyle müzakereleri 15 dakikalığına durdurduğunu ve görüşmelerin yeniden başlamasının sadece nükleer konulara odaklanılması şartına bağlı olduğunu açıkladığını’ bildirdi.

Bu açıklama, Tahran'ın ABD heyetine ‘İsrail'in etkisi altında gerçekçi olmayan ve mantıksız taleplerde bulunmaktan kaçınma’ çağrısı yapmasının ardından geldi.

Konuyla ilgili bilgi sahibi bir kaynak devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, müzakerelere 15 dakika ara verildiğine dair basında çıkan haberleri yalanladı. Haberleri ‘yalan’ olarak nitelendiren kaynak, “Söz konusu haberlerin gerçek dışı olduğu ortaya çıktı” dedi.

Duraklamanın yalanlanmasına rağmen, İran heyetine eşlik eden gazeteciler duraklamanın doğruluğunu teyit etti, ancak bunun İran heyetinin ‘namaz için ara verme’ talebinden kaynaklandığını söylediler.

Hem ABD hem de İran tarafından yetkililer, Witkoff ile Arakçi liderliğindeki İran heyeti arasında İran'ın nükleer programına ilişkin ikinci tur görüşmelerin cumartesi günü Roma'da başladığını duyurdu.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, “İran ve ABD arasındaki dolaylı görüşmeler Roma saatiyle 12.00 sularında Umman Büyükelçisi’nin konutunda Umman Dışişleri Bakanı Bedr el-Busaidi'nin de katılımıyla başladı... İtalyan tarafı ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi” ifadelerini kullandı.

Bekayi sözlerini şöyle sürdürdü: “Müzakerelerin süreci ilk tura benziyor. İki heyet iki ayrı odada oturuyor ve Umman Dışişleri Bakanı iki heyet arasında gidip geliyor. Müzakereler başlamadan önce Ummanlı bakanla görüşmelerimiz oldu. Müzakereler bir önceki turda olduğu gibi tamamen Umman tarafından yönetiliyor.”

Bekayi, “Medya müzakerelerle ilgili yalan haberlere yer vermemeli ve doğru haberleri Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla takip etmelidir. Yalan haberler müzakerelerle ilgili kafa karışıklığı yaratma girişimlerinin bir parçasıdır. Bizim odak noktamız bu marjinal hususlara dikkat etmeden İran'ın çıkarlarını gerçekleştirmektir” şeklinde konuştu.

İran heyetinin Roma'ya varışının ardından devlet medyası Bekayi'nin şu sözlerini aktardı: “Son birkaç gün içinde bazı ABD yetkilileri tarafından yapılan çelişkili açıklamalar ışığında, ABD tarafının ilk aşamada niyeti ve ciddiyeti konusunda ortaya çıkan tehlikeli belirsizliği ortadan kaldıracak bir açıklama yapmasını bekliyoruz.”

Bekayi, “İran İslam Cumhuriyeti'nin gerek yasadışı yaptırımların kaldırılması gerekse nükleer meseleye ilişkin pozisyon ve talepleri son derece nettir ve müzakerelerin ilk turunda karşı tarafa iletilmiştir. Önceki yöntemlere geri dönmek bir sonuç getirmeyecektir. Karşı taraf gerçekçi davranmadıkça ve İsrail'in etkisi altında gerçekçi olmayan ve mantıksız taleplerde bulunmaktan kaçınmadıkça gerçek bir ilerleme sağlanamaz” dedi.

Adının açıklanmaması kaydıyla AP’ye konuşan ABD'li bir yetkili, görüşmelerin Camilluccia semtindeki Umman Büyükelçiliği’nde yapıldığını söyledi.

İran devlet televizyonu, Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ve üst düzey yardımcılarının İtalya'nın başkenti Roma'da bulunan Umman Büyükelçiliği’ndeki dolaylı görüşmelere geldiğini bildirdi.

Görüşmelere ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff başkanlığındaki ABD heyeti katıldı.

Arakçi görüşmeler öncesinde Ummanlı mevkidaşı Bedr el-Busaidi ile istişarelerde bulundu. İranlı bakan daha önce de İtalyan mevkidaşı Antonio Tajani ile istişarelerde bulunmuştu.

Witkoff ve Arakçi, Tahran ile Batılı ülkeler arasında gerilime neden olan İran'ın nükleer dosyasıyla ilgili görüşmelere 12 Nisan'da Umman'da başladı.

ABD Özel Temsilcisi Steve Witkoff (AP)ABD Özel Temsilcisi Steve Witkoff (AP)

İki ismin bu yüksek riskli müzakerelerde ortak bir zemin bulma becerileri görüşmelerin kaderini belirleyebilir. Her iki isim de bu sabah geç saatlerde Roma'nın Camilluccia semtindeki Umman Büyükelçiliği’ne vardı.

Görüşmeler, iki ülke arasında 1979 İran Devrimi ve ABD Büyükelçiliği rehine krizinden bu yana süregelen düşmanlık bağlamında tarihi bir an. ABD Başkanı Donald Trump'ın 2018 yılında İran nükleer anlaşmasından çekilmesi, ekonomik yaptırımların kaldırılması karşılığında İran'ın uranyum zenginleştirmesini sınırlandıran anlaşmayı yeniden tesis etmekte başarısız olan yıllarca süren saldırılara ve müzakerelere yol açtı.

Riskler, İran'ın nükleer tesislerine yönelik bir ABD ya da İsrail askeri saldırısı ya da İran'ın nükleer silah edinme tehdidini gerçekleştirmesi olasılığında yatıyor.

Bu arada, İsrail ile Hamas arasında Gazze Şeridi'nde yaşanan savaş ve ABD'nin Yemen'de İran destekli Husilere karşı düzenlediği ve onlarca kişinin ölümüne neden olan hava saldırıları Ortadoğu'daki gerilimi arttırdı.

Trump dün yaptığı açıklamada, “İran'ın çok basit bir şekilde nükleer silah edinmesini engellemekten yanayım. İran'ın büyük, müreffeh ve harika olmasını istiyorum” dedi.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi bugün X platformunda yaptığı paylaşımda, “İran her zaman iyi niyetle ve sorumluluk duygusuyla sorunları çözmenin medeni bir yolu olarak diplomasiye olan bağlılığını göstermiştir. Yolun kolay olmadığının farkındayız. Ancak geçmiş deneyimlerden yararlanarak her adımı açık gözlerle atıyoruz” ifadelerine yer verdi.

Arakçi bugün Witkoff ile yapacağı ‘dolaylı’ görüşmeler öncesinde İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani ile bir araya geldi.

Hem Arakçi hem de Witkoff görüşmeler öncesinde seyahat ettiler. Witkoff Ukrayna ve İran konulu görüşmeler için Paris'teydi. Arakçi ise Devlet Başkanı Vladimir Putin de dahil olmak üzere Rus yetkililerle bir araya geldiği Moskova ziyaretinin ardından Tahran'a döndü.

2015'teki İran nükleer anlaşmasını imzalayan dünya güçlerinin bir üyesi olan Rusya, Tahran ile Washington arasında gelecekte varılacak herhangi bir anlaşmada kilit bir oyuncu olabilir. Analistler Moskova'nın İran'ın silah üretmek için gerekli olan yüzde 90'a yakın bir seviye olan yüzde 60'a kadar zenginleştirilmiş uranyumunu taşıma görevini üstlenebileceğini öne sürüyor.

İlk tur görüşmelerde arabuluculuk yapan Umman Dışişleri Bakanı Bedr el-Busaidi de dün Roma'ya gelerek İtalyan mevkidaşı ile görüştü. Bekayi, el-Busaidi'nin iki ülke arasında yine arabuluculuk yapacağını söyledi.

Arap Yarımadası'nın doğu ucunda yer alan Umman, İran ile Batı arasında arabuluculuk yapan uzun soluklu bir aktör. Maskat geçen hafta sonu Arakçi ve Witkoff arasındaki müzakerelerin ilk turuna ev sahipliği yaptı.

İran ekonomik istikrar anlaşması istiyor

İran'daki protestolar, halkın hayat pahalılığından duyduğu hoşnutsuzluğun bir sonucu olarak tırmanmaya devam ederken, ülkedeki sübvansiyonlu benzin fiyatlarının artırılabileceği ve bunun da yeni protestolara yol açabileceği söylentileri var.

İran'ın para birimi riyal, ay başında ABD doları karşısında bir milyon sınırını aşarak keskin bir düşüş yaşadı. Ancak Tahran'ın devam etmesini umduğu görüşmelerin başlamasıyla kısmen iyileşme görüldü.

Bir başka gelişme de İran Air'in uzun süredir beklediği iki adet Airbus A330-200'ün perşembe günü Tahran'a ulaşması oldu. Daha önce Çin'in Hainan Havayolları'na ait olan uçaklar İran adına yeniden tescil edildi. İran'a yönelik yaptırımlar nedeniyle anlaşmanın ABD Hazine Bakanlığı tarafından onaylanması gerekiyor ve Washington'dan henüz bir açıklama gelmedi.

2015 anlaşması kapsamında yeni uçaklar satın alabilen İran, Airbus ve Boeing ile büyük anlaşmalar yapmıştı. Ancak bu anlaşmalar Trump'ın nükleer anlaşmayı iptal etme tehditlerinden etkilendi.