Sudan’da ‘Hamduk Girişimi’nin uygulama mekanizması tartışılıyor

Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk (AP)
Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk (AP)
TT

Sudan’da ‘Hamduk Girişimi’nin uygulama mekanizması tartışılıyor

Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk (AP)
Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk (AP)

Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk’un ülkedeki krizler karşısında demokratik geçiş sürecini güçlendirmek ve Sudanlıları yeniden birleştirmek amacıyla başlattığı ulusal girişiminin, girişimin hayata geçirilmesi için oluşturulan mekanizmanın üyeliği konusundaki bir takım sorunlarla karşı karşıya kalması, mekanizmanın önemine dair bir tartışma başlattı.
Hamduk, geçtiğimiz Pazar günü ulusal girişim mekanizmasına üye olduğunu duyurdu. Mekanizma Sudan toplumunda ülkenin inşası ve demokratik geçiş konularında fikir birliğine varılması için kapsamlı istişareler yürütülmesi amacıyla siyasi parti ve yerel yönetim yetkilileri ile tarikat liderinden toplam 71 kişiyi içeriyor.
Girişimin başkanlığı Ulusal Ümmet Partisi Genel Başkanı Fadlallah Barmah Nasır’a emanet edilirken üyeleri arasında Egemenlik Konseyi'nin bazı üyelerinin yanı sıra Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) çatısı altındaki siyasi partilerin liderleri, sivil toplum gruplarının ve dini cemaatlerin önderleri yer aldı. Sudan'ın batısında Darfur Bölgesi Başkanı Mini Arko Minawi ve kabile lideri Muhammed el-Emin Türk, özür dileyerek girişimin üyesi olmaya devam edemeyeceklerini belirtmiş ve eski rejimin yüzlerinden birinin mekanizmaya üye olması tepkilere neden olmuştu. Hamduk’un girişimi, Sudanlıların fikir birliğine, demokratik geçiş sürecinin başarılı olmasına ve geçiş sürecinde Sudan hükümetinin kapsamlı reformları yerine getirmedeki başarısına katkıda bulunduğu için ülke içinde geniş çapta kabul görürken Sudanlıların uzlaşına katkıda bulunduğu için dost ülkelerden uluslararası destek aldı.
Siyasi analist el-Cemil el-Fadıl, girişimin, tüm siyasi kesimler ve güçler tarafından kabul edildiğini ve ülkenin krizlerinin gündeme getirdiği konularda bir tartışma rotası belirlemeyi hak ettiğini söyledi. Kamuoyunda olumsuz bir izlenim bırakan mekanizmanın üyelerinin seçimindeki zaaflardan birinin, yerel idarelerin ve tarikat liderlerinin geniş katılımı olmasına dikkati çeken Fadıl, bunun mekanizmada temsil edilmeyen diğer kesimlerde bir tür psikolojik yabancılaşma yaratabileceğini belirtti.
Girişimle birlikte gelen eksikliklerden birinin, eski rejimin yüzlerinden birinin mekanizmaya üye olması ve üyelik seçimiyle ilgili gerekli kriterlerin ve temellerin olmamasından kaynaklandığını ifade eden analiste göre bazı isimlerin mekanizma üyeliğine katılmadıkları için özür dilemesi, mekanizma açıklanmadan önce de zayıf olan girişimi sarstı ve dolayısıyla bu durum, girişimin başarı şansını azaltırken olumsuz sonuçlar doğurdu.
Siyasi analist Abdullah Rızk ise, mekanizmanın girişime katılımı genişletme ve yürütme otoritesinin çalışmalarını değerlendirme biçimini temsil ettiğini ve daha çok Başbakan Hamduk için bir danışma konseyi niteliğinde olduğunu söyledi. Ancak Rızk’a göre böylece devrimle bağlantılı ve siyasi sistem ve geçiş hükümeti için bir referans olan siyasi örgütler için kurumsal bir formun varlığı çerçevesinde yeni bir mekanizma veya örgütlenmeye ihtiyaç duyulmayacak.
Hamduk’un siyasi referansın genişletilmesi için baskı yapmasının, devrim güçlerini, yeniden yapılandırma sürecindeki ÖDBG’nin dışında tutmak için daha uygun olacağını düşünen Rızk, ulusal girişimi uygulamak için bir mekanizma oluşturmanın, Başbakan Hamduk’un hükümete başka güçler eklemek ve Cumhurbaşkanı Cafer Numeyri döneminde hükümet partisini temsil etmesi için kurulan Sosyalist Birlik Partisi gibi yeni bir parti kurmak amacıyla yeni bir oluşuma gitme girişimi olduğuna inanıyor.
Mekanizmanın sosyal güçleri, kabile liderlerini ve dini önderleri içermesinin yanı sıra siyasal İslamcılardan bazı kişilerinde içermesinin, mekanizmayı siyasal İslamcılarla ve eski rejimin yüzleriyle bir uzlaşı çatısı haline getirmek isteyenlerin varlığının bir göstergesi olduğunu söyleyen analist, “Bu yüzden mekanizma, daha önce açıkça İslamcılarla uzlaşı çağrısında bulunan bazı nüfuz sahibi kişilerden destek buluyor” dedi.
Mekanizmanın işlev ve yetkilerinin belirsiz olması ve şüphe uyandırmasının, siyaset sahnesinde kartların yeniden karılmasına yol açabileceğini düşünen Rızk, “Darfur Bölgesi Başkanı Mini Arko Minawi ve kabile lideri Muhammed el-Emin Türk’e önceden danışıldı ve mekanizmanın üyeliğine katılmayı kabul ettiler. Fakat daha sonra özür dileyerek çekildiler. Bunun küçük çapta bir yankısı olsa da ulusal girişim üzerinde önemli bir etkisi olmayacaktır” şeklinde konuştu.
Rızk, mekanizmanın kaderinin ve geleceğinin ne şahıslara ne de girişimin başarısı için gerekli dinamiğin kaynağı olan ÖDBG çatısı altındaki siyasi güçlerin liderlerinin mekanizmadaki varlığına bağlı olmadığını vurguladı.
Sudan Başbakanı Hamduk, geçtiğimiz Haziran ayında devrim güçleri arasındaki bölünmeyi durdurmak, güvenlik ve sosyal gerilimleri ortadan kaldırmak, yolsuzlukla mücadele etmek ve eski rejimin güçlenmesini engellemek gibi ulusal kriz ve geçiş dönemi sorunlarını ele almak amacıyla bir girişim başlatmış ve ülkenin yönetimiyle ilgili ulusal bir program üzerinde anlaşmaya varacak tarihi bir blok oluşturulması için harekete geçme çağrısında bulunmuştu.



Fidan: Suriye'de YPG'nin tasfiyesi yakın

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)
TT

Fidan: Suriye'de YPG'nin tasfiyesi yakın

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bugün yaptığı açıklamada, Suriye'deki terör örgütü YPG'nin varlığının ortadan kaldırılmasının an meselesi olduğunu söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre Fidan, Ankara'nın YPG'nin Suriye'deki varlığını sürdürmesine izin verecek herhangi bir politikayı kabul etmeyeceğini belirtti.

Ürdünlü mevkidaşı Eymen es-Safadi ile ortak bir basın toplantısı düzenleyen Fidan, “Bölgedeki her türlü oyunu görecek durumdayız. Sadece görecek durumda değil, aynı zamanda bozacak durumdayız.” dedi.

Suriye'nin kuzeyinde Türkiye destekli gruplar ile Ankara'nın terör örgütü PKK’nın uzantısı olarak gördüğü YPG'nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında çatışmalar yaşanıyor.

Ancak Washington, 2019'da Suriye'de DEAŞ'la savaşan bu güçleri, DEAŞ’ın bölgede yeniden ortaya çıkmasını önlemek için ‘elzem’ olarak görüyor. Batı'nın Suriye'deki SDG savaşçılarına vereceği desteğe karşı uyarıda bulunan Fidan, “Bölgede emelleriniz farklıysa, DEAŞ'ı bahane ederek, PKK'yı güçlendirerek başka bir politikaya hizmet edilmek isteniyorsa, ona da geçit yok” ifadelerini kullandı.

Fidan sözlerini şöyle sürdürdü: “Suriye'de ve bölgede DEAŞ tehdidine karşı birlikte neler yapabileceğimizi görüştük. DEAŞ, Müslüman toplumlar için bir zehirdir. Dinimizi kullanarak sınırsız şiddet uygulayarak, vahşice insanların öldürülmesi, terör yoluna gidilmesi, toplumların ve devletlerin bu yolla ifsat edilmesi, istikrarsızlığın ve kaosun oluşturulması bizim sessiz kalacağımız bir durum değildir.”

Ckdjdjd
Halep vilayetinin kuzeydoğusundaki Münbiç’te devriye gezen Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu'na (SMO) bağlı savaşçılar, 4 Ocak 2025. (AFP)

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) bugün Halep'in doğusundaki Münbiç kırsalında yer alan Tişrin Barajı ve Karakozak Köprüsü ekseninde Türkiye yanlısı Suriye Milli Ordusu (SMO) birlikleri ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında, Türk insansız hava araçları (İHA) tarafından desteklenen yeni çatışmalar ve topçu atışları yaşandığını bildirdi.

SDG'ye ait bir İHA’nın Karakozak Köprüsü yakınlarındaki mevzilerini hedef alması sonucu 4 SMO mensubu hayatını kaybederken, aynı eksende bir SDG üyesi de  topçu ateşi sonucu öldü.

Öte yandan, bir Türk İHA’sının SDG'ye ait bir askeri aracı hedef alması sonucu araç sürücüsü ağır yaralanarak tedavi için hastaneye kaldırıldı.

Bombardımanın Münbiç kırsalındaki cephelerde temkinli bir sükunetin hâkim olmasından saatler sonra yeniden başlaması dikkat çekti.

Nxjddjj
Türkiye destekli gruplar ile SDG liderliğindeki güçler arasında Tişrin Barajı yakınlarında devam eden çatışmaların ortasında 4 Ocak 2025 tarihinde Halep vilayetinin kuzeydoğusundaki Münbiç bölgesinde Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu'na (SMO) bağlı savaşçılar (AFP)

SOHR, çatışmaların başlamasından bu yana her iki taraftan 285 kişinin öldürüldüğünü belgeledi.

SDG'nin daha önce ABD arabuluculuğunda bir ateşkes ilan ettiğini, ancak karşılıklı ihlallerin ve yoğun bombardımanın devam etmesi nedeniyle anlaşmanın başarısız olduğunu, bunun da ölü ve yaralı sayısının artmasına ve her iki tarafın ateşi arasında kalan sivillerin trajedisinin derinleşmesine yol açtığını belirtmek gerekiyor.