İsrailli çiftçiler, İsrail ve Ürdün hükümetleri arasında imzalanan ve Ürdün tarım ürünlerinin Tel Aviv'e ithal edilmesini öngören anlaşmayı protesto etti

Ürdün'de sebze ve meyve yetiştiriciliği
Ürdün'de sebze ve meyve yetiştiriciliği
TT

İsrailli çiftçiler, İsrail ve Ürdün hükümetleri arasında imzalanan ve Ürdün tarım ürünlerinin Tel Aviv'e ithal edilmesini öngören anlaşmayı protesto etti

Ürdün'de sebze ve meyve yetiştiriciliği
Ürdün'de sebze ve meyve yetiştiriciliği

İsrail ve Ürdün hükümetleri arasında Ürdün tarım ürünlerinin Tel Aviv'e ithal edilmesi için bir anlaşmaya varıldı. Bunun üzerine yüzlerce İsrailli çiftçi, Salı günü Lübnan sınırında bir protesto gösterisi yaptı. Gösteriler, dün Başbakan Naftali Bennett'in Ra'anana kentindeki evinin önünde devam etti.
Bu protesto, hükümetin ithal gıda ürünlerine uygulanan gümrükleri kaldırma planına karşı başlatıldı. İsrail hükümetinin bu planı sebze, meyve ve diğer tarım ürünlerinin fiyatlarında düşüşe yol açacak. Çiftçiler bu adımı "binlerce aile ve tarım tesisi için boğucu bir baskı" olarak görüyor. Çiftçi Mücadele Kurumu, yaklaşık üç bin beş yüz yumurta yetiştiricisine ait kümeslerin kapanma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirtti.
İsrail Savunma Bakan Yardımcısı Alon Schuster, Çiftçilerin mücadelesini onayladığını ve bu mücadeleye destek verdiğini ifade ederek, Twitter'da yaptığı bir paylaşımda şunları söyledi: “Çiftçiler evlerini terk ediyor ve protesto gösterilerinde bulunuyor. Çiftçiler şunu söylüyor: “Bizi kümes hayvanları yetiştirmek ve halka yumurta üretmek için kırsal alanlara gönderen hükümetin bizi koruması, bizimle diyaloğa girmesi ve karşı koyamayacağımız bir gerçekliği bize dayatmaması gerekir.”
Çiftçiler, halka sesini duyurabilmek için hükümetin reform planına karşı Lübnan sınırına yakın Avivim bölgesinde gösteri yapmayı seçti. Çiftçilerden biri olan Alon Julis, “Tel Aviv'de gösteri yapsaydık, kimse bizi duymazdı. Ne kadar çaresiz olduğumuzu anlamaları için buraya gelmeyi seçtik. Lübnan'ın iflas ettiğini söylüyorlar, biz de onlar gibiyiz. Lübnanlılarla birleşelim dünya bizim için de müdahale etsin.”
Lübnan sınırını geçmeye çalışan göstericiler askerlerle çatıştılar. İki gösterici Lübnan topraklarına girmeyi başardı, ancak İsrailli askerler tarafından yakalandılar. İsrailli çiftçiler Lübnan ordusu veya bölgede konuşlanmış Hizbullah güçleri ile karşılaşmadan tutuklandılar. Çiftçiler dün gösterilerini Başbakan Benit'in evine taşıdılar. Burada da polisle çatışan göstericiler yurt dışından ürün ithal edilmesine karşı olmadıklarını ancak bunun, ülkenin kendi çiftçisinin çıkarlarını göz önünde bulunduran ulusal bir yöntemle yapılmasını istediklerini bildirdiler.
İsrail ve Ürdün hükümetleri arasındaki Ürdün tarım ürünlerinin Tel Aviv'e ithal edilmesi anlaşmasının Salı günü Kral Hüseyin Köprüsü geçişinin Ürdün tarafında yapılması dikkat çekti. Anlaşmanın imzalandığı toplantıya Ürdün tarafından Tarım Bakanı Halid el-Hanifat ve Tel Aviv Büyükelçisi Gassan el-Mecali, İsrail tarafından ise Tarım Bakanı Oded Forer ve Amman Büyükelçisi Eitan Surkis katıldı. Anlaşma, İsrail'in "Nadas Yılı" kapsamında Ürdün tarım ürünlerini ithal etmesini şart koşuyor. Yahudi yasalarına göre toprak her yedi yılda bir nadasa bırakılır. İsrail Tarım Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Anlaşma, bir yandan İsrail'e yapılan ithalat kaynaklarını çeşitlendirmek ve nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için toprağın nadasa bırakıldığı yılda Ürdün'den İsrail'e tarım ürünleri ithal etmek, bir yandan da iki ülke arasındaki ticaret anlaşmasında öngörülen imtiyazların uygulanabilmesi için hazırlanan özel bir anlaşma çerçevesinde geliyor. Görüşmede ayrıca iki taraf arasında tarımsal ticaret alanında işbirliğini artırmanın yolları da ele alındı. Böylece sınırın her iki tarafında yenilik, hassas tarım, uzaktan algılama, ortak haşere kontrolü ve bitki ve hayvan hastalıklarının tedavisi alanlarında uzmanlığın transfer edilmesi hedeflenecek.”



İsrail askeri hedeflerden sonra şimdi de Hizbullah'ı halk nezdinde ve ekonomik olarak baskı altına almak için harekete geçti

İsrail bombardımanının hedefi olan Güney Lübnan’daki Sur kentinden (AFP)
İsrail bombardımanının hedefi olan Güney Lübnan’daki Sur kentinden (AFP)
TT

İsrail askeri hedeflerden sonra şimdi de Hizbullah'ı halk nezdinde ve ekonomik olarak baskı altına almak için harekete geçti

İsrail bombardımanının hedefi olan Güney Lübnan’daki Sur kentinden (AFP)
İsrail bombardımanının hedefi olan Güney Lübnan’daki Sur kentinden (AFP)

İsrail'in başlangıçta Hizbullah'ın askeri mevzilerini hedef alan Lübnan savaşını kapsamlı bir şekilde genişletmesinin üzerinden bir aydan fazla bir süre geçtikten sonra sahne değişti. İsrail, Hizbullah liderlerine suikast düzenledikten ve füze cephaneliğinin yüzde 80'inden fazlasını imha ettiğini açıkladıktan sonra şimdi de Hizbullah'ı halk nezdinde ve ekonomik olarak baskı altına almak için harekete geçti.

Lübnan Ulusal Haber Ajansı (NNA) birkaç gün önce 37 köyün tamamen yok edildiğini, sokaklarının çoğunun ortadan kaldırıldığını ve Nakura'dan el-Hıyam'ın dış mahallelerine kadar uzanan üç kilometre derinliğindeki bir alanda 40 binden fazla konutun tahrip edildiğini bildirdi. Yıkım güneydeki ve Baalbek'teki arkeolojik alanları da etkiledi. Birleşmiş Milletler (BM) Lübnan Özel Koordinatörü Jeanine Hennis-Plasschaert birkaç gün önce X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, savaşın arkeolojik alanlar için yarattığı tehlike konusunda şu uyarıda bulundu: “Tarihle yoğrulmuş antik Fenike kentleri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.”

Bu bağlamda NNA dün (cumartesi), ‘İsrail savaş uçaklarının Nebatiye kentindeki tarihi evlerden ikisini yıktığını, kentteki pazar yerini yok ettiğini ve Sur kentindeki antik Roma kalıntılarının yakınındaki yerleri hedef aldığını’ bildirdi. Bombardıman, Baalbek Kalesi yakınlarında bulunan el-Menşiye ve önemli ölçüde hasar gören ünlü Palmyra Oteli'ni de içeren Baalbek Kalesi çevresine ulaştı.

Hizbullah'ın Beyrut'taki kalesi olan Dahiye'de, çoğu alanda büyük yıkım olduğu görülürken, yıkılan binaların tam sayısı konusunda rakamlar halen çelişkili. Ancak yıkılan yerleşim birimlerinin sayısının binlerce olduğu tahmin ediliyor. Dahiye, başta Genel Sekreter Hasan Nasrallah olmak üzere Hizbullah liderlerine, Rıdvan Gücü komutanlarına ve İsrail'in silah deposu olduğunu söylediği yerlere olmak üzere büyük askeri operasyonlara sahne oldu. Beyrut'un güney banliyöleri dün gece, İsrail savaş uçaklarının Hadath, Burc el-Baracne, Haret Hreik, Camus mahallesi ve Hadath'taki Lübnan Üniversitesi binasının çevresine düzenlediği 14 saldırıyla şiddetli bir gece yaşadı.

Geçtiğimiz ayın ortalarında İsrail eski Savunma Bakanı Yoav Gallant, Hizbullah'ın orta menzilli füze cephaneliğinin sadece yüzde 30'unun kaldığını söylemiş, İsrail de Hizbullah'ın çeşitli bölgelerdeki merkezlerini ve depolarını hedef aldığını açıklamıştı.

xatrgh
Bekaa Vadisi'ndeki Baalbek Kalesi yakınlarında bulunan el-Menşiye’de meydana gelen hasar (EPA)

Bu politika ışığında Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı emekli Tuğgeneral Dr. Hişam Cabir, İsrail'in kara savaşında başarısız olmasının ardından şimdi hedeflerini, özellikle Hizbullah'ın çevresinde, nüfusun geri dönüşünü önlemek ya da geciktirmek için yıkım ve yerinden etme üzerine odakladığını düşünüyor.

Öte yandan askeri uzman emekli Tuğgeneral Halid Hamade, İsrail'in hedeflerinin sona erdiğinden bahsetmenin mümkün olmadığını, çünkü Tel Aviv'in bugün yaptığı her şeyin daha önce açıkladığı ana hedefe, yani Hizbullah'ın her düzeydeki kabiliyetlerini yok etmeye yönelik olduğunu belirtti.

Hamade, “İsrail'in bugüne kadar askeri olarak elde ettiği başarılar, komuta ve kontrol sisteminin yok edilmesi, liderlerin öldürülmesi, mühimmat rezervlerinin ve depolarının büyük bir kısmının ve ileri karakol köylerindeki altyapının büyük bölümünün imha edilmesidir. Şehirlerin hedef alınması ve tahrip edilmesine gelince, bunlar büyük yerleşim ve ticaret merkezlerinin tahrip edilmesi, Sur, Nebatiye, Bint Cubeyl ve Baalbek gibi Hizbullah’ı kucaklayan çevrenin ekonomisinde rol oynayan şehirlerin tahrip edilmesi yoluyla Hizbullah'ın ekonomisinin vurulmasının bir parçasıdır” ifadelerini kullandı.

Hamade, İsrail Başbakanı’nın İran'ın silahlarına giden oksijeni kesmek ve İran'ı Hizbullah'a bağlayan lojistik arteri ele almak için çalışma konusunda söylediklerini hatırlattı. Hamade ayrıca, İsrail'in hedefinin Lübnan sahasıyla sınırlı olmadığını ve bu nedenle siyasi müzakerelerin sonucuna bağlı olarak gerilimin önümüzdeki aşamada genişleyebileceğini vurguladı.

Şarku’l Avsat'a konuşan Cabir ise İsrail ordusunun 2006 tarzı bir kara harekâtı gerçekleştiremediğini, çünkü bunun kendileri için çok maliyetli olacağını söyledi. Cabir, “Bu nedenle İsrail, beş sınır noktasından saldırıya geçerek ucuz bir imha politikası benimsedi ve esas olarak Hizbullah'ın çevresi için hesaplanmış bölgeleri hedef aldı” dedi.

Cabir, İsrail'in sınır bölgelerindeki insanları yok etmek ve yerlerinden etmekteki temel amacının insandan ve taştan arındırılmış iki kilometrelik bir bölge yaratmak olduğunu söyledi. Cabir ayrıca, İsraillilerin ‘Hizbullah tarafından ateşlenen tanksavar füzelerini ve 7 Ekim saldırısına benzer bir saldırı gerçekleştireceğini söyledikleri Rıdvan Gücü tehdidini ortadan kaldırmak için bölgeyi işgal etmeden ateşle kontrol ettiklerine inandıklarını ve bunun İsrail'in elinde müzakerelerde pazarlık yapabileceği güçlü bir kart olduğunu’ belirtti.

Cabir'e göre İsrail'in temel amacı, sınırdan uzakta bulunan ve sistematik yıkıma maruz kalan Dahiye'de de Hizbullah'ın çevresini yerinden ederek, binaları ve evleri yıkarak baskı kurmak ve böylece bölge sakinlerinin geri dönüşünü engellemek ya da geciktirmek.

 cvfbg
İsrail'in ağır bombardımanının ardından Lübnan'ın güneyindeki Sur kentinde meydana gelen yıkımdan (AFP)

Cabir, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun ABD'nin seçilmiş başkanının göreve başlamasını beklerken geçiş döneminden yararlanarak önümüzdeki haftalarda bu politikayı sürdüreceğine ve ek kazanımlar elde etmeye çalışacağına inanıyor.

Önümüzdeki günlerin neler göstereceğini beklerken ikinci bir olası senaryodan bahseden Cabir, mevcut ABD yönetiminin Joe Biden'ın görev süresi bitmeden savaşı sonlandırmak için çaba sarf etmesi ve yaklaşan seçimlerde kendilerine olumsuz yansıyacak bu kartı kazanmaya çalışması ihtimalinden söz etti.