Diyaliz hastalarına Pfizer-BioNTech aşısından destekleyici doz yapılması tavsiye edildi

Uygulanan ilk iki dozun Pfizer aşısı olmasının şart olmadığı açıklandı.

ABD’de aşılama çalışmaları sürüyor. (AP)
ABD’de aşılama çalışmaları sürüyor. (AP)
TT

Diyaliz hastalarına Pfizer-BioNTech aşısından destekleyici doz yapılması tavsiye edildi

ABD’de aşılama çalışmaları sürüyor. (AP)
ABD’de aşılama çalışmaları sürüyor. (AP)

İngiiz uzmanlar tarafından yürütülen laboratuvar araştırmalarının sonuçlarına göre hastanede diyaliz tedavisi gören Kovid-19 hastaları, Oxford-AstraZeneca aşısındansa Pfizer-BioNTech aşısı uygulandığında daha yüksek oranda antikor yanıtı üretiyor. Araştırma The Lancet dergisinde 13 Ağustos’ta yayınlandı.
Diyaliz hastaları, sonbaharda aşının üçüncü dozunu alacak öncelikli gruplar arasında yer alıyor. Bu nedenle Francis Crick Enstitüsü’nden ve Imperial College London’dan araştırmacılar, destekleyici üçüncü dozun Pfizer-BioNTech aşısı olması gerektiğini savunan çalışmalarını Aşılama ve Bağışıklama Ortak Komitesi’ne (JCVI) sundu.
Tek başına antikor seviyeleri, aşının etkinliğinin ortaya konuması için yeterli görülmüyor. Araştırmacılar aşıların çoğu ile ilgili olarak, her iki dozun da uygulanmasının, şiddetli semptomların görüldüğü enfeksiyonlara ve ölüme karşı koruma sağlayacağı konusunda hemfikirler.
Araştırma ekibi, çalışma kapsamında diyaliz tedavisi gören 178 hastanın kan örneklerini incelediler. Delta da dahil olmak üzere Kovid-19’a neden olan SARS-CoV-2 virüsünün farklı varyantlarının insan hücrelere girmesini engellemek için nötralize edici antikorlarının kapasitesini test etmek için Crick Enstitüsü’nde geliştirilen yüksek verimli viral nötralizasyon deneylerini (laboratuvar testleri) kullandılar.
Virüs ile enfekte olmayanlarda, Pfizer-BioNTech aşısı olanlarda, Oxford-AstraZeneca aşısı olanlara göre, Delta varyantına karşı 6 kat daha yüksek nötrleştirici antikor seviyeleri bulunuyordu. Pfizer-BioNTech aşısının sağladığı antikor seviyesi, aşının iki dozunun uygulanmasının ardından sağlıklı kontrol grubunda görülenlerle benzerdi.
Aşılamadan önce enfekte olanlarda ise her iki aşı da tespit edilebilir seviyelerde nötralize edici antikorlar oluşturdu.
Söz konusu bulgular, daha önce enfekte olmamış ve Oxford-AstraZeneca aşısı yaptırmış kişilerin mRNA teknolojisi ile üretilmiş bir aşının üçüncü dozunu olmasının faydalı olacağını gösterdi.
Francis Crick Enstitüsü Enfeksiyon Hücre Biyolojisi Laboratuvarı’dan klinik araştırmacı Edward Carr konuya dair şu açıklamalarda bulundu:
“Ne yazık ki diyaliz hastaları için Kovid-19 riski daha fazlaydı. Zira bu grupta yüksek vaka ve ölüm oranları gözlemliyoruz. Daha önce Kovid-19 enfeksiyonu geçirmemiş ve Oxford-AstraZeneca aşısı olmuş diyaliz hastalarının Delta varyantına karşı geliştirdiği antikor seviyesi, Delta varyantı ile enfeksiyonu önlemek için yeterli olmayabilir. Bundan da önemlisi, bu grubun (daha önce enfekte olmamış) Pfizer-BioNTech aşısına olumlu yanıt verdiğini tespit ettik. Bu bilgiyi gelecekteki aşılama stratejilerini yönlendirmek için kullanabiliriz.”
Kidney Research UK’den Araştırma, İnovasyon ve İdare Direktörü Dr Aisling McMahon, çalışmanın tam da ihtiyaç duyulan bir zamanda yapıldığını vurguladı. Kidney Research UK’in finanse ettiği araştırmaya katılan McMahon şunları söyledi:
“Böbrek hastalarının çoğunun aşılara genel nüfustan daha az yanıt verdiğini zaten biliyoruz. Birçok diyaliz hastası hayat kurtaran tedavi için haftada birkaç kez hastaneye gitmek zorunda kalıyor. Bu nedenle de Kovid-19’a yakalanma riskleri daha fazla oluyor. İyi haber ise şu; Pfizer-BioNTech aşısında kullanılan mRNA teknolojisi insanları şiddetli semptomların görüldüğü enfeksiyona karşı koruyor. Bu bulgular, daha önce enfekte olmamış diyaliz hastalarının Oxford-AstraZeneca aşısı yaptırmaları halinde Delta varyantına karşı yeterince bağışıklık kazanma olasılığının düşük olduğunu açıkça gösteriyor. Bu çalışmanın, enfeksiyon riski altında olması muhtemel olan bağışıklığı zayıf olan tüm hastalar için mümkün olan en kısa sürede bir mRNA aşısının üçüncü dozunun verilmesi için güçlü kanıtlar sunduğuna inanıyoruz.”
Crick Enstitüsü Enfeksiyon Hücre Biyolojisi Laboratuvarı Başkanı Rupert Beale’nin açıklaması ise şöyle oldu:
“Birleşik Krallık’taki aşılama programında büyük bir başarı elde edildi. Ancak pandemi henüz sona ermedi. Birçok insan artan özgürlüğün tadını çıkarırken bağışıklığı zayıf olan birçok hasta ise enfeksiyona karşı savunmasız kalıyor. Veriler, bazı hasta kategorilerini korumak için üçüncü bir aşı dozunun gerekli olduğunu gösteriyor.”



İzleyiciler Netflix'in yeni gerilim filmini iple çekiyor

Simon Stone imzasını taşıyan filmde Keira Knightley'ye 57 yaşındaki Avustralyalı aktör Guy Pearce (arkada) eşlik ediyor (Netflix)
Simon Stone imzasını taşıyan filmde Keira Knightley'ye 57 yaşındaki Avustralyalı aktör Guy Pearce (arkada) eşlik ediyor (Netflix)
TT

İzleyiciler Netflix'in yeni gerilim filmini iple çekiyor

Simon Stone imzasını taşıyan filmde Keira Knightley'ye 57 yaşındaki Avustralyalı aktör Guy Pearce (arkada) eşlik ediyor (Netflix)
Simon Stone imzasını taşıyan filmde Keira Knightley'ye 57 yaşındaki Avustralyalı aktör Guy Pearce (arkada) eşlik ediyor (Netflix)

Netflix, bu sonbaharda yayımlayacağı yeni gerilim filmiyle heyecan yarattı. Filmin başrolünde her projesiyle merak uyandıran Keira Knightley yer alıyor. 40 yaşındaki oyuncu; 2005 yapımı Jane Austen uyarlaması Aşk ve Gurur (Pride and Prejudice), 2007 tarihli drama Kefaret (Atonement) ve gişe canavarı Karayip Korsanları (Pirates of the Caribbean) gibi pek çok yapımla tanınıyor. Knightley son olarak 2024'te yayına giren casus dizisi Black Doves'da rol almıştı.

Yeni film, Britanyalı yazar Ruth Ware'in 2016'da yayımlanan çok satan romanı 10 Numaralı Kamara'nın (The Woman in Cabin 10) uyarlaması. 10 Ekim'de Netflix'te izleyiciyle buluşacak yapım, hem kitabın hayranları hem de Knightley severler için şimdiden sabırsızlık yaratmış durumda.

Hikaye, seyahat yazarı Lo Blacklock'un lüks bir yatın ilk seferine davet edilmesiyle başlıyor. Başlangıçta her şey kusursuz görünse de gece yarısı bir yolcunun denize atıldığını gören Lo, büyük bir şok yaşıyor. Olayı bildirmesine rağmen kimse ona inanmıyor çünkü tüm yolcuların güvertede olduğu, kimsenin kaybolmadığı söyleniyor. Ancak gördüklerinin izini sürmeye kararlı olan Lo, tehlikeli bir gerçeği açığa çıkarmak için harekete geçiyor.

"Her zaman geçerliliğini koruyan bir duygu"

Yazar Ruth Ware, Netflix'in resmi platformu Tudum'a yaptığı açıklamada şunları söyledi:

10 Numaralı Kamara, özünde bir kadının başına gelen rahatsız edici bir olayı dürüstçe bildirmesi fakat ciddiye alınmamasıyla ilgili. Pek çok insan bunun nasıl bir his olduğunu biliyor ve bence izleyici olarak Lo'nun yanında durmak istiyoruz çünkü kendimiz için de bir tür haklılık arıyoruz.

Kitap neredeyse 10 yıl önce yayımlanmış olsa da Ware, bu hikayenin hâlâ güncelliğini koruduğuna inanıyor:

İnanılmama korkusu, ne yazık ki her zaman geçerliliğini koruyan bir duygu.

Netflix, filmin çıkış tarihini duyurduğunda sosyal medyada yorum yağdı. Knightley'nin başrolde olduğunu öğrenen pek çok kullanıcı heyecanını dile getirdi. 

Bir Netflix abonesi "Sabırsızlanıyorum" derken diğeri ekledi: 

10 Ekim bir an önce gelsin lütfen!

Romanı bir çırpıda okuduğunu dile getiren bir sinemasever ise "Uyarlamayı iple çekiyorum" diyerek sabırsızlığını dile getirdi. 

Britanyalı aktrisin bir hayranıysa şu yorumu yaptı: 

Keira varsa her şeye varım.

Bir diğer kullanıcı da The Gentlemen'la tanınan Kaya Scodelario'nun, Knightley'nin rol arkadaşı olduğunu duymanın heyecan verici olduğunu belirtti:

Kaya Scodelario da oynuyorsa tamamdır, izlenir.

Independent Türkçe, Express, Mirror, Tudum