Türkiye - Irak görüşmelerinin gündeminde Sincar'da yükselen tansiyon var

Ankara, Türkiye-Irak görüşmelerine ev sahipliği yaptı. (Irak Savunma Bakanlığı Twitter hesabı)
Ankara, Türkiye-Irak görüşmelerine ev sahipliği yaptı. (Irak Savunma Bakanlığı Twitter hesabı)
TT

Türkiye - Irak görüşmelerinin gündeminde Sincar'da yükselen tansiyon var

Ankara, Türkiye-Irak görüşmelerine ev sahipliği yaptı. (Irak Savunma Bakanlığı Twitter hesabı)
Ankara, Türkiye-Irak görüşmelerine ev sahipliği yaptı. (Irak Savunma Bakanlığı Twitter hesabı)

Türkiye’nin PKK mevzilerine ve unsurlarının saklandığı Sincar’a yönelik operasyonları sürüyor. Irak Ulusal Güvenlik Bakanlar Konseyi, Türkiye’ye atıfta bulunmadan yaptığı açıklamada operasyonlara ilişkin endişelerini dile getirdi. Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi’nin Ulusal Güvenlik Bakanlar Konseyi ile düzenlediği toplantının ardından yapılan resmi açıklamada, Konsey’in Ninova’ya bağlı Sincar ilçesindeki durumu, burada güvenliği sağlamak için alınan önlemleri ve Sincar Anlaşması'nın uygulanışını ele aldığı belirtildi. Güvenlik birimden liderler Sincar'daki duruma ilişkin kapsamlı bir rapor sundu. Konsey, komşuluk ilkeleri doğrultusunda hareket edilmesi gerektiğini vurguladığı açıklamasında içteki unsurlara da atıfla Irak topraklarının “hesaplaşma için” kullanılamayacağını kaydetti.

İş birliği görüşmeleri sürüyor
Üst düzey bir Türk heyeti iki ülke arasında kurulacak demiryolu bağlantısı üzerinde anlaşmaya varmak için Irak tarafıyla görüşmelerine devam ediyor. Diğer yandan 15'inci Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’na (IDEF’21) katılmak üzere dün üst düzey bir heyet başkanlığında Ankara’ya gelen Irak Savunma Bakanı Cuma İnad, iki taraf arasındaki ilişkiler ve Türkiye'nin PKK’ya yönelik operasyonları ile ilgili Türk yetkililerle görüşmelere başladı. Ziyarete ilişkin Türkiye tarafından yapılan açıklamada görüşmelerin niteliğine değinilmedi.
Diğer yandan Irak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu ayın sonunda Bağdat'ta düzenlenecek olan komşu ülkeler zirvesine katılımını bekliyor.
Operasyonlar devam ediyor
Türkiye Savunma Bakanlığı dün Sincar’da 10 PKK unsurunun etkisiz hale getirildiğini duyurdu. Ankara’dan yapılan açıklamalar operasyonların, PKK’nın Irak topraklarından Türkiye’yi hedef alması nedeniyle düzenlendiği yönünde.
Türk uçaklarının son iki gün içerisinde Sincar’da düzenlediği operasyonlarda bir Haşdi Şabi lideri ve Sincar Himaye Güçleri'nden unsurlar öldürüldü. Irak hükümeti, bölgedeki durumu normale döndürmek için aylar önce Sincar Anlaşması imzalamıştı. Başbakan Kazımi, bu hafta başlarında Ninova ziyareti kapsamında Sincar’ı ziyaret etmiş, burada bölgenin önde gelenleri ve yargı yetkilileriyle bir araya gelmişti.
Türk yetkililer, iki ülke arasındaki ticari ilişkileri geliştirmek ve demiryolu bağlantısı üzerinde anlaşmak amacıyla Bağdat'ta görüşmelerde bulundu. Iraklı mevkidaşı Bağdat'ta mevkidaşı Ala el-Cuburi ile görüşen Ticaret Bakanı Mehmet Muş ayrıca Ulaştırma Bakanı Nasır Hüseyin Bender ile de bir raya geldi. Görüşmesde iki ülke arasındaki kara yolunun yanı sıra demiryolu bağlantısı ve Fav şehrini Türkiye'ye bağlayan İpek Yolu projesi gündeme geldi.
Diğer yandan milyonlarca Iraklı Şii, Hazreti Hüseyin'in Muharrem Ayı’nın 10’uncu gününde meydana gelen Kerbela şehadetini andı. Kerbela valisi Nasif Hitabi dün yaptığı açıklamada ziyaret sırasında, Başbakan Kazımi ve İçişleri Bakanı Osman el-Ganimi’nin kontrolünde gerçekleştirilen güvenlik planında başarılı olunduğunu belirtti.
Irak resmi haber ajansı INA'ya konuşan Hitabi, Muharrem Ayı’nın ilk günü itibariyle şehre gelen milyonlarca ziyaretçinin korunmasını sağlamak amacıyla valiliğin tüm devlet daireleri, bakanlıklar ve kurumların da katılımıyla güvenlik, hizmet ve sağlık planları da dahil çeşitli planlar geliştirmeye başladığını bildirdi.
Kerbela Polis Komutanlığı Tuğgeneral Ala el-Ganimi, yaptığı basın açıklamasında “Yapılan hesaplamalar doğrultusunda plan başarıyla uygulandı. Binlerce güvenlik görevlisi çalıştı. Şehir, üç farklı yönden Kerbela'ya gelen ziyaretçilerin korunması için güvenlik altına alınmış bir dizi kordona ayrıldı. Hüseyniye ve Abbasiye türbeleri ile iş birliği içinde, kaymakamlık girişlerine, kaza ve nahiyelere toplamda bin 600 güvenlik kamerası yerleştirildi.”
Son yıllardaki dini ziyaretlerde olası terör saldırılarını önlemek için sıkı güvenlik önlemleri alınıyor. Koronavirüs salgını dolayısıyla İran ve komşu ülkelerden vatandaşlar iki yıldır etkinliklere katılamıyordu.



Meşruiyet’in yaşadığı yıpranma durdurulabilir mi?

Aden ve Taiz'in istikrarı hayati bir giriş noktası ve Meşruiyet’in yaşadığı yıpranmayı durdurmanın tek yolunu oluşturuyor (AFP)
Aden ve Taiz'in istikrarı hayati bir giriş noktası ve Meşruiyet’in yaşadığı yıpranmayı durdurmanın tek yolunu oluşturuyor (AFP)
TT

Meşruiyet’in yaşadığı yıpranma durdurulabilir mi?

Aden ve Taiz'in istikrarı hayati bir giriş noktası ve Meşruiyet’in yaşadığı yıpranmayı durdurmanın tek yolunu oluşturuyor (AFP)
Aden ve Taiz'in istikrarı hayati bir giriş noktası ve Meşruiyet’in yaşadığı yıpranmayı durdurmanın tek yolunu oluşturuyor (AFP)

Mustafa Numan

Meşruiyet, “devleti geri alma” ifadesiyle özetlediği hedefe ulaşmak için çeşitli kurumlarının gösterdiği çabadan 2015 yılından bu yana yorulmadan bahsediyor. Ne var ki bu ifade hayal kırıklığı kaynağı haline geldi çünkü vatandaşlar performansının ciddi, eylemlerinde ve sürekli vatandaşlar arasında olma sözünde dürüst olduğunu hissetmiyor.

Koşulların kötüleşmesi ve eksikliklerin giderilmesinde yavaşlık, karmaşa ve kafa karışıklığının yaşandığı bir döneme yol açtı. Bununla birlikte ülkenin 21 Eylül 2014'ten beri içinde yaşadığı labirentten çıkması için güvenli ve uygulanabilir yolları belirlemek konusunda herkes pusulasını kaybetti. Neredeyse karşılaşan her iki Yemenli selamlaşmadan sonra birbirlerine artık sıkıcı hale gelen “çözüm nedir?” sorusunu soruyorlar.

Elbette hiç kimsenin bu can sıkıcı soruyu cevaplayabilecek bir denklemi yok. Belki çoğunluk tarafından kabul edilen bir formüle ulaşmak, Meşruiyet’in yaşadığı yıpranmanın durdurulmasına katkıda bulunabilir. Bu hedefe ulaşmak, Meşruiyetin tahmin edilenden daha düşük seviyeleri gören güvenilirliğindeki gerilemeyi durduracak birçok adım atmasını gerektiriyor. Bu gerilemenin kaçınılmaz olarak ciddi anlamda bir çözüm arayışına teşvik etmesi bekleniyor.

Husilerin kendisini 21 Ocak 2015'te Sana'daki evinde ev hapsine tabi tuttuğu Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur el-Hadi, 20 Şubat 2015'te Aden'e gelebildi. Buradan Aden'i Yemen Cumhuriyeti'nin geçici başkenti deklare ederek, devleti geri almayı ve Maran’a Yemen Cumhuriyeti bayrağını çekmeyi, başında bulunduğu otoritenin iki hedefi olarak belirledi.

22 Temmuz 2015'te Husi milisleri Aden'den çıkarıldılar. Bunun üzerine insanlar Meşruiyet’in kendisini yapılarını organize etmeye, Aden'de yaşamaya, hizmetleri ve güvenliği yeniden sağlamaya ve savaş tarafından yerle bir olanları yeniden inşa etmeye adayacağını umuyordu. Ama bunların hiçbiri olmadı. Güvenlik servislerini tek bir liderlik altında birleştirmeye odaklanmak yerine, onları kontrol eden liderler çoğaldı ve insanlar artık sahneyi kimin yönettiğini ve kontrol ettiğini bilmiyorlar.

Hayal kırıklığı yaratan koşullar, kurumların çöküşü ve Aden'in Husilere karşı savaşın yürütüleceği geçici başkent konumunun sağlamlaştırılmasına yönelik tüm adımların yaşadığı tökezlemenin gölgesinde, Güney Geçiş Konseyi ortaya çıktı ve güneyin bağımsızlığının deklare edilmesini talep etti. Böylece Yemenlilerin önünde birbiriyle çatışan, biri ayrılmaya çalışan, diğeri ise direnen ve ona karşı çıkan iki proje oldu. Meşruiyet’in oluşumundaki bu yapısal kusuru gidermek için 5 Kasım 2019'da Riyad Anlaşması olarak bilinen anlaşmaya varıldı. Buna göre Geçiş Konseyi hükümetin tam ortağı oldu. İyimserler bu olayın, safları sıklaştırmanın ve “devleti geri alma” ve “bayrağı dikme” yönünde pusulayı düzeltmenin başlangıcı olduğunu düşündüler. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı.

Meşruiyet’in imajını iyileştirmenin başlangıç ​​noktasına dair tüm tartışmalar Aden'de başlıyor ve anahtarlarını Geçiş Konseyi elinde tutuyor. Konsey, hükümeti başarısızlıkla, yolsuzlukla ve hizmet sunamamakla suçluyor. Ama aynı zamanda temsilcilerinin “yozlaşmış ve beceriksiz” olarak tanımladığı hükümette kalmaya devam etmesini sağlamaya gayret ediyor. Bu suçlama konusunda kamuoyu onunla aynı fikirde ve sahadaki gerçekler de onu destekliyor.

Meşruiyet’in yıpranmasına neden olan bir konu daha var, o da üyelerinin yönelimlerinin uyumundan bahsetmenin zor olduğu Cumhurbaşkanlığı Liderlik Konseyi'nin zayıf performansıdır. Bu üyelerin sorumlu olduğu bir hata değil çünkü onlar üye olmak istemediler ve Cumhurbaşkanı Hadi'nin konseyi kurma ve ona tüm anayasal yetkilerini kendisine verme kararına diğer vatandaşlar gibi şaşırdılar. Bu da Konsey’in aşamanın gerektirdiği etkinliği göstermede açıkça aciz kalmasına neden olan ikinci bir noktadır. Bu çıkmazdan çıkmak için üyelerin her türlü kişisel çıkarlarından uzakta ciddi bir şekilde çıkış yolu aranmalı. Burada, bazı üyelerinin katılımına rağmen Geçiş Konseyi'nin yanı sıra Yemen’in yeniden iki bölgeye veya iki parçaya ayrılması yönündeki siyasi eğilimlerini destekleyen Sosyalist Parti bloğunun Aden'de toplanmasını engellediği Temsilciler Meclisi için bir rol düşünebilir.

Aden ve Taiz'in istikrarının hayati bir giriş noktası ve Meşruiyet’in yaşadığı yıpranmayı ve vatandaşların ondan uzaklaşmasını durdurmanın tek yolunu oluşturduğunu görüyor ve tekrarlıyorum. Ülke, artık insanları etrafında toplayamayan meşru otoritenin gözünden uzaktaki güçlerin hakimiyetindeki küçük birimlere ayrılıyor. Meşruiyet vatandaşları kaybediyor ve bunun ilk nedeni, olgun bir proje sunamaması, ikinci nedeniyse onların kaygılarından uzak olması, kendi içinde uyumlu olmaması, birleştirici bir ulusal anlatıdan yoksun olması.

Ortam kasvetli görünüyor ve daha iyiye doğru bir iyileşmeyi müjdelemiyor, bu da daha fazla bölünme ve parçalanmanın göstergesidir. Bu karamsarlık değil, çünkü siyaset hava durumu gibi anlık bir olay değildir. İnişleri ve çıkışları olsa da duygusal eylemlere, kaprislere, inatçılığa tahammül edemez. Aldatmadan veya akıllıymış gibi davranmadan, gerçekler ve dengelerle ele alınmalıdır.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Indpendent Arabia’dan çevrilmiştir.