Etiyopyalı azınlıklar Tigray’daki çatışmalar nedeniyle Sudan’a sığınıyor

Etiyopya hükümet güçleri Tigray'ın başkenti yakınlarında (AP)
Etiyopya hükümet güçleri Tigray'ın başkenti yakınlarında (AP)
TT

Etiyopyalı azınlıklar Tigray’daki çatışmalar nedeniyle Sudan’a sığınıyor

Etiyopya hükümet güçleri Tigray'ın başkenti yakınlarında (AP)
Etiyopya hükümet güçleri Tigray'ın başkenti yakınlarında (AP)

Tigray bölgesinde meydana gelen çatışmanın ardından, Qemant azınlığına mensup Etiyopyalıların komşu ülke Sudan’a kaçmaktan başka seçeneği kalmamıştı. Bu, genişleyen etnik çatışmanın başka bir kasvetli kanıtı.
Sudan’ın Etiyopya sınırındaki Basinga kasabasında yaşayan ve köyünden kaçan binlerce kişiden biri olan mülteci Emiebit Demoz, “evler yakıldı ve insanlar palalarla öldürüldü, Cesetleri bile alıp gömmeyi başaramadık” dedi.
Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’in bölgedeki iktidar partisi Tigray Halk Kurtuluş Cephesi’ni (TPLF) etkisiz hale getirmek için asker gönderdiği Kasım ayında çatışmanın patlak vermesinden bu yana binlerce insan öldürüldü.

Azınlıklar savaşı
Toprak için savaşan diğer gruplar da Tigray’dan komşu Amhara eyaletine, oradan Amhara halkının anavatanına ve Qemant etnik azınlığına kadar uzanan çatışmalara karıştı.
Amhara savaşçıları, Tigray Cephesi’nin 2018’de iktidara gelmeden önce yaklaşık otuz yıllık yönetimi sırasında ele geçirdiğini söyledikleri topraklar üzerinde on yıllardır süren anlaşmazlığa bir çözüm bulmak amacıyla Abiy Ahmed’in güçlerini destekliyorlar.
Qemant azınlığı Amhara halkının baskın kültürel ve sosyal etkisinden uzun süredir rahatsızlık duyuyordu. Son birkaç yıldır da özerklik talep ediyor.
2017 yılında Qemant azınlığı için özerk bir bölge kurulmasına ilişkin referandum karşılıklı nefretle sonuçlanmış ve ortaya çıkan anlaşmazlık iki grup arasında sıklığı artan çatışmalara yol açmıştı.
Etiyopyalı mültecilerden Emibet (20), “Hükümet destekli Amhara savaşçıları bizi topraklarımızdan sürmek istiyor. Etnik azınlık olduğumuz için bizi öldürüyorlar” diyor.
Ancak Amhara eyaletinin sözcüsü Gizachew Muluneh, Fransız Basın Ajansı’na (AFP) yaptığı açıklamalarda Qemant etnik grubunun hedef alınmaya karşı savunmasız olduğunu açıkça reddetti.
Amhara liderleri, Qemant azınlığının özerklik kurma çabalarının büyük ölçüde, vekalet savaşı yürüttüklerini söyleyen Tigray isyancıları tarafından körüklendiğini iddia ediyorlar.

Karşılıklı suçlamalar
Gizachew, mülteci olarak tanımlananların “terörist Tigray Halk Kurtuluş Cephesi’ne sadık olduğunu ve Etiyopya ile Amhara’nın dikkatini başka yöne çekmek amacıyla Tigray Kurtuluş Cephesi tarafından oluşturulduğunu” söylüyor.
Birleşmiş Milletler, şiddetin etnik gruplar arasındaki çatlakları genişlettiği Amhara bölgesinde yaklaşık 200.000 kişinin evlerinden sürüldüğünü tahmin ediyor.
Qemant mensubu bir diğer mülteci Balata Ghoshi, “Amhara, Tigray’a karşı mücadelede yanlarında durmamızı istedi. Biz taraf tutmayı reddettik, bu yüzden bizimle savaştılar” dedi.
BM mülteci ajansına göre, Amhara ve Qemant arasındaki çatışmalar bu yıl Nisan ayında binlerce insanı kaçmaya zorladı.

Hedasi (Nahda) barajı krizi
Qemantlı aktivistler, tarihi anavatanlarının Sudan sınırındaki köyleri içerdiğini söylüyor. Ancak bu söylem, Qemant’ın Etiyopya ile özellikle Amhara yakınlarındaki bölgelerde toprak anlaşmazlığı yapan Sudan’dan destek aldığı yönündeki suçlamalara yol açtı.
Hartum ve Addis Ababa arasındaki ilişkiler, Mavi Nil (Nil’in ana kolu) üzerine inşa edilen ve aşağı havza ülkeleri olan Mısır ile Sudan’ın, iki ülkenin bağlı olduğu suları tehdit edeceğinden korktuğu Nahda Barajı nedeniyle kötüleşti.
Emibet gibi ortada kalan siviller için şiddet, onlara gitmekten başka seçenek bırakmıyor.
Sudanlı yetkililere göre, geçen aydan bu yana Qemant’tan üç bin sığınmacı Sudan’a geçti.
Son Birleşmiş Milletler istatistiklerine göre Sudan, Tigray’dan 60 binden fazla mülteci aldı. Bu da ciddi bir ekonomik krizden mustarip bir ülke için büyük bir yük anlamına geliyor.

Zor şartlar
Emibet, bir zamanlar okul olan ve şimdi bin mülteciye ev sahipliği yapan aşırı kalabalık bir gecekondu kampında binlerce kişiyle birlikte kaldığı Basanga kasabasına sığındı.
Temel gıda maddeleri mevcut olsa da Emibet aşırı sıcaktan veya şiddetli yağmurdan pek fazla korumayan plastik örtülerin altında uyuyor. “En azından güvendeyiz” diyor.
Komint’ten gelen mülteciler, kendilerini eski bir etnik çatışmanın kurbanları olarak görüyorlar.
Etiyopya’nın kuzeyindeki Gondar’dan gelen mülteci Aman Farada (26), “Ülkedeki tansiyon yıllardır yükseliyor” diyor. Farada, “Başlangıçta farklılıklar etnikti, ama şimdi hükümet bizimle savaşıyor” diye ekliyor.
Bir diğer mülteci Ksua Abayi de Amhara’nın Tigray’daki çatışmayı diğer topraklar üzerindeki kontrollerini genişletmek için bir “mazeret” olarak kullandığına inanıyor.
50 yaşındaki bir inşaat işçisi, “Bütün bölgeyi kendilerine ait görüyorlar, bu yüzden orada hiçbirimizi (Qemant) veya Tigraylıları istemiyorlar” diyor.
Haftalarca süren savaşın ardından 2019 Nobel Barış Ödülü sahibi Abiy Ahmed, kuvvetlerinin Tigray eyaletinin başkenti Mekele’yi ele geçirmesinin ardından zafer ilan etti.
Ancak Haziran ayında, Tigray Cephesi savaşçıları başkent de dahil olmak üzere bölgenin büyük bir kısmının kontrolünü yeniden ele geçirerek doğu ve güneye doğru Amhara ve Afar bölgelerine doğru ilerledi.
BM, çatışmaların sürdüğü Tigray’da yaklaşık 400 bin kişiyi açlık tehlikesinin tehdit ettiğini söylüyor.
Qemant sığınmacıları, yakın zamanda Etiyopya’ya dönme ihtimalini çok az görüyor.
Emibet, “Geri dönemeyiz. Bu hükümet hâlâ yerindeyken nasıl geri dönebiliriz?” diyor.
Qemant (Kemant) azınlığı Kuzeybatı Etiyopya (Gondar) içerisinde yaklaşık 250 bin nüfusa sahip Etiyopya Ortodoks Kilisesi'ne bağlı küçük bir etnik grup.



Öcalan'la diyaloğun ilerletilmesi sinyalini veren Erdoğan: Terörsüz Türkiye hedefimizi gerçekleştireceğiz

Erdoğan, Ankara'da Adalet ve Kalkınma Partisi'nin sekizinci olağan kongresinde konuşuyor (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Erdoğan, Ankara'da Adalet ve Kalkınma Partisi'nin sekizinci olağan kongresinde konuşuyor (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
TT

Öcalan'la diyaloğun ilerletilmesi sinyalini veren Erdoğan: Terörsüz Türkiye hedefimizi gerçekleştireceğiz

Erdoğan, Ankara'da Adalet ve Kalkınma Partisi'nin sekizinci olağan kongresinde konuşuyor (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Erdoğan, Ankara'da Adalet ve Kalkınma Partisi'nin sekizinci olağan kongresinde konuşuyor (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün, PKK’nın tutuklu lideri Abdullah Öcalan'la diyaloğun ilerletilmesi sinyalini verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, "Terörsüz Türkiye" ideallerinin, her kesimden vatandaşın yürekten desteklediği geniş tabanlı bir millî mutabakatın ifadesi olduğunu söyledi.

Hiçbir demokratik ülkenin, terörün silahına da siyasi örgütlenmesine de sivil toplum görünümlü uzantılarına da tolerans göstermeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: "Terörle siyaset, terörle demokrasi aynı anda bir arada bulunamaz. Bunun için 'Ya terör ya demokrasi' diyoruz, 'Ya silah ya sivil siyaset' diyoruz. Şunun bir defa altını kalın çizgilerle tekrar çizmek mecburiyetindeyim; Türk'e de Kürt'e de Sünni'ye de Alevi'ye de hiçbir faydası olmayan dış kaynaklı fitne ürünü bir literatür yığınıyla boğuşmaya vaktimiz yok. Yeni bir dünya kurulurken terör belası başta olmak üzere, Türkiye'nin safralarından kurtulması gerekiyor. Terörün, şiddetin, silahın karanlık gölgesinin ülkemizin ve bölgemizin üzerinden tamamen çekileceği günler inşallah çok yakındır. Türkler, Kürtler, Araplar olarak hep beraber kenetlenecek, tam 40 yıldır evlatlarımızın kanı üzerinde yükselen terör duvarını yıkıp atacağız. Terör sorunu ortadan kalktıktan sonra demokrasiden kalkınmaya, kardeşlikten bölgesel entegrasyona yeni bir dönemin kapıları Allah'ın izniyle açılacaktır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin, kronik meselelerini ve farklı toplum kesimlerinin taleplerini daha sağlıklı, daha steril bir zeminde tartışma imkânı bulacağını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şu tespitin yapılması da çok ama çok önemlidir; Türkiye'nin ekonomide, dış politikada ve siyasette itici gücü, unutmayın, demokrasidir. 'İç cephe' olarak tarif ettiğimiz kardeşlik hattımızı tahkim edecek olan da yine 85 milyonun tamamını saran kuşatıcı bir demokrasidir. Bunun için önümüzdeki fırsatları değerlendirerek, en iyisini ümit edip en kötüsüne hazır olarak, 'Terörsüz Türkiye' hedefimizi gerçekleştireceğiz. Hiç şüphesiz bundan en çok terör örgütünün ideolojik bahçesinde otlanıp, devletimize ve milletimize düşmanlık edenler rahatsız olacaktır. Ne yaparlarsa yapsınlar bunun önüne geçemeyecekler. Türkiye'yi, girdiği aydınlık yoldan geri çeviremeyecekler."

Erdoğan, Türkiye için yeni bir anayasa yapılması konusuna bir kez daha değinerek, Demokrasimizi yeni, sivil ve kapsamlı bir anayasayla taçlandırma hedefimizi sürdürüyoruz” dedi.