Esed rejiminden DEAŞ’a karşı operasyon

Esed rejimi ve müttefikleri, Suriye’nin merkezinde DEAŞ’a karşı operasyon yapıyor

20 Ağustos’ta rejim güçlerinin bombardımanlarının ardından İdlib kırsalındaki siviller eşyalarını kontrol ediyor (AFP)
20 Ağustos’ta rejim güçlerinin bombardımanlarının ardından İdlib kırsalındaki siviller eşyalarını kontrol ediyor (AFP)
TT

Esed rejiminden DEAŞ’a karşı operasyon

20 Ağustos’ta rejim güçlerinin bombardımanlarının ardından İdlib kırsalındaki siviller eşyalarını kontrol ediyor (AFP)
20 Ağustos’ta rejim güçlerinin bombardımanlarının ardından İdlib kırsalındaki siviller eşyalarını kontrol ediyor (AFP)

DEAŞ’ın rejim güçlerine ve İran Devrim Muhafızları’na ait askeri bölgelere yönelik saldırılarının artması ve Humus doğusundaki Sohna bölgesi yakınlardaki askeri konvoyları hedef almasının ardından Suriye rejimi ve müttefikleri, ülkenin orta kesimlerindeki Humus çölünde DEAŞ’a karşı bir saldırı için yeniden seferber oldu.
24 Ağustos’ta Şarku’l Avsat’a konuşan bir kaynak, “Humus’un doğusundaki İran Devrim Muhafızlarına bağlı Sohna askeri üssü, Filistinli Kudüs Tugayı, Suriye Cumhuriyet Muhafızları ve Afgan Fatimiyyun Tugayı’na mensup yaklaşık 550 unsur ve Iraklı Nuceba Hareketi’ne mensup 70’ten fazla unsurun yanı sıra son iki gün içerisinde 15 tank dahil askeri araçlar, bir dizi zırhlı araç, ağır silahlar ve askeri araçlar da dahil olmak üzere büyük askeri takviyeler gönderdi” dedi.
Kaynak, “Bu takviyelerin amacı, rejim güçlerinin, Rus destekli 25. Tümen’in ve sözde (yerel) Ulusal Savunma milislerinin örgüte karşı herhangi bir ilerleme kaydedememesinin ardından, ilerleyen günlerde DEAŞ’a karşı yeni bir askeri operasyon başlatmaya hazırlanmak, kalıntılarını takip etmek, ülkenin doğu merkezindeki Humus çölünden başlayarak Suriye çölünü taramaktır. Rejimin, çok sayıda kuvvetini ve yerel milislerini ülkenin güneyindeki Dera vilayetine geri çekmesi, son olarak pazar günü DEAŞ saldırılarının sıklığının artmasına ve askeri konvoy ve tesislerin hedef alınmasına katkıda bulundu. DEAŞ’a bağlı gruplar Humus’un doğusundaki Sohna bölgesi yakınlarında ‘Şerifa 6’ gaz sahasına saldırdığında, 4 rejim askeri öldü ve saha çalışmaları duraksadı” şeklinde konuştu.
Hama vilayetinde İzleme ve Takip Birimi Başkanı Mustafa Hattabi, 24 Ağustos’ta yaptığı açıklamada DEAŞ’ın, geçmiş günlerde ‘Hama’nın doğusundaki İsriyah bölgesinden başlayarak, Şaar Vatibe bölgesinde ve Humus’un doğusundaki Sohna bölgesine doğru’ rejim güçlerine ve İranlı milislere ait bölgelere bir dizi sürpriz saldırı düzenlediğini söyledi. Hattabi, DEAŞ’ın, saldırılar sırasında üst düzey bir subay da dahil rejim güçlerine mensup ve onları destekleyen 13 unsuru öldürdüğünü belirtti. Bu durum ise İran Devrim Muhafızları’nı Humus ve Hama çölünde DEAŞ’ı takip etme görevlerini üstlenmeye ve ilerleyen günlerde Rus hava desteğiyle geniş çaplı bir askeri operasyon başlatmaya hazır hale getirdi. Operasyon, DEAŞ kalıntılarını Deyr-i Zor çölüne ve Suriye’nin doğusundaki Irak sınırına kadar takip etmeyi amaçlıyor. Yaklaşan savaşta, İranlı askeri uzmanlara ve Irak Haşdi Şabi hareketinden askeri danışmanlara itimat edilecek.
Suriye rejim güçleri ve onlara destek veren milisler, geçen Mart ayında Suriye çölünde Deyr-i Zor, Rakka, Humus ve Hama bölgeleri üzerinden Rus hava desteğiyle DEAŞ’a karşı askeri operasyon düzenlemiş ve örgütün saldırı merkezi haline gelen Suriye çölünü taramaya yönelik bir operasyon başlatmıştı. Ancak örgüt savaşçılarının kullandıkları taktikler ve ağır askeri araçları hedef alabilen güdümlü füzelere sahip olmaları nedeniyle operasyon karada ilerleme kaydedemedi.
Bu bağlamda İdlib’in kuzeyindeki bir eğitim kampında Heyet Tahrir el-Şam’ın (HTŞ) 20 üyesi, top mermisiyle olduğuna inanılan bilinmeyen bir patlamada öldü veya yaralandı.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), İdlib’in kuzeyindeki Ram Hamdan köyü yakınlarında bulunan Bilimsel Araştırma Merkezi’ndeki HTŞ’ye ait eğitim kamplarından birinde patlama meydana geldiğini açıkladı. SOHR, patlama sonucunda 9 unsurun hayatını kaybettiğini ve 10’dan fazla unsurun da yaralandığını söylerken, patlamanın meydana geldiği olay yerine ambulanslar sevk edilerek yaralılara ilk müdahalenin yapıldığını aktardı.
Öte yandan İdlib’deki askeri gözlemevi sorumlusu Ebu Emin, HTŞ’ye ait kampta meydana gelen patlamanın sebebinin, bir grup askere verilen havan topu eğitimi sırasında eğitimcilerden birinin, kazara bir havan mermisini infilak ettirmesinden kaynaklandığını söyledi. Ebu Emin, patlama anında havada uçan, uluslararası koalisyona ait bir uçak tarafından kampın hedef alındığını iddialarını da yalanladı.
Diğer taraftan Hama vilayetindeki güvenlik ve askeri komiteler, rejim tarafından onaylanan 10 sayılı kanuna göre Suriye’nin kuzeyindeki kamplara zorla göç ettirilen kişilere ve silahlı Suriyeli muhalif gruplara mensup olmakla suçlanan unsurlara ait tarım arazilerine el konulması ve bu arazilerin rejim yararına, Suriye’nin savunması için kullanılması kararı aldı.
Hama’nın kuzey kırsalındaki el-Latamina şehrinden Hac Edib Kaşime, rejim güçleri ve askeri istihbaratın, geçen yıllarda rejim saldırılarından kaçan ‘ülke içinde yerinden olmuş kişilere’ ait tarım alanlarına yönelik yakın zamanda bir sayım yaptığını söyledi. Kaşime’ye göre bu arazilerin El-Latamina, Morek, Kafr Zita ve Halfaya şehirlerinden her birinde yaklaşık 400 bin dönüm olduğu, yatırım için rejime yakın kişilere teslim edildiği ve ilk sahiplerinin akrabalarının buralara yatırım yapmasının engellendiği tahmin ediliyor. Hac Edib Kaime ayrıca, Suriye muhalefetinin önde gelen isimlerine ait arazilerde yasadışı müzayede satışlarının yapıldığına dikkat çekti.
Öte yandan Morek şehri sakinlerinden biri, “Morek şehrinde rejime bağlı güvenlik güçlerinin ‘bu yıl kendimize ait arazilerimizde ve yaklaşık 100 dönümlük bir alanda fıstık meyvelerine yaklaşmamamızı, çalışmamamızı ve hasat yapmamamızı’ söylediği onlarca vatandaştan biriyim. Oğullarımdan birinin silahlı muhalif gruplardan birine mensup olduğunu bahane ediyorlar” ifadelerini kullandı.
Vatandaş, “Güvenlik yetkililerinin hasata izin vermesi için yapılan tüm girişimlere ve arabuluculuklara rağmen karar yürürlükte kaldı. Bu yıl rejim bölgelerinde yaşadığımız zorlu yaşam koşulları karşısında, aile fertlerimin geçimini sağladığım fıstık mevsiminin hasadından mahrum kaldım” dedi.
Hama’nın kuzeyindeki Kafr Zita şehrinden ve Atmah kampından sürülen Hac Medin ed-Damis ise “Akrabalarımdan birine, tarım arazim üzerinde serbestçe çalışması, onu işlemesi ve benimle kendisi arasında eşit olarak yatırım yapması için yazılı bir vekaletname gönderdim. Ancak toprağıma el konuldu. Vekaletname ise sistemin adaletinden firari olduğum gerekçesiyle reddedildi. Hiçbir gruba bağlı değilim. Hiçbir zaman herhangi bir gruba mensup olmadığım biliniyor. Ailemin ve benim şehirden kaçmamızın ana nedeni, son 5 yılda şehri hedef alan bombardıman ve hava saldırılarıydı” şeklinde konuştu.
Suriye rejimi, 2 Nisan 2018’de savaşın harap ettiği bölgelerde bir veya daha fazla örgütsel bölge oluşturulabileceğini öngören 10 sayılı yeni bir mülkiyet yasası çıkarmıştı. İnsan hakları aktivistleri, “Bu karar kötüdür. Rejimin, gayrimenkul ve tarım arazilerinin mülkiyetinin dilediği gibi kullanmasına ve gerçek sahiplerini ondan mahrum etmesine izin verir. Özellikle karara, rejimin mültecilere gayrimenkul ve tarım arazisi sahibi olduklarını kanıtlamaları için Suriye’ye dönme fırsatı verileceği açıklaması eşlik ediyor. Bu durum, güvenlik zulmü korkusuyla mülteciler ve yerinden edilmiş kişiler tarafından reddedildi. Sonuç olarak rejim, mültecilerin mülkiyetinin devletin hakkı olduğunu ve bu mülk üzerinde tasarruf etme özgürlüğüne sahip olduğunu belirtiyor” açıklamasında bulundu.

 


Tunus mahkemesi, cumhurbaşkanı adayı el-Ayaşi Zemal'e 1 yıl 8 ay hapis cezası verdi

Tunuslu işadamı, eski milletvekili ve cumhurbaşkanı adayı el-Ayaşi Zemal (videodan alınan ekran görüntüsü)
Tunuslu işadamı, eski milletvekili ve cumhurbaşkanı adayı el-Ayaşi Zemal (videodan alınan ekran görüntüsü)
TT

Tunus mahkemesi, cumhurbaşkanı adayı el-Ayaşi Zemal'e 1 yıl 8 ay hapis cezası verdi

Tunuslu işadamı, eski milletvekili ve cumhurbaşkanı adayı el-Ayaşi Zemal (videodan alınan ekran görüntüsü)
Tunuslu işadamı, eski milletvekili ve cumhurbaşkanı adayı el-Ayaşi Zemal (videodan alınan ekran görüntüsü)

Tunus cumhurbaşkanı adayı el-Ayaşi Zemal’in avukatı, Cendube Mahkemesi’nin dün (Çarşamba) Zemal'i bir yıl sekiz ay hapis cezasına çarptırdığını ve bunun muhalefetin Cumhurbaşkanı Kays Said'in yeniden seçilmesini amaçlayan adil olmayan seçimlere ilişkin korkularını güçlendiren son hamle olduğunu söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığı habere göre, 6 Ekim'de yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, Tunus Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu’nun bu ay üç önemli adayı diskalifiye etmesinin ardından tansiyon yükseldi. Bu hareket bir eleştiri seline yol açtı.

Binlerce Tunuslu geçen hafta muhalefetin ve sivil toplum örgütlerinin çağrısıyla sokaklara dökülerek Tunus Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu’nun muhalifleri ve adayları baskı altına almamasını talep etti.

Seçim Kurulu sadece Said, Zuheyr el-Mağzavi ve el-Ayaşi Zemal'in adaylıklarını onaylayarak seçim anlaşmazlıklarını karara bağlayan en yüksek yargı organı olan İdare Mahkemesi'nin kararına meydan okudu.

Dün alınan kararı yorumlayan Zemal'in avukatı Abdussettar el-Mesudi Reuters'e şunları söyledi: “Karar siyasi amaçlıdır; adil değildir. Zemal’in cumhurbaşkanlığı yarışındaki şansını baltalamayı ve onu Tunuslulara dürüst olmayan biri olarak göstermeyi amaçlamaktadır.”

Zemal iki hafta önce ‘belge uydurmak ve halk desteğini tahrif etmek’ suçlamasıyla gözaltına alınmıştı.

Said'in muhalifleri, üyelerini kendisinin atadığı Tunus Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu’nu rekabeti bastırmak ve adayları sindirmek suretiyle yeniden seçilmesini sağlamak için kullandığını söylüyor.

Said ise hainlerle, paralı askerlerle, yolsuzluk yapanlarla savaştığını ve diktatör olmayacağını söyleyerek suçlamaları reddediyor.

Özgür Anayasa Partisi lideri Abir Musi kamu güvenliğine zarar vermek suçlamasıyla geçen yıldan bu yana hapiste. Önde gelen siyasetçi Lutfi el-Merahi de 2019 seçimlerinde hile yapmak suçlamasıyla bu yıl hapse atıldı.

Her iki isim de seçimlere katılma niyetlerini açıklamış, ancak hapsedilmiş ve adaylıklarını sunmaları engellenmişti.

Geçtiğimiz ay bir başka mahkeme de cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olan dört siyasetçiyi hapis cezasına çarptırdı ve ömür boyu adaylıktan menetti.

Said 2019 yılında demokratik yollarla seçildi. Ancak zamanla iktidar üzerindeki kontrolünü sıkılaştırdı ve 2021 yılında muhalefetin ‘darbe’ olarak nitelendirdiği bir kararname yayınladı. Söz konusu kararnameyle Said yasama yetkisini kendisine devrederek ülkeyi yönetmeye başladı.