Lübnan’dan ekonomik çöküşün insan hikayeleri

Lübnanlılar, havaalanında çocuklarıyla vedalaştı ve geri dönmemeleri için onlara yalvardı

Beyrut Refik Hariri Uluslararası Havalimanı’ndan ayrılan kalabalık (Twitter)
Beyrut Refik Hariri Uluslararası Havalimanı’ndan ayrılan kalabalık (Twitter)
TT

Lübnan’dan ekonomik çöküşün insan hikayeleri

Beyrut Refik Hariri Uluslararası Havalimanı’ndan ayrılan kalabalık (Twitter)
Beyrut Refik Hariri Uluslararası Havalimanı’ndan ayrılan kalabalık (Twitter)

52 yaşındaki Marun Taya, Beyrut Refik Hariri Uluslararası Havalimanı’ndaki yolcu salonuna girmeden önce kızını kucaklıyor ve ona tavsiyede bulunuyor: “Bu ülkeye geri dönme, geleceğini yurtdışında ara”. Ardından diğer çocuklarına dönüp, yine aynı tavsiyede bulunuyor: “Burada geleceğe yer yok”. Taya ayrıca, “Bankalar ve devlet hayatımızı elimizden aldıktan sonra, ilaç ve arabalarımıza yakıt ararken aşağılanıyoruz” şeklinde konuştu.
Şarku’l Avsat’ın tanık olduğu Taya’nın yaşamı, çalışan ve çocuklarını eğitmek, onlara iş, güvenlik ve istikrar sağlamak isteyen yüz binlerce Lübnanlı gibi normal bir hızla ilerliyordu. Son aylarda ise kendilerini çaresizlik içinde buldular. Temel ihtiyaçlarını sağlarken aşağılanmaya maruz kaldılar. Ekonomik koşulları kötüleşti, bir gaz tüpü arayışı günlük bir acı haline geldi. Ev elektriği sağlamak için mazot arayışı, karaborsa ve ‘vicdansız’ bayilerle temaslar gerektirdi. İlaç arayışı ise günlerce devam etti ve evde iniltileri duyulan hastaların ağrılarını dindirmek için vatandaşların işten izin alınmaları gerekmeye başladı.

Orduda olağanüstü önlemler
Kriz, tüm gruplara, hatta çalışanlarına geçim kaynağı sağlayabilmesi gereken devlet kurumlarına bile yayıldı. Ordunun konuşlandığı, güvenlik gerginlikleriyle ve soruşturmalarla meşgul olan Lübnan’ın doğusundaki Bekaa’da halk, kendilerine yeterli gıdayı sağlayan askeri noktaların yakınlarında bir bölgede görev yapan askerlerden söz etti. Askerlerin, işlerinden döndükten sonra ekinlerle ilgilendiklerini söyleyen bölge sakinleri ayrıca, askerlerin askeri merkezlerin yakınında kümes hayvanları yetiştirdiğini, (Deyr el-Ahmed ve Baalbek arasındaki) Iaat kasabasında, (Baalbek’in batısındaki) Majdaloun’da ve kuzeydeki Bekaa’da hizmet merkezlerine yakın tarım arazilerinde çalıştıklarını söyledi.
Askeri düzen inlerken, General Joseph Avn da baskıyı hafifletmek için çıkış arayışı içinde yurtdışı turları yapıyor. Nitekim ziyaretler, tıbbi ve gıda yardımı ile geri döndü. Ama maaş krizine gelince lira kurundaki değer düşüşle birlikte kurum, mağduriyeti hafifletmek için istisnai tedbirlerle uğraşıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan askeri kaynaklar, ordu komutanlığının ‘hizmet koşulları ve döngüleriyle ilgili yakın çözümler aradığını’ söyledi. Kaynaklar, sarf edilen çabanın ise ‘devlet bir çözüm bulana kadar koşullara uyum sağlama girişimi’ olduğunu dile getirdi.

Zenginlerin ve fakirlerin acıları
Zenginler de fakirler de elektrik ışığı, ilaç ve yakıta ihtiyaç duyarken, hepsi yaşanılan koşullardan eşit şekilde acı çekiyor. Öyle ki kriz, Lübnanlılar arasında sınıf farklılaşmasına yer bırakmadı. Yakıt kıtlığı, tüm bir ekonomik döngüyü bozdu. Akaryakıt krizi, 21 yaşındaki Ali’yi evlere sipariş taşıdığı motosikletini 5 gün boyunca kullanmaya mecbur etti. Balıkçı Muhammed Yunus, 4 gün boyunca aracını durdurmak zorunda kaldı. Sebze satıcılarının durumu da aynıydı. Fırınlardan köylerdeki küçük dükkânlara ekmek götüren arabanın benzini olmayınca süpermarketler ekmekler tükendi.
Yakıt krizi ilk yardım araçlarını, Kızıl Haç’ı ve cenaze araçlarını da etkiledi. Mazot kıtlığı nedeniyle çiftçiler mahsullerini toplayamadı. Diğer vatandaşlar da dalları kurumaya başlayan meyve bahçelerini sulamak için malzeme satın alamadı.
Benzin istasyonunun önünde iki kilometrelik kuyruklar oluştu. Benzin fiyatlarında artış yaşandı. 5 saat boyunca kuyrukta bekleyen bir hemşire, işinden izin aldığı için şikâyet ediyor. Başka bir kadın da iki çocuğunu evde yalnız bırakmak zorunda kaldığından şikayetçi. Bir taksi şoförü, ertesi gün çalışabilmek amacıyla deposunu doldurmak için tüm gün arabasıyla istasyonun önünde beklediğini söylüyor. Buradaki herkes, öfkesini dile getirirken, bir araç veya motosiklet sırasının dışına çıktığında ise çığlıklar yükseliyor. 60 yaşlarındaki bir adam, “Devletin istediği bu. Bu ülkenin halkı, geçimlerinin sağlamak için mücadele etsin, onların yolsuzluklarına dikkat kesilmesin” dedi.

Çıkış aranıyor
Lübnanlılar ‘devletin sağlayamadığı’ çıkışlar bulmaya çalışıyor. Rima İbrahim, elektrik kesintisi krizini aşmak için güneş enerjisinden elektrik üretim sistemi kurma kararı aldı. İbrahim, yaptığı açıklamada “Kocam yurt dışında çalıştığı ve parasını karşılayabildiği için bunu yapabilirim” dedi. Rima İbrahim, ekonomik sıkıntının, kız kardeşini geceleri aydınlatma sağlamak için mum stoklamak zorunda bıraktığını vurguladı. İlaç sıkıntısı çerçevesinde Lübnanlı gurbetçiler, akraba ve arkadaşlarına kronik ve tedavisi olmayan hastalıkların tedavisi için gerekli ilaçları yurt dışından sağlıyor.
Lübnanlılar maaşlarındaki devalüasyon krizini de atlatmaya çalışıyor. Öyle ki iç güvenlik güçlerinden emekli bir asker olan Mecdi, ticari bir kuruluşta ‘depo bekçisi’ olmaya çalışıyor. Bir meslektaşı, ailesinin ihtiyaçlarını sağlayabilmek için geceleri özel bir güvenlik şirketinde güvenlik görevlisi olarak görev yapıyor. Onlarca yeni mezun yurt dışında, özellikle de Körfez Arap ve Afrika ülkelerinde iş ararken, birçok aile de Kanada, Avustralya ve diğer ülkelere göç etmek için başvuru yapıyor.
Lübnanlılar, hayal kırıklığına mahkûm olmuş durumda. Ülkenin, eski ihtişamına geri döneceğine dair umutlar azaldı. Gurbetçilerin Beyrut’taki tatillerinden dönüş sezonunun ardından, yolcu salonları yoğun bir kalabalığa tanık olan havaalanında Marun Taya, tıp okumak için Fransa’ya giden kızına veda ediyor. Liseyi bitirdiğinde kız kardeşinin de ona katılmasını istiyor. Şarku’l Avsat’a konuşan Taya, “Bu ülke, bizim değil” dedi. Taya ayrıca, “Otuz yıldır inşa ettiğim kurumu tasfiye etmem için birkaç yılım var. Ondan, çocuklarımmış gibi ayrılıyorum. Benim yaşadığım aşağılanma ve zulmü onların yaşamasını, devletin ve bankaların mallarımıza el koymasını, haydutların banka ya da devlet kredisi alarak yaşamlarımızdan istifade etmesini istemiyorum. Malların değerlerinin onda birinden daha azını ödüyorlar” dedi. Finansal çöküş yeni krizleri doğuruyor
Son 3 yıldır Lübnan’da yaşanan ekonomik kriz, 1975 ile 1990 yılları arasında yaşanan iç savaştan bu yana ülkenin tanık olduğu en kötü çöküş olarak kabul ediliyor.
Ülkedeki kriz kritik bir noktaya ulaşırken, hastaneler ve fırınlar gibi temel hizmetler kapılarını kapatmak veya kapasitelerini azaltmak zorunda kaldı.
Akaryakıt krizi, Merkez Bankası’nın artık yakıt ithalatını büyük ölçüde sübvanse edilen döviz kurlarıyla finanse edemeyeceğini açıklamasıyla bu ay daha da kötüleşti.
2019'dan bu yana Lübnan, benzeri görülmemiş bir ekonomik ve finansal krize tanık oluyor. Dolarda likidite eksikliği ve çoğu sektörün çöküşüne yol açan ulusal para biriminin değerinde rekor düşüş yaşandı. Beyrut Amerikan Üniversitesi'ndeki Kriz Gözlemevi, "Lübnan'ın başarısız devletler arasında düşme tehlikesi gerçek oldu. Beş yılda 36 sıra geriledikten sonra ülke, 2021'de 179 ülke arasında en başarısız 34 ülke arasında yer alıyor" dedi.
Lübnan'da yakıt krizinin devam etmesi ve dizel yakıt yetersizliği çok sayıda hayati sektör için tehdit oluşturuyor. Özellikle de hastane ve fırınlar stoklarının tükenmek üzere olduğu konusunda uyarılarda bulundu. Bu durum, devletin elektriği karne ile dağıtmasıyla birlikte yüzlerce hastanın hayatını riske atıyor.
Lübnan'daki ilaç sıkıntısının nedeni, döviz rezervlerindeki düşüş nedeniyle ithalat yapan firmaların ilaç üreticilerine karşı biriken 600 milyon doları aşkın borçları ve geçen Mayıs ayında alınan bir karar uyarınca Lübnan Merkez Bankası’nın bu firmalara yeniden ithalat için önceden onay vermemesi olarak biliniyor.
Merkez Bankası, bir süredir Lübnan hükümetine ithalat faturalarının yüzde 85'ini 1500 Lübnan lirası (lbp) resmi döviz kuru üzerinden sağlayan ilaçlara yönelik sübvansiyonları artışlara uyumlu hale getirme planını onaylaması için çağrıda bulunuyor. Karaborsada ise bugün dolar 25 bin lbp üzerinden işlem görüyor.



Suriye'deki Arap aşiretlerinden 50 bin savaşçı Süveyda şehrine yaklaşıyor

 Suriyeli aşiret savaşçıları Süveyda’ya doğru yola çıkmaya hazırlanıyor (Reuters)
Suriyeli aşiret savaşçıları Süveyda’ya doğru yola çıkmaya hazırlanıyor (Reuters)
TT

Suriye'deki Arap aşiretlerinden 50 bin savaşçı Süveyda şehrine yaklaşıyor

 Suriyeli aşiret savaşçıları Süveyda’ya doğru yola çıkmaya hazırlanıyor (Reuters)
Suriyeli aşiret savaşçıları Süveyda’ya doğru yola çıkmaya hazırlanıyor (Reuters)

Suriye'deki Arap aşiretleri dün, Suriye'nin güneyindeki Süveyda vilayetindeki Bedevi aşiretlerinin yardımına koşmak üzere genel seferberlik ilan etti.

Alman Haber Ajansı DPA'da yer alan açıklamada, ”Suriyeli aşiretlerin üyeleri olarak bizler, el Hicri terörist milislerinin Süveyda vilayetindeki Bedevi aşiretlere karşı işlediği suçları ve masum insanların yerlerinden edilmesini büyük bir endişeyle takip ediyoruz. Ahlaki ve kabilevi görevimize dayanarak, Suriye hükümetini, ezilenleri savunmak, kadınlara, çocuklara ve yaşlılara yönelik saldırıyı püskürtmek için meşru haklarını kullanan Bedevi aşiretlerinden kardeşlerini desteklemek üzere bölge dışından gelen savaşçıların hareketine müdahale etmemeye ya da engellememeye çağırıyoruz" ifadeleri yer aldı.

Açıklamada, “Bu savaşçılara yönelik herhangi bir eylem, suçların faillerine yönelik açık bir önyargıdır ve katliamların devam etmesinden ahlaki ve tarihsel olarak arkasındakileri sorumlu tutar. Suriyeli aşiretler, savundukları evlatlarının arkasında birlik içinde durmaktadır ve onlara karşı herhangi bir önyargı, taviz verilmeyecek birleşik bir duruşla karşılanacaktır” denildi.

Aşiret savaşçıları Süveyda kentine saldırmaya başladı, başta el Mazraa kasabası olmak üzere bir dizi köy ve kasabayı kontrol altına aldı ve Şam yolunun kuzey tarafından Süveyda'ya yaklaştı. Şarku’l Avsat’ın DPA’dan aktardığına göre Aşiret güçlerinden bir kaynak, saldırıya katılan aşiret savaşçılarının sayısının 50 bini aştığını ve bugün (Cuma) şafak vakti Suriye'nin doğusundan, Halep vilayetinden ve kırsalından on binlerce kişinin daha gelmesinin beklendiğini ifade etti.

Kaynak, “41 aşiretin savaşlara katıldığını ve bu aşiretlerin Suriye nüfusunun %70'inden fazlasını oluşturduğunu” ve “aşiret mensuplarının Ürdün Kralı Abdullah II ve Irak'taki Anbar aşiretlerinin ileri gelenlerine başvurmasının ardından Irak, Ürdün ve Lübnan'daki Arap aşiretlerinin Süveyda'ya gitmeye hazırlandığını” belirtti.

Aşiret kaynaklarına göre dün Şeyh Hikmet el Hicri'ye bağlı gruplar tarafından düzenlenen saldırıda 100'den fazla kişi öldürüldü ve on binlerce kişi köylerinden sürüldü ve evleri yakıldı.