Fransa, Irak’ı ‘Ortadoğu’da merkezi ülke’ görüyor

Irak’ta Komşu Ülkeler Konferansı’nın düzenlenmesine katkı sunan Macron, konferansın katılımcıları arasında yer alacak.

Fransa ve Irak Cumhurbaşkanları Bağdat’ta ortak basın toplantısı düzenledi (Arşiv-EPA)
Fransa ve Irak Cumhurbaşkanları Bağdat’ta ortak basın toplantısı düzenledi (Arşiv-EPA)
TT

Fransa, Irak’ı ‘Ortadoğu’da merkezi ülke’ görüyor

Fransa ve Irak Cumhurbaşkanları Bağdat’ta ortak basın toplantısı düzenledi (Arşiv-EPA)
Fransa ve Irak Cumhurbaşkanları Bağdat’ta ortak basın toplantısı düzenledi (Arşiv-EPA)

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Irak’a düzenlediği ilk ziyaretinin üzerinden bir yıl geçmesinin ardından tekrar Bağdat’a gidiyor.
Macron’un bu seferki ziyaretinin amacı, cumartesi günü Irak’ın başkenti Bağdat’ta yapılacak “Irak’a Komşu Ülkeler Konferansı”na katılmak. Bu konferansı düzenleme fikri ve başarılı olması için yapılan çalışmalar ve davetlerde Macron büyük rol oynadı. Fransa Cumhurbaşkanlığı’nda konferans işleriyle ilgilenen kaynakların aktardığına göre, Macron Irak’ı “Ortadoğu bölgesinin istikrarında temel bir role sahip merkezi bir ülke” olarak görüyor. Macron’un bu bakış açısı, Paris’in konferans çalışmalarına güçlü bir şekilde katılma arzusunu anlamaya yardımcı oluyor. Nitekim Paris’e göre bu konferansın iki boyutu bulunuyor: Birincisi, Irak’ın içerdeki durumu. Zira konferansa katılan tarafların Irak’ın terörle mücadeledeki merkezi rolüne, istikrarına ve tüm alanlarda kalkınması ve gelişmesine yönelik yardımı vurgulaması bekleniyor. İkinci boyut ise bölgesel. Nitekim bu konferansın, bölgesel diyaloğa teşvik etmesi, bölgedeki gerilimi düşürmesi ve bölgeyi çatışma yerine işbirliği alanı haline getirmesi bekleniyor.
Fransa Cumhurbaşkanlığı Elysee Sarayı kaynaklarına göre Macron, konferansta “Irak’ın istikrara kavuşması, gelişmesi; bölgede barış ve uyum unsuruna dönüşmesi ve aktörler arasında bağ kurma rolünü yerine getirmesinin herkesin menfaatine olacağı” mesajını verecek. Saray kaynakları, Cumhurbaşkanı Macron’un “bu dönüşümde rolü olmasını istediğini fakat bunun aynı zamanda İran’ın nükleer programına, Tahran’ın bölgenin içişlerine karışmasına ve balistik füze programını geliştirmesine karşı sert durduğu gibi bazı konularda net ve katı tavrının olmadığı anlamına gelmeyeceğine” dikkat çekti. Fransız kaynaklar ayrıca “konferansın düzenlenmesinin bizatihi gerginliği düşürme ve bölgesel aktörler arasında diyalog kapısını açma sürecinin bir parçası olduğunu” ifade etti. Kaynaklar, “Macron’un geçtiğimiz aylarda bu konferansı bölgedeki birçok yetkiliyle görüştüğünü” ve Paris’in konferansın yapılacak olmasını “Fransa’nın Irak’la koordineli bir şekilde yaptığı temasların bir meyvesi” olarak gördüğünü belirtti. Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un konferansa katılacak olması, konferansın başarılı olmasına katkı sağlayacak.
Davet edilen ülkelerin konferansa katılım düzeyleri henüz kesin değil. Macron ise konferansa katılacağını doğrulayan ilk lider oldu. Zira Fransız kaynaklara göre bu karar, “Macron’un konferansın düzenlenmesi için oynadığı rol dikkate alındığında oldukça doğal bir karar”.
Kaynaklar, Macron’un konferans sırasında katılımcılarla bir dizi görüşmeler gerçekleştireceğini aktarırken, Türkiye, İran ve Suudi Arabistan’ın katılıp katılmayacağı veya hangi düzeyde katılım sağlayacakları hususu halen belirsizliğini koruyor.
Elysee’nin dünkü açıklaması bu noktada dikkat çekiciydi. Zira açıklamada, “Macron’un bu ayın başında İranlı mevkidaşı İbrahim Reisi’yi arayarak, nükleer dosya, bölgedeki durum ve Lübnan’daki çok yönlü kriz başta olmak üzere tüm ihtilaflı meseleleri açtığı” bildirildi. Bu da Reisi’nin konferansa katılması halinde iki lider arasında görüşme fırsatı olacağı anlamına geliyor.

Türkiye-Fransa ilişkileri
Türkiye’ye gelince, Paris ve Ankara arasındaki ilişkiler bu yılın başından beri olumlu bir dönemece girmiş durumda. Zira geçen yıl Haziran ayında Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına aykırı bir biçimde Libya’ya silah sevkiyatı yaptığından şüphelenilen bir Türk gemisinin Akdeniz’de aranması üzerine iki ülke Akdeniz’de neredeyse çatışma noktasına gelmişti. Ancak bu konferans hamlesi, konferansa katılması muhtemel iki taraf arasındaki diyaloğu kolaylaştırıcı bir unsur olabilir.
Fransız kaynaklar aynı şekilde Bağdat’ın, Suudi Arabistan-İran diyaloğunun başlamasını kolaylaştırmadaki rolüne işaret ederek, böylece Irak’ın, ABD ve İran arasında bir çatışma sahası olarak değil, bir yakınlaşma faktörü olarak rolünü kanıtladığını vurguladı. Bölge ülkeleri arasında bilinen sorunlara ve zorluklara rağmen Paris, yine de bu konferansla birlikte bölgesel güvenliğin konuşulması ve enerji, su, çevre ve kalkınma gibi temel meselelerde işbirliğinin kurulmasının herkesin menfaatine olacağı görüşünde.
Macron pazartesi akşamı Bağdat’a ulaşacak ve pazar akşamı Erbil’den ayrılacak. Macron’un Irak ziyaretinin iki boyutu bulunuyor. Birincisi, konferansla ilgili meseleler, ikincisi Irak-Fransa ikili ilişkileri. Macron Irak ziyareti kapsamında cumhurbaşkanı, başbakan ve meclis başkanı başta olmak üzere Erbil’de Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani ve elbette Barzani’nin amcası ve Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani’nin de yer aldığı geniş kapsamlı görüşmeler gerçekleştirecek.
Macron, Kuzey Operasyonu kapsamında Irak’ta bulunan Fransız askeri güçlerin yanı sıra Bağdat, Musul ve Erbil’de din adamları, sivil toplum yöneticileri, öğrenciler ve gençlerle bir araya gelme fırsatı bulacak. Fransa ve Irak arasında çözüm bekleyen meselelerden biri de DEAŞ mensubu Fransız cihatçıların yargılanmasıdır. Zira Paris, bir tarafta Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) elindeki bu cihatçıları teslim almayı reddederken, diğer tarafta bu kişileri teslim alarak topraklarında yargılaması için Bağdat’ı ikna etmeye çalışıyor. Ancak bu mesele Bağdat’ta henüz gündeme gelmiş değil. Macron ziyaret kapsamında yapacağı görüşmelerde terörizmle mücadelenin sürdürülmesi ve Irak’ın başlıca siyasi kazanımları noktasında (ki bunların başında Ekim ayında yapılması beklenen parlamento seçimleri geliyor) güvenlik ve istikrarı sağlamak için çalışma mesajları verecek.
Paris’teki kaynaklara göre, şüphesiz bu ziyaret, bölgesel ve uluslararası temaslar ve ilişkiler ağı kurmaya çalışan Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi’ye “yardım dozu” olacak. Bu “yardım dozu” Kazimi’ye, İran ve ABD arasında sıkışıp kalmak yerine diplomatik, siyasi ve ekonomik çalışma alanı açmasına imkan sağlayacak. Söz konusu kaynaklar, Kazimi’ye karşı ülke içerisinde pek çok tuzak ve pusu olduğuna işaret ediyor. Buradan hareketle, Irak-Ürdün-Mısır üçlü zirvenin ardından Komşu Ülkeler Konferansı’nın başarılı olması, Kazimi’nin içerdeki konumunu güçlendirecek ve ona dışarda alan açarak Suudi Arabistan’dan başlayarak ülkesinin Arap ülkeleriyle ilişkisini sağlamlaştırma imkanı verecek.
Macron’un ziyareti sadece siyasi-diplomatik amaç taşımıyor bilakis aynı zamanda enerji, ulaşım, altyapı ve iletişim alanlarında çalışan Fransız şirketler için Irak’ın ifade ettiği fırsatlar göz önüne alındığında bu ziyaretin ekonomik yönleri de bulunuyor. Fakat dışişleri ve savunma bakanları ile milletvekillerinden oluşan heyetin katılacağı ziyarette ekonomik anlaşmalara imza atılması beklenmiyor zira Fransız kaynaklara göre “ziyaretin amacı bu değil”.



İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda 44 kişi hayatını kaybetti

İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bir çadıra düzenlediği saldırıda hayatını kaybeden 10 akrabasının yasını tutan Filistinli bir kadın (AP)
İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bir çadıra düzenlediği saldırıda hayatını kaybeden 10 akrabasının yasını tutan Filistinli bir kadın (AP)
TT

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda 44 kişi hayatını kaybetti

İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bir çadıra düzenlediği saldırıda hayatını kaybeden 10 akrabasının yasını tutan Filistinli bir kadın (AP)
İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bir çadıra düzenlediği saldırıda hayatını kaybeden 10 akrabasının yasını tutan Filistinli bir kadın (AP)

Filistin medyası bugün, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısının şafak vaktinden bu yana 44'e ulaştığını bildirdi.

El-Aksa TV, Gazze şehrinin kuzeydoğusundaki et-Tuffah mahallesine yönelik İsrail bombardımanında beş kişinin, Gazze şehrinin güneyindeki ez-Zeytun mahallesine yönelik İsrail bombardımanında ise iki kişinin yaşamını yitirdiğini duyurdu.

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü ekipleri, Han Yunus'taki gümrük ofisi yakınlarında el-Akkad ailesine ait bir evin bombalanması sonucu aralarında durumu ciddi olanların da bulunduğu çok sayıda yaralıya ulaştıklarını açıkladı.

İşgal güçlerinin Han Yunus'a bağlı Mevasi bölgesinde yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir çadırı bombalaması sonucu Sivil Savunma Müdürlüğü ekiplerinin bir cenaze ile dört yaralıya ulaştığı ifade edildi.

dfrgtyu
İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik hava ve kara saldırılarının ardından Gazze şehrinde yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kamp (AP)

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Gazze Şeridi'nin tamamen işgal edilmesi ve gerekirse askeri olarak İsrail tarafından yönetilmesi çağrısında bulundu.

Şarku’l Avsat’ın Alman haber ajansı DPA’dan aktardığına göre Smotrich dün akşam X platformundaki hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “Güvenliğimizi sağlamanın ve esirleri hızla eve getirmenin yolu, Gazze Şeridi'nin tamamen işgal edilmesi ve gerekirse askeri olarak İsrail tarafından yönetilmesi” ifadesini kullandı.

Smotrich ayrıca, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun Hamas tamamen yenilgiye uğratılmadan ve Gazze Şeridi'nden çıkarılmadan Gazze savaşının sona ermemesi gerektiği yönündeki açıklamasına katıldığını belirtti.

xzfghy
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, 5 Eylül 2019 tarihinde Tel Aviv'de düzenlenen bir basın toplantısında konuşuyor. (DPA)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu dün yaptığı açıklamada, İsrailli esirlerin ‘Hamas'ın taleplerine boyun eğmeden’ iade edebileceğine inandığını belirterek, Hamas’a karşı savaşın ‘belirleyici bir aşamaya’ girdiğini vurguladı.

“Hamas'ın taleplerine boyun eğmeden esirlerimizi eve getirebileceğimize inanıyorum” diyen Netanyahu, Hamas'ın ateşkes anlaşmasının savaşa kalıcı bir son verilmesini içermesi şartını reddetti.

Televizyonda yayınlanan konuşmasında Netanyahu, “Bu kritik aşamada kazanmak için sabır ve kararlılığa ihtiyacımız var” dedi.

İsrail'in verdiği bilgiye göre Gazze Şeridi'nde halen 24 esir ve kaçırılan 35 kişinin cesedi bulunuyor.

Hamas dün, savaşın sona ermesi, İsrail'in Gazze Şeridi'nden çekilmesi ve yeniden inşanın başlaması karşılığında kapsamlı bir esir takası anlaşmasına varmaya hazır olduğunu bir kez daha yineledi.

Hamas yaptığı açıklamada, kapsamlı bir anlaşmaya varılmasının ardından Gazze Şeridi'nin bağımsız bireylerden oluşan özel bir komite tarafından yönetilmesi yönündeki Mısır önerisini derhal uygulamaya hazır olduğunu belirtti.