Lübnan’da toplu taşıma ücretlerindeki rekor artış, çalışanların maaşlarının yarısını yutuyor

Fotoğraf (Arşiv_AFP)
Fotoğraf (Arşiv_AFP)
TT

Lübnan’da toplu taşıma ücretlerindeki rekor artış, çalışanların maaşlarının yarısını yutuyor

Fotoğraf (Arşiv_AFP)
Fotoğraf (Arşiv_AFP)

Diana her sabah yaşadığı başkent Beyrut’un Corniche Al Mazraa bölgesinde, taksi çağırıp ‘Verdun Caddesi’ne gider mi? diye soruyor. Bazı taksi şoförleri olumsuz yanıt verirken bazıları ise “20 bin lira!” diyerek yol ücretini peşin istiyor.
Verdun Caddesi’ndeki bir güzellik salonunda çalışan Diana’nın işyerinin evine olan uzaklığı 3 kilometreyi aşmıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan Diana, artık pazarlık seçeneğinin olmadığını, Lübnan’ı etkileyen ağır yakıt krizi ve yollardaki taksilerin azlığı nedeniyle, şoförün istediği 15-20 bin lira gibi rakamlara boyun eğmek zorunda kaldıklarını söyledi. Bu da Lübnan’da günlük ulaşım maliyetinin 40 bin Lübnan lirasına (ülkedeki döviz kuruyla iki dolar) ulaştığı anlamına geliyor. Bir milyon 800 bin lira maaş aldığını söyleyen Diana, “Maaşımın yarısından fazlasını ulaşım masraflarına harcıyorum” diye ekledi.
Lübnanlılar ciddi bir yakıt kriziyle karşı karşıyalar. Kriz, Lübnan Merkez Bankası’nın (BDL), doların 18-20 bin lira arasında değişen karaborsa fiyatı üzerinden dolar cinsinden akaryakıt alımı için kredi açma niyetini açıklamasıyla daha da şiddetlendi. Bu yüzden fiyatlarda büyük bir artış olacağı korkusuyla benzin istasyonlarına akın eden insanlar arasında panik yaşandı. İnsanların akaryakıt istasyonlarına akın etmesi, akaryakıtta bir doların 8 bin lira olarak hesaplandığı yeni bir fiyatlandırmaya gidilmesine neden oldu.
Beyrut’ta taksicilik yapan Muhammed, bu durum karşısında taksi şoförünün suçlanamayacağını savundu. Her gün akaryakıt istasyonlarının önünde sıraya girmek zorunda kalınan bir ülkede, ücreti yükseltmekten başka seçenek olmadığını düşünen Muhammed, “Taksicinin yolcudan istediği 20 bin lira, benzin istasyonlarının önünde her gün yaşadığı sinir harplerini, eziyetleri ve uğradığı hakaretleri karşılamaz bile” ifadelerini kullandı.
Muhammed, Şarku’l Avsat’a, “Yolcuları da düşünmeye çalışıyoruz, ama fiyatları yükseltmek zorunda kalıyoruz. Ulaşım sektörünün tarifelerine uymuyoruz. Saatlerce istasyonların önünde duruyoruz! Bu ülkede hepimiz birer rehineyiz ve aklını kullanan kazanır” şeklinde konuştu. Muhammed ayrıca Beyrut dışında ulaşım tarifesinin şuan 200 bin lirayı aştığını ve fiyatların bölgeden bölgeye değişiklik gösterdiğini ifade etti.
Lübnan Kara ve Deniz Taşımacılığı Genel Müdürü Ahmed Tamer yaptığı açıklamada, “Ulaşım tarifesinde tam bir kaos var” dedi. Ulaşım alanında faaliyet gösteren sendika ve birlikleri çatısı altında toplayan Karayolları Taşımacılık Sendikaları ve Federasyonları Başkanı Bessam Talis, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, mevcut tarifeyi ‘başıboşluk’ olarak nitelendirdikten sonra, “Bu nedenle ivedi bir şekilde bir çözüm bulmaya çalışıyoruz. Tarifenin eski fiyatına yani 6 bin Lübnan lirasına dönmesi için sektöre destek verilmesi konusunda Geçici Başbakan Hassan Diyab ile anlaştık” diye konuştu.
Talis sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şimdi önümüzdeki Pazartesi günü öğleden sonra geçici hükümetin Maliye Bakanı'nın cevabını bekliyoruz. Ulaşım alanında faaliyet gösteren şoförlere haksızlık etmeden vatandaşı korumayı hedefliyoruz. Bir yandan vatandaş şoförün talep ettiği yüksek ücreti ödeyemezken diğer yandan bazen karaborsa fiyatından yakıt almak zorunda kalan şoförü 6 bin liralık tarifeye uymaya zorlayamayız. Bu nedenle hükümete vatandaşları rahatlatması ve şoförlerin işlerini yapmasına yardımcı olması için baskı yapıyoruz. Pazartesi günü net bir cevap alacağız. Başbakan’ın sektörün desteklenmesi için bir bütçeyi onayladığı haberini aldım. Maliye ve Çalışma Bakanları ile de birkaç oturum yapıldı, ama destek için belirlenen rakamın ne kadar olduğu henüz bilinmiyor.
Yaklaşık bir hafta önce hükümet, kamu çalışanlarının günlük 8 bin lira olan ulaşım ödeneğinin 24 bin liraya çıkarılması kararı aldı. Ekonomi makamlarının Perşembe günü kararı onaylamasının ardından özel sektör de bu adımı takip etti ve özel sektörde ulaşım ödeneğini artırdı."
Ancak Şarku’l Avsat’a değerlendirmede bulunan ekonomi uzmanı Casim Acaka şunları söyledi:
“Bu adım krizi çözmez, çünkü sorunun kaynağını çözmüyor. Akaryakıt fiyatlarının tamamen serbest kalmasıyla hükümet, Eylül ayı sonunda akaryakıt fiyatlarındaki artışla birlikte ulaşım ödeneğini de yükseltmek zorunda kalacak. Sorunun asıl nedeni karaborsa, kaçakçılık ve tekeldir. Tarife ya da taşıma ödeneğine zam yapmak yerine sorunun nedenleriyle mücadele etmek daha doğru olurdu. Hükümetin bir şeyler yapmaya çalışmasına rağmen benimsediği yaklaşımın yanlış olduğunu düşünüyorum. Sorunun kökenine inmek, yani tekel ve kaçakçılık nedeniyle akaryakıt fiyatlarındaki artışa değinmek daha faydalı olurdu. Lübnan’daki enflasyon nedeniyle 24 bin lira bugün yetse bile yarın yetmez. Devlet, ulaşım ödeneğini 100 bin liraya bile çıkarsa, bunun yeterli olacağının garantisi yok. Çünkü fiyat artışına yol açan nedenler ele alınmıyor.”



Irak'ta DEAŞ alarm: Güvenlik güçleri Kerkük vilayetindeki bir köy kuşattı

Kerkük'te bir köye DEAŞ bayrağı asıldı
Kerkük'te bir köye DEAŞ bayrağı asıldı
TT

Irak'ta DEAŞ alarm: Güvenlik güçleri Kerkük vilayetindeki bir köy kuşattı

Kerkük'te bir köye DEAŞ bayrağı asıldı
Kerkük'te bir köye DEAŞ bayrağı asıldı

Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin'in Suriye'de rejimin devrilmesinin ardından DEAŞ'ın yeniden toparlandığına dair yaptığı açıklamalarla eş zamanlı olarak Irak güvenlik güçleri bugün, Kerkük vilayetinde DEAŞ bayrağının asıldığı bir köyü kuşattı.

İngiltere'nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika'dan sorumlu Devlet Bakanı Hamish Falconer ile bir telefon görüşmesi gerçekleştiren Hüseyin, ‘Suriye ordusunun çökmesi ve silah depolarını terk etmesi sonucunda çok sayıda silah ele geçiren ve bu sayede kontrolünü daha fazla alana yayma imkânı bulan DEAŞ’ın saflarını yeniden düzenlediğini’ bildirdi.

Hüseyin, ‘Suriye siyasi sürecinin, tüm bileşenlerin temsilcilerinin katılımına dayalı olarak inşa edilmesi gerektiğini ve Suriye halkına sürdürülebilir uluslararası yardım sağlanmasının önemini’ vurguladı.

Falconer, ‘İngiltere'nin de katıldığı Akabe toplantılarının sonuçlarından’ duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Suriye'deki durumu takip etmek ve gelişmeleri izlemek için bu toplantıların aynı çerçevede devam etmesinin önemini belirtti.

Falconer, ülkesinin ‘bazı silahlı örgütler ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında silahlı çatışma yaşanması ihtimalinden duyduğu endişeyi’ dile getirerek, ‘Suriye'deki durumun daha fazla iç çatışmayı kaldıramayacağını’ vurguladı.

Siyah DEAŞ bayrağı

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Suriye’de yaşanan ani değişimin ardından Bağdat'ın Suriye konusunda bir belge sunduğunu ve her türlü olasılığa karşı hazırlıklı olduğunu doğruladı.

Diğer yandan Irak güvenlik güçleri, bazı bölgeleri örgütün kuluçka merkezi olarak kabul edilen Kerkük vilayetindeki bir köyde DEAŞ bayrağının göndere çekilmesi karşısında şaşkınlık yaşadı. Şarku’l Avsat’ın ulaştığı bir güvenlik kaynağına göre, Kerkük vilayetindeki bir okulun kapısına DEAŞ bayrağı çekilmesinin ardından güvenlik güçleri köyü kordon altına aldı.

Irak-Ürdün koordinasyonu

Sudani, Irak'ın Suriye'nin toprak bütünlüğü konusundaki istekliliğini ve Suriye'nin iç işlerine karışmadan kapsamlı bir siyasi süreci desteklemeye hazır olduğunu vurguladı.

“Silahlı örgütlerin ve DEAŞ unsurlarının varlığı nedeniyle Suriye'deki gelişmelerden endişe duyuyoruz. Bu sebeple Ürdün ve uluslararası koalisyonla ortak operasyonlar başlattık” diyen Sudani, ‘Suriye'deki yeni yönetime bileşenlerin çeşitliliğine saygı gösterme ve kimseyi dışlamama garantisi verme’ çağrısında bulundu.

Sudani sözlerini şöyle sürdürdü: “Irak, DEAŞ terör örgütüne karşı mücadele eden uluslararası koalisyonun ayrılmaz bir üyesidir. Irak'a yönelik herhangi bir tehdit ya da herhangi bir konuda dikta söz konusu değildir. Karşılıklı saygı ve ortak çıkarlara dayalı sorumlu bir diyalog vardır. Sınırlarımızın güvenliği en iyi düzeydedir ve ilk kez tüm sınır noktalarında tahkimat ve kontrol vardır.”

Suriye'de Esed rejiminin devrilmesi, ülkenin kuzeyindeki kamplarda tutulan 50 bin kadar eski DEAŞ savaşçısının akıbetiyle ilgili endişeleri arttırdı; özellikle de bölgede kaosun yayılması ve bu gözaltı merkezlerinin açılmasıyla ilgili endişelerin artması, DEAŞ’ın bölgeye geri dönmesi tehdidini doğurdu.