Fas ve Cezayir arasındaki ipler neden koptu?

Rabat, Cezayir’e “Polisario Cephesi”ni güçlendirmek de dahil olmak üzere bir dizi suçlama yöneltiyor

Fas-Cezayir ilişkileri, anlaşmazlıkların üst üste birikmesinden ötürü uzun süredir devam eden bir çöküşe tanık oluyor (AFP)
Fas-Cezayir ilişkileri, anlaşmazlıkların üst üste birikmesinden ötürü uzun süredir devam eden bir çöküşe tanık oluyor (AFP)
TT

Fas ve Cezayir arasındaki ipler neden koptu?

Fas-Cezayir ilişkileri, anlaşmazlıkların üst üste birikmesinden ötürü uzun süredir devam eden bir çöküşe tanık oluyor (AFP)
Fas-Cezayir ilişkileri, anlaşmazlıkların üst üste birikmesinden ötürü uzun süredir devam eden bir çöküşe tanık oluyor (AFP)

Naoufel Cherkaoui
Fas-Cezayir ilişkileri, sınır ihtilafı sonucu ortaya çıkan ve bugüne kadar devam eden anlaşmazlıkların üst üste birikmesinden ötürü uzun süredir devam eden bir kopuşa tanık oluyor. O zamandan beri, iki ülkenin rejimleri birbirine düşman kesildi. İki rejim de bölgesel ve kıtasal liderlik için adeta bir yarış içerisinde. Ayrıca birbirlerine karşılıklı suçlamalarda bulunuyorlar ve birbirlerinin çıkarlarını baltalayacak şekilde bölgesel, kıtasal ve uluslararası örgütlerde ittifaklar kurmaya çalışıyorlar.
İki ülkenin ilişkilerinin bozulmasındaki son gelişme, Cezayir Dışişleri Bakanı Ramtane Lamamra'nın geçtiğimiz salı günü yaptığı açıklama oldu. Lamamra açıklamasında “Fas’ın Cezayir’e yönelik devam eden düşmanca eylemlerinden ötürü Cezayir’in Fas’la diplomatik ilişkilerini kestiğini” duyurdu. Bakan Rabat'ın Cezayir'de son zamanlarda çıkan yangınlarda parmağı olan iki terör örgütüne destek vermesinden ötürü iki ülke arasındaki ilişkilerin bozulmasından Fas'taki karar mercilerini sorumlu tuttu. Cezayirli Bakan, Fas ile ilişkilerin kesilmesinin iki ülkenin vatandaşlarının zarar göreceği anlamına gelmediğini ve konsoloslukların her zamanki görevlerini yerine getirmeye devam edeceklerini belirtti.
Fas Başbakanı Sadeddin el-Osmani Cezayir’in kararına ilişkin yaptığı ilk açıklamada, Cezayir’in yaklaşımı karşısında şaşırdığını ve bu adımın Fas Kralı 6’ncı Muhammed’in uzlaşmak ve Cezayir’deki kardeşlerle koşulsuz bir şekilde diyaloğa girmek için elini uzattığı üçüncü davetinin ardından gelmesinden ötürü oldukça üzgün olduğunu dile getirdi.
Cezayir Dışişleri Bakanı karardan iki ülke vatandaşlarının çıkarlarının "etkilenmeyeceğini" vurgulasa da, Fas buna karşılık başkent Cezayir'deki büyükelçiliğini, içinde çalışan diplomatik personelin Fas’a geri dönmesi koşuluyla kapatma eğilimi gösteriyor. Ancak Fas diplomatik kaynaklarına göre Cezayir, Oran ve Sidi Bil Abbas’taki Fas konsoloslukları açık kalacak.
Diğer taraftan Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Fas ve Cezayir'i aralarındaki anlaşmazlıkları çözmeye çağırdı. BM Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric yaptığı açıklamada “Genel Sekreter iki komşu ülkeyi, bölgede barış ve istikrar arayışı da dahil olmak üzere, ilişkilerini düzeltme yolunda ilerleme kaydedecekleri bir yol bulmaya teşvik ediyor” ifadelerini kullandı.

İlişkilerin tekrar kesilmesi
Cezayir'in Fas ile ilişkilerini kesme kararı, birçok farklılık ve çatışmanın birikmesinden ötürü iki ülkeyi ilişkilerin kopma aşamasına götürüyor. Ancak iki ülkenin böyle bir aşamaya girmesi ilk değil.
Zira Fas, 1976 yılında Cezayir'in "Sahravi Cumhuriyeti"ni (Sahra Arap Demokratik Cumhuriyeti-SADR) tanıdığını ilan etmesini protesto etmek için doğudaki komşusu ile ilişkilerini kesmişti. Bu, merhum Fas Kralı 2’nci Hasan'ın, Fas’ın kendi topraklarındaki İspanya işgali sona erdikten sonra topraklarının bir parçası olarak kabul ettiği Batı Sahra bölgesini geri almak amacıyla 350 bin kişinin katıldığı Yeşil Yürüyüş'ü düzenlemesinden bir yıl sonra yaşanmıştı.
Öte yandan Rabat, Cezayir'in Fas'ın güney topraklarını (Batı Sahra’yı) geri alması karşısındaki içerleyişinden hoşlanmazken, yapılan analizler, Cezayir'in Batı Sahra bölgesindeki potansiyel maden ve petrol zenginliklerinin yanı sıra Atlantik Okyanusu'nda bir çıkış yoluna sahip olmak istediğini gösteriyor. Fas, Cezayir'in kendi topraklarında "Polisario Cephesi"ne müsamaha göstermesinden ve onlara para ve silah yardımında bulunmasından rahatsız oluyor. Rabat, terör örgütü olarak kabul ettiği Polisario Cephesi ile Batı Sahra’nın egemenliği hususunda sürtüşmeler yaşıyor.

Suçlamalar
Cezayir Cumhurbaşkanlığı Yüksek Güvenlik Konseyi, ülkede meydana gelen bir dizi yangından sonra genel durumu değerlendirmek üzere 18 Ağustos'ta yaptığı olağanüstü toplantının ardından bir açıklama yapmıştı. Cumhurbaşkanlığı açıklamasında “İki terörist grubun (El-Kabail (Kabileler) Bağımsızlık Hareketi'nin (MAK) ve Reşad Hareketi) yangınların çıkmasında parmağı olduğunun ve merhum Cemal bin İsmail’in suikastına karştığının” tespit edildiğine işaret etmişti.
Cumhurbaşkanlığı tarafından yayınlanan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Yüksek Güvenlik Konseyi, güvenlik güçlerinin iki suça karışan diğer kişileri ve kamu güvenliğini ve ulusal birliği tehdit eden iki terör hareketinin tüm üyelerini yakalamak üzere yürüttükleri çalışmaların, iki örgütün, özellikle de Fas ve Siyonist oluşum başta olmak üzere yabancı taraflardan destek ve yardım alan MAK’ın kökü kazınana dek yoğunlaştırılmasına karar verdi.”
Ayrıca açıklamanın devamında Fas tarafından Cezayir’e yönelik sürekli tekrarlanan düşmanca faaliyetlerin, iki ülke arasındaki ilişkilerin gözden geçirilmesini ve batı sınırlarındaki güvenlik tedbirlerinin artırılmasını gerektirdiği belirtildi.

Karşıt suçlamalar
Öte yandan Fas da doğudaki komşusuna bazı suçlamalar yöneltti. Kum Savaşı sırasında askeri bir çatışma derecesine varan sınır paylaşımı konusundaki anlaşmazlık yüzünden iki rejim arasında oluşan husumetin ardından Fas, Cezayir’i topraklarından bir kısmını isteyen Polisario Cephesi’ni ciddi bir mali destek vererek güçlendirmeye çalışmakla suçluyor. Ayrıca Rabat, Cezayir istihbaratını, 1994 yılında Marakeş'teki Atlas Asni Oteli’ne yapılan bombalı saldırıya karışmakla da suçluyor. Rabat bu olayın ardından Cezayir vatandaşlarından vize talep etmeye başladı. Cezayir yetkilileri ise buna Fas ile kara sınır kapılarını kapatarak karşılık verdi.
Aynı zamanda Rabat Cezayir istihbaratını, Polisario Cephesi lideri İbrahim Gali’nin sahte bir kimlikle gizlice İspanya’daki bir hastaneye yatırılmasını sağlamak için Madrid'le işbirliği yapmakla suçluyor. Fas, Cezayir'in Batı Sahra'nın kendi kaderini tayin etme ilkesini desteklediği bir dönemde, Fas'ın BM Büyükelçisi'nin Kabiliye bölgesinin bağımsızlığına verdiği desteğe itiraz etmesini de garip karşılıyor.
Cezayir'in İsrail ile ilişkilerini herhangi bir şekilde normalleştirmeyi reddettiği ve İsrail pasaportu sahiplerini ülkeye almayı reddettiği bir zamanda, Fas medya kuruluşları Fransa merkezli Mediapart dergisinin ortaya çıkardığı bir skandalın yayılmasına odaklandı. Dergi 2014 yılında Cezayir generalleri ve İsrail arasında gizli bir anlaşma yapıldığını ortaya çıkararak, Cezayir’in gizli kalması şartıyla Mısır’ın arabuluculuğunda İsrail ile ticari bir anlaşma imzalamayı kabul ettiğine işaret etti.

Yakıt savaşı
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Cezayir'in Medgaz boru hattı aracılığıyla İspanya'ya petrol tedarik edip sözleşmenin sona erdiği ekim ayında Fas topraklarından geçen boru hatlarını devre dışı bırakma niyetinde olduğuna dair haberler geliyor. Geçtiğimiz aylarda Cezayir’in, kendisini İspanya ve Fas’a bağlayan sözleşmenin yenilenmesini istemediğine dair spekülasyonlar çıkmıştı. Ancak Cezayir Enerji Bakanı Muhammed Arkab, geçtiğimiz perşembe günü İspanya'nın Cezayir Büyükelçisi Fernando Moran Calvo-Sotelo ile yaptığı görüşmede, Cezayir'in kendisini doğrudan İspanya'ya bağlayan "Medgaz" boru hattının kapasitesini artırma projesi gibi başlattığı son projelerle İspanya pazarına yapılan doğal gaz tedarikinin güvenliğini sağlamak için gösterdiği çabalardan bahsetti.



Diplomatlar Şarku’l Avsat’a konuştu: UNIFIL'in çekileceğine dair iddialar sadece ‘söylenti’

Güney Lübnan'daki el-Adise kasabasında Mavi Hat yakınında bir UNIFIL devriyesi (BM)
Güney Lübnan'daki el-Adise kasabasında Mavi Hat yakınında bir UNIFIL devriyesi (BM)
TT

Diplomatlar Şarku’l Avsat’a konuştu: UNIFIL'in çekileceğine dair iddialar sadece ‘söylenti’

Güney Lübnan'daki el-Adise kasabasında Mavi Hat yakınında bir UNIFIL devriyesi (BM)
Güney Lübnan'daki el-Adise kasabasında Mavi Hat yakınında bir UNIFIL devriyesi (BM)

Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri ve Batılı diplomatlar, Lübnan hükümetinin ağustos ayı sonunda görev süresi dolacak olan Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü'nün (UNIFIL) görev süresinin uzatılması talebine ilişkin beklentilerin devam ettiği bir dönemde, UNIFIL’in geri çekilebileceğine ilişkin sızıntıları ‘söylentiden ibaret’ olarak nitelendirdi.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, daha fazla ayrıntıya girmeden “İddialar doğru değil” dedi.

UNIFIL, Lübnan-İsrail sınırında yaşanan son savaşın ardından aylardır yeni bir durumla karşı karşıya. Bu durum, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail'e yönelik saldırısının ardından Hizbullah'ın Gazze savaşına girmesinin yansımaları ve Lübnan ile İsrail arasında çatışmaların sona erdirilmesine yönelik anlaşma sonrası yaşanan gelişmelerle yeni durumu ‘uyumlaştırma’ çabaları ışığında ortaya çıktı.

UNIFIL, Mart 1978'den bu yana Güney Lübnan'da görev yapıyor. İsrail'in 1982'de Lübnan'ı işgalinden ve 2006'da İsrail ile Hizbullah arasında yaşanan savaştan sonra UNIFIL'in görev tanımında bazı değişiklikler yapıldı. UNIFIL ile ilgili gerginlikler, bazı ülkelerin görev süresinde daha fazla değişiklik yapmaya çalışması nedeniyle, yenileme tarihi yaklaştıkça neredeyse her yıl tekrarlanıyor.

Binlerce asker

UNIFIL'in operasyon alanı Litani Nehri'nden Mavi Hat'a kadar uzanıyor. Yaklaşık 50 ülkeden 10 binden fazla asker ve 800 kadar sivil personelden oluşuyor. Halihazırda bölgede 4 bin kadar Lübnan askeri konuşlanmış durumda.

UNIFIL Sözcüsü Andrea Tenenti Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “UNIFIL'in karşılaştığı en önemli zorluk, Lübnan ile İsrail arasında uzun vadeli bir siyasi çözümün olmamasıdır. UNIFIL tarafları 1701 sayılı kararın tam olarak uygulanmasına yönelik taahhütlerini yenilemeye ve kalıcı bir ateşkese yönelik adımlar da dâhil olmak üzere kararın çözüm bekleyen hükümlerinin ele alınmasına yönelik somut adımlar atmaya teşvik etmeye devam etmektedir” dedi. Tenenti, “UNIFIL'in görev süresinin önümüzdeki Ağustos ayından sonra nasıl olacağı konusunda spekülasyon yapmak için henüz erken” diyerek, bu konudaki kararın ‘BM Güvenlik Konseyi'ne ait olduğunu’ belirtti.

cdfrgthy
Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü (UNIFIL) Kuvvet Komutanı General Aroldo Lazaro Saenz, New York'ta BM Güvenlik Konseyi'nde verdiği brifing sırasında (BM)

Bir diplomat, İsrail basınında ABD'nin UNIFIL'in görev süresinin sona erdirilmesi çağrısında bulunma eğiliminde olduğuna dair çıkan haberleri ‘Lübnan'ı ve UNIFIL'in görev süresinin yenilenmesi ve Güney Lübnan'da ve Lübnan ile İsrail arasındaki Mavi Hat boyunca istikrarın korunmasındaki rolüyle ilgilenen diğer tarafları etkilemeye yönelik bir abartı’ olarak nitelendirdi.

Batılı diplomatlar, ilgili BM diplomatlarının Lübnan'dan UNIFIL'in görev süresini bir yıl daha uzatma isteğini ifade eden bir mektubun gelmesini beklediklerini söyledi. Bu diplomatlardan biri Lübnan'ın mektubunda İsrail güçlerinin aylardır konuşlandığı beş tepe de dahil olmak üzere işgal altındaki tüm Lübnan topraklarından çekilmesi yönünde açık bir talep yer almasını beklediklerini ifade etti.

İsrail, 27 Kasım'da yürürlüğe giren çatışmaların durdurulması anlaşması uyarınca 60 gün içinde Lübnan'dan çekilmesi gerekirken bunu yapmadı ve ardından Washington tarafından desteklenen bir taleple Güney Lübnan'da kalma süresinin 18 Şubat'a kadar uzatılmasını istedi. İsrail güçleri halen el-Hamamis, el-Uveyda, Cebel Balat, el-Lebbune ve el-Azize tepelerinde konuşlanmış vaziyette. Lübnan, çatışmaların durdurulmasının uygulanmasını denetleyen beş üyeli komite ve Lübnan ile ABD tarafları arasındaki yoğun temaslar aracılığıyla bu soruna çözüm arıyor.

ccvfgb
UNIFIL Sözcüsü Andrea Tenenti

Lübnan ayrıca mektubuna İsrail tarafından tutulan Lübnanlı tutukluların serbest bırakılmasını da eklemek istiyor. Bir başka diplomat da Fransa'nın BM Güvenlik Konseyi'nde Lübnan konusunda ‘söz sahibi’ olarak UNIFIL'in görev süresinin uzatılması için çalışmaya devam etme niyetinde olduğunu doğruladı.

Çekilme fikri

İsrail gazeteleri dün analistlerin, UNIFIL'in çekilmesinin ‘Beyrut hükümeti Hizbullah'ı ve Filistinli grupları silahsızlandırmak için mücadele ederken Lübnan'ı doğrudan İsrail askeri operasyonlarına maruz bırakarak Lübnan'ın kırılgan istikrarını tehdit edebileceği’ uyarısında bulunduğunu aktardı. Analistler, “İsrail'in, Donald Trump yönetiminin taleplerini karşılama konusundaki istekliliğinden faydalanarak Lübnan sınırında yeni güvenlik düzenlemeleri dayatmaya çalıştığı görülüyor” dedi.

İsrail Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü kısa süre önce İsrail ve ABD'nin ‘İsrail ile Lübnan arasında, ABD'nin himayesinde, uluslararası gücün yerini alacak entegre güvenlik mekanizmalarını da içeren daha geniş bir güvenlik düzenlemesinin parçası olarak UNIFIL'in görev süresinin sona erdirilmesi için ortak bir diplomatik girişim başlatmasını’ önerdi.

Şarku’l Avsat’ın Times of Israel'den aktardığına göre ABD, UNIFIL'e gelecekte vereceği destek konusunda henüz karar vermedi, ancak desteğini çekmesi anlamına gelebilecek önemli reformlar görmek istiyor. ABD'nin UNIFIL konusundaki tutumunu değiştirmesinin nedenleri arasında şunlar yer alıyor: BM bütçesini azaltma ve İsrail ile Lübnan arasında doğrudan güvenlik iş birliğini arttırma arzusu.

225 silah deposu

Tenenti, UNIFIL'in görev süresinin yenilenmesi konusunda ABD ya da İsrail'in tutumları hakkında yorum yapmak istemedi, ancak UNIFIL'in operasyon bölgesinde hareket özgürlüğünü sürdürmesi gerektiğini belirtti. Tenenti, “Her gün yüzlerce operasyonel faaliyet yürütüyoruz ve hareket özgürlüğümüzün kısıtlandığını nadiren görüyoruz Bazı durumlarda bu yanlış anlamalardan kaynaklanıyor, bazı durumlarda ise yerel halk, Lübnan ordusu personelinin her zaman bizimle birlikte olması gerektiğine inanıyor. UNIFIL, 1701 sayılı karar uyarınca faaliyetlerini Lübnan ordusu ile ya da Lübnan ordusu olmadan yürütebilir. Lübnan ordusu olmadan yürütülen faaliyetler, Lübnan ordusu ile koordine edilir ve planlanır. 1701 sayılı kararın uygulanması tarafların sorumluluğundadır ve UNIFIL bunu dayatamaz” ifadelerini kullandı.

“UNIFIL herhangi bir yere, o yerde yakın bir düşmanca faaliyete yol açacak eylemlere dair inandırıcı kanıtlar olmadıkça, güç kullanarak girme yetkisine sahip değildir” diyen Tenenti, ‘Lübnan'ın egemen bir devlet olduğunu’ hatırlattı. Tenenti, “Çatışmaların durdurulması anlaşmasına varılmasından bu yana geçen beş ay içinde UNIFIL askerleri 225 kadar şüpheli silah ve mühimmat zulası tespit etti ve bulunan her şeyi Lübnan ordusuna devretti” dedi.