İsrail-Filistin ilişkilerinde dönüm noktası: Abbas Gantz’ı kabul etti

Gantz, on senenin ardından Ramallah’ta ilk defa Abbas tarafından kabul edildi

Gantz'ın Ramallah'ta Abbas ile İsrail-Filistin ilişkileri konusunda on yıldan fazla bir süredir ilk görüşmesi
Gantz'ın Ramallah'ta Abbas ile İsrail-Filistin ilişkileri konusunda on yıldan fazla bir süredir ilk görüşmesi
TT

İsrail-Filistin ilişkilerinde dönüm noktası: Abbas Gantz’ı kabul etti

Gantz'ın Ramallah'ta Abbas ile İsrail-Filistin ilişkileri konusunda on yıldan fazla bir süredir ilk görüşmesi
Gantz'ın Ramallah'ta Abbas ile İsrail-Filistin ilişkileri konusunda on yıldan fazla bir süredir ilk görüşmesi

İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, on senenin ardından Ramallah’ta ilk defa Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas tarafından kabul edildi.
Tel Aviv'den üst düzey bir siyasi kaynak dün yaptığı açıklamada, İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas arasında gerçekleşen ve Filistin Otoritesi dahili ve İsrail'de yaygın eleştirilere yol açan ani görüşmenin İsrail ile Filistin ilişkilerinde bir dönüm noktası sayıldığını doğruladı.
Söz konusu görüşme iki devletli çözüme ilişkin siyasi müzakerelerin yeniden başlamasına yol açmayacak olsa dahi, son on yılda hakim olan olumsuz atmosferin yerini alacak olumlu bir atmosfere kapı aralıyor. Tel Aviv ve Ramallah'taki kaynakların belirttiğine göre Abbas ve Gantz, tam güvenlik koordinasyonunun kademeli olarak yeniden tesis edileceği, İsrail ordusunun işgal altındaki topraklarda Filistinlilere karşı uyguladığı baskıyı hafifletecek bir dizi uygulama üzerinde anlaştı. Aynı zamanda İsrail'deki Filistinli işçiler için çalışma izinlerinin 100 binden 140 bine çıkarılmasıyla ekonomik işbirliğinin genişletilmesi, yüzlerce Filistin ekonomik projesi üzerinde çalışmaya devam edilmesi, işgal altındaki Batı Şeria’daki C Bölgesi'nde ve diğer yerlerde Filistinlilere binlerce inşaat ruhsatı verilmesi yönünde anlaşmaya vardı.
Siyasi kaynakların belirttiğine göre Gantz ve diğer İsrailli bakanların Abbas ile görüşme taleplerini son iki aydır onaylamayan Başbakan Naftali Bennett, ABD Başkanı Joe Biden ve Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile görüşmesi ardından fikrini değiştirdi. Zirâ Biden ve Blinken, ABD yönetiminin bu tür toplantıları teşvik ettiğini, bu toplantıların düzenlenmesinden kaçılmasının nedenini anlamadığını belirtmişti.
Pazar günü Ramallah'taki Filistin Devlet Başkanlığı karargahında gizlice yapılan ve Gantz Tel Aviv'e dönene kadar ifşa edilmeyen toplantıya İsrail hükümetinin Batı Şeria ve Gazze topraklarındaki faaliyetlerinin koordinatörü Gassan Alyan da katıldı. İsrail Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada; bir dizi güvenlik, siyasi, sivil ve ekonomik meseleyi ele alan Gantz ve Abbas’ın çeşitli konularda iletişime devam etme konusunda anlaştığı belirtildi. İkilinin aynı zamanda Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ndeki güvenlik, sivil ve ekonomik durumun yeniden şekillendirilmesi üzerine görüştüğü, Gantz’ın İsrail'in Filistin Otoritesi’nin ekonomisini güçlendirecek bir dizi önlem almaya hazır olduğunu ifade ettiği bildirildi.
Görüşmeye katılan İstihbarat Başkanı Macid Ferec ve Filistin Sivil İşler Genel Kurulu Başkanı Hüseyin eş-Şeyh de Ramallah'ta bir araya gelen Abbas ve Gantz’ın Filistin-İsrail ilişkilerini tüm yönleriyle ele aldıklarını bildirdi. Ancak daha fazla ayrıntı vermedi.
Sol kanattaki Meretz Partisi'nden Bölgesel İşbirliği Bakanı Issawi Frej ise olumlu bir yola başlangıç sayılan toplantının bir dönüm noktası olarak kabul edilebileceğini belirtti. Frej aynı zamanda şu ifadelere başvurdu:
“Bennett hükümeti, değişim hükümetidir. Yapısı nedeniyle şu anda bir Filistin devletinin kurulmasını müzakere edemeyecek olduğu doğru; ancak, İsrail ile Filistin arasında bu düzeyde bir toplantının yapılmadığı 11 yıl iki hükümet arasında kaydedilen anlaşmazlığı tersine döndürmekle, Binyamin Netanyahu'nun iletişim kesikliğine neden olan politikasını değiştirmekle, Filistinlilerin acılarını dindiren ve güveni tazeleyen ufukların açılmasıyla ilgileniyor. Eylül 2010 itibariyle Filistin Otoritesi ile görüşmeleri kesen Netanyahu hükümeti, sürekli olarak Hamas ile temastaydı. Normal olamayan bu durum, iki halkın yararına da olmadı.”
Muhalif İsrail sağı, Gantz'ın Abbas ile görüşmesini eleştirdi. Dini Siyonizm Listesi lideri Bezalel Smotrich, görüşmenin Batı Şeria'da Ebu Mazen liderliğindeki Fetih adamlarının saldırılarına maruz kalan yerleşimcileri sırtından bıçakladığını öne sürdü.
Filistinli gruplar ise kendi deyimleriyle Filistinlileri sırtından vuran bu görüşmenin Filistin dahilindeki bölünmeyi derinleştireceğini, durumu daha da karmaşıklaştıracağını vurguladı. Hamas Sözcüsü Hazım Kasım, şu açıklamalarda bulundu:
“Filistin Otoritesi Başkanı Mahmud Abbas'ın Siyonist Savaş Bakanı Benny Gantz ile görüşmesi tüm yurtseverler tarafından kınanıyor ve reddediliyor. Filistin halkımızın ulusal ruhuna aykırılık teşkil ediyor. Bu tür toplantılar, Ramallah'taki Otorite liderliğinin Filistin halkı için her şeyi başarma olasılığı konusunda bıraktığı olumsuz izlenimi koruyor. Filistin'deki siyasi bölünmeyi derinleştiren bu yaklaşım, Filistin'deki durumu karmaşıklaştırıyor. Otorite liderliği ile işgal arasındaki bu görüşmeler, işgal üzerinden normalleşmek isteyen bazı tarafları cesaretlendiriyor; Filistin'in normalleşmeyi reddeden konumunu zayıflatıyor.”
Filistin İslami Cihad hareketinin sözcüsü Tarık Selmi ise “İşgalci İsrail’in suç işlediği, kuşatmada bulunduğu ve saldırganlık yaptığı sırada gerçekleşen bu toplantı, halkımızın sırtında bir bıçak darbesi sayılıyor. Gantz'ın emriyle işgal ordusu tarafından öldürülen çocukların kanı hala yerde ve bu kanlar henüz kurumadı. Otorite ve liderliği, ulusal uzlaşmaya ve işgale hizmet eden koşulların belirlenmesine sırtını dönüyor” vurgusunda bulundu.
Abbas'ın başkanlığındaki Kurtuluş Örgütü'nden gruplar da söz konusu toplantıyı eleştirdi. Toplantıyı çatışmayı çözmenin tek yolu olarak ekonomik çözüme odaklanan ABD destekli İsrail vizyonuna boyun eğiş olarak değerlendiren Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, “Bu toplantı, işgalci İsrail ile imzalanan anlaşmalardan çekilerek, İsrail ile her türlü siyasi, güvenlik ve ekonomik ilişkileri durdurarak ulusal ve merkez konseyler tarafından, genel sekreterler toplantılarında verilen ulusal kararları ihlal ediyor” açıklamalarına başvurdu.
Cephe, toplantının İsrail Başbakanı Naftali Bennett ABD ziyareti öncesi ve sırasında Filistinlilerin herhangi bir siyasi hakkını ve bir Filistin devletinin varlığını reddettiği, yerleşimciği genişletmeye vurgu yaptığı sırada geldiğini doğruladı.
Filistin Halk Partisi (HŞF) Siyasi Büro Üyesi Velid el-Avad ise siyasi çözüm yerine ekonomik çözüme gidişi temsil ettiğini vurguladığı söz konusu toplantının özellikle Eylül ayı sonlarında Birleşmiş Milletler'e (BM) gidilmesi öncesinde Filistin tutumunu zayıflattığını vurguladı.



FAO: Gazze Şeridi'ne yönelik insani yardımların sınırsız erişimini sağlamak için çalışıyoruz

Gıda yardımı bekleyen Filistinli çocuklar (Reuters)
Gıda yardımı bekleyen Filistinli çocuklar (Reuters)
TT

FAO: Gazze Şeridi'ne yönelik insani yardımların sınırsız erişimini sağlamak için çalışıyoruz

Gıda yardımı bekleyen Filistinli çocuklar (Reuters)
Gıda yardımı bekleyen Filistinli çocuklar (Reuters)

İsrail'in sürdürdüğü savaş nedeniyle Gazze Şeridi benzeri görülmemiş bir açlıkla boğuşurken, Birleşmiş Milletler'e (BM) bağlı beş kurumun raporu, özellikle Afrika ve Batı Asya'da bazı bölgelerin ciddi gıda güvensizliği, artan gıda fiyatları ve biriken krizlerin etkilerinden mustarip olduğunu gösterdi.

Gazze Şeridi'nde yaşananlara değinmeyen rapor, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (IFAD), Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Dünya Gıda Programı (WFP) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yayınlandı. ‘2025 Dünya Gıda Güvenliği ve Beslenme Durumu’ başlığını taşıyan rapor, sınırlı ilerleme ve ülkeler arasındaki bariz eşitsizliklerden oluşan karmaşık bir gerçeği ortaya koyuyor.

FAO Tarımsal Gıda Ekonomisi ve Politikası Bölümü Direktörü David Laborde, Şarku'l Avsat’a verdiği demeçte, raporun sonuçlarının Gazze Şeridi'ndeki gıda kriziyle ilgili ayrıntılı veriler içermediğini, küresel ve bölgesel eğilimlere odaklandığını ve ayrıntılı analizler sunmadığını söyledi.

Ancak Laborde, FAO'nun Gazze Şeridi'nde hasar değerlendirmesi, açlık tehlikesi konusunda acil uyarılar yayınlama, insani yardımların sınırsız erişimini sağlama ve kaynakların aşırı kısıtlı olmasına rağmen gıda üretimini desteklemek için sınırlı pilot programlar uygulama gibi çabalar gösterdiğini belirtti.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi, “Gazze halkının aç bırakılmasına artık son verilmeli” dedi. WHO ise Gazze Şeridi'ndeki yetersiz beslenmenin ‘tehlike arz eden seviyelere’ ulaştığı uyarısında bulundu.

Laborde, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, raporda yer alan en önemli noktaları değerlendirdi; gıda fiyatlarındaki artış, bunun çocuklar üzerindeki yıkıcı etkileri ve krizi kontrol altına almada etkili olduğu kanıtlanmış ulusal politikaları ele aldı.

Birbiriyle iç içe geçmiş krizler

2021 ila 2023 yılları arasında dünya, son yılların en yüksek gıda fiyatı enflasyonunu yaşadı. Raporda, Kovid-19 salgını, Ukrayna'daki savaş, iklim şokları ve enerji fiyatlarındaki muazzam yükselişin bu büyük artışın ana itici gücü olduğu belirtiliyor.

Laborde, “Pandemi sonrası ekonomilerin yeniden açılmasıyla enerji fiyatları yükselmeye başladı ve Ukrayna'da savaşın patlak vermesiyle birlikte keskin bir artış gösterdi. Ticaret kısıtlamaları, arz kıtlığı, ana üretim bölgelerinin zarar görmesi, buğday, mısır, ayçiçek yağı ve gübre fiyatları, küresel pazarlara bağımlı olan düşük ve orta gelirli ülkeleri ciddi şekilde etkiledi ve küresel gıda fiyatlarının yüzde 18 artmasına neden oldu” ifadelerini kullandı.

Açlık azalıyor... ancak eşitsizlik derinleşiyor

Rapora göre, 2024 yılında dünya çapında açlık çeken insan sayısı 673 milyona ulaşacak. Bu rakam, 2023 yılında 688 milyon olan sayıya kıyasla hafif bir düşüşe işaret ediyor. Ancak bu iyileşme temel olarak Hindistan ve bazı Latin Amerika ülkelerinden gelen verilerin değişmesinden kaynaklanırken, Afrika ve Batı Asya'da açlık oranları artmaya devam etti.

frgty
Pakistan'daki çiftçiler (FAO)

Sadece Afrika'da 307 milyondan fazla insan açlık çekiyor ve bu, kıtanın nüfusunun yüzde 20'sinden fazlasını oluşturuyor. Batı Asya'da da 39 milyondan fazla insan, yani nüfusun yaklaşık yüzde 12,7'si kronik açlık çekiyor. Genel eğilim bazı bölgelerde ilerleme gösterirken, diğer bölgelerde, özellikle uzun süreli krizler ve çatışmalarla karşı karşıya olan bölgelerde gerileme gösteriyor.

Raporda, 2030 yılına kadar yetersiz beslenenlerin sayısının 512 milyona ulaşacağı ve bunların yaklaşık yüzde 60'ının Afrika'da olacağı tahmin ediliyor.

Gıda enflasyonu çocukları etkiliyor

Rapordaki en önemli mesajlardan biri, gıda fiyatlarındaki artış ile çocukların yetersiz beslenmesi arasındaki doğrudan ilişki. Bu durumu ‘endişe verici’ olarak nitelendiren Laborde, gıda fiyatlarındaki yüzde 10'luk artışın, beş yaşın altındaki çocuklarda genel zayıflık vakalarında yüzde 2,7 ila 4,3 arasında, şiddetli zayıflık vakalarında ise yüzde 4,8 ila 6,1 arasında bir artışla ilişkili olduğunu belirtti.

Laborde, zayıflamanın hayatı tehdit eden bir durum olduğunu ve çok ciddi bir beslenme yetersizliğinin göstergesi olduğunu ifade etti. Fiyatlar yükseldiğinde, aileler daha ucuz ve besin değeri daha düşük gıdalara yöneliyor ve bu da çocukların sağlığını doğrudan etkiliyor.

Raporda ayrıca, erken çocukluk döneminde yetersiz beslenmenin uzun vadeli fiziksel ve zihinsel hasara yol açabileceği ve bu durumun gelecekteki büyüme, eğitim ve ekonomik üretkenliği engelleyebileceği konusunda uyarıda bulunuldu.

Dayanıklılık kapasitesindeki farklılıklar

Küresel zorluklara rağmen, tüm ülkeler süreçten aynı derecede etkilenmedi. Bazı ülkeler, etkili sosyal koruma sistemleri, esnek ticaret politikaları ve veri ve altyapı yatırımları sayesinde daha fazla dayanıklılık gösterdi. Buna karşılık, sıkı fiyat kontrollerine başvuran ve mali alan darlığı, zayıf güvenlik ağları ve gıda ithalatına büyük ölçüde bağımlılık gibi yapısal farklılıklar gösteren ülkeler, piyasalarda bozulmalar ve gıda güvenliğinin bozulmasıyla karşı karşıya kaldı.

Raporda, en etkili önlemlerin temel mallara geçici vergi muafiyetleri, enflasyona göre ayarlanan sosyal koruma programları (nakit veya ayni transferler gibi) ve tarım, lojistik, araştırma ve geliştirme, depolama ve ulaşım altyapısına yapılan uzun vadeli yatırımlar olduğu ortaya konuyor.

2030'a beş yıl kaldı

Son olarak, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için sadece beş yıl kaldığını belirten Laborde, raporun önümüzdeki dönem için sekiz ana öncelik belirlediğini ifade etti. Laborde, açlık ve gıda güvensizliğinden en çok etkilenenler için bu öncelikleri şöyle sıraladı: Zayıf nüfus gruplarını korumak, sosyal koruma sistemlerini güçlendirmek, mali ve parasal politikaları uyumlaştırmak, esnek gıda ve tarım sistemlerine yatırım yapmak, verileri ve pazar şeffaflığını iyileştirmek, piyasayı bozan politikalardan kaçınmak, stratejik gıda rezervlerini korumak ve yapısal eşitsizlikleri gidermek.