Okullarda uyum haftası başladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Okullarda uyum haftası başladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB) yürütülen 2021-2022 eğitim öğretim yılı hazırlıkları kapsamındaki okula uyum eğitimleri 3 gün sürecek.
Bakanlığın illere gönderdiği yazıya göre, okul öncesi eğitim ve ilkokul 1. sınıf okula uyum çalışmalarında oyun ve açık hava etkinliklerine ağırlık verilecek.
Öğrencilerin öğretmenler gözetiminde oyun, drama, sosyal ve sportif etkinlikler yoluyla öğrenme ortamını, okulunu, sınıfını, arkadaşlarını tanıması ve okul kurallarını öğrenmesi sağlanacak.
Velilere ve öğrencilere, salgın tedbirleri kapsamında maske kullanımı, hijyen, fiziki mesafe, kişisel temizlik, sağlıklı beslenme, uyku düzeni, öz bakım ve benzeri konularda bilgilendirmeler yapılacak.
Okul rehber öğretmen/psikolojik danışmanları uyum çalışma süreç ve etkinliklerine aktif olarak katılacak. Taşımalı eğitim öğrencileri de yerel imkanlar ölçüsünde uyum eğitiminden yararlandırılacak.

Adım adım yüz yüze eğitime geçiş
Bakanlık tarafından geçen yılın mart ayında Türkiye'de ilk Kovid-19 vakasının görülmesinin ardından ülke genelinde eğitim, kimi zaman uzaktan, kimi zaman da yüz yüze yürütüldü.
Kovid-19 salgını tedbirleri kapsamında, uzaktan eğitim yoluyla başlatılan 2020-2021 eğitim öğretim yılında da eğitim yine TRT EBA, EBA ve canlı dersler kullanılarak belirli dönemlerde uzaktan, öğrenci sayısının ve okula devam edilen gün sayısının azaldığı seyreltilmiş uygulamalarla da belirli dönemlerde yüz yüze yürütüldü.

İlkokul, ortaokul ve lise kademesindeki yaklaşık 18 milyon öğrencinin 2020-2021 eğitim öğretim yılı karneleri, 18 Haziran'dan itibaren e-Okul'dan erişime açıldı ve 2 Temmuz'a kadar okullarda öğrencilerin ihtiyaçlarına göre etkinlikler gerçekleştirildi. Daha sonra 1,5 yılı kapsayan Ulusal Destekleme Programı'nın (UDEP) yaz tatili bölümü olan "Telafide Ben de Varım" programı 5 Temmuz-31 Ağustos tarihlerinde düzenlendi.
Türkiye genelinde veliler, öğretmenler ve öğrenciler, ilk Kovid-19 vakasının görülmesinin üzerinden geçen 1,5 yılın ardından tam zamanlı yüz yüze eğitime hazırlanıyor.
Ülke genelinde tüm kademe ve tüm sınıf seviyelerindeki yaklaşık 18 milyon öğrenci ve 1 milyonun üzerinde öğretmen, tıpkı Kovid-19 salgını öncesinde olduğu gibi 6 Eylül itibarıyla haftada 5 gün yüz yüze eğitime katılacak.

Eğitim öğretim faaliyetleri sırasında okullarda alınması gereken tedbirlere ilişkin olarak hazırlanan "Kovid-19 Salgınında Okullarda Alınması Gereken Önlemler Rehberi" tüm okullara duyuruldu. Rehberde, servislerdeki ve okullardaki hijyen tedbirleri, maske kullanımı, havalandırma gibi tüm Kovid-19 tedbirleri tek tek sıralandı.

İstanbul
Okullara ebeveynlerinin eşliğinde gelen öğrenciler, maske kontrolü ve HES kodu sorgulamasının ardından okullarının bahçesine alındı. Okul bahçesinde oluşturulan masalarda servis kayıtları da yapılan öğrenciler, isimlerinin okunmasının ardından sınıflarına geçti.
Sınıflarında kendileri için hazırlanan balonlar ve süslemelerle karşılanan öğrencilerin heyecanlı oldukları gözlendi.
İncirlik Ahmet Hamdi Tanpınar İlköğretim Okulu Müdürü Erbil Tek, AA muhabirinin sorularını yanıtlayarak, özellikle bakanlığın pandemi sürecinde ortaya koymuş olduğu 'okulum temiz' belgesiyle alakalı bütün çalışmaları yaptıklarını belirterek, "Kriterleri yerine getirerek yaz döneminde 'okulum temiz' belgesini temin ettik. İncirlik Ahmet Hamdi Tanpınar İlkokulu olarak belgemizi de aldıktan sonra gerek hijyen, gerek güvenlik koşulları anlamında bütün hazırlığımızı yaparak bugün itibarıyla öğrencilerimizi kabul ettik" diye konuştu. 

"Velilerimiz gönlü rahat bir şekilde çocuklarını bize teslim edebilir"
Bundan sonraki sürecin veliler, öğrenciler ve kendilerine düştüğünü kaydeden Tek, kesintisiz bir eğitimin tüm kademelerde devam etmesini umduklarını dile getirdi.
Bugün okul öncesi ve birinci sınıfların oryantasyon denilen uyum eğitimine başladığını anımsatan Tek, şöyle devam etti:
"1-2-3 Eylül olmak üzere 3 günlük eğitime başladılar. 6 Eylül itibarıyla bütün kademelerde bütün sınıflar başlayacak. Onlara da hazırız. İmkan sağlayan devletimize ve bakanlığımıza teşekkür ediyorum. Yeni eğitim öğretim yılının kesintisiz bir şekilde geçmesini temenni ediyorum. Allah hayırlı etsin. Veliler rahat olabilirler. Bizler her koşulu fazlasıyla sağlamış durumdayız. Velilerimiz gönlü rahat bir şekilde çocuklarını bize teslim edebilirler. O noktada herhangi bir sıkıntımız yok. Süreci hep birlikte göreceğiz."

İzmir
İzmir'de, okul öncesi ve ilkokul birinci sınıf öğrencilerinin 3 gün sürecek yüz yüze uyum eğitimi başladı.
Kentte 31 bin 777 okul öncesi ve 53 bin 961 birinci sınıf öğrencisi, okul heyecanı yaşadı. Yüz yüze eğitim öncesinde okullar, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) önlemleri kapsamında dezenfekte edildi, sınıflarda düzenlemeler yapıldı.

Ortak alanlardaki panolara salgına karşı bilgilendirici broşürler asıldı, sınıfların yanı sıra bahçe ve koridorlar gibi ortak alanlara sosyal mesafenin korunmasını hatırlatan etiketler konuldu.Okul öncesi ve ilkokul 1. sınıf öğrencilerinin yüz yüze yürütülecek okula uyum haftası eğitimleri başladı.
Bornova ilçesindeki Fatih Sultan Mehmet İlkokulu'nda eğitim gören öğrenciler de aileleriyle birlikte okula geldi. Öğrenciler maske takmaya özen gösterirken öğretmenleri de salgına yönelik uyarılara dikkat etmeleri gerektiğini anlattı.

Okul bahçesinde sınıfların belirlenmesinin ardından minikler okula girerek sıralarına oturdu.
Bazı çocuklar bu sırada duygulandı ve gözyaşlarına hakim olamadı.

Trakya
Edirne'de öğrenim görecekleri okullara aileleriyle gelen minik öğrenciler, okula başlamanın mutluluğunu yaşadı.
Öğrenciler okul bahçesinde düzenlenen bayrak töreninin ardından ders başı yaptı.

Velilerden Süleyman Akoğlu, AA muhabirine, salgın döneminde okula başlayan öğrencilere başarı diledi.
Çocuklar kadar ailelerinin de heyecanlı olduğunu belirten Akoğlu, "Heyecanımız büyük, sabah 06.00'da kalktık. Defter ve kitapların hazırlıkları yapıldı. Bu heyecanı biz de yaşadık açıkçası" dedi.
Burak Önder de okulların açılmasından dolayı mutlu olduğunu dile getirerek, tüm öğrencilere sağlıklı ve başarılı eğitim dönemi diledi.

Kırklareli ve Tekirdağ'da da anaokulu ve ilkokul 1'inci sınıflarda uyum eğitimi başladı.
Tekirdağ'da öğrenciler, okul bahçesinde düzenlenen bayrak töreninin ardından sınıflara alındı.
 



Bilim insanları "Kitlesel yok oluş döneminde miyiz?" sorusunu yanıtladı

İnsan eliyle yeryüzünden silinen hayvanlardan biri olan dodonun soyu 1681'de tükenmişti (AP)
İnsan eliyle yeryüzünden silinen hayvanlardan biri olan dodonun soyu 1681'de tükenmişti (AP)
TT

Bilim insanları "Kitlesel yok oluş döneminde miyiz?" sorusunu yanıtladı

İnsan eliyle yeryüzünden silinen hayvanlardan biri olan dodonun soyu 1681'de tükenmişti (AP)
İnsan eliyle yeryüzünden silinen hayvanlardan biri olan dodonun soyu 1681'de tükenmişti (AP)

Bilim insanları, bazı çalışmaların aksine, halihazırda bir kitlesel yok oluş olayı yaşanmadığını öne sürdü. 

Dünya tarihinde bugüne kadar bilinen 5 kitlesel yok oluş olayı yaşanırken, bunlardan sonuncusu yaklaşık 66 milyon yıl önce Dinozorlar Çağı'nı sona erdirmişti. 

Kitlesel yok oluş, gezegendeki canlı türlerinin yaklaşık yüzde 75'inin 2 milyon yıl gibi kısa bir süre zarfında soyunun tükenmesini ifade ediyor. 2 milyon yıl uzun gibi görünse de Dünya'nın 4,5 milyar yıllık tarihinde aslında çok kısa bir zaman aralığına denk geliyor.

Bazı uzmanlar biyoçeşitlilikteki endişe verici düşüş nedeniyle halihazırda 6. kitlesel yok oluşun yaşandığını ve bunun öncekilerden farklı olarak insan eliyle gerçekleştiğini öne sürüyor.

Ancak bulguları hakemli dergi PLOS Biology'de yayımlanan yeni bir çalışmaya göre bu varsayım yanlış. Araştırmacılar biyoçeşitlilik azalsa da bunun, kitlesel yok oluş kategorisine girecek hızda yaşanmadığını belirledi.

Arizona Üniversitesi'nden John Wiens ve Harvard Üniversitesi'nden Kristen Saban, Dünya Doğayı Koruma Birliği'nin (IUCN) değerlendirmeye aldığı 22 bin bitki ve hayvan cinsi hakkındaki son 500 yılın verilerini inceledi. 

Araştırmacılar, daha kapsamlı bir evrimsel tarihi yansıttığı için tür yerine cins düzeyinde değerlendirme yapmayı tercih etti. Cins, farklı ancak birbiriyle ilişkili türleri gruplandıran biyolojik sınıflandırmayı ifade ediyor. Çalışmaya yaklaşık 163 bin tür dahil edildi.

Bilim insanları 1500'den bu yana 90'ı hayvan ve 12'si bitki olmak üzere toplam 102 cinsin yok olduğunu saptadı.

Araştırmacılar bu rakamın, incelenen canlı gruplarının sadece yüzde 0,5'ine denk gelmesinden dolayı kitlesel yok oluştan söz edilemeyeceğini savunuyor.

Ayrıca soyu tükenen canlıların zaman ve mekan açısından eşit dağılmadığı da gözlemlendi. Örneğin bu olayların dörtte üçünden fazlası adalarda meydana gelmişti. 

Yok oluşların çoğunun memeliler (21 cins) ve kuşlar (37 cins) arasında yaşandığı da belirlendi.

Bunun yanı sıra şaşırtıcı bir şekilde, cins düzeyindeki yok olma oranlarının azalmaya başladığı ve en hızlı kayıpların 1870'ler, 1890'lar ve 1900'lerde yaşandığı tespit edildi.

Wiens bulgular hakkında şu ifadeleri kullanıyor: 

Bitki ve hayvan cinslerinin yok oluşunun çok nadir yaşandığını, bunların çoğunlukla sadece adalardaki cinsler olduğunu ve bu yok oluşların son 100 yılda hızla artmak yerine aslında yavaşladığını gördük.

2023'te yapılan başka bir çalışmada 5 bin 400 omurgalı hayvan cinsi incelenmiş ve canlıların soyunun "hızla tükendiği", halihazırda 6. kitlesel yok oluşun yaşandığı öne sürülmüştü. 

Ancak Wiens bu çalışmanın balıklar, böcekler ve bitkileri hesaba katmaması nedeniyle net bir tablo çizemediğini savunuyor.

Öte yandan bu çalışmada, son 1 milyon yıl içinde hiç olmadığı kadar hızlı bir tür ve cins kaybı yaşandığı için bu sonuca varılmıştı. Makalenin yazarları Gerardo Ceballos ve Paul Ehrlich, CNN'e yaptıkları açıklamada şöyle diyor:

Diğer bir deyişle, önceki yüzyılda kaybolan binlerce türün normal şartlarda yok olması binlerce yıl sürerdi. Bu eğilim evrenseldir ve omurgalılar, omurgasızlar, bitkiler, mantarlar ve mikroplar dahil tüm organizmaları etkiliyor.

Yeni çalışmanın yazarları halihazırda bir yok oluş tehdidi olmasa da biyoçeşitlilikteki azalmanın ciddiyetini koruduğunun altını çiziyor.

Wiens "Gelecekteki yok oluşların, insanları tehdit ettiği için değil, insanların diğer türleri yok oluşa sürüklemesinin ahlaki açıdan yanlış olması nedeniyle durdurulması gerektiğini savunuyoruz" diye açıklıyor.

Manchester Üniversitesi'nden ve iki çalışmada da yer almayan Sadiah Qureshi ise "6. kitlesel yok oluşla ilgili iddialar harekete geçme çağrısı görevi görebilir ancak kayıplarla ilgili kıyametvari iddialar da insanlarda hiçbir şey yapamayacakları hissi yaratabilir" diyerek ekliyor: 

Hâlâ anlamlı bir fark yaratabileceğimizi unutmamalıyız; bu yüzden umudu korumak önemli.

Independent Türkçe, CNN, Phys.org, PLOS Biology, PNAS


Ünlü ressamın tablosundaki renk gizemi aydınlatıldı

Jackson Pollock'un Number 1A, 1948 adlı eseri New York'taki Modern Sanat Müzesi'nde sergileniyor (AP)
Jackson Pollock'un Number 1A, 1948 adlı eseri New York'taki Modern Sanat Müzesi'nde sergileniyor (AP)
TT

Ünlü ressamın tablosundaki renk gizemi aydınlatıldı

Jackson Pollock'un Number 1A, 1948 adlı eseri New York'taki Modern Sanat Müzesi'nde sergileniyor (AP)
Jackson Pollock'un Number 1A, 1948 adlı eseri New York'taki Modern Sanat Müzesi'nde sergileniyor (AP)

Bilim insanları Jackson Pollock'un bir tablosundaki mavi rengin kaynağını tespit etti.

Soyut dışavurumculuğun öncülerinden Amerikalı ressam Pollock'un Number 1A, 1948 adlı eseri, farklı renklerdeki boyaların tuvale sıçratılmasıyla sanatçının klasik tarzını yansıtıyor.

Daha önceki çalışmalarda ressamın temel paletinin parçası olan kırmızı ve sarı pigmentler belirlense de tablodaki canlı mavi renk tanımlanamamıştı.

Pollock'un tuvalde turkuaz boya kullandığı tahmin ediliyordu ancak hakemli dergi PNAS'te 15 Eylül Pazartesi günü yayımlanan çalışma, eserde aslında manganez mavisinin tercih edildiğini saptadı.

Araştırmacılar mavi boyadan örnekler alarak Raman spektroskopisi adlı bir yönteme başvurdu. Bu yöntemde lazerlerle ışık saçılıyor ve boya moleküllerinin titreşimi ölçülerek renk belirleniyor.

Yeni çalışma Pollock'un manganez mavisini kullandığına dair ilk kesin kanıtı sunuyor.

Stanford Üniversitesi'nden makalenin ortak yazarı Edward Solomon, "Bazı çarpıcı renklerin nereden geldiğini moleküler düzeyde anlamak gerçekten ilginç" diyor.

Manganez mavisi bir zamanlar sadece sanatçılar arasında değil, çimento boyası olarak kullanıldığı inşaat sektöründe de yaygındı. Ancak çevreye zarar verdiği endişelerinden dolayı 1990'larda kullanımdan kaldırılmaya başlandı.

Bilim insanları ayrıca örnekleri inceleyerek bu kadar canlı bir renk tonunun nasıl ortaya çıktığını da anlamaya çalıştı.

Araştırmaya göre bu pigment, ışığın elektronlarla etkileşimi sonucu yeşil ve mor ışığı emip yalnızca saf maviyi yansıttığı için bu kadar berrak görünüyor.

New York'taki Modern Sanat Müzesi'nden Abed Haddad, Pollock'un eserleri kaotik görünse de ressamın bu yorumu reddettiğini ve çalışmalarını sistemli bulduğunu söylüyor.

Çalışmanın ortak yazarı Haddad şu ifadeleri kullanıyor:

Aslında bizim çalışma şeklimizle Jackson Pollock'un resim yapma şekli arasında birçok benzerlik görüyorum.

Independent Türkçe, AP, Artnet, PNAS


Komedi ustasından yeni gerilim: İki yıldız başrollerde

Hizmetçi Millie rolündeki Sydney Sweeney'ye (önde) Nina'yı canlandıran Oscar adayı Amanda Seyfried (arkada) eşlik ediyor (Lionsgate)
Hizmetçi Millie rolündeki Sydney Sweeney'ye (önde) Nina'yı canlandıran Oscar adayı Amanda Seyfried (arkada) eşlik ediyor (Lionsgate)
TT

Komedi ustasından yeni gerilim: İki yıldız başrollerde

Hizmetçi Millie rolündeki Sydney Sweeney'ye (önde) Nina'yı canlandıran Oscar adayı Amanda Seyfried (arkada) eşlik ediyor (Lionsgate)
Hizmetçi Millie rolündeki Sydney Sweeney'ye (önde) Nina'yı canlandıran Oscar adayı Amanda Seyfried (arkada) eşlik ediyor (Lionsgate)

Sydney Sweeney ve Amanda Seyfried, The Housemaid fragmanında aynı malikanede tehlikeli bir yakınlık kuruyor.

Paul Feig'in yönetmenliğini üstlendiği gerilim filmi The Housemaid, ABD'de 19 Aralık'ta gösterime girecek. Filmin Türkiye'deki vizyon tarihi ise 9 Ocak 2026.

Oyuncu kadrosunda Brandon Sklenar, Michele Morrone ve Elizabeth Perkins'in de yer aldığı film, 45 yaşındaki Amerikalı yazar Freida McFadden'ın aynı adlı romanından uyarlandı.

The Housemaid, zengin çift Nina ve Andrew'un yanında hizmetçilik yapmaya başlayan Millie'nin hikayesini anlatıyor. Millie, kısa süre sonra çiftin tehlikeli sırlar sakladığını öğreniyor. 

Millie'yi canlandıran Sweeney fragmanda, "Bu işe ihtiyacım var. Kaybedemem. Geri dönmek istemiyorum" sözleriyle dikkat çekiyor.

McFadden'ın 2022 tarihli aynı adlı çok satan romanından uyarlanan senaryoyu Rebecca Sonnenshine kaleme aldı. Küçük Bir Rica (A Simple Favor) ve Ajan (Spy) gibi filmlerle tanınan Feig de kamera arkasına geçti.

Feig ve oyuncular, nisanda CinemaCon sahnesinde filmi tanıtmış ve ilk görüntüleri paylaşmıştı. Feig, neden komedi ağırlıklı projelerden sonra bir gerilim filmi çekmeyi tercih ettiğini şöyle açıklamıştı: 

Gerilim, korku ve komedi bu filmde birbirine öyle güzel sarılıyor ki... Benim için bir hayalin gerçekleşmesi gibi.

Sweeney ise kaynak eserin büyük bir hayranı olduğunu dile getirmişti. "Ben tam bir kitap aşığıyım, okumayı çok seviyorum" diyen oyuncu, McFadden'ın Hizmetçi (The Housemaid) üçlemesini bir haftada bitirdiğini anlatmıştı. Euphoria yıldızı, projeye dair ise şunları eklemişti: 

Karakterler kusurlu ve darmaduman ama bu da onları gerçekçi kılıyor.

Independent Türkçe, Hollywood Reporter, Variety