Biden’dan Bennett’e nükleer program üzerinde baskı yapmama sözü

Negev Çölü’ndeki Dimona Nükleer Santrali’nin Eylül 2002'deki görüntüsü. (AFP)
Negev Çölü’ndeki Dimona Nükleer Santrali’nin Eylül 2002'deki görüntüsü. (AFP)
TT

Biden’dan Bennett’e nükleer program üzerinde baskı yapmama sözü

Negev Çölü’ndeki Dimona Nükleer Santrali’nin Eylül 2002'deki görüntüsü. (AFP)
Negev Çölü’ndeki Dimona Nükleer Santrali’nin Eylül 2002'deki görüntüsü. (AFP)

Tel Aviv ve Washington'dan yetkililer, ABD Başkanı Joe Biden’ın geçtiğimiz hafta Beyaz Saray’da görüştüğü İsrail Başbakanı Naftali Bennett’e İsrail’in nükleer programı konusunda ABD başkanlarının geleneksel vaatlerine bağlı kalmaya devam edeceğine dair söz verdiğini aktardılar.
Beyaz Saray’dan ve İsrail Başbakanlık ofisinden ise söz konusu haberler hakkında yorum yapılmadı. Walla internet sitesinin siyaset muhabiri Barak Ravid, üst düzey siyasi kaynakların kendisine Bennett'ın Biden’dan söz talep ettiğini, Biden'ın da Bennett’ın talebini stratejik mutabakatlar çerçevesinde değerlendirdiğini öne sürdürler.
İsrail’in 1960’ı yılların başından bu yana nükleer alandak muğlaklık politikasını sürdürdüğü biliniyor. Tel Aviv, Ortadoğu’ya nükleer silah sokan ilk ülke olmayacağını vurguluyor. Ancak Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'nı imzalamaktan ise kaçınıyor ve Dimona'daki nükleer reaktörü uluslararası denetime tabi tutmayı reddediyor. Washington, eski Başkan Richard Nixon zamanından, 1969’dan bu yana İsrail ile arasındaki stratejik anlaşmalarda baskı uygulamama ve nükleer projesi üzerinde Batı’nın Tel Aviv’e baskı yapmasına izin vermeme yönünde politika sürdürüyor. Bu taahhüt ilk kez eski İsrail Başbakanı Golda Meir’e verildi.  Gerald Ford, Jimmy Carter, Ronald Reagan, George HW Bush, Bill Clinton, George W.Bush, Barack Obama ve Donald Trump'a kadar her ABD Başkanı dönemin İsrail başbakanlarıyla yaptığı görüşmede de bu taahhüdü yineledi.
Ravid konuyla ilgili haberinde şu ifadelere yer verdi:
“ABD ve Avrupa, İsrail'in 1960'ların sonlarından bu yana, uzun menzilli ‘Jericho’ balistik füze sistemlerine monte edilebilecek bir atom bombası cephaneliğine sahip olduğuna inanıyor. Yine de İsrail'in sorumlu davrandığı, bu silahı birdenbire ve koordinasyonsuz bir şekilde kullanmayacağı görüşü hakim. Bu nedenle onu destekliyor ve İran veya Kuzey Kore ile yaptığından farklı olarak üzerinde baskı uygulamaktan kaçınmayı taahhüt ediyor.”
Walla haber ajansına göre, söz konusu dönemde anlaşmalar sözlüydü ve resmi olarak belgelenmemişti. Ancak 1998’de Wye River Anlaşması'na yol açan müzakereler sırasında, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Başkan Clinton'dan anlaşmaları kağıt üzerinde yazılı olarak hazırlamasını istedi. Clinton, Netanyahu'nun talebini kabul etti ve ABD'nin İsrail'in "stratejik caydırıcılığını" sürdürmesine izin vereceğini ve silah kontrolü veya silahsızlanma anlaşmalarının "İsrail'e zarar vermeyeceğini" taahhüt eden bir belge imzaladı. 1999’da Ehud Barak İsrail Başbakanı olarak göreve geldiğinde Clinton belgeyi yeniden imzaladı. Başkan George W. Bush da İsrail Başbakanı Ariel Şaron ve ondan sonra Ehud Olmert ile çalışırken taahhüdü mektubunu imzaladı.
Haberde, Barack Obama 2009 yılında ABD Başkanı olarak Beyaz Saray'a girdiği sırada İsrail’in kendisine nükleer konusunda baskı yapacağından endişe ettiği iddia edildi. Ancak Obama, Mayıs 2009'da Netanyahu ile yaptığı ilk görüşmeden önce belgeyi imzaladı. Ancak Washington Times gazetesi, Obama'nın Netanyahu ile arasındaki görüşmeden altı ay sonra belgeyi imzaladığını ortaya çıkardı.
Başkan Trump da Şubat 2017'de Netanyahu ile görüşmesinden önce benzer bir belgeyi imzaladı. New Yorker dergisi, belgenin imzalanmasına, Trump yönetimindeki üst düzey yetkililerin belgelerden haberdar olmaması nedeniyle İsrail büyükelçisi Ron Drummer ile Başkan Trump'ın danışmanları arasında gerginlik yaşandığını aktardı. Zira Obama yönetiminin iktidarı devretme sürecinde birçok engelle karşılaşıldı ve bu durum ‘büyük felaket dönemi’ olarak adlandırıldı. Obama yönetimindeki yetkililer, ‘İsraillilerin Obama döneminde belgeyi hile ve aldatma yoluyla çıkarmaya çalıştıklarına’ inanıyordu.



İdris: Sudan hükümetinin öncelikleri barış ve temel hizmetlerin sağlanmasıdır

Sudan Başbakanı Kamil İdriss (Reuters)
Sudan Başbakanı Kamil İdriss (Reuters)
TT

İdris: Sudan hükümetinin öncelikleri barış ve temel hizmetlerin sağlanmasıdır

Sudan Başbakanı Kamil İdriss (Reuters)
Sudan Başbakanı Kamil İdriss (Reuters)

Sudan Başbakanı Kamil İdris, dün yaptığı açıklamada, ordunun "bize dayatılan varoluşsal bir savaş" yürüttüğünü belirterek, hükümetin barışı memnuniyetle karşıladığını ve "tüm kapıların açık" olduğunu vurguladı.

İdriss, devlet televizyonuna verdiği röportajda, "Hükümetin öncelikleri, halkın kabul edebileceği düzenlemelere uygun olarak barış ve güvenlikle temel hizmetlerin sağlanmasıdır," diyerek, "Kalıcı çıkarlarımıza odaklanıyoruz. Kalıcı dost veya kalıcı düşman yoktur" ifadelerini kullandı.

Sudan Başbakanı, "altının depolanması ve yasal olarak elden çıkarılması için birleşik bir portföy oluşturulacağını" belirtti.

Kaçakçılıkla mücadelenin "en önemli önceliklerden biri olduğunu ve yaklaşan ekonomik denetimlerin ülke ekonomisini canlandıracağını" vurguladı.

İdris, "Ekonomik kararlar ve kontrolleri yakında çıkaracağız ve bunları kararlılıkla uygulayacağız" dedi.


Axios: Amerika, hükümetin, Hizbullah’ın silahsızlandırılması kararının ardından İsrail'den Lübnan'a yönelik saldırılarını azaltmasını istedi

Washington, Lübnan hükümetinin Hizbullah'ı silahsızlandırma kararının ardından İsrail'e Lübnan'a yönelik saldırılarını azaltma çağrısında bulundu (AP)
Washington, Lübnan hükümetinin Hizbullah'ı silahsızlandırma kararının ardından İsrail'e Lübnan'a yönelik saldırılarını azaltma çağrısında bulundu (AP)
TT

Axios: Amerika, hükümetin, Hizbullah’ın silahsızlandırılması kararının ardından İsrail'den Lübnan'a yönelik saldırılarını azaltmasını istedi

Washington, Lübnan hükümetinin Hizbullah'ı silahsızlandırma kararının ardından İsrail'e Lübnan'a yönelik saldırılarını azaltma çağrısında bulundu (AP)
Washington, Lübnan hükümetinin Hizbullah'ı silahsızlandırma kararının ardından İsrail'e Lübnan'a yönelik saldırılarını azaltma çağrısında bulundu (AP)

Axios haber sitesi dün, kaynaklara dayandırdığı haberinde, ABD'nin, Lübnan hükümetinin Hizbullah'ı silahsızlandırma kararının ardından İsrail'den Lübnan'a yönelik hava saldırılarını azaltmasını istediğini bildirdi.

İnternet sitesinde, ABD'nin özel temsilcisi Thomas Barrac'in İsrail hükümetiyle “Hizbullah'ın silahsızlandırılmasıyla paralel adımlar atılması” konusunu görüştüğü belirtildi.

Şarku’l Avsat’ın Axios’tan aktardığına göre ABD'nin planı, ordunun Hizbullah'ın güneyde yeniden konuşlanmasını önlemek için önlemler alması halinde, İsrail'in Lübnan'a yönelik “gereksiz” saldırılarını geçici olarak durdurmasını öngörüyor.

Barrack, hükümetin Hizbullah'ı silahsızlandırma adımlarına yanıt olarak Güney Lübnan'daki İsrail işgali altında bulunan beş mevziden kademeli olarak çekilmeyi önerdi. Axios'a göre ABD planı ayrıca Güney Lübnan'ın İsrail sınırına bitişik bölgelerinde bir "ekonomik bölge" kurulmasını da içeriyor.

Web sitesinde, "Körfez ülkeleri, İsrail'in çekilmesi tamamlandıktan sonra Güney Lübnan'daki ekonomik bölgelerin yeniden inşasına yatırım yapmayı kabul etti" ifadesi yer aldı.

Site, İsrail'in "Amerikan teklifini reddetmediğini ve İsrail tarafının Lübnan hükümetinin yaptıklarının tarihi bir gelişme olduğunu, karşılığında bir şeyler sunması gerektiğini kabul etmesi nedeniyle bir şans vermeye hazır olduğunu" ifade etti.

Lübnan Cumhurbaşkanlığı dün yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın Arap Birliği Genel Sekreter Yardımcısı Hüsam Zeki ile yaptığı görüşmede, ülkesinin, silah bulundurma hakkının devletle sınırlandırılmasına ilişkin kararı "tüm Lübnanlıların çıkarlarını koruyacak şekilde" uygulama taahhüdünü teyit ettiğini belirtti. Avn, İsrail'in, "Lübnan'ın egemenliğinin tüm sınırları boyunca tam olarak genişletilmesi için gerekli koşulları sağlama" yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini vurguladı.


Zelenskiy, Moskova'yı Putin'in de katılacağı bir toplantıdan kaçmaya çalışmakla suçladı

TT

Zelenskiy, Moskova'yı Putin'in de katılacağı bir toplantıdan kaçmaya çalışmakla suçladı

Zelenskiy, Moskova'yı Putin'in de katılacağı bir toplantıdan kaçmaya çalışmakla suçladı

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Rusya'yı, Rus işgalinin yol açtığı savaşı sona erdirmek için Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşme gereğinden "kaçmaya çalışmakla" suçladı.

Zelenskiy, günlük sosyal medya paylaşımında, "Rusya'nın şu anda gönderdiği sinyaller uygunsuz. Bir toplantıya duyulan ihtiyacı savuşturmaya çalışıyorlar" dedi.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığı habere göre Zelenskiy, ülkesinin çeşitli bölgelerindeki hedeflere gece boyunca düzenlenen büyük çaplı Rus saldırısının, Moskova'nın savaşı sona erdirmeyi amaçlayan toplantılara duyulan ihtiyacı savuşturmaya çalıştığını gösterdiğini ifade etti.

Zelenskiy, "Açıkçası, Rusya'nın şu anda gönderdiği sinyaller utanç verici" ifadesini kullandı.

Rusya, çarşamba gecesi ve dün sabah Ukrayna'ya yüzlerce insansız hava aracı ve füze fırlatarak Moskova'nın haftalardır düzenlediği en büyük saldırıyı gerçekleştirdi. Yerel yetkililere göre saldırıda ölü ve yaralılar var.

Putin ve ABD Başkanı Donald Trump, geçen cuma günü Alaska'da dört yıldan fazla süredir ilk kez bir araya geldi ve İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'nın en şiddetli savaşını sona erdirmenin yollarını görüştü. Trump, pazartesi günü Alaska'daki zirve görüşmelerinin ardından, Rusya ve Ukrayna liderleri arasında bir görüşme ayarlamaya çalıştığını, ardından kendisinin de katılacağı üçlü bir zirve yapılacağını söyledi.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov perşembe günü yaptığı açıklamada, Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ukraynalı mevkidaşı Volodimir Zelenskiy ile görüşmeye hazır olduğunu defalarca teyit ettiğini, ancak böyle bir görüşmenin gerçekleşmesi için çözülmesi gereken bazı konular olduğunu belirtti.

Lavrov gazetecilere yaptığı açıklamada, "Cumhurbaşkanımız, Sayın Zelenskiy de dahil olmak üzere görüşmeye hazır olduğunu defalarca teyit etti." dedi. "En üst düzeyde ele alınması gereken temel konuların öncelikle çözülmesi gerektiği ve uzmanlar ile bakanların uygun tavsiyeler hazırlayacağı konusunda hemfikir olmalıyız." Ancak, "Elbette, gelecekte anlaşmalar imzalanırsa, bunları imzalayan Ukrayna tarafının meşruiyetinin de çözüleceğinin bilincinde olmalıyız" ifadesini kullandı.

Ukrayna Cumhurbaşkanı perşembe günü yaptığı açıklamada, Rus mevkidaşıyla ancak ülkesine güvenlik garantileri verildikten sonra görüşebileceğini söyledi. Cumhurbaşkanı, basın toplantısında şunları söyledi: “7 ila 10 gün içinde güvenlik garantilerinin yapısı konusunda bir mutabakata varmak istiyoruz. Bu mutabakat temelinde, ABD Başkanı Donald Trump ile üçlü bir toplantı yapmayı hedefliyoruz.” Mutabakatın İsviçre, Avusturya ve Türkiye'de yapılabileceğini de ifade etti.