Ekonomik kriz Lübnan mutfağını da değiştiriyor

Ekonomik kriz Lübnan mutfağını da değiştiriyor
TT

Ekonomik kriz Lübnan mutfağını da değiştiriyor

Ekonomik kriz Lübnan mutfağını da değiştiriyor

Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta yaşayan Donea, eşi ve üç çocuğuyla birlikte Lübnanlıların genellikle meze olarak yedikleri yiyecekleri ana yemek olarak yerken, ay sonuna yaklaşıldığında ise yeni maaşı almayı bekliyor. Şarku’l Avsat’a konuşan aile, bol bol mudardara (sarı mercimek salatası), mujadara / mücandara (yeşil mercimekli pilav), yağlı börülce ve makarna tarzı yemekler yiyor çünkü satın alma gücü daha zengin yemeklere izin vermiyor.
Lübnan yaklaşık iki yıldır, yakın tarihinin en kötü ekonomik krizini yaşıyor. Bu durum, gıda sektöründeki sübvansiyonların tamamen kaldırılması ve paralel piyasada doların döviz kurunun yükselmesiyle birlikte ulusal paranın dolar karşısında değerinde rekor bir düşüşe yol açtı. Dalgalanma karşısında maaşlarda değişim yaşanmaması ise vatandaşların satın alma gücünü önemli ölçüde düşürüyor.
Donea açıklamasında, “Kahvaltımızı kruvasan, yoğurt ve peynir olarak çeşitlendirirdik ama şimdi beyaz peynir veya labneli bir sandviçle yetiniyoruz” dedi.
Et, tavuk, yumurta, mandıra ve ithal peynirin artık Lübnanlılar için artık lüks olduğuna dikkati çeken Donea, “Geçmişte soframıza koyduğumuz bugün neredeyse yok. Et sofralarımızda nadir görünür hale geldi. Tavuk ise haftada bir veya iki kez karne ile alınabiliyor.  Devam edebilmek için aynı ucuz yemekleri tekrarlıyoruz. Sorun sadece liranın değer kaybetmesi değil, tüccarların açgözlülüğü ve yolsuzluk. Tüm bunlar orta sınıfı yok ediyor” ifadelerini kullandı.
Et fiyatları iki yıl önce rekor düzeyde arttı,  bir kilo et asgari ücretin neredeyse dörtte birine denk geliyor. Birçoğu, satın alma gücüne ayak uydurabilmek için etten vazgeçmek zorunda kalıyor.
Donea’nın durumu, yaşam tarzlarının değişmesi, satın alma güçlerinin düşmesi, yemek sepeti dahil faturaların yükselmesi ve seyahatler dahil değişen büyük bir orta sınıf Lübnanlının durumundan farklı değil.
Beyrut’taki bir süpermarketin önünde muhabirimizle konuşan Hüsna ise Şarku’l Avsat’a, ürünleri karşılaştırarak en ucuz fiyatı aradığını söyledi.
Küçük bir muhasebe bürosunda çalışan ve 5 kişilik ailesiyle birlikte yaşayan Hüsna’nın sepetinde, sosis, Arap ekmeği, ilk kez kalitesini test edeceği bir yağ, az tereyağı, biraz makarna, mercimek, nohut, 2 kilo mısır pirinci ve fasulye var.
Kasaya giderek kendisi için en önemli olan ürünleri koyan Hüsna, “Cebimdeki miktara göre satın almayı durdurmak için kasaya bakıyorum” dedi. Her seferinde üzgün ve gözyaşlarıyla marketten çıktığını söyleyen Hüsna, “Fiyatlar kapasitemizin üstünde. Haftada bir kez et yiyebiliyoruz. İthal malları yiyen ve istediğini satın alan Lübnan vatandaşı, bakliyat, pirinç, makarna ve sebzeye bağımlı hale geldi. Çoğu zaman, ailenin yeterince yiyebilmesi için sandviç tercih ediyoruz” şeklinde konuştu.
Eskiden Lübnan yemekleri etsiz, balıksız, sebzesiz olmazdı ancak ekonomik krizin derinleşmesi ve doların sürekli yükselmesinden sonra gıda maddelerinin fiyatları yükseldi ve bu kalemler ulaşılamaz hale geldi.
Beyrut’un Sabra bölgesinde kasap olan Ebu Halid ise, fiyatların artışının satıcılar sebebiyle değil dolar kuruyla bağlantılı olduğunu söyledi. İki yıl önce 170 koyun olan büyükbaş hayvan kesim oranı, ekonomik krizin şiddetlenmesinden sonra elli koyuna düştüğünü söyleyen Halid, bir kilo dana etinin fiyatının 170 bin Lübnan lirası (Karaborsada döviz kuru üzerinde yaklaşık 10 dolar) olduğunu ifade etti.
Mini market sahibi Muhammed ise Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, son aylarda Lübnanlıların taleplerinin öncekilerden çok farklı olduğunu söyleyerek, önceden her müşterinin fiyat sormadan alışveriş yaptığını ve şeker alabilmeleri için çocuklarını da yanında getirdiğini ancak şimdi ne çocukların olmadığını müşterilerin de bir şey aldığı sırada sürekli fiyat sorduğunu dile getirdi.
İnsanların kalite, miktar ve yemek sepetini değiştirdiğini söyleyen Muhammed, hali hazırda en çok alınan şeyin ekmek olduğunu ancak labne, peynir ve yumurta gibi gibi ürünlerin artan fiyatlar sebebiyle alıcı bulmadığını bildirdi. Uzun saatleri bulan elektrik kesintisi de bozulacak ürünlerin alınmamasının diğer sebeplerinden.
Muhammed ayrıca parmesan,  kaşar ve cips gibi ürünleri artık satmadığını belirterek alıcı bulabilmesi için uygun fiyatlı ürünler getirdiğini belirtiyor.

Finansal çöküş yeni krizleri doğuruyor
2019’da başlayan kriz, 1975 ile 1990 yılları arasında yaşanan iç savaştan bu yana ülkenin tanık olduğu en kötü çöküş olarak kabul ediliyor.
Ülkedeki kriz kritik bir noktaya ulaşırken, hastaneler ve fırınlar gibi temel hizmetler kapılarını kapatmak veya kapasitelerini azaltmak zorunda kaldı.
Akaryakıt krizi, Merkez Bankası’nın artık yakıt ithalatını büyük ölçüde sübvanse edilen döviz kurlarıyla finanse edemeyeceğini açıklamasıyla daha da kötüleşti.
Dolarda likidite eksikliği ve çoğu sektörün çöküşüne yol açan ulusal para biriminin değerinde rekor düşüş yaşandı. Beyrut Amerikan Üniversitesi'ndeki Kriz Gözlemevi, "Lübnan'ın başarısız devletler arasında düşme tehlikesi gerçek oldu. Beş yılda 36 sıra geriledikten sonra ülke, 2021'de 179 ülke arasında en başarısız 34 ülke arasında yer alıyor" dedi.
Lübnan'da yakıt krizinin devam etmesi ve dizel yakıt yetersizliği çok sayıda hayati sektör için tehdit oluşturuyor. Özellikle de hastane ve fırınlar stoklarının tükenmek üzere olduğu konusunda uyarılarda bulundu. Bu durum, devletin elektriği karne ile dağıtmasıyla birlikte yüzlerce hastanın hayatını riske atıyor.
Lübnan'daki ilaç sıkıntısının nedeni, döviz rezervlerindeki düşüş nedeniyle ithalat yapan firmaların ilaç üreticilerine karşı biriken 600 milyon doları aşkın borçları ve geçen Mayıs ayında alınan bir karar uyarınca Lübnan Merkez Bankası’nın bu firmalara yeniden ithalat için önceden onay vermemesi olarak biliniyor.
Merkez Bankası, bir süredir Lübnan hükümetine ithalat faturalarının yüzde 85'ini 1500 Lübnan lirası (lbp) resmi döviz kuru üzerinden sağlayan ilaçlara yönelik sübvansiyonları artışlara uyumlu hale getirme planını onaylaması için çağrıda bulunuyor. Karaborsada ise bugün dolar 15 bin ila 25 bin lbp arasında işlem görüyor.



Husilere bağlı Zeynebiyat güçleri, Yemenli kadınları ‘savaş’ için seferberlik faaliyetlerine katılmaya zorluyor

 Husi kadın savaşçılar (X)
Husi kadın savaşçılar (X)
TT

Husilere bağlı Zeynebiyat güçleri, Yemenli kadınları ‘savaş’ için seferberlik faaliyetlerine katılmaya zorluyor

 Husi kadın savaşçılar (X)
Husi kadın savaşçılar (X)

Şarku’l Avsat'a bilgi veren kaynaklara göre Husiler, Gazze Şeridi'ni savunma ve füze gücü ile insansız hava araçlarını (İHA) destekleme bahanesiyle başkent Sana, Hacca ve İbb vilayetlerinden kaçırılan yüzlerce Yemenli kadın ve kızı seferberlik faaliyetlerine katılmaya, maddi ve ayni bağışta bulunmaya zorladı.

Kaynaklar, Husilerin ‘Fatımatü’z Zehra'nın doğum yıldönümü’ kutlamaları bağlamında Yemenli kadınları hedef almak ve onları ‘savaş çabaları’ için seferberlik faaliyetlerine katılmaya zorlamak amacıyla liderlerinin doğrudan talimatıyla onlarca kadın saha ekibi oluşturduğunu açıkladı.

Husilere bağlı Zeynebiyat güçleri ilk faaliyetlerini gerçekleştirmeye başladı. Sana ve kırsalında bir gün içerisinde mezhepçi bir karaktere sahip altı etkinlik düzenleyerek, kadınları bağış yapmaya ve oğullarını cephelere yollamaya çağırdılar.

SABA’nın haberine göre, Husilerin Sana'daki kadın komisyonu, füze gücü, deniz gücü ve İHA’ları destekleme bahanesiyle yaklaşık 100 bin dolar (Husilerin kontrolündeki bölgelerde bir dolar 530 Yemen riyaline denk geliyor) değerinde mali ve ayni bağıştan oluşan bir kadın konvoyuna öncülük etti.

Şarku’l Avsat'a konuşan Sana ve kırsalındaki çeşitli mahalle ve köylerde bulunan kadınlar, ‘Zeynebiyat’ın evlerine sürpriz ziyaretler yaparak, Gazze Şeridi'ni destekleme ve ABD ile İsrail saldırganlığına karşı durma bahanesiyle, Fatımatü’z Zehra'nın doğum yıldönümünü anma törenine aile üyeleriyle birlikte katılmalarını ve para ve mücevherlerini vermelerini istediklerini’ söyledi.

Bazı kadınlar, kadın ve kız çocuklarının seferberliği sırasında Husi kadın amirler tarafından kullanılan korkutma ve asgari haklardan mahrum bırakma tehditlerinden bahsetti.

Sana şehrinin el-Kaa mahallesinde yaşayan ev hanımı Ümmü Abdullah, kendisinin ve mahallesindeki diğer kadınların Husilerin ‘mezhepsel seferberlik’ ve gruba destek amaçlı bir etkinliğine katılmaya zorlandığını anlattı.

Ümmü Abdullah, Husilerin kadın etkinliklerini finanse etme bahanesiyle, görünüşte Gazze Şeridi ve Lübnan'ı desteklemek ve savaş çabalarını finanse etmek için nüfusun çoğunun maruz kaldığı zor yaşam ve maddi koşulları göz ardı ederek kadınlara yeni haraçlar dayatmasından duyduğu derin memnuniyetsizliği dile getirdi.

Husi kadın militanların saha hareketi, Yemen'in kuzeybatısındaki Hacca şehrini ve Eflah eş-Şam, Kuhlan eş-Şeref, Mabin, eş-Şağadira ve el-Mehabişa ilçelerini kapsıyor. Kadın komisyonu ve Zeynebiyat güçleri de aynı bahaneyle Yemen'in İbb vilayetinin çeşitli bölgelerindeki anneleri ve ev kadınlarını mezhepçilik ve bağış toplama kampanyalarıyla hedef almaya devam ediyor.

İbb'in ez-Zihar ilçesinde yaşayan ve Husilerin bir etkinliğine katılan Yemenli kadınlar, Husi liderlerini Filistin davasını ve bölgedeki insanların acı ve sıkıntılarını istismar etmek ve Yemenlilere dayattıkları bağışlardan büyük servet kazanmakla suçladı.

Husilerin kontrolü altındaki bölgelerde kadınları hedef alması, onlara karşı çeşitli suçlar ve ihlaller işlemeye devam ettiği bir döneme denk gelirken, uluslararası ve yerel örgütler bu ihlallerin durdurulması için insani yardım çağrısında bulunmaya devam ediyor.

Yemen Hak ve Özgürlükler Ağı yayınladığı bir raporda, Husilerin Eylül 2016 ile geçtiğimiz mart ayı arasında 18 vilayette Yemenli kadınlara karşı işlediği 10 bin 156 ihlali belgeledi.

Rapora göre Husiler, top atışı ve Katyuşa roketleriyle bombardıman, mayın ve EYP patlamaları, kasıtlı keskin nişancılık ve meskûn mahallerde gelişigüzel ateş açma gibi çeşitli şekillerde 2 bin 786 kadını öldürdü ve 4 bin 369 kadını da yaraladı.