Yemen’den Avrupa’ya Husilere baskı uygulama çağrısı

Marib'de çatışmalar arttı.

Yemen Dışişleri Bakanı Mübarek dün Oslo'da Norveçli mevkidaşı Soreide ile bir araya geldi. (SABA)
Yemen Dışişleri Bakanı Mübarek dün Oslo'da Norveçli mevkidaşı Soreide ile bir araya geldi. (SABA)
TT

Yemen’den Avrupa’ya Husilere baskı uygulama çağrısı

Yemen Dışişleri Bakanı Mübarek dün Oslo'da Norveçli mevkidaşı Soreide ile bir araya geldi. (SABA)
Yemen Dışişleri Bakanı Mübarek dün Oslo'da Norveçli mevkidaşı Soreide ile bir araya geldi. (SABA)

Yemen Dışişleri ve Göçmen İşleri Bakanı Dr. Ahmed Avad bin Mübarek, Avrupa’yı Husiler üzerinde baskı kurmaya ikna etmek amacıyla yeni bir ziyaret turu başlattı.
Yemenli resmi kaynaklar, söz konusu tur kapsamında Oslo’yu ziyaret eden Bakan Mübarek’in Norveç Dışişleri Bakanı Ine Eriksen Soreide ile Husi milislerin tüm barış çabalarına ve insani dramın durdurulmasına karşı tavrının devam etmesi ışığında, barış sürecini görüştü. Bakan Mübarek barışı, güvenliği ve istikrarı yeniden sağlamaya yönelik tüm çabalara ve girişimlere olumlu bir şekilde yaklaşan Yemen hükümetinin bu yönde Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri’nin Yemen Özel Temsilcisi’ne tam destek verdiğini bildirdi.
SABA’nın haberine göre Husilerin milyonlarca kişiyi yerinden ettiği Marib’e yönelik saldırıların gündeme geldiği görüşmede uluslararası toplumun, sivillerin hedef alınmasının durdurulması yönünde mesaj göndermesinin önemi vurgulandı.
Toplantıda Kızıldeniz'de güvenlik meselesi, Husilerin transit gemilere yönelik artan saldırıları ve Safer petrol tankerinin neden olduğu çevresel ve insani boyutlardaki tehdit de ele alındı. Tanker sorununun çözümü yönündeki çabaların yoğunlaştırılması ihtiyacına değinen Yemen Dışişleri Bakanı, durumun değerlendirilmesi ve BM teknik ekibi aracılığıyla gerekli bakımın yapılması için Husiler üzerinde baskı kurulması gerektiğini vurguladı. 
Yemen Dışişleri Bakanlığı’nın aktardığına göre Mübarek’in bu yılki ikinci Avrupa gezisi Norveç, Hollanda, İsveç ve İsviçre’yi kapsıyor. Yemenli Bakan, söz konusu ziyertlerin Dışişleri Bakanlığı’nın uluslararası ortakları Yemen'deki gelişmeler hakkında bilgilendirme ve Husi milislerin barış çabalarına karşı duruşuna devam etmesini tartışma kapsamında gösterdiği çabalar çerçevesinde geldiğini bildirdi. Bakanlık Mübarek’in ziyaretlerinde ayrıca hükümetin savaşı durdurarak barışı sağlama, güvenlik ve istikrarı yeniden kurma ve Husi milislerin neden olduğu insani felaketi azaltmanın yollarını arama vizyonunu net bir şekilde anlatmak istediğini aktardı.  

Husilerin saldırıları sürüyor
Husiler ise söz konusu ziyaretlerle eş zamanlı olarak Marib'e yönelik saldırılarını artırdı.
Beşinci gününde şiddetlenen çatışmalar, milislerin ordu ve aşiret mensuplarından geri almaya çalıştığı Rahbe semtinin güney cephesindeki onlarca ailenin yerinden edilmesine yol açtı.
Milislerin lideri Abdulmelik el-Husi dün Zeydiyye mezhebinin kurucusu Zeyd bin Ali’nin ölüm yıl dönümünde yaptığı konuşmada Yemen’in tüm bölgelerini kontrol altına alma sözü verdi.
Husilere bağlı Almasirah kanalının haberine göre Abdulmelik el-Husi, ‘kaçınılmaz sonuç’ olarak nitelendirdiği duruma ulaşmak için grubun tüm Yemen bölgelerini kontrol altına alana dek savaşı sürdürme kararlılığında olduğunu ve bunun Allah’ın vaat ettiği zafer olduğunu öne sürdü.
Askeri kaynaklar dün, Husi milislerinin Marib’in güneyindeki Rahbe semti bölgelerine topçu ve füze atışlarını yoğunlaştırdığını aktardılar. Şarku'l Avsat'a konuşan yerel kaynaklar, Husilerin Rahbe’ye bağlı köylerde yürüttüğü bombardımanda sivillerin katledildiğini ve onlarca evin yıkıldığından bildirdiler. Yemen hükümeti ise İnsan Hakları Bakanlığı aracılığıyla, onlarca sivilin bombardımandan kaçmak için yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalımalarını kınayan bir bildiri yayınladı. Bakanlık bildirisinde şu ifadelere yer verildi:
“Bakanlık, Husilerin Rahbe’de sivillere karşı balistik füzeler ve insansız hava araçları dahil olmak üzere her türlü silahı kullanmalarını, tekrarlayan barbarca askeri operasyonlarını, vatandaşları hayatta kalma mücadelesinde evlerini terk etmeye zorlamalarını en güçlü şekilde kınıyor.”
Açıklamadaya göre Husiler, kontrolleri altındaki bölgelerde yaşayanları, kardeşleriyle savaşmamaları halinde evlerinin havaya uçurmakla tehdid ediyor.
Yemen İnsan Hakları Bakanlığı, Husileri Rahbe ve Marib’e yönelik saldırganlıklarını durdurmaya zorlamak adına daha fazla adım atılması için BM, BM İnsan Hakları Konseyi, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ve ilgili tüm uluslararası kuruluşlara seslendi.
Bakanlık aynı zamanda insani alanda çalışan kuruluşları, mağdurlara, yerinden edilmişlere ve savaştan kaçanlara acil yardım sağlanmasını hızlandırmaya çağırdı. Zira sadece son iki günde yaklaşık 150 aile yerinden edildi.
Hükümetin yerinden edilenlerin kaldığı kampların yönetiminden sorumlu yürütme birimi de Husi milislerin köyleri rastgele bombalaması nedeniyle Rahbe ilçesinden çok sayıda ailenin toplu bir şekilde göçtüğünü doğruladı. Ayrıca el-Cuba, Harib ve Marib’e kaçan 147 aile tespit edildiğini, 80 ailenin ise açıkta kaldığını belirtti.
Yemen Silahlı Kuvvetleri Medya Merkezi’nin çarşamba günü bildirdiğine göre ordu ve kabile üyeleriyle yürütülen savaşlar, aynı zamanda Arap Koalisyonu’nun Kesara ve Muşeccah cepheleri ve Marib dahil olmak üzere çeşitli yerlere düzenlediği operasyonlar sonucunda Husilerin saflarından onlarca can kaybı ve yaralanma meydana geldi. Milisler ayrıca büyük çapta teçhizat kaybına uğradı.
Askeri bir kaynaktan alıntı yapan merkez “Meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu'na ait bir uçak, Husilerin takviye kuvvetlerini ve mekanizmalarını hedef alarak milislere can ve ekipman kaybı verdirdi” açıklamasında bulundu. Ayrıca ordu ve direniş güçlerinin Muşeccah cephesinde bir grup Husi milisi hedef aldığı ve 18 milisin öldüğü bilgisi paylaşıldı.  
Ordudan yapılan açıklamada da milis cephelerinin top atışlarıyla hedef alındığı ve Husi saflarında can ve ekipman kaybı meydana geldiği kaydedildi.
Askeri medyanın Yemen ordusu 3.Askeri Bölge Komutanı Mansur Savabite’den aktardığına göre geçtiğimiz ocak ayı itibariyle, çeşitli cephelere düzenlenen operasyonlar sonucu en az 10 bin milis öldü.
Savabite, orduya ait gazeteye verdiği demeçte hükümet güçleri ve halk direnişinin bu yılın başı itibariyle Kesara, Muşeccah, Cebel Murad ve Servah cephelerinde Husilerin 300'den fazla saldırısını geri piskürtmeyi başardığını bildirdi.  
Savabite ayrıca İran ve Hizbullah unsurlarını Husi milislerin çıkardığı savaşı yönetmek ve yaptıkları askeri planlarlarla süreci denetlemekle suçladı.



Suriye, Lübnan'a kaçak olarak sokulmak üzere olan mayın sevkiyatının ele geçirilmesi sırasında bir kişinin öldüğünü duyurdu

Suriye güvenlik güçleri tarafından ele geçirilen çok sayıda mayın (Suriye İçişleri Bakanlığı'nın resmi X hesabı)
Suriye güvenlik güçleri tarafından ele geçirilen çok sayıda mayın (Suriye İçişleri Bakanlığı'nın resmi X hesabı)
TT

Suriye, Lübnan'a kaçak olarak sokulmak üzere olan mayın sevkiyatının ele geçirilmesi sırasında bir kişinin öldüğünü duyurdu

Suriye güvenlik güçleri tarafından ele geçirilen çok sayıda mayın (Suriye İçişleri Bakanlığı'nın resmi X hesabı)
Suriye güvenlik güçleri tarafından ele geçirilen çok sayıda mayın (Suriye İçişleri Bakanlığı'nın resmi X hesabı)

Suriye İçişleri Bakanlığı bugün X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, Lübnan’a gönderilmek üzere olduğu belirtilen büyük miktarda harp mayınının sevkiyatını engelleyen operasyonda bir kişinin öldüğünü, dört kişinin ise gözaltına alındığını duyurdu.

Açıklamaya göre operasyon, Şam’ın kuzey kırsalındaki Cebbe bölgesinde yürütülen ‘titiz takip ve detaylı soruşturma’ sonrası gerçekleştirildi. Şüpheli bir grubun hareketlerinin tespit edilmesinin ardından düzenlenen baskında dört kişi yakalandı, beşinci bir şüpheli ise devriyelerle yaşanan çatışma sırasında öldürüldü.

Lübnan sınırına yakın Yabrud bölgesinin iç güvenlik müdürü Halid Abbas Taktuk, uzman birimlerin ‘fitilleri takılı bin 250 harp mayınını’ ele geçirdiğini, mayınların Şam kırsalındaki Cebbe bölgesinde bir noktada depolandığını aktardı. Bakanlık, ele geçirilen mühimmatın Lübnan’daki Hizbullah’a kaçırılmak üzere hazırlandığını bildirdi.

Suriye İçişleri Bakanlığı, harp mayınlarının bulunduğu onlarca ahşap sandık ve çantanın yanı sıra bir binanın avlusunda istiflenmiş yüzlerce mayını gösteren fotoğraflar yayımladı.

Suriye-Lübnan sınırı boyunca uzanan 300 kilometrelik hat, özellikle Kalamun, Zebedani ve Humus kırsalındaki sarp dağlık bölgelerde faaliyet gösteren kaçakçılık şebekelerinin yoğun hareketliliğine sahne oluyor. Bu şebekeler, bölgenin coğrafi yapısından ve kontrolsüz geçiş noktalarının fazlalığından yararlanarak uyuşturucu, akaryakıt ve silah kaçakçılığı yapıyor. Bu durum, AFP’nin aktardığı bilgilerle de destekleniyor.

Hizbullah’a yönelik saldırılarını artıran İsrail ise Tahran destekli örgütün yeniden silahlanmaya çalıştığını öne sürüyor. Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre11 Eylül’de Suriye, Şam yakınlarında Hizbullah bağlantılı bir hücrenin çökertildiğini açıkladı, ancak Hizbullah yayımladığı açıklamada Suriye topraklarında ‘varlık göstermediğini’ belirtti.

Beşşar Esed’in devrilmesinin ardından göreve gelen yeni yönetim, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera liderliğinde sınır güvenliğini artırmaya yönelik adımlar atıldığını duyurmuştu. Zaman zaman çatışmalar yaşansa da kaçakçılık faaliyetleri durmadı. Komşu ülkeler, özellikle büyük miktarlarda captagon hapı ele geçirildiğini açıklamayı sürdürüyor.


Hafter, AFRICOM ile güvenlik ve askeri iş birliğini görüştü

Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter ve oğulları, LUO karargâhında AFRICOM Komutanı General Dagvin Anderson ile görüştü, 2 Aralık 2025. (LUO Genel Komutanlığı)
Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter ve oğulları, LUO karargâhında AFRICOM Komutanı General Dagvin Anderson ile görüştü, 2 Aralık 2025. (LUO Genel Komutanlığı)
TT

Hafter, AFRICOM ile güvenlik ve askeri iş birliğini görüştü

Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter ve oğulları, LUO karargâhında AFRICOM Komutanı General Dagvin Anderson ile görüştü, 2 Aralık 2025. (LUO Genel Komutanlığı)
Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter ve oğulları, LUO karargâhında AFRICOM Komutanı General Dagvin Anderson ile görüştü, 2 Aralık 2025. (LUO Genel Komutanlığı)

Kahire: Halid MahmudABD Afrika Komutanlığı (AFRICOM) Komutanı General Dagvin Anderson, Libya ziyaretine devam ederek ülkenin doğusuna geçip Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter ile bir araya geldi. Anderson, başkent Trablus’ta Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) yetkilileriyle yaptığı görüşmelerde Washington’un askeri kurumların birleştirilmesi ve iki tarafın katılımıyla ilk kez düzenlenecek ortak askeri tatbikatların önemine vurgu yaptığını belirtmişti.

LUO Komutanlığı dün yaptığı açıklamada, Hafter’in Bingazi’de Anderson ile yaptığı görüşmede, ikili bağların güçlendirilmesi ve askeri iş birliği konularının ele alındığını bildirdi. Görüşmede özellikle terör ve aşırılık, insan kaçakçılığı ve yasadışı göçle mücadele alanlarında koordinasyon sağlanması, ayrıca ordu birliklerinin kapasitelerini artırmaya yönelik ortak eğitim programlarının geliştirilmesi konuları değerlendirildi. Bunun yanı sıra ekonomik ve ticari alanlardaki iş birliği fırsatları da görüşüldü.

Toplantıda Hafter, Libya ile ABD arasında çeşitli alanlardaki özel ortaklık ilişkilerini övdü.

Hafter’in ofisi, Anderson’un görüşmede taraflar arasındaki ilişkilerin derinliğine vurgu yaptığını ve ordunun, Libya’da güvenlik ve istikrarı artırmadaki başlıca rolünün bölge üzerinde olumlu etkileri olduğunu ifade ettiğini aktardı.

acdfgt
AFRICOM Komutanı General Dagvin Anderson, pazartesi günü Trablus'ta Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed el-Haddad ile bir araya geldi. (ABD Büyükelçiliği)

Anderson, Trablus’ta UBH Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ile yaptığı görüşmede, ikili güvenlik iş birliğinin güçlendirilmesi, bölgesel istikrarın sağlanması ve ABD’nin Libya ordusunun birleştirilmesine yönelik çabalarının desteklenmesi konularını ele aldı. Anderson, birleşik, egemen ve istikrarlı bir Libya’nın ABD ve diğer ortaklarla ekonomik iş birliğini artıracağını ve bunun Libya halkının yararına olacağını vurguladı.

ABD Büyükelçiliği, resmi X hesabından yaptığı açıklamada, Anderson’un Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed el-Haddad ve Savunma Bakan Vekili Tuğgeneral Abdusselam ez-Zubi ile ayrı ayrı toplantılar yaptığını bildirdi. Toplantılarda, ortak askeri iş birliğinin genişletilmesi, Libya güvenlik güçlerinin profesyonelliğinin artırılması ve Libya’nın askeri kurumları birleştirme çabaları ele alındı. Anderson ayrıca, AFRICOM tarafından nisan ayında Sirte’de düzenlenecek Flintlock 26 tatbikatının, ülke genelindeki Libya güçlerini Afrika ve Avrupa’daki ortaklarla bir araya getirerek terör ve diğer tehditlere karşı kapasitelerini güçlendireceğini belirtti. Anderson, ABD’nin, Libya’nın bölünmüşlükleri aşarak güvenlik güçlerini birleştirme çabalarını desteklemeye devam edeceğini de taahhüt etti.

gty
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, belediye başkanlarıyla bir araya geldi. (UBH)

Diğer yandan Dibeybe, pazartesi akşamı belediye başkanlarıyla yaptığı toplantıda, yürütülen projelerde belirlenen takvimlere uyulmasının ve uygulamaların yüksek verimlilikle takip edilmesinin önemine vurgu yaptı. Dibeybe, bunun vatandaşların yaşamına olumlu yansıyacağını ve hükümetin kalkınma hedeflerine ulaşmasını sağlayacağını belirtti.

Dibeybe, toplantıda ayrıca yeni projelerin uygulanması talimatını verdi; bunların başında okul inşaatları yer alıyor. Yürütme birimlerinin başkanlarına, salı günü itibarıyla belediyelerle doğrudan toplantılar yaparak projelerin ilerleyişini takip etmeleri ve planlanan şekilde uygulanmasını sağlamaları talimatı verildi.

Toplantıya katılanların, hükümetin kalkınma ve hizmet dosyalarını yönetme çabalarını tam olarak desteklediğini, hükümet yaklaşımına bağlı kalacaklarını ve projelere desteğin süreceğini ilettikleri aktarıldı. Bu tutumun, vatandaşlara sunulan hizmetlerin iyileştirilmesine ve tüm sektörlerde yerel kalkınmanın güçlendirilmesine katkı sağlayacağı vurgulandı.

rtt
Önceki belediye seçim kampanyasından (Libya Yüksek Seçim Komisyonu)

Öte yandan Libya Yüksek Seçim Komisyonu, belediye meclisi seçimlerinin üçüncü aşamasının oylamasını bu ayın 13’ünde gerçekleştirme tarihini açıkladı. Bu aşama, ağırlıklı olarak ülkenin doğu ve güney bölgelerinde yer alan dokuz belediyeyi kapsıyor.

Yüksek Seçim Komisyonu, şu ana kadar 120 belediye meclisinden 60’ının seçimlerini tamamladı. Kalan belediyelerdeki seçimleri ise önümüzdeki yıl içinde tamamlamayı planlıyor.


Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

TT

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Amerikan yönetimi Sudan’daki çatışmanın taraflarına ülkedeki savaşı durdurmaya yönelik bir yol haritasını kabul ettirmeye çalışırken, ABD ve Sudanlı kaynaklar, Port Sudan yönetiminin Rusya’dan silah desteği almak için Moskova ile temas kurduğunu bildirdi. Kaynaklara göre Port Sudan, gelişmiş silahlar karşılığında Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma imkânı ve maden ile altın yatırımları teklif etti. Bu durum, Sudan’daki savaşın, küresel ölçekte kritik öneme sahip deniz geçişlerinden birinde, ABD baskıları ile Rusya’nın cazip teklifleri arasında daha geniş bir güç mücadelesine dönüşmesi riskini artırıyor.

Bu gelişmelerle eş zamanlı olarak, ABD’nin Sudan’da ateşkes için hazırladığı yeni öneriye ilişkin daha fazla ayrıntı ortaya çıktı. Teklifin, İslamcı akım ve Müslüman Kardeşler’i dışarıda bırakan, askeri, insani ve siyasi alanları kapsayan üç paralel yol haritası içerdiği belirtildi.

Rusya için deniz üssü ve altın

ABD’nin yoğun diplomatik girişimleri sürerken, Wall Street Journal dün yayımladığı haberinde, geçici başkent olarak Port Sudan’ı kullanan hükümetin Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma ve maden ile altın alanlarında yatırım yapma teklifinde bulunduğunu aktardı. Habere göre bu teklif, Sudan ordusunun Rusya’dan gelişmiş silahlarla yeniden donatılması karşılığında yapıldı.

fvbg
Kızıldeniz'deki Port Sudan limanı (Getty Images)

Gazetenin adını vermediği Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Sudan’ın Rusya’ya ilettiği teklif, 25 yıllık bir anlaşmayı kapsıyor. Buna göre Rusya, Port Sudan Limanı’nda veya Kızıldeniz kıyısındaki başka bir deniz tesisinde, aralarında nükleer güçle çalışan savaş gemilerinin de bulunduğu dört deniz unsurunu ve en fazla 300 askeri konuşlandırabilecek.

Amerikan gazetesi, böyle bir üssün Rusya’ya Süveyş Kanalı üzerinden geçen ve küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’sini oluşturan deniz hattını izleme imkânı vereceğine dikkat çekti.

ABD uyarısı

Gazete ayrıca, üst düzey bir ABD yetkilisinin, Port Sudan ya da Libya’da kurulacak bir Rus askeri üssünün Moskova’nın güç kullanma kapasitesini artırabileceği ve daha az kısıtlamayla hareket etmesine yol açabileceği uyarısında bulunduğunu aktardı. Emekli Tümgeneral Mark Hicks’in değerlendirmesine göre ise böyle bir deniz üssü, Rusya’nın uluslararası konumunu güçlendirecek ve bölgedeki nüfuz alanını genişletecek.

fv
Sudan Ordusu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Bu gelişme, Port Sudan’daki askeri yönetimin yeni silah kaynakları arayışını sürdürdüğü bir dönemde ortaya çıktı. Gazetenin adını açıklamadığı bir Sudanlı yetkili, ülkenin gelişmiş silah sistemlerine ve hava savunma kapasitesine ihtiyaç duyduğunu, ancak bu tür bir anlaşmanın ABD ve Avrupa Birliği (AB) ile sorun yaratabileceğini belirtti.

Gazetenin değerlendirmesine göre Washington, savaşı durduracak ve sivil yönetime geçiş sürecini başlatacak bir yol haritasına odaklanırken, Port Sudan yönetimi ise Rusya ile yakınlaşmanın getireceği askeri ve ekonomik kazanımları önceliklendiriyor.

Ateşkes ve uluslararası mekanizma

Bu çerçevede, ABD’nin Sudan’da ateşkese yönelik yeni önerisine ilişkin ayrıntılar da ortaya çıkmaya devam ediyor. Al Arabiya’ya konuşan kaynaklar, teklifin askeri, insani ve siyasi başlıklardan oluşan üç paralel süreci kapsadığını ve İslamcı akım ile Müslüman Kardeşler’in bu süreç dışında tutulduğunu aktardı.

Mısır kaynaklarına dayandırılan habere göre, askeri başlık, ülke genelinde kapsamlı bir ateşkesi öngörüyor. Buna göre ateşkesten sonra geniş ölçekli bir insani operasyon başlatılacak, yardım kuruluşlarının erişimi sağlanacak ve temel hizmetler yeniden tesis edilecek. Ayrıca ateşkesi denetlemek üzere, sahada gözetim mekanizmalarına sahip bir uluslararası komite kurulması planlanıyor. Bu komite, insani koridorların güvenliğini sağlamak, sivilleri korumak ve olası ihlalleri takip etmekle görevlendirilecek.

cdfrgt
ABD Başkanı Donald Trump’ın Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Başdanışmanı Massad Boulos (AFP)

İnsani sürecin başarısı, ateşkesin kalıcılığına ve yardımın ülke geneline etkin biçimde ulaşmasına bağlanıyor. Buna göre sağlam bir ateşkes, insani operasyonların başlaması için temel koşul olacak; bu da yardım ekiplerinin erişimini kolaylaştırarak yerinden edilmiş kişiler ile mültecilerin güvenli dönüşü için gerekli ortamın hazırlanmasına katkı sağlayacak.

Siyasi sürece ilişkin öneri ise eski rejim mensupları ve İslamcılar hariç, sivil güçlerin öncülüğünde bir geçiş süreci öngörüyor. Bu süreç, ordunun ve Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) ateşkese onay vermesiyle eş zamanlı olarak başlayacak ve savaşın sonlandırılmasına giden yolun ilk adımını oluşturacak.

Askeri alanda kapsamlı reform

Yol haritası ayrıca kapsamlı bir askeri reform sürecini de içeriyor. Buna göre Sudan İslami Hareketi ve Müslüman Kardeşler çizgisine yakın isimlerin ordu ve güvenlik kurumlarından çıkarılması, silahlı grupların entegrasyonu ve iki tarafla birlikte savaşan milis yapılanmalarının tasfiyesi planlanıyor. Amaç, sivil otoriteye tabi, birleşik ve profesyonel bir ordu ile yeniden yapılandırılmış güvenlik kurumları oluşturmak. Bu süreçte karar merciinin ordu veya HDK olmayacağı özellikle vurgulanıyor.

Öte yandan, eylül ayında ABD’li arabulucu Massad Boulos tarafından sunulan planın, Sudan hükümeti ile HDK temsilcilerine ateşkes ve kapsamlı bir insani süreç önerdiği biliniyor. Ancak Boulos 25 Kasım’da her iki tarafın da plana henüz onay vermediğini açıklamıştı.

Boulos o dönemde yaptığı açıklamada, tarafların ateşkesi ‘ön koşul olmadan’ kabul etmesinin önemine dikkat çekmiş; bunun can kayıplarını azaltmak, siyasi sürecin yeniden başlamasını sağlamak ve ülkenin sivil yönetime geçişi için gerekli koşulları oluşturmak açısından kritik olduğunu ifade etmişti.