ABD Heyeti’nin Tunus ziyareti ülkede nasıl yankılandı?

Gözlemciler, Tunus dış ilişkilerinin siyasi çekişmelerden ve müzakerelerden tarafsız hale getirilmesi çağrısında bulundu

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, ABD Heyetini kabul etti (Tunus Cumhurbaşkanlığı web sitesi)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, ABD Heyetini kabul etti (Tunus Cumhurbaşkanlığı web sitesi)
TT

ABD Heyeti’nin Tunus ziyareti ülkede nasıl yankılandı?

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, ABD Heyetini kabul etti (Tunus Cumhurbaşkanlığı web sitesi)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, ABD Heyetini kabul etti (Tunus Cumhurbaşkanlığı web sitesi)

Hamadi Muammeri
Amerika Birleşik Devletleri’nden (ABD) bir heyet geçtiğimiz ağustos ayında Tunus’a bir ziyaret gerçekleştirmişti. Söz konusu ziyaret Tunus siyasi sahasında tartışmalara yol açmıştı. Bazıları bu ziyareti 25 Temmuz’dan sonra Tunus’un tanık olduğu değişiklikleri takip etme bağlamında gelen normal bir ziyaret olarak görürken bazıları da içişlerine yapılmış bir müdahale olarak görmüştü. Bu ziyaretin ardından ABD Kongresi’nden bir heyet iki günlüğüne ülkeye geliyor.

ABD desteği
Tunus Dışişleri Bakanı Osman el-Cerendi, ziyarete hazırlık için 4 Eylül’de ABD'nin Tunus Büyükelçisi Donald Bloom ile görüştü.
Cerendi görüşme esnasında Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in aldığı olağanüstü kararların anayasa çerçevesinde geldiğini ve demokrasi yolunu düzeltme ve devletin ve kurumlarının bekâsını koruma amacı taşıdığını vurguladı.
Tunuslu yetkili aynı zamanda cumhurbaşkanının, yaptığı birçok açıklamadan da anlaşılacağı üzere insan haklarına, özgürlüklere ve hukukun üstünlüğüne saygı çerçevesinde demokrasi yolunu güçlendirme konusunda ilerleme kaydetmeye kararlı olduğunu vurguladı.
Diğer taraftan Bloom ülkesinin, ortak önem arz eden tüm konularda Tunus yönetimiyle koordinasyon ve istişareyi sürdürme ve demokrasi inşasını tamamlamak ve ekonomik büyüme hızını yeniden sağlamak için Tunus'u her düzeyde destekleme arzusunu dile getirdi.

Ziyaretin reddedilmesi
Öte yandan Tunus’taki partilerden oluşan bir grup ve Tunus Genel İşçi Sendikaları Konfederasyonu (UGTT) ABD'nin Tunus Büyükelçiliği'nin ABD Kongresi heyeti ile askıya alınan parlamentodan birkaç milletvekilini, bazı partileri ve ulusal örgütlerin temsilcilerini bir araya getirecek bir toplantı organize etmeye yönelik davetini reddettiklerini duyurdular.
Özgür Anayasa Partisi konuya ilişkin yaptığı açıklamada “ülkenin egemenliğinden ödün vermeyeceklerini” vurgulayarak daveti reddettiklerini belirtti.
Halk Akımı Partisi Sözcüsü Muhsin Nebti, şahsi Facebook hesabından ve partinin resmi hesabından yaptığı açıklamada ister parti, ister örgüt, ister dernek isterse kişi olsun, Tunus'un iç durumunu tartışmak üzere davete olumlu yanıt veren herkesi “casus” olarak nitelendirdi. Nebti Tunus halkını ve siyasi ve sivil kuruluşları “ABD Kongresi heyetiyle buluşan herkesi boykot etmeye” çağırdı.
Tunus için İttifak Partisi yaptığı açıklamada “Tunus'un içişlerine müdahale edilmesi için yapılan her daveti” kınadığını belirterek bu tür davetleri vatana ve halka yapılmış bir ihanet olarak nitelendirdi.
Halk Hareketi Partisi yaptığı açıklamada ABD Büyükelçiliği’nden Kongre heyetiyle yapılacak bir toplantıya katılması yönünde davet aldıklarını ancak daveti reddettiklerini söyledi. Ayrıca daveti kabul etmeme kararlarının partinin “ulusal egemenliği koruma ve herhangi bir dış tarafın ulusal işlere müdahalesine izin vermeme konusundaki ilkeli tutumunu” temsil ettiğini söyledi.

Ulusal karar kırmızı çizgidir
Çalışmaları askıya alınan parlamentodan Halk Hareketi mensubu Bedreddin el-Kamudi Independent Arabia’ya verdiği demeçte “Ulusal karar kırmızı çizgidir. Ne yönden olursa olsun dışarıdan yardım alınması kabul edilemez” dedi.
Kamudi “Ulusal meseleler dokunulması mümkün olmayan bir ulusal egemenlik meselesidir” dedi. ABD heyeti ile yapılacak bir oturuma katılmayı reddeden Kamudi “Ziyaret içişlere yapılmış bir müdahaledir. Halk Hareketi’nin tutumu daima herhangi bir yabancı müdahaleyi reddetme yönünde olmuştur. Ulusal meseleler daima içeride kalır ve içerideki taraflar arasında çözülür” ifadelerini kullandı.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Halk Hareketi lideri ABD heyetinin 25 Temmuz’dan sonra siyasi çekişmeler bağlamında Tunus’a geldiğini işaret ederek “Bu ziyaretten içişlere bir müdahale niyeti olduğunu seziyoruz. Nahda Hareketi içişleri etkilemek amacıyla yandaşlarını toplayarak imajına düşen lekeyi temizlemek için ABD merkezli bir medya lobisinden destek aldı” dedi.
Nahda Hareketi bir medya lobisinden destek aldığına ilişkin haberleri reddetti. Yasal temsilcisi ya da herhangi bir kurumu veya lideri aracılığıyla yurtdışındaki herhangi bir kurumla sözleşme "imzalamadığını" vurgulayarak “Tunus yasalarına bağlı olduğunu ve hesapları ve anlaşmalarının Sayıştay tarafından izlendiğini” söyledi.

Parlamento hayatta kalma olasılıklarını tüketti
Kamudi “Parlamento kurumu için de dahil olmak üzere 25 Temmuz'dan öncesine dönülmesi mümkün değil. Parlamento hayatta kalma olasılıklarını tüketti” dedi.
Çalışmaları askıya alınan parlamento üyesi seçim sisteminin tashih edileceği, Partiler Kanunu’nun gözden geçirileceği, Tunus halkının bu yasalarla ilgili referanduma davet edileceği ve ardından erken seçimlerin yapılacağı bir geçiş dönemi önerisinde bulundu.
UGTT Genel Sekreter Yardımcısı Sami et-Tahiri de bu ziyarete benzer bir tavır göstererek “Tunus’un iç meselelerinin yalnızca Tunuslular arasında çözülebileceğini” söyledi.
Tahiri Facebook hesabından yaptığı bir paylaşımda “UGTT ABD Büyükelçiliği’nin davetine katılmayacak. UGTT ne bugün ne de yarın dışarıdan bir yardımı kabul edecek” dedi.

Tunus ilişkilerinin tarafsız hale getirilmesi
Tunuslu eski diplomat Abdullah el-Ubeydi Tunus’un içişlerine müdahale edilmesine ilişkin korkuların yersiz olduğunu söyleyerek ABD heyetinin ziyaretinin “Kongre'deki baskı grupları tarafından organize edilmiş olabileceğini ve ille de ABD dış politikasını yansıttığı anlamına gelmediğini” söyledi.
Tunus’un bölgedeki konumunun önemine dikkat çeken Ubeydi “Yatırım fırsatlarını artırarak, ülkenin maslahatı için bu konumun değerinin bilinmesi” çağrısında bulundu.  Ayrıca “devletin yüksek maslahatlarını korumak için Tunus’un dış ilişkilerini siyasi çekişmelerden ve müzayedelerden tarafsız hale getirmenin” önemini vurguladı.
Eski diplomat cumhurbaşkanını çevreleyen sistemin “dış müdahaleyi kabul etmeyeceğini” söyleyerek “bir dizi temel ulusal konuda ortak bir tutum belirlemek için Tunus’taki siyasi oluşumlar arasındaki tutumların bir olması gerektiğine” işaret etti.

Stratejik ortaklıklar
13 Ağustos'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Jonathan Viner başkanlığındaki bir ABD heyetini Kartaca Sarayı’nda kabul etmişti. Viner ABD Başkanı Joe Biden tarafından Tunus Cumhurbaşkanı’na yazılmış bir mektubu yanında getirmişti.
Said görüşme sırasında halkın iradesine, sorunlarına ve endişelerine önem verdiğini söyleyerek adaletsizliği, hakların çiğnenmesini ve bu hakların aleyhine hareket edilmesini kabul etmeyeceğini belirtmişti. Ayrıca Tunus'un kadim dostlarıyla stratejik öneme sahip ortaklıklarına bağlı kalarak ılımlı ve açık bir ülke olarak kalacağını vurgulamıştı.
Öte yandan Jonathan Viner, Biden'ın Tunus'taki gelişmeleri takip ettiğini ve ülkeye ve cumhurbaşkanına büyük saygı duyduğunu iletmişti.
ABD ve komşu ülkelerin yanı sıra Batıdaki birçok ülkenin gözü Tunus'a çevrilmiş durumda. Hepsi Cumhurbaşkanı Said’in aldığı tedbirlerden sonra gelecek başbakan ve önümüzdeki dönemde atılacak adımlar hala belirsizliğini korurken bu ülkedeki durumların nasıl sonuçlanacağını bekliyor.



Uluslararası koalisyonun eski sözcüsü, SDG güçlerinin Suriye Savunma Bakanlığı'na entegre edilmesi çağrısında bulundu

Suriye İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre Suriye güvenlik güçleri saldırının ardından Palmira kentinde nitelikli ve kararlı bir operasyon gerçekleştirdi, (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre Suriye güvenlik güçleri saldırının ardından Palmira kentinde nitelikli ve kararlı bir operasyon gerçekleştirdi, (Suriye İçişleri Bakanlığı)
TT

Uluslararası koalisyonun eski sözcüsü, SDG güçlerinin Suriye Savunma Bakanlığı'na entegre edilmesi çağrısında bulundu

Suriye İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre Suriye güvenlik güçleri saldırının ardından Palmira kentinde nitelikli ve kararlı bir operasyon gerçekleştirdi, (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre Suriye güvenlik güçleri saldırının ardından Palmira kentinde nitelikli ve kararlı bir operasyon gerçekleştirdi, (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Uluslararası koalisyonun eski sözcüsü Albay Myles Caggins, Palmira'daki ortak Suriye-Amerikan devriyesine yapılan saldırının sürpriz olduğunu belirterek, Washington'un Suriye ile uzun vadeli güvenlik ilişkileri kurmak istediğini kaydetti.

Suriye devlet televizyonunda yayınlanan açıklamalarında Caggins, “Amerika Birleşik Devletleri’nin Suriye güvenlik güçlerini DEAŞ’a karşı mücadelede destekleme konusunda özel ve devam eden bir misyonu var ve bu, Suriye hükümetiyle iş birliği içinde yapılacak” dedi. Caggins, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Savunma Bakanlığı ile bütünleştirilmesinin gerekliliğini de vurguladı.

Ayrıca, “Amerikan mevzilerine sık sık saldırılar düzenleniyor ve İran milisleri, güçlerimizin bulunduğu bölgelerde gerilim yaratmaya çalışıyor ve çalışmaya devam edecek” ifadelerini kullandı.

Amerikalı yetkili, Suriye Devlet Başkanı Ahmed elş-Şara'nın bölgede barışa yönelik önemli çalışmalar yaptığını ve Suriye-Amerika ilişkilerinin güçlü olduğunu, ekonomiyi ve refahı güçlendirmenin terörizmle mücadelede önemli bir unsur olduğunu açıkladı.

Şam, cumartesi günü Suriye'nin merkezindeki Palmira kenti yakınlarında ABD-Suriye ortak askeri heyetine yönelik düzenlenen ve üç Amerikalının (iki asker ve bir sivil tercümanları) öldüğü, birçok personelin ise yaralandığı silahlı saldırıyı "terör saldırısı" olarak kınadı.

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani, X platformundaki hesabından yaptığı açıklamada, "Suriye, Palmira yakınlarında Suriye-ABD ortak terörle mücadele devriyesini hedef alan terör saldırısını şiddetle kınıyor" dedi. Şeybani, sözlerine şöyle devam etti: "Kurbanların ailelerine, Amerikan hükümetine ve halkına başsağlığı diliyor, yaralılara acil şifa temenni ediyoruz."


Rubio ve Şeybani, Palmira saldırısını iki ülke arasındaki "yeni gelişmekte olan" ilişkiyi istikrarsızlaştırma girişimi olarak değerlendiriyor

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani (AFP)
Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani (AFP)
TT

Rubio ve Şeybani, Palmira saldırısını iki ülke arasındaki "yeni gelişmekte olan" ilişkiyi istikrarsızlaştırma girişimi olarak değerlendiriyor

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani (AFP)
Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani (AFP)

Suriye ve ABD dışişleri bakanları dün yaptıkları telefon görüşmesinde, Suriye'nin merkezindeki Palmira kentinde iki Amerikalı asker ve bir sivil tercümanın ölümüne yol açan saldırının, iki ülke arasındaki yeni gelişen ilişkileri baltalama girişimi olduğu konusunda hemfikir oldular.

Suriye Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Bakan Esad eş-Şeybani'nin Amerikalı mevkidaşı Marco Rubio ile yaptığı görüşmede, terörle mücadele alanında "Suriye ile uluslararası ortakları, başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, birlikte çalışmanın" önemini vurguladığı belirtildi.

Suriye Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, Rubio'nun, ABD hükümetinin Suriye'ye terörle mücadele, istikrarın sağlanması ve ekonomik toparlanma için uygun koşulların oluşturulmasına katkıda bulunma da dahil olmak üzere çeşitli alanlarda desteğinin devam edeceğini teyit ettiği belirtildi.


Lübnan-Suriye sınırında "yanlış anlama" çatışması

Suriye sınırındaki Lübnan ordusuna ait araçlar (Arşiv- Rehberlik Müdürlüğü)
Suriye sınırındaki Lübnan ordusuna ait araçlar (Arşiv- Rehberlik Müdürlüğü)
TT

Lübnan-Suriye sınırında "yanlış anlama" çatışması

Suriye sınırındaki Lübnan ordusuna ait araçlar (Arşiv- Rehberlik Müdürlüğü)
Suriye sınırındaki Lübnan ordusuna ait araçlar (Arşiv- Rehberlik Müdürlüğü)

Lübnan ordusuna ait bir devriye birliği, Lübnan'ın doğusunda Suriye toprakları içinden açılan ateşe maruz kaldı ve çatışma çıktı, ancak yaralanan olmadı.

Lübnan güvenlik kaynakları Şarku’l Avsat'a, askerlerin iki ülke arasındaki sınırda bulunan bir kaçakçılık geçiş noktasını kapatmaya çalışırken ateş altına alındığını söyledi. Askerler, bir kaçakçılık geçiş noktasını kapatmaya çalışırken, Suriye Genel Güvenlik güçleri tarafından ateş altına alındı. Çatışma yaklaşık 10 dakika sürdü.

Kaynak, Lübnan tarafının Suriye istihbaratıyla iletişime geçtiğini ve "yanlış anlama" olduğu cevabını aldığını bildirdi.

Lübnan Ordu Komutanlığı daha sonra yaptığı açıklamada, “14 Aralık 2025 tarihinde, bir ordu birliğinin el-Muşrifah-Hermel bölgesinde devriye gezerken Suriye tarafından ateş altına alındığını belirtti. Birlik ateşe karşılık verdi ve hiçbir asker yaralanmadı. Olayın ardından ordu ile ilgili Suriye makamları arasında temas kuruldu ve durum normale döndü” ifadeleri yer aldı.