İsrail ile Arap ülkeleri arasındaki ticaret hacmi iki katın üzerinde arttı

Doğu Kudüs'teki ABD, İsrail, BAE ve Bahreyn bayrakları. (Reuters)
Doğu Kudüs'teki ABD, İsrail, BAE ve Bahreyn bayrakları. (Reuters)
TT

İsrail ile Arap ülkeleri arasındaki ticaret hacmi iki katın üzerinde arttı

Doğu Kudüs'teki ABD, İsrail, BAE ve Bahreyn bayrakları. (Reuters)
Doğu Kudüs'teki ABD, İsrail, BAE ve Bahreyn bayrakları. (Reuters)

İsrail ile Arap ülkeleri arasındaki ticaret hacmi, 2020 yılının aynı dönemine kıyasla 2021 yılının ilk yedi ayında önemli ölçüde artış kaydetti. İsrail Merkez İstatistik Bürosu (CBS) tarafından dün yayınlanan verilere göre İsrail’in İbrahim anlaşması’nın ardından ilişkilerini normalleşmesiyle Arap ülkeleriyle ticaret hacmi yüzde 234 oranında arttı.
İsrail Dışişleri Bakanlığı Arapça Sosyal Medya Birimi Direktörü Yonatan Gonen, İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasındaki ticaret hacminin Ocak - Temmuz 2020 döneminde 50,8 milyon dolar olduğunu, 2021 yılının aynı ayları arasında ise bu oranın 613,9 milyon dolara ulaştığını kaydetti. Aynı dönemlerde İsrail’in Ürdün ile ticaret hacmi 136,2 milyon dolardan 224,2 milyon dolara, Mısır’la 92 milyon dolardan 122,4 milyon dolara, Fas ile ticaret hacmi de 14,9 milyon dolardan 20,8 milyon dolara yükseldi. 2020'nin ilk yedi ayında Bahreyn ile doğrudan ticaret yok denecek kadar azdı. 2021'in aynı döneminde ise Bahreyn ile ticarette 300 bin dolar kaydedildi.
Raporda söz konusu verilerin kuyumculuk, hizmet sektörü ve turizm alanlarındaki ticareti kapsamadığı belirtildi. Bir ekonomiste göre söz konusu yedi ayda 230 binden fazla İsrailli BAE'ye giriş yaptı. Teknoloji ürünleri pazarında faaliyet gösteren İsrailli ekonomist ve iş adamı Yitzhak Gal, bugün BAE’nin İsrail ile ticaret yapan en önemli 20 ülkeden biri haline geldiğini belirtti. Ticaret hacminin iki ila üç yıl içinde Rusya, Brezilya ve Türkiye gibi büyük ülkeleri geçerek 5 milyar dolara ulaşmasının beklendiğini vurguladı.



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP