Bilim insanları ilk kez belgeledi: Bir grup yaban domuzu, iki yavruyu kafesten kaçırdı

Uzmanlar, yaban domuzlarının arkadaş canlısı ilişkiler kurduğunu vurguluyor (AP)
Uzmanlar, yaban domuzlarının arkadaş canlısı ilişkiler kurduğunu vurguluyor (AP)
TT

Bilim insanları ilk kez belgeledi: Bir grup yaban domuzu, iki yavruyu kafesten kaçırdı

Uzmanlar, yaban domuzlarının arkadaş canlısı ilişkiler kurduğunu vurguluyor (AP)
Uzmanlar, yaban domuzlarının arkadaş canlısı ilişkiler kurduğunu vurguluyor (AP)

Yeni bir araştırmaya göre, yaban domuzlarından oluşan bir grup, iki domuz yavrusunu tuzaktan kurtarmak için yüksek düzeyde zeka ve empati sergiledi.
Hakemli bilimsel dergi Scientific Reports’ta detaylandırılan olay, Çekya’daki Voděradské Bučiny Ulusal Doğa Koruma Alanı'nda bulunan Çek Yaşam Bilimleri Üniversitesi'nden bir ekip tarafından belgelendi.
Mısırın yem olarak kullanıldığı yaban domuzu tuzağı, Afrika domuz vebası diye bilinen tehlikeli hastalık için önleyici tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulmuştu.
Olay yerine kurulan kamera, iki yavru domuzun kafeste mahsur kaldığı iki saat 30 dakika boyunca çekim yapıyordu.
Ancak o sırada araştırmacıların hiç beklemediği bir olay meydana geldi. 8 yaban domuzundan oluşan bir grup, yetişkin bir dişinin liderliğinde, tuzağın bulunduğu noktaya geldi.
Dişi domuz, kapana kısılmış yavruları kurtarmak için kafesin tahta kütüklerle kapanan kapılarına, yani stratejik noktalara hücum etti.
Makalede dişi yaban domuzunun yelelerinin kurtarma operasyonu sırasında gözle görülür şekilde dik durduğu ifade edildi. Bilim insanlarına göre bu, endişenin ve sıkıntının göstergesiydi.
Diğer domuzların da dişiye yardım etmeye çalıştığı kurtarma operasyonunun başlamasından 6 dakika sonra dişi domuz, kafesin önünü kapatan ilk kütüğü devirdi.
Tamamı 29 dakika süren görevin sonunda tuzak bozuldu ve domuzlar serbest kaldı.

Yavru domuzların kurtarıldığı anlar böyle kaydedildi (Scientific Reports)​​​​​
Bilim insanları bunun, "karmaşık bir empati biçimi" diye nitelenen kurtarma davranışının belgelendiği ilk yaban domuzu vakası olduğuna inanıyor.
Kayıtlara göre, kurtarma davranışı daha önce fareler ve karıncaların da aralarında bulunduğu çok az sayıda hayvanda fark edilmişti.
Araştırmacılar, yaban domuzlarının karmaşık bilişsel yetenekleri olduğunu ve arkadaş canlısı ilişkiler kurduğunu geçmişte de gözlemlediklerini vurguladı.
Independent Türkçe, Business Insider, Wlord



Dinozorlar Çağı'ndaki kuşların Arktika'da yuva yaptığı ortaya çıktı

Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
TT

Dinozorlar Çağı'ndaki kuşların Arktika'da yuva yaptığı ortaya çıktı

Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)

Bilim insanları, kuşların kutup bölgelerine en azından 73 milyon yıldır yuva yaptığını keşfetti. 

Günümüzde Arktika'da yuva yapan 200'den fazla kuş türü var. Bilim insanları bu hayvanların ekosistemin önemli üyeleri olduğunu, polenleşme ve tohum dağılımı gibi temel görevlere katkı sağladığını söylüyor.

Daha önce yapılan araştırmalarda bu davranışın yeni olmadığı görülmüştü. Princeton Üniversitesi'nden Lauren Wilson "Kutup bölgelerinde yuva yapmaya dair en eski kanıt, Antarktika'nın Eosen dönemine ait yaklaşık 46,5 milyon yıl önce yaşamış bir penguen kolonisiydi" diyor.

Wilson liderliğindeki ekibin yeni araştırmasıysa bu tarihi yaklaşık 25 milyon yıl daha geriye çekti. 

Bilim insanları Alaska'nın kuzeyindeki Prince Creek formasyonunda yaptıkları kazılarda aralarında embriyo ve yavru kalıntıları da olan 50'den fazla kuş fosili ortaya çıkardı. Çoğunun boyu 2 milimetreden daha kısa olan bu fosiller, kuşların kutup bölgelerinde yuva yaptığına dair en eski kanıtı sunuyor. 

Bulguları hakemli dergi Science'ta yayımlanan çalışmanın ortak yazarı Patrick Druckenmiller, "Bu yeni fosiller, kuşların evrimi hakkındaki bilgilerimizde önemli bir boşluğu dolduruyor" diyerek ekliyor:

Bu çalışmadan önce, birkaç ayak izi dışında Alaska'da kuş fosilleri bulunmamıştı.

Araştırmacılar yaklaşık 73 milyon yıl önce Arktika'da yuva yapan bu kuşların en azından üç ayrı gruptan geldiğini saptadı. Fosillerin bir kısmı martıya benzeyen Ichthyornithes ve dalgıç kuşuna benzeyen Hesperornithes gruplarına aitti. Artık soyu tükenen bu gruplar dişli kuşları içeriyordu.

Ancak kalıntıların çoğu ördeklere benzeyen dişsiz kuşlara aitti. Araştırmacılar dişsizliğin, bugün yaşayan bütün kuşları içeren grubun belirleyici özelliği olduğunu ifade ediyor. Bu nedenle bulgular, milyonlarca yıl önce Arktika'da yuva yapan kuşların, modern kuşların yakın akrabaları olduğuna işaret ediyor.

Ekip, bölgenin o dönemde bugüne kıyasla daha sıcak olduğunu ve muhtemelen 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığı aldığını söylüyor. Ancak bu durum kuşların dondurucu soğuklara maruz kalmadıkları anlamına gelmiyor.

Druckenmiller "Kışlar bugünkü kadar sert olmasa da yıl boyunca burada yaşayan hayvanlar dondurucu soğuklara, ara sıra yağan kara ve yaklaşık 4 ay süren kış karanlığına katlanmak zorundaydı" diye açıklıyor.

Ancak bölgede o zaman yuva yapan kuşların tek sorunu sıcaklıklar değildi. Araştırmacılar bazılarının uzunluğu 5 metreye ve ağırlığı 2 tona çıkan yaklaşık 12-13 dinozor türüyle beraber yaşadıklarını söylüyor. 

Druckenmiller, Troodon gibi etçil dinozorların, "bu sevimli küçük kuşları akşam yemeğinde seve seve yiyeceğini" söylüyor. 

Edinburgh Üniversitesi'nden paleontolog Steve Brusatte, yer almadığı çalışmanın bulgularını şöyle değerlendiriyor:

Bu fosiller, kuşların onlarca milyon yıl önce bu yüksek enlemlerdeki toplulukların ayrılmaz bir parçası olduğunu ve bu toplulukların modern zamanlardaki ekolojik bir yenilik değil, Dünya tarihinin uzun vadeli bir normu olduğunu gösteriyor.

Independent Türkçe, Guardian, Live Science, Science