Irak’ta 50 bin mahkumun yarısı idama mahkum edildi

Irak’ta 50 bin mahkumun yarısı idama mahkum edildi
TT

Irak’ta 50 bin mahkumun yarısı idama mahkum edildi

Irak’ta 50 bin mahkumun yarısı idama mahkum edildi

Irak Adalet Bakanlığı, ülkenin çetrefilli sorunlarından biri olan cezaevleri dosyasını açtı. Tutuklular  dahil olmak üzere insan hakları konusuna öncelik verilirken, özellikle aile içi anlaşmazlıklar gibi çeşitli nedenlerle taammüden adam öldürme, utanç ya da kamu düzenini hiçe sayan sebeplerde ölüm gibi çok sayıda cezai suçlara rağmen genel durum Irak’ta kontrolsüz silah veya etkiye sahip devlet dışı güçlerin arkasına sığınılmasıyla yasaların gerilediğine işaret ediyor.
Adalet Bakanlığı, ilk kez idam cezasına çarptırılanlar dahil olmak üzere ülkedeki toplam mahkum sayısına ilişkin şok edici istatistikleri açıkladı. Mahkumların çoğu DEAŞ terör örgütüne mensup. Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, ülkedeki cezaevlerinde 50 binden fazla terörist bulunduğu bunların yarısı hakkında idam hükmü verildiği kaydedildi.  Açıklamada, haklarında idam hükmü verilen mahkumların hükümlerinin henüz kesinleşmemesi sebebiyle infaz edilmediği aktarıldı. Bakanlık, herhangi bir hükmün cumhurbaşkanı tarafından onaylanan kararnameyle verildiğini, ancak kararların yüzde 90’ının bu durumda olmadığı ifade ederek, bazen soruşturma belgelerinin ortada olmaması gibi çok farklı sorunların çıktığını bildirdi.
Geçtiğimiz yıllarca Irak’taki hapishaneler konusu hem yurt içi hem de yurt dışında olsun sıklıkla tartışma yaratan sorunlardan biri oldu. İnsan Hakları İzleme Örgütü dahil olmak üzere uluslararası insan haklarıyla ilgilenen kuruluşlar özellikle Irak’ın zaman zaman çoğunluğu DEAŞ terör örgütüne mensup mahkumlara verdiği idam cezaları gibi insan hakları dosyasına yönelik sert eleştirilerde bulunuyor. Ülkedeki birçok siyasi güç ise, idam cezalarının infazının geciktirdiklerini düşündükleri için Cumhurbaşkanı’na eleştiri yöneltiyor.
İdam cezalarıyla ilgili tartışmaların hikayesi, uluslararası bir avukat olduğu için idam cezalarını imzalamayı reddeden ve idam cezalarını reddeden uluslararası bir belgeye imza atan eski Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin döneminde başladı Fuad Masum ve mevcut Cumhurbaşkanı Berhem Salih döneminde de devam etti. Talabani o dönem kendisi idam cezalarını reddederken, eski Başbakan Nuri el Maliki’ye devrik lider Saddam Hüseyin’e karşı idam cezasını imzalaması için yetki verdi.
Masum ve Salih döneminde, idam cezaları, Irak yasalarında idam cezası almış her sanığın infaz edilinceye kadar yeniden soruşturma hakkı tanıyan paragrafın varlığı sebebiyle birikti. Irak yasalarınca idam cezasının onaylanması için Cumhurbaşkanının kararname çıkarması gerekiyor. Hem Masum hem de Salih, yeniden soruşturma ve temyiz dahil tüm dava işlemleri tamamlanmadan ölüm cezalarının infazı için Cumhuriyet Kararnameleri çıkaramaz. Bu durum da çok sayıda mahkumun birikmesine yol açtı.
Hukuk uzmanı Ahmed el-Abadi konuya ilgili Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, terörist olsun veya olmasın mahkumlara verilen idam cezalarının temyiz aşamasına girerek Yargıtay’da olduğunu söyledi. Abadi, Yargıtay’a itiraz olmaması halinde bu tür karar veya hükümlere yönelik zorunlu ayrımcılık olduğunu bildirdi. Özellikle idam veya müebbet almış sanıkların dosyalarının denetlenmesi için Cumhuriyet Savcılığı’na gönderildiğine dikkati çeken Abadi, daha sonra Yargıtay’a mütalaa verildiğini, mahkemenin müsadere kararının ardından temyizle tekrar düzeltildiğini ve yeniden sunulduğunu kaydetti. Tüm bu prosedürlerin ardından idam cezasının onaylanması için Cumhurbaşkanı’na gönderildiğine vurgu yapan Abadi,  bu işlemlerin uzun yıllar sürdüğünü, çünkü dosyanın kontrol edilmesi ve cezanın uygulanmasının kolay bir süreç olmadığını aktardı. Uzman, tüm bu başlıkların lehte veya aleyhte  yargı davalarının birikmesine yol açtığını aktardı.
Bu bağlamda Hukuk Uzman Emir ed-Daami ise, idam cezalarının infazının ertelenmesinin sebepleri arasında Ceza Muhakemesi Kanunu'nda düzenlenen itirazlar ve diğer hususların yer aldığını belirterek, Cumhurbaşkanlığı’nın ilgili mahkemelerce verilen kararları onaylamamasının da var olan erteleme sebeplerinden biri olduğunu söyledi. Konuyla ilgili Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunana Daami, erteleme sebeplerinin kısmen prosedür kısmen de siyasi olduğunu söyleyerek, siyasi baskıların önemli bir ol oynadığını ve bu tarz kararlara ikna olmayan patilerin var olduğunu bildirdi. Daami, 2008 ve 2016 yılında çıkarılan af yasaları dahil olmak üzere konuyla ilgili çeşitli girişimlerin olduğunu ve seçim öncesi af yasası çıkabileceği ihtimaline değindi.
Hükümlerinde onaylanmadan önce yeniden gözden geçirilmesiyle ilgili bir soruya Daami, “Kararların siyasi baskılar sonucunda ve belirli bir durum bağlamında verildiğini söylersem sır ifşa etmiş olmuyorum. Bu sebeple bu tür hükümler yeniden gözden geçirilmeli, çünkü gerçekten zaman ayırılmaya ihtiyacı var” şeklinde cevap verdi.



Eş-Şera Ulusal Diyalog Konferansı’nın açılışında konuştu: Suriye bölünmez bir bütündür

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera (AFP)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera (AFP)
TT

Eş-Şera Ulusal Diyalog Konferansı’nın açılışında konuştu: Suriye bölünmez bir bütündür

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera (AFP)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera (AFP)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera bugün yaptığı açıklamada, Suriye'nin ‘uygunsuz siyasi hayallerin gerçekleştirilmesi için bir deneme alanı’ haline gelmemesi gerektiğini vurgulayarak, Suriye'nin bütünlüğüne, silahların birliğine ve bunların ‘tekelinin’ devletin elinde olduğuna dikkat çekti. Eş-Şera, “Suriye bölünmez bir bütündür” dedi.

Şam'daki Halk Sarayı'nda düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı'nın açılış oturumunda konuşan eş-Şera, Suriye'nin durumuna uymayan sistemlerin ‘ithal edilmemesi’ gerektiğini belirtti.

Yeni yetkililerin ‘acı verici ve şok edici kararlar almak’ zorunda kalacağını söyleyen eş-Şera, Suriyelilere ‘sabırlı olmaları’ çağrısında bulundu.

Şarku’l Avsat’ın Suriye resmi haber ajansı SANA'dan aktardığına göre Ulusal Diyalog Konferansı, Beşşar Esed'in devrilmesinden sonra yeni yetkililerin geçiş sürecini yönetme çabalarının bir parçası olarak bugün başladı.

Eş-Şera liderliğindeki yeni yönetim göreve geldiğinden bu yana Ulusal Diyalog Konferansı düzenleme niyetinde olduğunu açıklamıştı. Geçtiğimiz haftalarda uluslararası toplum, konferansın Suriye'deki tüm kesimleri temsil etmesinin sağlanması için defalarca çağrıda bulundu.

Yetkililer bu ay, aralarında iki kadının da bulunduğu yedi kişilik bir hazırlık komitesi oluşturdu ve komite geçtiğimiz hafta boyunca çeşitli şehirleri dolaşarak 4 binden fazla kadın ve erkekle bir araya geldi.

Dün düzenlenen hoş geldiniz toplantısı ve tanışma yemeğinin ardından konferansın müzakere ve atölye çalışmaları bugün başladı. SANA tarafından bugün yayınlanan bir videoda, yüzlerce katılımcının Halk Sarayı'nın içindeki büyük bir salona geldiği görüldü.

SANA tarafından yayınlanan çalışma programı, açılış konuşmasının yanı sıra atölye çalışmaları ve kapanış oturumunu içeriyor. Program, yerel saatle 17:00'de sonuç bildirisi ve kapanış konuşmasıyla sona erecek.

Ulusal Diyalog Konferansı Hazırlık Komitesi Başkanı Mahir Alluş dün SANA’ya yaptığı açıklamada, konferansın ‘ciddi ve sorumlu müzakerelerle bir sonraki aşamanın temellerini atmak üzere Suriye halkının tüm kesimlerinden geniş bir katılımla’ düzenlendiğini söyledi.

Komiteye göre konferans sırasında düzenlenecek özel çalıştaylar, illerdeki toplantılar sırasında belirlenen konuları ele alacak. Komite, ‘geçiş dönemi adaleti, anayasal yapı, kurumsal ve ekonomik reform, Suriye topraklarının birliği ve kamusal, kişisel ve siyasi özgürlükler konularının temel öncelikler olduğu’ konusunda fikir birliğine varıldığını bildirdi.

Komiteye göre konferans, ‘anayasal deklarasyon, ekonomik kimlik ve kurumsal reform planı için üzerine inşa edilecek’ tavsiyeler yayınlayacak.

Suriye dışında ikamet eden bazı davetliler, pazar günü aldıkları davet ile konferans tarihi arasındaki kısa süre nedeniyle seyahat ayarlamanın imkansızlığını gerekçe göstererek konferansa katılamadıkları için özür dilediler.

Suriye Demokratik Konseyi (SDK), hazırlık komitesinin ‘Suriye halkının tüm bileşenlerinin adil ve kapsamlı bir şekilde temsil edilmesi ilkesini ihlal eden tek bir siyasi yelpazeden ve yönelimden’ oluştuğunu söyleyerek eleştirdi.

Esed'in devrilmesinden bu yana Şam, yeni yetkililere desteklerini ifade eden ve geçiş sürecinin yönetimine tüm Suriyeli bileşenleri dahil etmeleri çağrısında bulunan Arap ve Batılı diplomatik heyetlerin uğrak yeri oldu.

Yeni yönetim önümüzdeki ayın başlarında bir geçiş hükümeti kurmayı planlıyor. Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani, bu hükümetin, ‘Suriye halkını mümkün olduğunca temsil edeceği ve farklılıklarını dikkate alacağı’ sözünü verdi.