Devrik Libya lideri Kaddafi'nin serbest bırakılan oğlu Sadi kimdir?

Muammer Kaddafi'nin oğlu Sadi Kaddafi (AA)
Muammer Kaddafi'nin oğlu Sadi Kaddafi (AA)
TT

Devrik Libya lideri Kaddafi'nin serbest bırakılan oğlu Sadi kimdir?

Muammer Kaddafi'nin oğlu Sadi Kaddafi (AA)
Muammer Kaddafi'nin oğlu Sadi Kaddafi (AA)

Libya'nın devrik lideri Muammer Kaddafi'nin üçüncü oğlu Sadi Kaddafi (49), başkent Trablus'ta geçirdiği 7 yıllık hapis cezasının ardından serbest bırakıldı.
5 Eylül Pazar günü serbest kalan Sadi, Kaddafi rejiminin 2011'de yıkılmasının ardından Nijer'e kaçtı, Trablus yönetiminin girişimiyle 2014 yılında yargılanmak üzere ülkeye getirildi.
Libya'nın devrim sonrası yeni yönetimi, ülkeye getirdikleri oğul Kaddafi'nin, mahkum elbiseleri giydirilmiş ve başı öne eğik şekilde saç ve sakalları kesilirken, arkasında Adalet Bakanlığının logosunun bulunduğu fotoğraflarını tüm dünya medyasına servis etti.
Sadi, babası Kaddafi ve annesi Safiye Ferkaş'tan 1972 yılında dünyaya geldi. Futbola merak duyan Sadi, ülkenin milli takımında oynadı.
Oğul Kaddafi, ülkenin önde gelen en büyük iki futbol kulübünden biri olan Ehli Spor Kulübü'nün başkanlığı ve 2005 yılına dek Libya Futbol Federasyonu'nun başkanlığını yürüttü.
Sadi'nin, babasının döneminde ülkenin sportif faaliyetlerinde bu kadar geniş yetkilerinin bulunması, bu alanın dışındaki görevlerde de yetkilendirilmesine engel olmadı.
Baba Kaddafi'nin 42 yıllık (1969-2011) rejimi sırasında kendi adının verildiği askeri birliklerden birine komutanlık eden Sadi, başka güvenlik birimlerinde de amirlik görevlerine getirildi.
Eski bir askeri komutanın kızıyla evlenmesinin ardından ilgisini sinemaya yönelten Sadi, bu sektörde 100 milyon dolarlık yatırımla bir prodüksiyon şirketi kurdu.
Babasının rejiminin yıkılmasının ardından, "güç kullanarak özel mülklere el koymakla" suçlanan Sadi Kaddafi, ayrıca Futbol Federasyonu başkanlığı sırasında Beşir er-Reyyani adlı futbolcu ve antrenörü öldürmekle suçlandı.
Sadi Mart 2014'te tutuklandığında cezaevinden yayınlanan görüntülü konuşmasında Libya halkından özür dilemişti.
Söz konusu görüntülerde Sadi, cezaevinde kendisine kötü muamele yapılmadığını söylese de cezaevinde falakaya yatırıldığına dair 2015 yılında görüntüler yayınlandı.
Olayla ilgili uluslararası ve yerel insan hakları örgütlerinin yoğun eleştirileri üzerine Trablus yönetimi soruşturma başlattığını duyurdu.
Libya Adalet Bakanlığı, 2018 yılında Sadi Kaddafi'nin hakkındaki suçlamalardan beraat ettiğini açıklamasına rağmen serbest bırakılmadı.
Bunun üzerine Sadi'nin annesi, Mayıs 2020'de Cenevre'deki Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komiserliğine oğlunun hakkında beraat kararı olmasına rağmen cezaevi yönetimince serbest bırakılmadığını bildirerek yetkililer hakkında suç duyurusunda bulundu.
Yedi yıl tutuklu kalan Sadi Kaddafi, Muammer Kaddafi'nin Özel Kalem Müdürü Ahmed Ramazan ve eski rejime bağlı diğer 6 kişiyle birlikte 5 Eylül Pazar günü tahliye edildi.



Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan bir ekip, Yemen'in doğusunda istikrarı sağlamak amacıyla Aden'de

Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)
Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)
TT

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan bir ekip, Yemen'in doğusunda istikrarı sağlamak amacıyla Aden'de

Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)
Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan bir askeri ekip, Yemen'in geçici başkenti Aden'e, Güney Geçiş Konseyi'ne bağlı güçlerin Hadramut ve Al-Mahra vilayetlerinden çekilmesi ve meşru yönetimi destekleyen Suudi liderliğindeki koalisyonun doğrudan gözetimi altında önceki konumlarına geri dönmeleri için yürütme mekanizmalarını kurmayı amaçlayan acil bir görevle geldi.

Ekip ayrıca, statüko öncesine dönüşü sağlamak amacıyla koordineli prosedürlere göre, bölgelerin "Vatan Kalkanı" güçlerine devredilmesi için düzenlemeler üzerinde de çalışıyor. Bu adım, Suudi Arabistan'ın Doğu Yemen'deki gerilimi sona erdirmek için yoğun çabalarının ve koalisyon liderliğinin Hadramut'taki Güney Geçiş Konseyi'nin tek taraflı eylemlerini reddetmesinin bir devamı niteliğinde. Koalisyon liderliği bu eylemleri, zorla yeni bir gerçeklik dayatma veya vilayeti barış ve istikrarı tehdit eden iç çatışmalara sürükleme girişimi olarak değerlendirmektedir.

Şarku’l Avsat'a konuşan özel kaynaklara göre askeri birliğin gelişi, Riyad'ın Yemen'deki meşru kurumlar içinde güvensizlik ortamı yaratacak veya bölünmeyi derinleştirecek adımları reddetme tutumunu güçlendiriyor.


Lübnan, İsrail'den gelecek büyük çaplı bir saldırı endişesi ile yaşıyor

 İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
TT

Lübnan, İsrail'den gelecek büyük çaplı bir saldırı endişesi ile yaşıyor

 İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)

İsrail’in geniş çaplı bir saldırı hazırlığında olduğu yönündeki iddiaların gölgesinde yaşayan Lübnan’da, Mısır gerilimi düşürmek ve ülkenin İsrail kaynaklı herhangi bir askeri tırmanıştan korunmasını sağlamak amacıyla diplomatik girişimlerini yoğunlaştırdı. Bu çerçevede Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli’nin gelecek hafta Beyrut’u ziyaret etmesi öngörülüyor.

Mısır’ın Beyrut Büyükelçisi Ala Musa, Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, “Üzerinde çalıştığımız konu, gerilimin azaltılması ve Lübnan’ın saldırıların şiddetinde herhangi bir artıştan korunmasıdır. Asıl hedef budur. Sürecin, birçok engelin aşılmasında kullanılabilecek bir ivme yaratmak için adım adım ilerlemesi gerekiyor” dedi.

Öte yandan İsrail, diplomatik çabalara sahadaki gerilim ve geniş çaplı savaş tehditleriyle karşılık verdi. İsrail medyası, Lübnan hükümeti ve ordusunun yıl sonuna kadar belirlenen süre içinde Hizbullah’ın silahsızlandırılmasında başarısız olması halinde, İsrail ordusunun Lübnan genelinde Hizbullah hedeflerine yönelik kapsamlı bir saldırı planladığını yazdı.

Aynı zamanda İsrail, Lübnan’ın güneyindeki askeri gerilimi artırdı. İsrail güçleri, sivil müzakerelerin iki hafta önce başlamasından bu yana ilk kez, sınırdan yaklaşık 40 kilometre uzaklıktaki Zahrani bölgesinin de aralarında bulunduğu Litani Nehri’nin kuzeyindeki bölgeleri hedef aldı.


BM raporu: Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri 2017'den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
TT

BM raporu: Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri 2017'den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)

AFP'nin dün gördüğü BM Genel Sekreteri'nin raporuna göre, İsrail'in işgal altında bulunan Batı Şeria'daki yerleşim genişlemesi, BM'nin 2017'de izlemeye başlamasından bu yana 2025'te rekor seviyeye ulaştı.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Güvenlik Konseyi üyelerine gönderdiği belgede, "İşgal altındaki Batı Şeria'da, Doğu Kudüs de dahil olmak üzere, İsrail yerleşimlerinin devam eden genişlemesini kınıyorum. Bu durum gerilimleri körüklemeye, Filistinlilerin topraklarına erişimini engellemeye ve bağımsız, demokratik, bütünleşik ve tam egemen bir Filistin devletinin kurulma olasılığını tehdit etmeye devam ediyor" ifadelerini kullandı.

İsrail'in 1967'de işgal edip ilhak ettiği Doğu Kudüs'te yaklaşık üç milyon Filistinli yaşıyor; bunların yanı sıra Birleşmiş Milletler'in uluslararası hukuka göre yasadışı saydığı yerleşim yerlerinde de yaklaşık 500 bin İsrailli bulunuyor.

Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri hem sağcı hem de solcu çeşitli İsrail hükümetleri döneminde devam etmiştir.

Bu yerleşim faaliyetleri, özellikle 7 Ekim 2013'te Hamas'ın güney İsrail'de gerçekleştirdiği benzeri görülmemiş saldırının ardından Gazze'de savaşın başlamasından bu yana, mevcut hükümetin döneminde önemli ölçüde yoğunlaştı.