Iraklı seçmenin umutsuzluğu popüler soğukluk olarak sandığa yansıyabilir

Irak seçimlerine geleneksel güçlerin hakim olması boykot endişelerini artırıyor

Felluce'de bir yolda seçim afişleri (EPA)
Felluce'de bir yolda seçim afişleri (EPA)
TT

Iraklı seçmenin umutsuzluğu popüler soğukluk olarak sandığa yansıyabilir

Felluce'de bir yolda seçim afişleri (EPA)
Felluce'de bir yolda seçim afişleri (EPA)

Siyasi parti ve güçlerin ve bunlara bağlı popüler eğilimlerin seçimlere yönelik gösterdiği ilgi ve arzu bir kenara bırakılırsa, Iraklıların çoğunluğunun önümüzdeki 10 Ekim'de yapılması planlanan parlamento seçimlerine katılım konusunda net bir coşkusu görünmüyor. "Popüler soğukluk" olarak tanımlanabilecek bir durum ve yaklaşan "seçim şöleni" ile ilgili haberler ve detaylar karşısında bir kayıtsızlık hali var.
Çoğu analist bu ilgisizliği açıklarken Şii, Sünni ve Kürt gibi geleneksel siyasi güçlerin seçim listelerine ve ittifaklara hükmetmeye devam ettiği gerçeğine işaret ediyor. Bu durum halkın seçimlere katılım oranlarında bir düşüşün yaşanacağını gösteriyor. Iraklıların çoğu, 18 yıl önce ülkenin gerçekliğiyle ilişkilendirilen yolsuzluk, kötü yönetim ve ilerleme fırsatlarındaki düşüş konusunda geleneksel siyasi güçleri suçluyor.
Önümüzdeki seçimlerin, yaklaşık yüzde 40'lık bir seçmen katılımına sahne olan ve hakkında birçok söylenti ortaya atılan 2018 seçimlerindeki katılım oranlarından daha düşük olacağını öngörenler var. O dönemde reel katılım oranının yüzde 30 tavanını geçmediğini iddia edenler de bulunuyordu.
Genel seçim sahnesi, orta ve güney Irak'ın Şii çoğunluklu vilayetlerinde geleneksel güçlerin kontrolünü açıkça yansıtıyor. Mukteda es-Sadr liderliğindeki Sadr Hareketi, Nuri el-Maliki liderliğindeki Hukuk Devleti Koalisyonu ve Hadi el-Amiri liderliğindeki El-Fetih Koalisyonu, Haydar el-İbadi ile Ammar el-Hekim’in yer aldığı ‘Devlet Güçleri Akımı’ gibi siyasi güçler orta ve güney Irak'ın Şii çoğunluklu vilayetlerinde hakimiyeti ele geçirmiş durumda.
Aynı senaryo, iki ana Kürt partisi olan Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ve Kürdistan Demokrat Partisi'nin (KDP) yanı sıra Değişim Partisi ve İslami Grup gibi küçük rakip partilerin hakim olduğu Kürdistan bölgesinde de tekrarlanıyor.
Ülkenin kuzeybatısındaki Sünni vilayetleri ve Diyala Valiliğinin bazı kısımlarında (doğuda) 3 ana geleneksel güç hakimdir. Bunlar; mevcut Meclis Başkanı Muhammed el-Halbusi liderliğindeki Ulusal Güçler Birliği Koalisyonu, Hamis el-Hancer liderliğindeki el-Azm Koalisyonu ve eski Meclis Başkanı Usame en-Nuceyfi liderliğindeki Kurtuluş ve Kalkınma Cephesi.
Şarku’l Avsat’a konuşan siyasi analist Cabbar el-Meşhedani, "Mevcut siyasi sınıfın çoğunun zayıf performansına ve hatalarını tekrarlamaktaki ısrarına ve geleneksel sinir bozucu ve itici seçim kampanyası yöntemini takip etmesine bakılırsa büyük bir halk kitlesinin seçimleri boykot etmesini bekliyoruz. Boykotun en gerçekçi nedeni, değişime yönelik umudun tamamen kesilmesidir. Iraklılar, 2003 senaryosunu tekrarlayabilecek “gökten gelecek bir çözüm” veya bölgesel ve uluslararası bir uzlaşma hayali kuruyorlar. Halk artık sandığa bel bağlamıyor.” açıklamalarında bulundu.
Şarku’l Avsat’a konuşan Irak'taki “Siyasi Düşünce Merkezi”nin başkanı Dr. İhsan el-Şemmari, “Geleneksel güçlerin eski siyasi yaklaşımlarını sürdürmeleri durumunda seçimlerde daha geniş bir boykot ve Ekim 2019 protestolarından çok daha büyük bir halk patlaması bekliyorum. Geleneksel güçlerin iktidar üzerindeki hegemonyalarını yeniden kurmak amacıyla seçim kampanyalarında büyük fonlar harcamaya, devlet kurumlarını seferber etmeye ve dış destek kullanmaya devam etmeleri, büyük bir hüsrana ve halkın oy kullanma isteksizliğine yol açacaktır. Geleneksel güçler, demokrasiyle bağdaşmayan araçlarla “demokratik sistemi” tekelleştirmeye kararlıdır. Bu, şüphesiz, ülkenin harap olmuş siyasi sisteminde kapsamlı bir reform süreci ile ilgili ciddi bir harekete tanık olunmayacağını gösteriyor” dedi.
Sünni çoğunlukta olan Salahaddin vilayetinde, aşiret konseyi sözcüsü Mervan el-Cebbare, seçimlere katılımda önemli bir halk isteksizliğine tanık olunacağını öngörüyor. Cebbare, Şarku'l Avsat'a şunları söyledi: “Ekim seçimlerine de aynı geleneksel siyasi güçler hakim olacak, bu nedenle Selahaddin'deki sosyal çevreler, seçimlerin bu güçlerin geri dönüşüne açılan bir kapı olacağından neredeyse eminler ve seçimlere katılım konusundaki isteksizlikleri güçlü bir şekilde kendini gösterecek. Birçok seçmen seçim kayıtlarını güncelleme konusunda isteksiz. Kaydını güncellemek zorunda kalanlar devlet memurları. Açıkçası, halk seçimlerin önemi ve faydası konusunda ikna olmamış görünüyor. Selahaddin vilayetinde DEAŞ'in işgali ve daha sonra vilayetten çıkışının ardından meydana gelen ve insanları seçimlere katılımdan kaçınmaya iten bir başka değişken daha var, o da şu; Haşdi Şabi örgütü içinde askeri kanatları olan Bağdat'tan gelen siyasi güçlerin vilayette güçlü olması, vilayetin güney bölgelerine hükmediyor olması ve yerel halka kendilerine oy vermeleri için baskı yapmalarıdır”.



Mısır: Hamas, anlaşmanın ilk aşamasında bin 890 Filistinli karşılığında 33 tutukluyu serbest bırakacak.

Gazze Şeridi'nin merkezindeki bir moloz yığınının üzerinde Filistin bayrağını taşıyan bir çocuk (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki bir moloz yığınının üzerinde Filistin bayrağını taşıyan bir çocuk (AFP)
TT

Mısır: Hamas, anlaşmanın ilk aşamasında bin 890 Filistinli karşılığında 33 tutukluyu serbest bırakacak.

Gazze Şeridi'nin merkezindeki bir moloz yığınının üzerinde Filistin bayrağını taşıyan bir çocuk (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki bir moloz yığınının üzerinde Filistin bayrağını taşıyan bir çocuk (AFP)

Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Gazze'deki ateşkes anlaşmasının ilk aşamasında Hamas'ın bin 890 Filistinli karşılığında 33 İsrailli tutukluyu serbest bırakacağını duyurdu.

Bakanlık açıklamasında, anlaşmanın, Filistin halkının acısını hafifletmek için ortak bölgesel ve uluslararası çabalar gerektiren bir yolun başlangıcı olmasını umduğunu ifade etti.

Mısır, başta ABD olmak üzere uluslararası topluma anlaşmayı ve kalıcı ateşkesi destekleme ve istikrara kavuşturma çağrısı yaparken, uluslararası topluma Filistin halkına her türlü insani yardımı sağlama ve Gazze'nin yeniden inşası için acil bir plan geliştirme çağrısında bulundu.

Açıklamada “iki tarafın müzakere masasına dönmelerine, Filistin meselesinin iki devletli çözüm çerçevesinde çözüme kavuşturulmasına ve 4 Haziran 1967 sınırlarında başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasına hazırlık olarak iki taraf arasında güvenin yeniden tesis edilmesine yönelik bir yol haritası geliştirilmesini hızlandırmanın önemi” vurgulandı.

Mısır Dışişleri Bakanlığı, Mısır merkezli ortak operasyon odası aracılığıyla ateşkes anlaşmasının şartlarını tam olarak uygulamak için çalışmak üzere, ortakları Katar ve ABD ile koordinasyon sağlama ve Refah sınır kapısında çalışmaların yeniden başlamasının ardından tutuklu ve mahkumların değişimini, insani yardım girişini ve bireylerin hareketini takip etmek konusundaki kararlılığını belirtti.

Mısır ve ABD ile ateşkes anlaşmasına aracılık eden Katar, anlaşmanın ilk aşaması çerçevesinde Gazze'de tutulan 33 rehinenin serbest bırakılacağını duyurdu.

İsrail Adalet Bakanlığı, 737 Filistinli tutuklunun bugün TSİ 14.00'ten önce serbest bırakılacağını duyurdu.

Bugün yürürlüğe girmesi beklenen ateşkes, Gazze Şeridi'nde 15 aydır devam eden savaşın ikinci uygulaması. Şarku’l Avsat’ın Hamas yönetimindeki Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan ve Birleşmiş Milletler tarafından güvenilir kabul edilen verilerden elde ettiği bilgiye göre, çoğu sivil kadın ve çocuk olmak üzere 46 bin 899'dan fazla Filistinli, İsrail'in Gazze'ye yönelik askerî harekâtında öldürüldü.

Açıklamada Mısır Dışişleri Bakanlığı, "Verimli iş birliği için Katar Devleti'ne teşekkürlerini" ifade etti ve ABD Başkanı Joe Biden'ın yanında ayrıca "ABD Başkanı seçilen Donald Trump liderliğindeki yeni Amerikan yönetiminin krizin sona erdirilmesinde oynadığı önemli rolü" takdir etti.