Yemen’den Husilerin barış girişimlerini engelleme girişimlerine son verilmesi çağrısı

Yemen Dışişleri ve Göçmen İşleri Bakanı Dr. Ahmed Avad bin Mübarek, İsveç Dışişleri Bakanı Karin Wallenstein ile dün Stockholm'de bir araya geldi. (Saba)
Yemen Dışişleri ve Göçmen İşleri Bakanı Dr. Ahmed Avad bin Mübarek, İsveç Dışişleri Bakanı Karin Wallenstein ile dün Stockholm'de bir araya geldi. (Saba)
TT

Yemen’den Husilerin barış girişimlerini engelleme girişimlerine son verilmesi çağrısı

Yemen Dışişleri ve Göçmen İşleri Bakanı Dr. Ahmed Avad bin Mübarek, İsveç Dışişleri Bakanı Karin Wallenstein ile dün Stockholm'de bir araya geldi. (Saba)
Yemen Dışişleri ve Göçmen İşleri Bakanı Dr. Ahmed Avad bin Mübarek, İsveç Dışişleri Bakanı Karin Wallenstein ile dün Stockholm'de bir araya geldi. (Saba)

Yemen hükümeti uluslararası toplumu, ülkedeki gerilimi durdurma, siyasi tıkanıklığı aşma ve barış girişimlerini kabul etme yönünde İran destekli Husi milislerine baskı yapmaya çağırdı.
Yemen hükümetinin açıklamaları, Yemen Dışişleri ve Göçmen İşleri Bakanı Dr. Ahmed Avad bin Mübarek'in dün Stockholm'de İsveç Dışişleri Bakanı Karen Wallenstein ile yaptığı görüşme sırasında geldi. Söz konusu görüşme, Yemenli Bakan’ın, Norveç ve Hollanda'yı da kapsayan Avrupa turu kapsamında gerçekleşti.
Yemenli resmi kaynaklar, Ahmed Avad bin Mübarek'in Wallenstein ile barış sürecindeki son gelişmeleri, uluslararası aktörlerin bunun ilerlemesine katkıda bulunmak için oynadıkları rolü ve Husi milislerin uzlaşmazlığından ve barışı sağlamaya yönelik çaba ve girişimleri engellemesinden kaynaklanan siyasi çıkmazın üstesinden gelme başlıklarını görüştüğünü aktardılar.
Yemen Dışişleri ve Göçmen İşleri Bakanı ülkesindeki duruma siyasi, insani, ekonomik ve güvenlik yönleriyle aktardı. Yemen resmi haber ajansı Saba’nın aktardığına göre Ahmed Avad bin Mübarek açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Barışa ulaşmak için Yemen ve bölgede güvenliği ve istikrarı yeniden sağlamakla ilgilenen tüm aktif ülkelerin olağanüstü çabaları gerekli. Bu da Husi milislerin siyasi süreci ertelemesine, barışı engellemesine ve bunun sonucunda ortaya çıkan insani drama bakmadan savaşı kasıtlı olarak uzatmasına son vererek olur. Siyasi süreçte somut sonuçlar elde etmek için Yemen hükümetiyle tam anlamıyla ortaklık kurmak önemli. Siyasi bir çözüm ve sürdürülebilir barışa ulaşmak için siyasi ve ekonomik destek büyük önem arz ediyor.”
Resmi kaynaklara göre Yemenli Bakan açıklamasında Stockholm Anlaşması’na ve son dönemde bu anlaşmanın uygulanmasında karşılaşılan zorluklara ve engellere değindi. Söz konusu kaynaklara göre Ahmed Avad bin Mübarek ‘Stockholm Anlaşması’nı uygulamadaki zorlukların darbeci milislerin uzlaşmazlığından kaynaklandığını’ vurguladı. Yemenli Bakan, BM’nin yardım misyonunun karargahını, milisler tarafından uygulanan baskı ve provokasyonlardan uzak kalmak için Husilerin kontrolündeki bölgelerden tarafsız bir alana taşıması gerektiğini vurguladı.
Ahmed Avad Bin Mübarek, İsveç Kalkınma İşbirliği Bakanı Per Olsson Fridh ile yaptığı görüşmede de ‘kalkınma açısından iş birliği mekanizmaları, Yemen'deki siyasi ve insani koşullardaki gelişmeler ve ekonomiyi canlandırmak ve yaşam standardını iyileştirmek için hayati ihtiyaçlar başlıklarını ele aldı. Resmi kaynakların aktardığına göre Yemenli Bakan, ekonomik toparlanmaya ve Yemen vatandaşının yaşam koşullarını iyileştirmeye yardımcı olacak yeni fırsatlar yaratmak için insani desteğin yanı sıra kalkınma projelerini de desteklemeye odaklanmanın önemini vurguladı.
Hollanda ziyareti sırasında İran'ın ülkesindeki yıkıcı rolüne de değinen Yemen Dışişleri ve Göçmen İşleri Bakanı şunları söyledi:
“Husi milislerinin Yemen ve Arap bölgesinin güvenlik ve istikrarını istikrarsızlaştırmayı amaçlayan İran ile olan ilişkisi, sorunu karmaşıklaştırdı ve savaşı uzattı. Yemen hükümeti,, Birleşmiş Milletler’in Yemen Özel Elçisi Hans Grundberg'e tam destek sağlama ve diğer tüm insani, siyasi ve ekonomik konuların ele alınmasına yardımcı olacak en önemli insani adım olarak kapsamlı bir ateşkese ulaşmak için onunla birlikte çalışma konusunda istekli.”
Ayrıca Yemen'deki insani duruma ve insani müdahale planının finansmanındaki boşluğu gidermek için çalışmanın önemine de değinen Yemenli Bakan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kalkınma sektörleri hükümetle tam ortaklık içinde desteklenmeli. Diğer yandan Marib Valiliği'ne yönelik Husi saldırıları ve bu saldırganlığın insani yansımaları devam ediyor. Milisler, yerleşim alanlarını ve yerinden edilmişler kişilerin kamplarını hedef haline getiriyor, ayrıca çocukları ve yasa dışı göçmenleri silah altına alıyor. Husi milisleri halihazırda kontrolleri altında tuttukları bölgelerdeki iş insanlarının yasal prosedürleri izlemesini engelleyerek petrol türevleri krizini yarattı. Bu krizin meydana gelmesinde Husilerin, Yemenlilere karşı saldırganlığını finanse etmek ve kâr elde etmek için iki katı fiyatla yakıt satmak üzere büyük çaplı karaborsa düzeni kurmaları ve kontrolü altındaki bölgelerde çalışanların maaşlarını ödemek için petrol türevlerinden elde edilen vergi gelirlerini yağmalamaları da etkili oldu.”
Yemen Dışişleri ve Göçmen İşleri Bakanı, Kızıldeniz'deki seyir ve çevre güvenliği ile ilgili de şu açıklamada bulundu:
“İster deniz mayınlarını gelişigüzel konuşlandırarak ve insansız hava araçlarıyla gemileri hedef alarak, ister uluslararası toplumun büyük bir çevresel ve insani felaketi etkisiz hale getirme çağrılarına yanıt vermemeye devam ederek olsun Husi milislerinin Kızıldeniz'in güvenliğine yönelik oluşturduğu tehditlere son verilmeli.”
Dışişleri Bakanı’nın Avrupa gezisi hakkında değerlendirmelerde bulunan Yemen Hükümet Sözcüsü Racih Badi, ziyaretin mevcut bakan Ahmed bin Mübarek'in gelişinden bu yana Yemen diplomasisinin artan rolünü ortaya koyduğunu söyledi. Şarku'l Avsat'a özel açıklamalarda bulunan Badi şunları söyledi:
“Bu ziyaret, Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi liderliğindeki Yemen meşru hükümetine Avrupa Birliği ülkelerinin desteğini seferber etmek ve birçok konuda bakış açısını netleştirmek amacıyla yapıldı. Yemen Dışişleri ve Göçmen İşleri Bakanı Dr. Ahmed Avad bin Mübarek'in söz konusu ziyareti, Körfez İşbirliği bölgesine, ardından Rusya, Mısır ve bir dizi önemli ülkeye yaptığı önceki temaslarının devamı niteliğindedir. Yemen diplomasisini ve son dönemdeki etkinliğini herkes açıkça görüyor. Ahmed Avad bin Mübarek'in Avrupa Birliği'ne yaptığı ziyaretlerin ilk sonuçları iyi. Söz konusu ülkeler, meşru pozisyonları büyük bir anlayışla karşıladılar ve ister Marib'de isterse Suudi Arabistan'daki sivil yerleşimlerin bombalanmasında olsun, Husilerin gerilimi artırmasını kınadıklarını ifade ettiler. Diğer yandan Hollandalılar, deniz seyrüseferini ve Yemen kıyılarını tehdit eden Safer tankeri sorununun çözümüne katkıda bulunma yönünde isteklerini de dile getirdiler.”



Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.


Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.