Filistinli Esirler Hareketi, İsrail-Filistin çatışmasının odağında

Tel Aviv yönetimi İsrail Hapishanelerindeki Filistinli Esirler Hareketi’ni dağıtmak istiyor

İsrail’deki Gilboa Hapishanesi’nde gözetleme kulesinde bir gardiyan (Reuters)
İsrail’deki Gilboa Hapishanesi’nde gözetleme kulesinde bir gardiyan (Reuters)
TT

Filistinli Esirler Hareketi, İsrail-Filistin çatışmasının odağında

İsrail’deki Gilboa Hapishanesi’nde gözetleme kulesinde bir gardiyan (Reuters)
İsrail’deki Gilboa Hapishanesi’nde gözetleme kulesinde bir gardiyan (Reuters)

Filistinli altı tutsak, geçtiğimiz günlerde İsrail'in en sıkı güvenlik önlemleri alınan cezaevi olan Gilboa Hapishanesi'nden 10 metrelik bir tünel kazarak firar etti. Bu gelişmenin ardından bu hafta adı öne çıkan “İsrail Hapishanelerindeki Filistinli Esirler Hareketi”, ya da kısaltılmış adıyla “Filistinli Esirler Hareketi” İsrail-Filistin çatışmasının merkezi haline geldi. Gücün, otoritenin ve kontrolün sahibi ile mahkumlar arasında yıl boyunca hiç bitmeyen sürekli mücadele ve İsrail'in Filistinlilerle ilişkilerinde gerçek bir gelgit var.
Çoğu zaman, hapishaneler en üst seviyelerde bir "müzakere odası" haline geliyor; İsrail hükümetinin veya istihbarat servislerinin üst düzey bir siyasi yetkilisi gelip tutuklu Filistinli liderlerle görüşür. İki taraf siyasi diyaloglar yürütür ve anlaşmalar imzalar. Çoğu durumda, gardiyanlar baskı unsuru oluşturacak tüm silahlarla koğuşlara girerler ve mahkumlara gaddarca muamelelerde bulunurlar. Yaklaşık 280 mahkumun baskı, işkence veya tıbbi ihmal sonucu öldürülmesi tesadüf değil.
İsrail basını bu günlerde Filistinli Esirler Hareketi ile ilgili çok sayıda haber ve makaleye yer verdi. Bu haber ve makalelerde hapishane hizmetleri ve İsrail hükümetine yönelik sert eleştiriler yer aldı. Bu sert eleştirilerin nedeni sadece mahkumların kaçmalarına yol açan başarısızlıklar değil, aynı zamanda esas olarak “Filistinlilerin hapishanelerde yaşadığı “huzurlu hayat” da eleştiri konusu.
İsrail basını yemek masalarını, televizyon ve egzersiz aletleriyle donatılmış odaları göstererek bu tabloyu "imtiyazlı" olarak nitelendiriyor ve Filistinli mahkumların kaldıkları hapishaneye “lüks otel, beş yıldızlı hapishane" gibi yakıştırmalarda bulunuyor.
İki sene önce Gilad Erdan (şu anda İsrail'in Birleşmiş Milletler daimi temsilcisi), polis ve hapishane servisinden sorumlu İç Güvenlik Bakanıydı. O sırada, “Erdan Komitesi” adında bir komite kurdu. Kırk yıldan fazla bir süredir Filistinli mahkumlara eşlik eden ve onları mahkemeler ve İsrail makamları önünde savunan avukat Cevad Boulos'a göre bu komitenin temel amacı İsrail Hapishanelerindeki Filistinli Esirler Hareketi’nin kazanımlarını yok etmek, onun yaşayan gerçekliğini baltalamak ve gardiyanlarına ve baskıcı politikalarına karşı sağlam duran zapt edilemez bir vücut olan kolektif gücünü zayıflatmaktı.
Komite, mahkumların kazanımlarından mahrum bırakılmasına yönelik birçok tavsiyeyi onayladı, ancak Cezaevi İdaresi bunların büyük çoğunluğunu uygulayamadı. Konuyla ilgili tartışmaya katılanlardan biri, cezaevi yöneticilerinin tepkisini Şarku’l Avsat’a şöyle anlattı: “Bakanla alay ettiler, onun rüyalarda ve illüzyon aleminde yaşadığını anlaması için bir gün cezaevinde kalmasını teklif etmek isteyenler oldu. Sözde kazanımlar dedikleri Filistinlilerin “devede kulak” dediği asli haklardır. Ayrıcalık dedikleri şeyler, nesnel sorunlara rasyonel çözümlerdir.”
Söz konusu kişi konuşmalarını şöyle sürdürdü: “Mahkumlar yiyecek kıtlığından şikayet ediyorlardı. Uluslararası kuruluşlar, mahkumların uluslararası sözleşmelerde belirtilen haklarını ihlal ettiği ve onlara yiyecek sıkıntısı çektirdiği gerekçesiyle İsrail'e sert sözlerle yükleniyorlardı. Birçok açlık grevinin ardından mahkumlar Hapishane İdaresi ile yiyeceklerin kendileri tarafından düzenlenmesi üzerine bir anlaşmaya vardılar. Böylece mahkumlar Filistin yönetiminden ya da ailelerinden aldıkları parayla İsrail hükümetinin cezaevlerinde yemek için ayırdığı bütçeye benzer bir miktar temin ederek sebze, et ve diğer ihtiyaçların satın alınmasından ve yemeklerin yapılıp dağıtılmasından sorumlu oldular.
Böylece, hapishane idaresinin hazinesinden para çıkmadan, kötü yiyecekler İsrail politikası için uluslararası bir leke haline gelmeden ve mahkumlar şikayet etmeden uygun yiyecekler sağlanmaya başlandı. Bazı cezaevlerinde düzen ve temizlik “beş yıldızlı odalardaki” gibi görünüyorsa, olayın arkasında benzer bir anlaşma var demektir. Aynı durum, yazışma yoluyla üniversite eğitimi, spor ve eğlence programları gibi diğer birçok kazanım için de geçerlidir. Filistinli tutsaklar örgütlüdür. Hapis ve gözaltı sıkıntısını hafifletmek için zamanlarını yoğun bir şekilde faaliyetlerle geçirirler; yeni şeyler öğrenirler, farkındalık ve eğitim programları düzenlerler, dil öğrenirler, spor yaparlar, fiziksel ve psikolojik sağlıklarına dikkat ederler, haberleri takip ederler, etkili siyasi pozisyonlar alırlar, partiler arasında ulusal birliği korur ve bölünmeyle savaşırlar. Bu nedenle, Kudüs meselesi ve savaşta şehit olma meselesi gibi davaları Filistin halkı için kutsal hale gelmiştir.”
Erdan, tavsiyelerin dayatılmasından vazgeçti ve New York'a gitti. Ancak bundan önce, mahkumlar üzerinde ciddi etkisi olan birkaç misilleme yasası çıkardı; bunlardan en tehlikelisi, İsrail hükümetinin “terör fonları ve gelirleri” olarak adlandırdığı şey, yani mahkumların Filistin Yönetiminden aldıkları maaşlar. İktidardaki siyasi güçler arasında, zaman zaman kaba saldırgan bir tarzda ifade edilen ve Filistinli esirlerin tarihsel statüsünü baltalamaya yönelik bir girişim olarak kendini gösteren gizli bir arzu kaldı. Koronavirüs bile mahkumlara baskı yapılması için kullanıldı. Binyamin Netanyahu hükümetinin mahkumları aşılamayı kabul etmesi için mesele uluslararası arenaya taşındı ve uzun zaman aldı.

Altı bin Filistinli tutsak
Hapishane İdaresi, her hafta gardiyan ve mahkum arasındaki denklemi açık tutmak için acımasız bir operasyon gerçekleştiriyor ve bunun bedeli genellikle birkaç mahkumun yaralanması oluyor. 1967'deki işgalinden bu yana İsrail, 16 bin 500'ü çocuk ve 12 bini kadın olmak üzere yaklaşık bir milyon Filistinliyi tutukladı. Bugün 22 hapishane ve gözaltı merkezlerinde yaklaşık altı bin Filistinli mahkum bulunuyor.
Bunların arasında 54 genç kız ve bir kadın, sekiz Yasama Meclisi temsilcisi, 450 suçsuz ve yargısız idari tutuklu ve on sekiz yaşından küçük 250 çocuk bulunuyor. Özgürlük için bir çıkış yolu arıyorlar. Filistinlilerin İsrail hapishanelerinden salıverilmelerini sağlayan yaklaşık 30 anlaşma vardı, bunların bazıları mahkum değişimi, bazıları ise Filistin Yönetimi ile uzlaşmalar sonucu meydana gelmişti. Bu tür anlaşmaları gerçekleştirme umutları çok azaldı. Bu nedenle, bu hafta altı mahkumun yaptığı gibi, özgürlük için başka bir yol bulma girişimleri arttı.



Lübnan Genelkurmay Başkanı’nın görev süresinin uzatılması… Hizbullah, bu hamleyi destekleyerek pozisyonunu değiştirmeyi düşünüyor

Hizbullah eski müttefiki Basil'i muhalefetinde yalnız mı bırakıyor?(foto altı) Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn (Reuters)
Hizbullah eski müttefiki Basil'i muhalefetinde yalnız mı bırakıyor?(foto altı) Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn (Reuters)
TT

Lübnan Genelkurmay Başkanı’nın görev süresinin uzatılması… Hizbullah, bu hamleyi destekleyerek pozisyonunu değiştirmeyi düşünüyor

Hizbullah eski müttefiki Basil'i muhalefetinde yalnız mı bırakıyor?(foto altı) Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn (Reuters)
Hizbullah eski müttefiki Basil'i muhalefetinde yalnız mı bırakıyor?(foto altı) Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn (Reuters)

Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü (UNIFIL) tarafından desteklenen Lübnan ordusunun güneyde uluslararası destekli ateşkesi yürürlüğe koymasıyla birlikte Lübnan savaşta yeni bir sayfa açıyor ve yeni bir siyasi döneme girmeye hazırlanıyor. Lübnan ordusu, 1975'te iç savaşın patlak vermesinden bu yana ilk kez yerel ya da bölgesel bir ortak olmadan 1701 sayılı Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararını uygulamak üzere Lübnan'ın derinliklerine, İsrail ile olan sınıra konuşlanıyor. Böylece, etkin bir hükümetle iş birliği içinde, kararın tüm boyutlarıyla uygulanmasına eşlik etmeyi kendine görev edinecek bir cumhurbaşkanının seçilmesiyle anayasal kurumların yeniden düzene girmesinin önü açılmış olacak.

1701 sayılı kararın uygulanması

Ordunun konuşlandırılması, 1701 sayılı kararın uygulanması için bir adım teşkil ediyor ve Lübnan'ın toparlanma aşamasını geçmesi ve her düzeyde çöküşüne neden olan birikmiş krizlerinden kurtulması için zorunlu bir yol olarak devlet projesinin kurtarılması ve etkinleştirilmesinin yolunu açıyor. Yeter ki siyasi güçler yolun ortasında buluşmak ve hesaplarını gözden geçirip irdelemek için inisiyatif alsınlar. Bu da Hizbullah'ın zayıflatılmaması karşılığında ülkedeki ortakları üzerinde güç fazlalığından yararlanmamasını gerektiriyor. Bazı muhaliflerinin Taif Anlaşması’na bağlılık çatısı altında ülkeyi yeniden inşa etmek ve bazı maddelerinin uygulanmasına etki eden kusurlardan arındırdıktan sonra uygulamasını tamamlamak yerine güneydeki savaşın sonucunu kendi çıkarları için kullanmaları kabul edilemez.

Ordunun konuşlandırılmasıyla birlikte güneydeki güvenlik otoritesi, 1701 sayılı kararda öngörülen icrai tedbirleri yürütme otoritesinin siyasi kılıfıyla uygulamakla sınırlı kaldı. Bir parlamento kaynağının Şarku’l Avsat'a verdiği demece göre, 1701 sayılı kararın uygulanmasını engelleyen önceki aşamada olduğu gibi uzlaşı yoluyla güvenliği sağlamak ve iç barışı korumak artık mümkün değil.

Kaynağa göre ABD'li arabulucu Amos Hochstein ile Meclis Başkanı Nebih Berri arasında varılan mutabakatın bir sonucu olan ve Hizbullah liderliğinin güneyde ateşkese varılması talimatını verdiği yol haritasına bağlı kalınması gerekiyor. Kaynak ayrıca, Fransa ile koordinasyon halinde ABD'nin öncülüğünde eşi benzeri görülmemiş bir uluslararası desteğe sahip olan bu yol haritasından kaçınılamayacağını belirtti.

Yeni siyasi aşama

Lübnan yeni bir siyasi döneme girmeye hazırlanıyor. Bugün (perşembe) yapılması planlanan yasama oturumunda onaylanmak üzere bazı milletvekilleri tarafından sunulan bir kanun teklifine göre, uyulması gereken gündemin başında Genelkurmay Başkanı Joseph Avn ile güvenlik ve askeri servislerin komutanlarının görev sürelerinin uzatılması yer alıyor. Ateşkes sağlanır sağlanmaz cumhurbaşkanlığı dosyasını harekete geçirmeyi görev edinen Berri'ye göre milletvekilleri daha sonra hiçbir partiye meydan okumayan ve herkese aynı mesafede duran bir cumhurbaşkanı üzerinde uzlaşmaya varmak üzere istişarelerde bulunabilecek.

Parlamento kaynağı, Avn, İç Güvenlik Güçleri Genel Müdürü Tümgeneral İmad Osman ve Kamu Güvenliği Genel Müdür Vekili Tümgeneral İlyas el-Beyseri'nin görev sürelerinin uzatılmasında herhangi bir sorun olmadığını vurguladı. Milletvekili Cibran Basil başkanlığındaki Özgür Yurtsever Hareket’e mensup milletvekilleriyle sınırlı bir devamsızlıkla parlamentonun yasa teklifini oylamasının önünün açık olduğunu söyledi.

Kaynak, Özgür Yurtsever Hareket milletvekillerinin yokluğunun yeni olmadığını ve bunun Avn ile güvenlik servislerinin liderlerinin görev sürelerinin ilk kez uzatılmasını onaylayan yasama oturumunu boykot etme yönündeki önceki tutumlarının bir tekrarı olarak ortaya çıktığını belirtti. Ordu komutanının görev süresinin uzatılmasının cumhurbaşkanlığı yarışındaki şansını arttıracağını ifade etti.

Hizbullah'ın tutumunda değişiklik

Yasama oturumunda yeni olan bir durum var. Hizbullah'ın temsilcilerinin ilk uzatma oturumunda güvenlik servisleri liderlerinin görev sürelerinin uzatılmasını amaçlayan yasa tasarısını oylamaktan kaçınan bir tutumu sergiledikleri görüldü. Ancak buna rağmen oturumu boykot etmediler ve oturumun yapılabilmesi için yeterli çoğunluğu sağladılar. Bu durum Hizbullah ile Basil arasındaki anlaşmazlığı derinleştirdi. Bu arada kaynak, Direnişe Sadakat Bloğu’na mensup temsilcilerin şu anda uzatmayı destekleyen pozisyonlarını yeniden gözden geçirmeyi düşündüklerini ifade etti.

Kaynak, ilk uzatma oturumunda Hizbullah'ın, temsilcilerinin uzatma konusunda oy kullanmadan toplanması için yeterli çoğunluğu sağlamasını dikte eden siyasi koşulların değişmeye başladığını söyledi. Lübnan'ın savaşı sona erdirmek için UNIFIL desteğiyle orduyu güneyde konuşlandırmak üzere uluslararası uzlaşı tarafından kendisine verilen rolü kolaylaştırmak için askeri kurumu güçlendirmeyi ve ihtiyaç duyduğu tüm desteği sağlamayı gerektiren yeni bir siyasi aşamaya girmeye hazırlanması bu değişen koşullar arasında. Bu durum, Hizbullah ile İsrail arasındaki karşılıklı ihlallerin baskısı altında Ağustos 2006'da yayınlanmasından bu yana askıda kalan 1701 sayılı kararın uygulanmasının önünü açacaktır.

Kaynak, Hizbullah'ın uluslararası topluma olumsuz bir mesaj vermekten kaçınmak için Avn'ın görev süresinin uzatılmasında çekimser kalmaya niyeti olmadığını doğruladı. Uluslararası toplum, ordunun Litani Nehri'nin güneyinde konuşlanarak ateşkes sağlanmasındaki rolüne önem verirken, Hizbullah da askeri cephaneliğini kuzeye çekiyor. Kaynak, Hizbullah'ın, istikrarın yeniden sağlanması için ordunun şehirlerinde aktif olarak bulunmasını destekleyen güneylilerin ruh halini dikkate almak zorunda olduğunu söyledi. Hizbullah bu konuda mahcup olmayacak, çünkü Berri'nin talep ettiği gibi uzatma kararı cumhurbaşkanlığı hesaplarına dahil edilmeyecek. Böylece söylendiği gibi Hizbullah yolu kapatmış oldu. Çünkü Hizbullah'ın Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım'ın ordu liderliğini sorguladığı bir ortamda, Hizbullah'ın ordu ile ilişkileri ılımlı bir hal alıyor.

Asıl soru şu: Hizbullah eski müttefiki Cibran Basil'i uzatmaya karşı çıkarken yalnız bırakacak mı? Özellikle de Basil'in, Gazze'ye verdiği destek nedeniyle Hizbullah’la yollarını ayırmasının ardından Hizbullah'ın Basil'i dikkate almasına gerek kalmadığı düşünülüyor. Hizbullah'ın rolünün İsrail saldırılarına karşı Lübnan'ı savunmakla sınırlı olması gerektiğini düşünen Basil, güney ve Gazze cephelerini birbirine bağlayarak alanların birleştirilmesi için herhangi bir gerekçe görmüyor.