Nahda Barajı ve Libya seçimleri Arap Dışişleri Bakanları’nın masasında

Toplantıda 52 konu ve sekiz madde tartışıldı. Cezayir gelecek zirvenin Mart ayında kendi topraklarında yapılmasında ısrar ediyor

Arap Dışişleri Bakanları’nın toplantı faaliyetlerinden bir kare (Arap Birliği Genel Sekreteri Medya Ofisi)
Arap Dışişleri Bakanları’nın toplantı faaliyetlerinden bir kare (Arap Birliği Genel Sekreteri Medya Ofisi)
TT

Nahda Barajı ve Libya seçimleri Arap Dışişleri Bakanları’nın masasında

Arap Dışişleri Bakanları’nın toplantı faaliyetlerinden bir kare (Arap Birliği Genel Sekreteri Medya Ofisi)
Arap Dışişleri Bakanları’nın toplantı faaliyetlerinden bir kare (Arap Birliği Genel Sekreteri Medya Ofisi)

Ahmed Ali
Arap Birliği Dışişleri Bakanları Konseyi Başkanı Kuveyt Dışişleri Bakanı ve Kabine İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Şeyh Ahmed Nasır el-Muhammed es-Sabah’ın açıklamalarına göre, Arap dışişleri bakanlarının Arap Birliği Genel Sekreterliği'nin Kahire'deki merkezinde 156’ncı oturum çerçevesinde yaptığı olağan toplantılar sırasında 56 konu ve sekiz madde tartışıldı. Kuveyt oturumun başkanlığını 155’inci oturuma başkanlık eden Katar’dan devralmıştı.
Toplantıdan önce bakanların istişare toplantısının yanı sıra İran ve Türkiye’nin başka ülkelere müdahaleleri ile ilgilenen komiteler ve İsrail’in Kudüs’teki ihlallerine son vermek için harekete geçmekle ilgilenen Arap Bakanlar Komitesi istişare toplantıları yapıldı.
Şeyh Ahmed Nasır el-Muhammed es-Sabah yaptığı açıklamada “Arap ülkelerindeki Filistinli mülteciler arasında kayıp bir nesil oluşmaması için Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA) desteklenmeli. Aksi halde bu, tehlikeler yaratacaktır. Geçen Mayıs ayında Filistin'de yaşanan acı olaylar sırasında oluşan ivmeyi kaybetmemek ve tüm dikkatleri Filistin halkının davasında tutmak gerektiğini vurguladı.
Cezayir ile Fas arasındaki krize ilişkin tutum hakkında yorum yapan Muhammed es-Sabah, “El-Ula Zirvesi, Körfez ülkeleri ile Arap ülkeleri arasındaki krizi sona erdirdi. Bölünmeyi düzeltmek için yeni bir ruh oluştu. Arap ülkelerinin tüm liderlerine ve ortak Arap eylemini teşvik etme konusunda durmaksızın gösterdikleri çabalara güveniyoruz. Kuveyt ve diğer Arap ülkeleri Arap uzlaşmasını güçlendirmek için rollerini oynayacaklardır” dedi.
Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt dün düzenlenen ortak basın açıklamasında, “Perşembe günü Arap Birliği Dışişleri Bakanları’na toplantı sırasında BM Güvenlik Konseyi’nin Arap üyesi Tunus’un, Arap Zirvesi Troykası ile BM Güvenlik Konseyi üyeleri arasında bakanlar düzeyinde bu toplantının hazırlanmasında başarıyla taçlanan çabaları hakkında bilgi verildi. Geçtiğimiz ayın sonunda Libya'ya Komşu Ülkeler Konferansı'nın toplantılarına katılmak üzere Cezayir'e yaptığımız son ziyarette, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun bize ülkesinin 2022 yılının Mart ayında gelecek Arap zirvesini düzenleme kararı aldığını bildirdi” ifadelerini kullandı.
Cezayir Zirvesi'nde Suriye'nin Arap Birliği'ne dönmesine yönelik önerinin kabul edilmesine ilişkin bir soruya karşılık Gayt, “Arap Zirvesi'nin gündemini konuşmak için daha çok erken” dedi. İsrail'i Afrika Birliği'nde (AfB) gözlemci olarak kabul etme kararına ilişkin Arap ülkelerinin tavrı hakkındaki bir soruya ise, “Olay şu, AfB Komisyonu Başkanı Musa Faki, İsrail heyetinin bir gözlemci olarak kabul edilmesine ilişkin evrakları teslim aldı. 24 Afrika ülkesi bu durumu protesto etti. Bu baskının büyümesiyle birlikte Komisyon Başkanı bu kararın kabulü ya da reddi için meseleyi ekim ayında yapılacak AfB Zirvesi’ne havale etti. Kuzey Afrika Grubu, Komisyon'a bu tutumu reddettiklerini ifade eden bir mektup gönderdi. AfB’deki 50 Afrika ülkesi Arap ülkelerinin görüşü hakkında bilgilendirildi. Bu tutum üzerindeki baskılar artacak” şeklinde cevap verdi.

Lübnan hükümeti ve Libya seçimleri
Lübnan’daki duruma da değinen Gayt “Lübnan halkının sıkıntılarında yanındayız ve onların bölgedeki tüm kutuplaşmalardan uzak tutulması gerektiğinin altını çiziyoruz. Yeni bir Lübnan hükümetinin kurulmasının onaylanması ve aydınlığa kavuşması ülkeyi bir yıldan fazla süredir artarak kök salan krizden kurtarmak için önemli bir anahtarı temsil ediyor. Endişe verici göstergeler durumu kötüleştirmeye devam ediyor. Bu yüzden herkesin ülkesine ve tarihine karşı sorumluluklarını yerine getirmesi gerekiyor” dedi. Libya hakkında ise, “Seçimlerin 24 Aralık'ta yapılması planlanıyor. Bu, Libya'nın bağımsızlığına giden yolda önemli, belirleyici ve uluslararası düzeyde kabul görmüş bir durağı temsil ediyor” ifadelerini kullandı. Gayt, Libya Siyasi Diyalog Forumu’nun organizatörlerine, ülkede istikrarın sağlanması için önemli bir yol ve elzem bir koşul olarak seçimlerin yapılması için gerekli olan anayasal temel üzerinde uzlaşmayı hızlandırmaları için çağrıda bulundu.

Nahda (Rönesans-Hedasi) Barajı
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri toplantı sırasında yaptığı konuşmasında, Mısır ve Sudan'ın Nahda Barajı’na ilişkin müzakere yanlısı tavırlarındaki kırmızı çizgilere dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
“Çözümün Etiyopya'nın kalkınma hakkını koruyacak bağlayıcı ve adil bir anlaşmada yattığını vurguluyorum. Etiyopya’nın bu hakkına saygı duyuyoruz ve takdir ediyoruz. Ancak bu hak Mısır ve Sudan'ın Nil Nehri'ndeki su hakları için hiçbir şekilde kısıtlayıcı olamaz. Barajın doldurulması ve işletilmesine ilişkin kuralların ilgili tarafların mutabakatı ile kabul edilmesi, bağlayıcı bir hukuki anlaşmadan geçiyor. Böyle bir anlaşma bölgenin sonuçları öngörülemeyen daha kaotik bir sahneye kaymasını önleyecektir ve biz böyle bir sahneye kayılmasını istemiyoruz.”

İran ve Türkiye'nin Arap bölgesinin içişlerine müdahalesi bir kez daha kınandı
İran ile yaşanan krizin takibiyle ilgilenen Arap Dörtlüsü Bakanlar Komitesi de Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan bin Abdullah'ın temsilciliğinde Suudi Arabistan'ın başkanlığında bir toplantı yaptı. Söz konusu toplantıda Tahran ile yaşanan kriz dosyasındaki son gelişmeler tartışıldı ve İran’ın bölgedeki ülkelerin iç işlerine müdahalesi konuşuldu. Komite, Tahran'a “bölgedeki vekillerini desteklemeye, güvenlik ve istikrar için sürekli bir tehdit oluşturan mezhep çatışmalarını körüklemeye” son verme çağrısını bir kez daha yineledi.
Türkiye’nin Arap ülkelerindeki askeri varlığı yasadışı
Türkiye’nin Arap ülkelerinin iç işlerine müdahalesiyle ilgilenen Bakanlar Komitesi de Türkiye’nin “Arap ülkelerindeki askeri varlığının yasadışı olduğunu ve tüm askerlerini koşulsuz bir şekilde geri çekmesi gerektiğini” vurguladı. Komite yayınladığı sonuç bildirgesinde uluslararası hukukun ve BM Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararlarının ciddi bir şekilde çiğnendiği, bölge ülkelerinin egemenliğine açık bir ihlal sayıldığı ve Arap ülkelerinin ulusal güvenliklerine yönelik bir tehdit oluşturduğu için Ankara’nın Irak, Libya ve Suriye’ye yönelik her türlü müdahalesini kınadı.
Komite aynı zamanda Türkiye rejimine, Dicle ve Fırat nehirlerinin menbalarına barajlar inşa ederek Irak ve Suriye'nin su haklarını ihlal etmekten derhal vazgeçmesi çağrısında bulundu. Komite Türkiye rejiminin bu barajları inşa etmesinin, her iki ülkeye de ciddi çevresel ve ekonomik zararlar vermesinin yanı sıra iki Arap ülkesinin su paylarını olumsuz etkilediğini belirtti.
Diğer yandan aynı zamanda başta yerleşimcilik projeleri ve İskân Kanunu olmak üzere İsrail’in Kudüs’te yaptığı ihlalleri durdurmak ve bunlarla mücadele etmek için harekete geçilmesiyle ilgilenen Arap Bakanlar Komitesi de toplantı düzenledi.



Hamas lideri: Gazze'de 5 günlük ateşkes yönündeki iddialar reddedildi

Hamas, Gazze Şeridi'nde 5 günlük ateşkes teklifinin kabul edilemez olduğunu söyledi (AFP)
Hamas, Gazze Şeridi'nde 5 günlük ateşkes teklifinin kabul edilemez olduğunu söyledi (AFP)
TT

Hamas lideri: Gazze'de 5 günlük ateşkes yönündeki iddialar reddedildi

Hamas, Gazze Şeridi'nde 5 günlük ateşkes teklifinin kabul edilemez olduğunu söyledi (AFP)
Hamas, Gazze Şeridi'nde 5 günlük ateşkes teklifinin kabul edilemez olduğunu söyledi (AFP)

Hamas lideri Usame Hamdan dün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nde beş günlük ateşkes teklifinin kabul edilemez olduğunu belirterek, hareketin aynı zamanda savaşı durdurmakla da ilgilendiğini vurguladı.

Lübnan'ın Al-Mayadeen TV'sine konuşan Hamdan, ABD'nin Gazze'de ateşkes anlaşması için yaptığı son teklifin, son ABD başkanlık seçimlerinden önce yapıldığına dikkat çekerek, “Biz halkımıza yönelik saldırganlığı durdurmakla ilgileniyoruz ve beş günlük bir ateşkesten bahsedip sonra savaşa geri dönmek bu talebi karşılamaz” dedi.

Hamdan şöyle devam etti: “İsrail, direnişin elindeki esirleri geri almak ve direnişin teslim bayrağını çekmesini ve ardından savaşı durdurup durdurmayacağına karar vermesini istiyor.”

Gazze'de devam eden çatışmalar ışığında esirlerin durumuyla ilgili olarak Hamdan şunları söyledi: “Hiç kimse esirlerin durumu ve statüsü hakkında bir şey söyleyemez. Gazze'de devam eden bir savaş var ve eğer esir alınan direnişçilerden haber alınamıyorsa, İsrailli esirlerden de haber alınamıyor. İsrailli tutsaklarla ilgilenen bir direnişçi şehit olursa, onlarla ilgilenen kişiyi kaybettiklerinde hayatları tehlikeye girer.”

İsrail ile Hamas arasında ateşkes anlaşmasına varmak için Mısır, Katar ve ABD'nin himayesinde yürütülen birçok müzakere turu, geçen yıl Kasım ayında varılan bir haftalık ateşkes haricinde çöktü.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre bu ayın başlarında Katar, Hamas ve İsrail'e, görüşmelere yeniden başlamak için “hazır olduklarını ve ciddiyetlerini” gösterene kadar arabuluculuk çabalarını askıya alacağını bildirdi.

Hamas'ın Gazze Şeridi'ndeki başkan vekili Halil El Haya bu ayın başlarında yaptığı açıklamada, ABD'nin son ateşkes önerisinin “savaşı durdurmaktan ya da yerinden edilmiş insanların geri dönmesinden değil, sadece bazı İsrailli mahkumların geri dönmesinden bahsettiğini” söyledi. El Haya sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu saldırganlığın durmasını istiyoruz ve herhangi bir mahkûm takası gerçekleşmeden önce durması gerekiyor.”