Singapur'da güneşin etrafında gizemli bir ışık halkası görüldü

(Twitter/NLCS Singapore)
(Twitter/NLCS Singapore)
TT

Singapur'da güneşin etrafında gizemli bir ışık halkası görüldü

(Twitter/NLCS Singapore)
(Twitter/NLCS Singapore)

Salı günü öğleden sonra Singapur halkını şahane bir güneş halesi manzarası bekliyordu: Dışarı çıkanlar güneşi çevreleyen büyük bir halkayla karşılaştı.
Çevredekiler çok renkli güneş halesinin fotoğraflarını paylaşmak için Twitter'a girip sıradışı manzara karşısında şaşkınlıklarını dile getirdi.
North London Collegiate School paylaştığı tweet'te "Bugün spor sahamızdan dikkat çekici bir güneş halesi gördük. Güneşi çevreleyen soluk renkli halkalar, ışığın nispeten açık hava koşullarında yüksekte bulunan bulutlardaki buz kristallerinde kırılmasıyla oluşuyor. Singapur'da alışılmadık bir manzara" ifadelerini kullandı.
Twitter'da başka bir kullanıcı, şaşkınlığını "Ne muhteşem bir gün" diyerek ifade etti.

Esprili bir atıfta bulunan başka bir Twitter kullanıcısı bunun "kıyamet" olup olmadığını sordu.

Bir diğeri Afrika mitolojisine dayanarak bu manzarayı "önümüzdeki büyük değişimin işareti” olarak nitelendirdi.

Bu Singapur semalarında iki yıl içinde görülen ikinci güneş halesi.
Son görülen güneş halesi geçen yıl aynı ayda, 22 Eylül'de oluşmuştu. Tampines, Simei ve Ubi gibi yerlerde öğle saatlerinde görülmüştü.

Güneş halesi nedir?
Sık sık rastlanan güneş haleleri, genellikle gökyüzünde yükseklerdeki ince bulutlar arasında meydana gelen optik bir fenomendir. Bu ince bulutlar su damlacıkları yerine buz kristallerinden oluştuğu için küçük prizmalar işlevi görür. Kristaller daha sonra ışığı güneşin etrafında MLMYSTK (mor, lacivert, mavi, yeşil, sarı, turuncu ve kırmızı) bir renk halkası oluşacak şekilde kırar.
Singapur Ulusal Çevre Ajansı'na göre bu buz kristallerinin atmosferde oluşacağı kesin konumları tahmin etmek ve halenin nerede görünebileceğini belirlemek zor.
The Strait Times'ın haberine göre çevre ajansı, güneşe uygun koruma olmadan doğrudan bakmak tehlikeli olduğundan, halkı haleye çıplak gözle bakmama konusunda uyardı.
Independent Türkçe



Bütün canlıların ölünce sönen tuhaf bir parıltı yaydığı tespit edildi

Fotoğraf: Pexels
Fotoğraf: Pexels
TT

Bütün canlıların ölünce sönen tuhaf bir parıltı yaydığı tespit edildi

Fotoğraf: Pexels
Fotoğraf: Pexels

Tıbbi teşhiste güçlü bir yeni aracın önünü açabilecek yeni bir araştırmaya göre, tüm canlı varlıkların canlılıkla bağlantılı olarak yaydığı tuhaf parıltı, öldüklerinde kayboluyor.

Yaşam formları, esasen metabolizmanın yaşamı sürdüren süreçleri beslediği karmaşık biyokimyasal laboratuarlardır.

Bu metabolizmanın yan ürünlerinden biri, reaktif oksijen türleri yani ROS adı verilen, yüksek oranda reaktif oksijen içeren bir grup molekül.

Kanada'daki Calgary Üniversitesi'nden araştırmacılar aşırı ROS üretiminin, oksidatif stres diye bilinen sürece yol açabileceğini ve bunun da vücuttaki kimyasallar arasında, parıltıyla bağlantılı elektron transfer süreçlerini tetiklediğini söylüyor.

The Journal of Physical Chemistry Letters'ta yayımlanan çalışma, farelerde ultra zayıf foton emisyonu (UPE) veya biyofoton emisyonu diye adlandırılan tuhaf parıltıyı belgeliyor.

Araştırmacılar canlı farelerin, yakın zamanda ölen farelere kıyasla kayda değer derecede daha yüksek yoğunlukta UPE yaydığını saptadı.

Buna karşılık bitkilerdeki UPE, sıcaklık değişiklikleri, yaralanma ve kimyasal işlemler gibi stres faktörlerine maruz kalma durumuna göre değişiklik gösteriyor.

Önceki çalışmalar, insan gözüyle görülemeyen son derece düşük yoğunluklu ışığın kendiliğinden salınmasıyla tanımlanan bu parıltının kaynağının ROS olabileceğini öne sürüyor.

200 ila 1000 nanometre aralığındaki spektrumda yer alan bu soluk ışık, tek hücreli organizmalar ve bakterilerden bitkilere, hayvanlara ve hatta insanlara kadar tüm yaşam formlarında gözlemleniyor.

Ancak ölüm ve stresin UPE üzerindeki etkisi hakkında pek bir şey bilinmiyor.

Son çalışma, canlı ve ölü hayvanlardaki bu parıltıyı karşılaştırırken, bitkilerde sıcaklık, yaralanma ve kimyasal işlemlerin UPE üzerindeki etkilerini görselleştirdi.

Bilim insanları, çevredeki ışığın etkisini ortadan kaldırmak için karanlık bölmeler geliştirerek bitki ve hayvanları özel kamera sistemleriyle görüntüledi.

Her iki grup da 37 derece vücut sıcaklığına sahip olmasına rağmen canlı farelerin güçlü bir ışık yaydığını, ötenazi uygulanan farelerden gelen soluk parıltınınsa neredeyse söndüğünü tespit ettiler.

Bilim insanları çalışmada, "Araştırmamız, canlı ve ölü farelerin UPE'si arasında önemli bir fark olduğunu ortaya koydu" diye belirtiyor.

Bitkilerde sıcaklık ve yaralanmalardaki artışın, UPE yoğunluğunda yükselmeye neden olduğunu gözlemledik.

Kimyasal işlemler de bitkilerin ışık yayma özelliklerini değiştirdi.

Araştırmacılar, bitkilerin yaralı bölgelerine lokal anestezik benzokain uygulandığında, test edilen bileşikler arasında en yüksek emisyonun görüldüğünü söylüyor.

Bulgular, UPE'nin hayvanlarda canlılığın ve bitkilerde stres tepkisinin hassas bir göstergesi olabileceğini ortaya koyuyor.

Bilim insanları bu çalışmanın gelecekteki araştırmalar ve klinik teşhisler için UPE görüntülemenin geliştirilmesine katkı sağlamasını umuyor. Araştırmacılar, "UPE görüntüleme, hayvanlarda canlılığın ve bitkilerin strese verdiği tepkilerin invazif olmayan, etiket gerektirmeyen bir şekilde görüntülenmesine olanak sağlıyor" ifadelerini kullanıyor.

Independent Türkçe