Yeni Lübnan hükümeti: Devletin Hizbullah siyasetinde değişim yok

Mikati hükümetinden ‘kısa ve öz’ bakanlık bildirisi: ‘Direniş maddesinde’ değişiklik yok

Mikati’nin Hükümet Sarayı’nda gelişinde düzenlenen tören (NNA)
Mikati’nin Hükümet Sarayı’nda gelişinde düzenlenen tören (NNA)
TT

Yeni Lübnan hükümeti: Devletin Hizbullah siyasetinde değişim yok

Mikati’nin Hükümet Sarayı’nda gelişinde düzenlenen tören (NNA)
Mikati’nin Hükümet Sarayı’nda gelişinde düzenlenen tören (NNA)

Lübnan’da yeni hükümet ilk toplantısı Hizbullah konusundaki tutumu konusundaki soru işaretleri eşliğinde düzenledi.
Lübnan kamuoyu yeni hükümetin Hizbullah’ın silahlı yapısı ve eski hükümetler için anlaşmazlık konusu olan ‘İsrail ile çatışma’ ile ilgili nasıl bir politika belirleyeceğini merak ediyordu. Yeni hükümetten yapılan açıklamalar Hizbullah konusundaki tutumda bir değişim olmayacağını gösteriyor.
Lübnan’da Bakanlar Bildiri Komitesi, ilk hükümet toplantısında üyelerinin seçiminin ardından dün (13 Eylül Pazartesi) çalışmalarına başladı.
Bu bağlamda komitenin toplantılarına aşina olan kaynaklar, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, direniş bildirisine ilişkin maddenin olduğu gibi kalacağını söyledi. Kaynaklar, Başbakan Necib Mikati’nin çalışma ekibi tarafından hazırlanan bakanlık bildirisinin hazır bir taslağının bulunduğuna dikkati çekti. Kaynaklar, programın Lübnan ve halkının ihtiyaç duyduğu temel reform konularına odaklanarak, kısa ve öz olması gerektiği koşuluyla, en kısa sürede nihai bir form elde etmek için çalışmaların yürütüldüğünü belirtti.
2005 yılında kabul edilen “Direniş maddesi”, 2008, 2009 ve 2011 hükümetlerinde ‘ordu, halk ve direniş’ üçlemesinin yerini aldı. Bu nedenle 2014, 2016, 2019 ve 2020 hükümetlerinde ‘Lübnan vatandaşlarının İsrail işgaline direnme, saldırılarını püskürtme ve işgal altındaki toprakları geri alma hakkını’ vurgulayan bir formülün benimsenmesi kararlaştırıldı.
13 Eylül’de Mikati, Büyük Serail Hükümet Sarayı’nda komite üyeleri huzurunda bakanlık bildirisini hazırlamaktan sorumlu bakanlar komitesinin ilk toplantısına başkanlık etti. İkinci toplantının ise bu öğleden sonra yapılmasına karar verildi. Dünkü oturumun sona ermesinin ardından Enformasyon Bakanı George Kordahi, bakanlık bildirisi taslağının bugün (14 Eylül Salı) tamamlanmasının beklendiğini söyledi. Kordahi, “Bugün tüm taslağı tartıştık ve bazı notlar aldık” dedi.
Buna karşılık Çalışma Bakanı Mustafa Bayram, “Bakanlık bildirisi taslağı iyidir ve temelinde insanların acıları yattığı için insanlara hitap edecek yeni bir dil bulacağız” dedi. Tarım Bakanı Abbas Hacc Hasan ise “Bakanlık Bildirisi, insanların acısını, elektrik sorununu, sübvansiyonları ve insanların sokakta talep ettiği her şeyi yansıtıyor” dedi.
Enerji ve Su Bakanı Velid Fayyad da yaptığı açıklamada, “Elektrik ve yakıtın durumunu iyileştirmek için Enerji Bakanlığı’nda elimden geleni yapacağım. Sübvansiyonların artırılması konusunun üst düzeyde araştırılması gerekiyor. Bu mesele büyük politikalarla ve sahip olduğumuz yeteneklerle bağlantılıdır. Aciz vatandaşların haklarını korumalıyız” şeklinde konuştu.
Hükümet açısından asıl zorluk vaatlerin uygulanması olsa da Cumhurbaşkanı Mişel Avn, 13 Eylül’de hükümetin ilk oturumunda, ‘Lübnan’ı krizlerinden kurtarmaya ve gelecek yıl parlamento seçimleri düzenlemeye odaklanan’ programında yer alması gereken geniş maddeler veya temel fikirler hakkında konuştu. Avn, diğer maddeleri ise ‘ulusal sabiteler’ olarak özetledi.
Hükümetin, tarihi daha sonra belirlenecek bir oturumda bakanlık programına dayanarak Lübnan Parlamentosu’nun güvenini kazanması beklenirken, cumhurbaşkanlığı kaynakları da Şarku’l Avsat’a “Cumhurbaşkanının söyledikleri, Lübnan’ın ihtiyaç duyduğu meseleler için bir yol oluşturan geniş adımlardır. Tamamının tamamlanacağı ümidiyle bir kısmında çalışmalara başlandı” dedi.
Öte yandan kaynaklar, hükümetin ve sürecin ilerleyen aylarında yürütme olasılığı hakkında ise “Hükümet bu fikri benimserse, kısa, orta ve uzun vade arasındaki çoklu yollara göre bunların hepsinin gerçekleştirilebileceğine şüphe yoktur. Ayrıca bunların bazılarını onaylaması gereken parlamento ile iş birliği de gerekir” dedi.
Avn, 8 Mayıs 2022’de parlamento seçimlerinin yapılmasının yanı sıra, önceki hükümet tarafından onaylanan toparlanma planı ve Fransız girişiminin içerdiği reformlar olmak üzere hükümetin üzerinde çalışacağı konulardan örnekler verdi. Beyrut Limanı’nda meydana gelen patlamaya ilişkin devam eden soruşturmaların tamamlanmasına ek olarak yolsuzlukla mücadele planı başta olmak üzere cezai denetim çalışmalarının başlatılması, vatandaşlar için temel gereksinimlerin sağlanması ve eğitim öğretim yılının başlatılması gibi faaliyetler de ele alındı.
Mali ve ekonomik durumla ilgili olarak Cumhurbaşkanı Mişel Avn, ‘bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılmasına yönelik bir planın geliştirilmesi, ülkeyi finansal krizden kurtarmak için bir toparlanma planının güncellenmesi ve uygulanması, Uluslararası Para Fonu ile müzakerelerin tamamlanması ve finansman kartı planının uygulanmasının takibi üzerinde çalışılması, yatırım programında yer alan projeler de dahil olmak üzere CEDRE (Sedir) Konferansı’nın kararlarının uygulanması, katı atıkların işlenmesine yönelik bir planın tamamlanması ve uygulanması, bir elektrik planının uygulanması’ faaliyetlerine dikkat çekti.
Avn, yerinden edilmiş Suriyeliler konusunda da hükümete, ülkelerine geri dönüşlerini bakanlık bildirisine dahil etme çağrısı yaptı.
Öte yandan Uluslararası Bilgi Kurumu, ‘Cumhurbaşkanı Avn Döneminde Hükümet Durumu’ başlıklı bir rapor yayınladı. Kurum, Mişel Avn’ın 31 Ekim 2016’da cumhurbaşkanlığı görevine seçilmesinden bugüne (mevcut hükümetin kuruluş tarihi) kadarki görev süresinde 4 hükümetin kurulması, hükümetin kurulması görevinden iki istifa ve 696 hükümet ve geçici hükümet boşluğu yaşandığına dikkati çekti. Geçici hükümet döneminin, yeni Mikati hükümetinin kurulmasına kadar, Avn’ın görev süresinin yüzde 40’ını oluşturduğu belirtilen raporda, Cumhurbaşkanı Hassan Diyab hükümetinin, bugüne kadarki hükümetler tarihinde en uzun dönem olan geçici hükümet bakımından 366 gün sürdüğü kaydedildi.



Umman ve Lübnan, İsrail'in saldırılarını kınadı ve gerilimin artmasını önlemeye yönelik uluslararası çabaları destekledi

Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)
Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)
TT

Umman ve Lübnan, İsrail'in saldırılarını kınadı ve gerilimin artmasını önlemeye yönelik uluslararası çabaları destekledi

Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)
Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)

Umman ve Lübnan, bugün yayımladıkları ortak bildiride, İsrail’in Lübnan topraklarına yönelik süregelen saldırılarından ve Arap topraklarının işgalinden derin kaygı duyduklarını belirtti. Bildiride, bu adımların 1701 sayılı kararın ve uluslararası meşruiyete ilişkin kararların açık ihlali olduğu vurgulandı.

Taraflar ayrıca, 4 Haziran 1967 sınırları üzerinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulmasını öngören Arap tutumunun değişmezliğini yineledi. Bildiride, Arap dayanışmasının güçlendirilmesinin, devletlerin egemenliğine saygının ve iyi komşuluk ilkeleri ile uluslararası hukukun öneminin altı çizildi.

Ortak bildiri, Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın Umman’a gerçekleştirdiği ziyaretin sonunda yayımlandı. Avn, ziyareti sırasında Umman Sultanı Heysem bin Tarık ile iki oturumdan oluşan görüşmeler yaptı.

Bildiride, Avn’ın ziyaretinin ‘Umman ile Lübnan arasındaki köklü kardeşlik ilişkilerinden’ kaynaklandığı ve ikili iş birliğini güçlendirme iradesini yansıttığı ifade edildi.

Sultan Heysem bin Tarık ile Cumhurbaşkanı Avn’ın gerçekleştirdiği resmi görüşmede, iki ülke arasındaki ilişkiler ele alındı; taraflar siyasi, ekonomik, yatırım, bankacılık, turizm, ulaşım ve lojistik hizmetler gibi alanlarda iş birliğini genişletme kararlılıklarını dile getirdi.

İki ülke, ikili iş birliğini güçlendirecek yeni anlaşmalar ve mutabakat zaptlarının imzalanması için çalışma yürütme konusunda mutabık kaldı. Ayrıca ticari, kültürel ve bilimsel değişimi destekleme; özel sektörün ortaklık ve kalkınma fırsatlarından daha geniş biçimde yararlanmasının teşvik edilmesi kararlaştırıldı.

Bölgesel gelişmeler

Bölgesel gelişmelere ilişkin bölümde, iki taraf İsrail’in Lübnan topraklarına yönelik devam eden saldırıları ile Arap topraklarının işgalinden duydukları derin kaygıyı dile getirdi. Bu adımların, 1701 sayılı kararın ve uluslararası meşruiyetin açık ihlali olduğu vurgulandı. Taraflar, saldırıların derhal durdurulması ve işgal altındaki tüm Lübnan ve Arap topraklarından tam çekilme çağrısında bulundu. Ayrıca gerilimin önlenmesi, istikrarın sağlanması, yerinden edilenlerin dönüşünün kolaylaştırılması ve yeniden imar çabalarına destek verilmesi gerektiği ifade edildi.

Umman tarafı, Lübnan’ın egemenliğine, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne tam destek verdiğini yinelerken, devlet kurumlarının -başta Lübnan ordusu ve meşru güvenlik güçleri olmak üzere- güçlendirilmesinin ve Lübnan liderliğinin yürüttüğü ekonomik, mali ve idari reformların desteklenmesinin önemini vurguladı.

Umman Sultanı Heysem bin Tarık ile Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, bu sabah Maskat’taki el-Alam Sarayı'nda özel bir oturum gerçekleştirdi.

Şarku’l Avsat’ın Umman resmi haber ajansı ONA’dan aktardığına göre, görüşmede iki ülkeyi ilgilendiren çeşitli konularda görüş alışverişinde bulunuldu. Ayrıca, iki ülke ve iki halkın yararına olacak iş birliği ve ortaklık fırsatlarının güçlendirilmesinin önemine dikkat çekildi; kültürel, ekonomik ve kalkınma alanları da dahil olmak üzere çeşitli sektörlerde bağların daha da sağlamlaştırılması gerektiği belirtildi.


Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
TT

Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)

Tunus ana muhalefet partisi Ulusal Kurtuluş Cephesi (NSFT) üyesi ve siyasi aktivist Şeyma İsa, tutukluluk koşullarını protesto etmek için başladığı açlık grevinde dokuzuncu gününe girdi.

1 Aralık'ta muhalefet tarafından düzenlenen yürüyüşe katılan İsa, devlet güvenliğine karşı komplo kurmak suçundan Temyiz Mahkemesi tarafından verilen bir kararla sivil polisler tarafından gözaltına alındı. Muhalif aktivist, hapishaneye girer girmez açlık grevine başladı.

Şeyma İsa (45), 2023 yılının şubat ayında yakalanmış, gözaltında tutulmuştu ve aynı yılın temmuz ayında serbest bırakılmıştı. Birinci Derece Mahkemesi tarafından 18 yıl hapis cezasına çarptırılan İsa’nın cezası temyiz sonucunda 20 yıla çıkarılmıştı.

İsa'nın yanı sıra aynı davayla bağlantılı olarak NSFT lideri, tanınmış siyasetçi Ahmed Necib eş-Şabi (82) de tutuklandı ve 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. Muhalif Avukat Ayaşi Hammami (66) de terör suçlamasıyla beş yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölümü Müdür Yardımcısı Bessam Havaci, “Tunus muhalefetinin önemli simalarının tutuklanması, Cumhurbaşkanı Kays Said'in tek başına iktidarına alternatif olan her şeyi ortadan kaldırma planının son adımıdır. Bu tutuklamalarla Tunuslu yetkililer, siyasi muhalefetin çoğunu etkili bir şekilde hapse atmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Tunus muhalefeti ve NSFT, 25 Temmuz 2021'de olağanüstü hal (OHAL) ilan edip ardından yeni bir siyasi sistem kurarak geniş yetkilerle iktidarını sürdüren Cumhurbaşkanı Kays Said'in yönetimine karşı çıkıyor ve demokrasinin yeniden tesis edilmesini talep ediyor. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre buna karşın yetkililer tutuklananları hükümeti devirmeye ve devlet kurumlarını yıkmaya teşebbüs etmekle suçluyor. Muhalefet ise mevcut rejimi tutuklulara karşı siyasi suçlamalar uydurmak ve yargıyı emirlerine boyun eğdirmekle suçluyor.


Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
TT

Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)

Hamas, ateşkesin ikinci aşamasına geçilmesini desteklediklerini ve silah bırakmaya açık olduklarını duyurdu.

Adının paylaşılmaması şartıyla Times of Israel'e konuşan Hamas yetkilisi, Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak müzakerelerin başlatılması halinde silah bırakacaklarını söylüyor:

Bu zorla veya ültimatomlarla yapılamaz. İsrail iki yıl boyunca Hamas'ı silahsızlandırmak için tüm askeri gücünü kullandı ama işe yaramadı. Silah bırakma meselesi siyasi bir sorunla bağlantılıdır ve bu nedenle siyasi bir çözüm gerektirir.

Yetkili, Filistinlilerin 78 yıllık İsrail işgaline karşı silahlı mücadele hakkının olduğunu belirterek, 1967 sınırlarının esas alınacağı bir Filistin devleti kurulması taleplerini yineliyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. Haberde, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünü kontrol ettiği belirtiliyor.

İsrail, Hamas'ın elindeki 28 rehinenin hepsini teslim etmeden ikinci aşamaya geçilmeyeceğini duyurmuştu. Filistinli örgüt şimdiye dek 27 rehineyi İsrail'e gönderdi. Ancak 7 Ekim saldırısında öldürülen İsrailli polis memuru Ran Gvili'nin naaşı hâlâ Gazze'de. Hamas yetkilisi, cesedin yerini bulmak için çalışmaların sürdüğünü söylüyor.

İkinci aşama kapsamında Barış Kurulu üyelerinin belirlenmesi ve Gazze'ye güvenlik gücü konuşlandırılması hedefleniyor. Bu aşamaya geçiş için Hamas'ın silah bırakmayı kabul etmesi gerekli. Bunun ardından İsrail askerleri daha gerideki bir hatta çekilecek.

Trump ikinci aşamaya "çok yakında geçileceğini" söylemiş fakat bir takvim açıklamamıştı. Ocak itibarıyla Gazze'ye ISF askerlerinin gönderilmesi planlanıyor.

Hamas yetkilisi, 7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nda esir alınan kişileri ilk etapta operasyondan kısa süre sonra bırakmayı düşündüklerini söylüyor.

Ancak İsrail'in saldırıları durdurmaması ve arabulucular tarafından savaşın sonlandırılacağına dair garantiler sunulmaması nedeniyle bu plandan vazgeçtiklerini ifade ediyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın öncülüğünde hazırlanan plana göre ISF, Hamas'ın silahsızlandırılmasında da rol oynayacak.

Öte yandan Hamas yetkilisi, ISF kontrolündeki böyle bir sürece yanaşmayacaklarını belirterek, güvenlik gücü askerlerinin Gazze'de İsrail ordusuyla Filistin halkı arasında "tampon bölge" görevi görmesi gerektiğini savunuyor.

Ayrıca silahsızlanma karşılığında İsrail ordusunun tamamen Gazze'den çekilmesini talep ettiklerini aktarıyor.

7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nın sonuçlarından pişmanlık duymadıklarını söyleyen Hamas yetkilisi, dünya kamuoyunun İsrail'in gerçek yüzünü görmesini sağladıklarını vurguluyor:

Tarihi değiştirmeyi başardık. Dünya gözlerini açtı, Filistinlilerin yaşadıklarını ve İsrail'in ne suçlar işlediğini gördü.

IDF ve Yahudi yerleşimciler işbirliği yapıyor

Diğer yandan İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF), Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimcilerle aktif işbirliği yaptığı aktarılıyor.

İsrail'in kamu yayıncısı Kan'ın hazırladığı Zman Emet (Gerçek Zamanlı) programına katılan Tuğgeneral Avi Bluth, ISF'nin "sınır bölgelerinde çiftlikler kurmaları için yerleşimcilerle tam işbirliği içinde hareket ettiğini" söyledi.

Bluth, bu işbirliğinin özellikle geçen yıl temmuzda hızlandırıldığını belirtti.

Independent Türkçe, Times of Israel, Haaretz