Rus paralı askerlerinin Mali'de görevlendirilme ihtimali Fransa’da endişeye neden oluyor

Rus paralı askerlerinin Mali'de görevlendirilme ihtimali Fransa’da endişeye neden oluyor
TT

Rus paralı askerlerinin Mali'de görevlendirilme ihtimali Fransa’da endişeye neden oluyor

Rus paralı askerlerinin Mali'de görevlendirilme ihtimali Fransa’da endişeye neden oluyor

Rus paralı askerlerin Mali’ye girmesine izin verecek bir anlaşmanın yakın zamanda imzalanması bekleniyor. Batı Afrika bölgesinin güvenlik meselelerinde Rusya’nın etkisinin kapsamını genişletecek olan anlaşma Fransa’nın ise endişelenmesine neden oluyor. Zira bu durum Fransa’nın daha fazla Avrupalı ortağı dahil etmeye çalıştığı ve 5 bin askerin katıldığı Barkhane Operasyonu kapsamındaki rolünü azaltmaya çalıştığı bir dönemde Batı Afrika’nın Sahel Bölgesi’nde El Kaide ve DEAŞ bağlantılı militanlara karşı 10 yıldır süren terörle mücadele operasyonunu tehdit ediyor.
Ancak Mali’de 2020 yılının ağustos ayında gerçekleştirilen askeri darbeden sonra iktidara gelen askeri cuntadan yapılan açıklamada haberlerin sadece söylenti olduğunun altı çizildi. Böyle bir anlaşma hakkında bilgi sahibi olmadığını belirten Mali Savunma Bakanlığı Sözcüsü açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Mevcut güvenlik durumu göz önüne alındığında ülkedeki kamuoyu Rusya ile daha fazla iş birliğini destekliyor. Fakat bu iş birliğinin niteliği konusunda henüz bir karar verilmedi.”
Kremlin ve Paris’ten de konuya dair açıklama yapılmadı.
Güvenlik ve diplomatik kaynaklar ise Reuters’a verdikleri demeçte bölgedeki hamlelerin eski sömürge gücü Fransa tarafından reddedildiği bildirildi. Kaynaklar, Paris’in Mali’deki askeri cuntanın Rus paralı asker grubu Wagner’e izin verecek anlaşmayı hayata geçirmesini önlemek için diplomatik bir girişim başlattığını aktardılar. Batı Afrika’daki gelişmeleri yakından takip eden Avrupalı bir kaynak ve bölgeden bir güvenlik kaynağı da yapılacak anlaşmanın en az bin paralı askeri kapsayabileceğini belittiler. Diğer iki kaynak da sayının daha düşük olacağını düşündüklerini fakat bir tahminde bulunulamayacağını aktardı. Diğer kaynaklar ise Wagner Grubu’nun hizmetleri için ayda yaklaşık 10,8 milyon dolar alacağını öne sürdüler. Bölgede çalışan bir güvenlik kaynağı da paralı askerlerin Mali ordusunu eğiteceğini ve üst düzey yetkililere koruma sağlayacağını bildirdi.
Reuters’ın haberine göre paralı askerlerin sayısı, çalışmaların karşılığında ödenecek meblağ veya Mali'de iktidardaki askeri cuntanın bu adımla neyi hedeflediğine dair resmi bir açıklama yapılmadı. Rus paralı askerlerine izin veren herhangi bir anlaşma imzalanmadı. Reuters Wagner grubunun da herhangi bir açıklamada bulunmadığını bildirdi.
Diğer yandan medyada Wagner Grubu ile bağlantıları olduğu iddia edilen Rus iş adamı Yevgeny Prigozhin bu yönde çıkan haberleri yalanladı. Grupla herhangi bir bağlantısı olmadığını söyedi.
Kaynaklara göre Fransa, diplomatik çabaları ile Mali askeri cuntasını anlaşma yapmamaya ikna etmeye çalışıyor. Kaynaklar Fransa’nın başta ABD olmak üzere müttefiklerinin yardımını almak için üst düzey diplomatlarını Moskova ve Mali'ye göndermeyi hedeflediğini aktardılar. Fransa Dışişleri Bakanlığı ise konu hakkında yorum yapmadı. Fransız bir diplomatik kaynak is yaptığı değerlendirmede Wagner grubunun diğer ülkelere müdahalesine tepki gösterdi.
Diğer yandan Uluslararası Af Örgütü tarafından dün yapılan açıklamada silahlı grupların Nijer'de çocukları silah altına aldığı bildirildi. Saldırılarda çocukların öldürüldüğüne dikkat eken örgüt söz konusu eylemlerin özellikle militanların son aylarda şiddeti artırdığı Burkina Faso ve Mali ile sınır bölgelerde gözlendiğini açıkladı.
‘Üç Sınır’ olarak bilinen bu bölge, Büyük Sahra'da DEAŞ ve El Kaide bağlantılı Cemaat Nusret el-İslam vel-Müslimin tarafından yapılan saldırılara sık sık sahne oluyor. Uluslararası Af Örgütü, şiddetten sağ olarak kurtulan çocukların ifadeleri doğrultusunda yaptığı açıklamada Üç Sınır bölgesinin Nijer tarafında yaklaşık 60 çocuğun öldürüldüğünü bildirdi.
Geçtiğimiz mart ayında 12 yaşındaki arkadaşının öldürüldüğüne tanık olan Vehhab adlı çocuk AFP’ye yatığı açıklamada şunları söyledi:
“Savaşçılarla konuşmak için bir noktada durdu. Yan tarafından ona ateş ettiler ve kısa bir süre sonra da öldü. Ölmeden önce ‘Ben ne yaptım?’ diye sordu. Söylediklerini çok iyi hatırlıyorum.”
Söz konusu haberde gerçekleştirilen katliamların büyük kısmından DEAŞ sorumlu tutulsa da özellikle Burkina Faso yakınlarındaki Torodi ilinde, yaşları 15 ila 17 yaş arasında olan erkek çocukların Cemaat Nusret el-İslam vel-Müslimin tarafından silah altına alındığı belirtildi.
Uluslararası Af Örgütü'ne göre birçok saldırının hedefinde okullar var. Örgüt, bu yıl 31 binden fazla çocuğun okulu bıraktığını bildirdi. Bunun, okulu bırakan çocuk sayısında geçen yıla göre 10 bin artış olduğu anlamında geldiği kaydedildi. Uluslararası Af Örgütü'nün Kriz Müdahale Direktör Yardımcısı Matthew Wells yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Nijer uçurumun eşiğinde. Nijerli yetkililer ve uluslararası ortaklar, çocuklara bir gelecek inşa etmek için acil olarak önlem almalıdır.”



Bağımsız bir Filistin devletinin tanınması, iki devletli çözümle ilgili müzakerelerin önünü açabilir

BM Genel Kurulu genel oturumundan bir kare (Arşiv - Reuters)
BM Genel Kurulu genel oturumundan bir kare (Arşiv - Reuters)
TT

Bağımsız bir Filistin devletinin tanınması, iki devletli çözümle ilgili müzakerelerin önünü açabilir

BM Genel Kurulu genel oturumundan bir kare (Arşiv - Reuters)
BM Genel Kurulu genel oturumundan bir kare (Arşiv - Reuters)

Analistler sembolik olmasına rağmen mayıs ayında bazı Avrupa ülkeleri tarafından tanınması beklenen bağımsız Filistin devletinin, Batı’nın Gazze’deki çatışmayı çözmek için savunduğu iki devletli çözüm müzakerelerinin önünü açabileceğini düşünüyorlar.

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, pazartesi günü Riyad'da yaptığı açıklamada aralarında Belçika, İrlanda, Malta, Slovenya ve İspanya'nın da bulunduğu bazı Avrupa ülkelerinin mayıs ayında Filistin devletini tanıdıklarını açıklamalarını beklediğini söyledi.

Akdeniz ve Ortadoğu Araştırmaları ve Çalışmaları Enstitüsü'nden (iReMMO) Agnès Levallois, “Her şeyden önce bu, Filistinlilerin hayatını değiştirmeyecek sembolik bir jestten ibaret olsa da İsrail'i bağımsız bir Filistin devletini tanımaya zorlamak için bir baskı aracı olabilir” değerlendirmesinde bulundu. Ancak İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Joe Biden yönetimi ve AB ülkelerinin uzun vadeli tek çözüm olarak gördüğü Filistin devletinin tanınmasına karşı çıkıyor.

Merkezi Cenevre'de bulunan Arap Dünyası ve Akdeniz Araştırma Merkezi'nin (CERMAM) Direktörü Hüsnü Abidi, Hamas Hareketi’nin 7 Ekim'de İsrail'in güneyinde gerçekleştirdiği ve daha önce eşi ve benzeri görülmemiş saldırının ardından Netanyahu’nun bağımsız bir Filistin devletinin tanınmasını Hamas’a verilecek bir ödül olarak gördüğünün altını çizdi.

Ancak Avrupalıların Netanyahu’nun aksine bağımsız bir Filistin devletini tanımanın, Filistin Yönetimi’ni güçlendirip Hamas'ın konumunu zayıflatarak Filistinlilerin haklarını tesis etme yolunda atılacak bir adım olduğuna inandıklarını vurgulayan Abidi, “Bu da ne Hamas ne de Netanyahu için güçlü bir nokta olmayan barış dinamiğini güçlendirecek” dedi.

Fransa'nın eski Katar ve Suudi Arabistan Büyükelçisi Bertrand Besancenot ise Filistin devletinin Avrupa ülkeleri tarafından tanınmasının Netanyahu'nun tutumu üzerinde doğrudan bir etkisi olmayacağını düşünüyor. Bunun Netanyahu’yu kızdıracağını, ama fikirlerini değiştireceğini düşünen Besancenot, “Öte yandan Avrupa tarafından bu yönde bir hareketi olduğunu ve bu konu masada değilmiş gibi davranamayacağımızı göstermemiz, Biden yönetiminin Netanyahu üzerindeki baskısını artırmasına yardımcı olacaktır” şeklinde konuştu.

İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, 10 Nisan’da İspanyol milletvekillerine yaptığı bir konuşmada, bağımsız bir Filistin devletini tanımanın ‘Avrupa'nın jeopolitik olarak çıkarına olduğunu’ söyledi.

Sanchez, birkaç gün önce İrlanda, Malta ve Slovenya başbakanlarıyla birlikte, İsrail-Filistin çatışmasının çözümüne ‘olumlu bir katkıda bulunması halinde bağımsız bir Filistin devletini tanımaya hazır olduklarını’ belirten ortak bir bildiriye imza atmıştı.

İki devletli çözüm stratejisine dahil

Öte yandan Fransa Dışişleri Bakanı Stephane Sejourne, Riyad'daki toplantılar sırasında mevkidaşlarına bağımsız bir Filistin devletini tanıma meselesinin Fransa için bir tabu olmadığını, ancak bunun iki devletli bir çözüme yönelik küresel bir strateji çerçevesinde faydalı olması gerektiğini söyledi.

Ancak Levallois, başka herhangi bir somut gelişme olmaksızın ‘sadece vicdanları rahatlatmak için’ bağımsız bir Filistin devletini tanımanın ‘gerçek bir tuzak olabileceği’ uyarısında bulundu.

Bugüne kadar Birleşmiş Milletler (BM) üyesi 193 ülkeden 137'si bağımsız bir Filistin devletinin tanınması kararını kabul etti.

New York Times (NYT) gazetesinde aralık ayı ortalarında yayınlanan bir makalede, eski ABD Başkanı Barack Obama'nın danışmanlarından David Harden ve insani yardım aktivisti Larry Garber, Washington'ı benzer bir adım atamaya çağırdılar. Hamas'ın ‘nehirden denize kadar uzanan bir İslam devleti kurma emellerini baltalamanın bir yolu’ olarak bunun yapılması gerektiğini vurgulayan Harden ve Garber, böylece Filistinlilerin bağımsızlık hayallerini gerçekleştirmek için çalışacak yeni liderler seçmeye teşvik edileceğini belirttiler.


Taliban şiddet olaylarını azalmasıyla ülkeye turist çekmeye çalışıyor

Başkent Kabil'deki yenilenen Darul Aman Sarayı'nda selfie yapan Afganlar (AP)
Başkent Kabil'deki yenilenen Darul Aman Sarayı'nda selfie yapan Afganlar (AP)
TT

Taliban şiddet olaylarını azalmasıyla ülkeye turist çekmeye çalışıyor

Başkent Kabil'deki yenilenen Darul Aman Sarayı'nda selfie yapan Afganlar (AP)
Başkent Kabil'deki yenilenen Darul Aman Sarayı'nda selfie yapan Afganlar (AP)

Taliban, ülkede şiddet olaylarının azalmasıyla birlikte turistleri Afganistan’a çekmeye çalışıyor. Taliban, bu amaçla turist rehberleri yetiştirmek üzere bir enstitü kurdu.

Enstitünün ilk öğrenci grubundan yaklaşık 30 kişi Kabil'de bir sınıfta eğitim almaya başladı. Yaşları, eğitimleri ve mesleki deneyimleri farklı olsa da hepsi erkek olan enstitünün öğrencileri arsında kadınlar bulunmuyor. Çünkü ülkede kız çocuklarının altıncı sınıftan sonra okumasına izin verilmiyor.

Associated Press’in (AP) dünkü bir haberine göre çok büyük rakamlardan bahsetmek mümkün değil. Ancak ülkede turizmle ilgili bir tartışma yaşanıyor. Ülkeyi 2021 yılında 691 yabancı turist ziyaret ederken 2022 yılında bu sayı 2 bin 300'e yükseldi. Geçtiğimiz yıl Afganistan’ı ziyaret eden turist sayısı 7 bine ulaştı.

Afganistan’ın ekonomisi neredeyse çökmüş durumda. Altyapısı son derece zayıf olan ülke yoksullukla boğuşuyor. Yine de yabancılar, şiddet olaylarının azalması, Dubai gibi dünyanın merkezi olan şehirlere doğrudan uçuşların artması ve alışılmadık bir yerde tatil yapmanın verdiği heyecanla ülkeyi ziyaret etmeye devam ediyor.


New York Polisi, Columbia Üniversitesi'nde Filistin yanlısı göstericilerin barikat kurduğu bir binayı tahliye etti

New York Şehri polisi protestocuları gözaltına aldı ve kampüsün dışına çıkardı (EPA)
New York Şehri polisi protestocuları gözaltına aldı ve kampüsün dışına çıkardı (EPA)
TT

New York Polisi, Columbia Üniversitesi'nde Filistin yanlısı göstericilerin barikat kurduğu bir binayı tahliye etti

New York Şehri polisi protestocuları gözaltına aldı ve kampüsün dışına çıkardı (EPA)
New York Şehri polisi protestocuları gözaltına aldı ve kampüsün dışına çıkardı (EPA)

New York Polisi dün akşam (Salı), Columbia Üniversitesi kampüsüne baskın düzenledi. Polis, Gazze Şeridi'nde altı aydan fazla süredir devam eden savaşı protesto etmek için Filistin yanlısı öğrencilerin pazartesi akşamından beri barikat kurduğu binayı tahliye etmeye başladı.

Pazartesi akşamı düzinelerce protestocunun işgal ettiği Hamilton Hall binasına merdivenle donatılmış bir polis kamyonunun yaklaştığı görüldü. Kamyon, merdiveniyle binanın pencerelerinden birinin önünde durdu ve çevik kuvvet polisleri bu pencereden birbiri ardına binanın içine girdi.

CNN, New York Polisi'nin Columbia Üniversitesi'nde operasyonun başladığını bildiren bir açıklamasını aktardı.

xsdvfbrt
New York Polis memurları Columbia Üniversitesi kampüsüne operasyona hazırlanıyor (AFP)

Açıklamada: "Akredite olan tüm medya temsilcilerinin West 114th caddesi ve Broadway'deki NYPD'ye katılması gerekiyor, aksi takdirde bölgeden uzaklaştırılacaklar" ifadeleri yer aldı.

CNN haber ağı, birçok protestocunun gözaltına alınıp New York şehir merkezindeki Manhattan mahallesinin kuzeyinde bulunan üniversite kampüsünün dışına götürülmesinin görüntülerini yayınladı.

Göstericiler, Instagram uygulamasındaki hesaplarında, polisin kendilerini Gazze'deki savaşta ölen 6 yaşındaki Filistinli kızın anısına "Hind Hall" adını verdikleri "Hamilton Hall"dan çıkarmak için üniversite kampüsüne "baskın yapmasını" kınadılar.


Netanyahu Refah’a kara saldırısıyla ateşkesi birbirinden ayrı tutuyor

ABD CENTCOM tarafından dün yayınlanan ve insani yardımların ulaştırılması için bir liman inşa etme çalışmaları çerçevesinde Gazze Şeridi açıklarında yüzen iskeleyi gösteren fotoğraf (AP)
ABD CENTCOM tarafından dün yayınlanan ve insani yardımların ulaştırılması için bir liman inşa etme çalışmaları çerçevesinde Gazze Şeridi açıklarında yüzen iskeleyi gösteren fotoğraf (AP)
TT

Netanyahu Refah’a kara saldırısıyla ateşkesi birbirinden ayrı tutuyor

ABD CENTCOM tarafından dün yayınlanan ve insani yardımların ulaştırılması için bir liman inşa etme çalışmaları çerçevesinde Gazze Şeridi açıklarında yüzen iskeleyi gösteren fotoğraf (AP)
ABD CENTCOM tarafından dün yayınlanan ve insani yardımların ulaştırılması için bir liman inşa etme çalışmaları çerçevesinde Gazze Şeridi açıklarında yüzen iskeleyi gösteren fotoğraf (AP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu dün Gazze Şeridi'nin en güneyinde yer alan Refah’a karar saldırısı planını, Hamas Hareketi ile olası ateşkes anlaşmasından ve iki taraf arasında rehine ve tutuklu takası için Mısır'ın desteklediği müzakerelerin geleceğinden ayrı tutmaya çalıştı.

Uluslararası ve bölgesel çevreler Hamas Hareketi tarafından ateşkes önerisine verilecek yanıtı beklerken Netanyahu, hükümetindeki aşırı sağcıların Refah'a kara saldırısının yapılması çağrılarına destek verdi. Netanyahu, Gazze'de öldürülen İsrail askerlerinin ve Hamas’ın elindeki rehinelerin aileleriyle bir araya geldiği toplantıda “Refah'a gireceğiz. Anlaşma olsun ya da olmasın Hamas'a asla teslim olmayacağız” ifadelerini kullandı.

Öte yandan Kahire, Gazze'de ateşkes ilan edilmesi için gayret gösteriyor. Eğer ateşkes sağlanırsa, İsrail'in Mısır sınırı yakınlarındaki Refah'a geniş çaplı kara saldırısının ‘ertelenme ihtimali’ söz konusu. Müzakerelere dair bilgilerini Şark’ul Avsat’la paylaşan Mısırlı bir kaynak, ateşkes anlaşmasının önündeki zorlukların azaldığını ve önerilerin ayrıntılarında önemli bir sorun olmadığını söyledi. Kaynak, söz konusu zorlukların artık tarafların anlaşmayı sonuçlandırma iradesine ve arzusuna bağlı olduğunu belirtti.

Diğer taraftan Gazze Şeridi'ndeki gelişmelerle ilgili olarak Arap Birliği – İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Olağanüstü Ortak Zirvesi tarafından görevlendirilen Temas Grubu'nun, pazartesi günü Avrupa ülkelerinin dışişleri bakanları ve temsilcileriyle yaptığı toplantıda, Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona erdirilmesi ve iki devletli çözümün hayata geçirilmesi için gerekli adımların atılmasına yönelik çabalara destek vurgulandı. Ayrıca uluslararası hukuk ve üzerinde mutabık kalınan ilkeler uyarınca, iki devletli çözümün hayata geçirilmesi için güvenilir ve geri dönülemez yola dair kapsamlı bir yaklaşım benimsenmesinin önemi ve gerekliliğinin altı çizildi.


Netanyahu: UCM'nin İsrailli liderler hakkında tutuklama emri çıkarması skandal olur

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
TT

Netanyahu: UCM'nin İsrailli liderler hakkında tutuklama emri çıkarması skandal olur

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) Hamas'a karşı yürüttüğü savaşla ilgili suçlamalar nedeniyle İsrailli yetkililer hakkında tutuklama emri çıkarması durumunda, bunun tarihi ölçekte bir skandal olacağını belirtti.

Netanyahu: "İsrail ordu komutanları ve devlet liderleri hakkında savaş suçları işleme suçlamasıyla tutuklama emri çıkarma ihtimali, tarihi ölçekte bir skandal olacaktır" dedi.

Netanyahu sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir şeyi açıklığa kavuşturmak istiyorum: “Ne Lahey'de ne de başka herhangi bir yerde alınan hiçbir karar, savaşın tüm hedeflerine (tüm rehinelerin serbest bırakılması, Hamas'a karşı tam zafer ve Gazze'nin artık İsrail için herhangi bir tehdit oluşturmayacağına dair taahhüt) ulaşma kararlılığımızı etkilemeyecektir.”


Bazı şarkıcıların sesini neden daha çok seviyoruz?

Araştırmacılar popülarite konusunda şarkıcıların seslerinin hangi ölçüde önemli olduğunu anlamaya çalıştı (Unsplash)
Araştırmacılar popülarite konusunda şarkıcıların seslerinin hangi ölçüde önemli olduğunu anlamaya çalıştı (Unsplash)
TT

Bazı şarkıcıların sesini neden daha çok seviyoruz?

Araştırmacılar popülarite konusunda şarkıcıların seslerinin hangi ölçüde önemli olduğunu anlamaya çalıştı (Unsplash)
Araştırmacılar popülarite konusunda şarkıcıların seslerinin hangi ölçüde önemli olduğunu anlamaya çalıştı (Unsplash)

Farklı kişilerin bazı şarkıcıların sesini, diğerlerine neden tercih ettiğini araştıran bilim insanları beklemedikleri bir sonuçla karşılaştı. Araştırmacılar müzik zevklerinde teknik özelliklerin, tahmin edildiği kadar etkisi olmadığını buldu.

Perde ve tempo gibi ölçülebilir özelliklerin mi yoksa kişisel algıların mı tercihler üzerinde daha büyük rol oynadığını belirlemeye çalışan araştırmacılar 16 eğitimli şarkıcının akapella performanslarını 368 katılımcıya dinletti. 

Max Planck Ampirik Estetik Enstitüsü'nden (MPIEA) araştırmacılar, Bobby McFerrin'in Don't Worry Be Happy ve Harold Arlen'in Over the Rainbow parçalarını birden fazla kez sözsüz seslendiren şarkıcıların her birinin üçer kaydını seçti. 326'sı internetten, 42'si de laboratuvardan çalışmaya katılan dinleyiciler, toplamda 96 performansı değerlendirdi. 

Katılımcıların beğenileri geniş bir yelpazeye yayılırken, bu değerlendirmelerde bazı benzerlikler de kaydedildi. Araştırmacılar bu yakın puanların sesin akustik özelliklerinden kaynaklandığını düşünse de sonuçlar onları haksız çıkardı. 

Akustik özellikler derecelendirmelerinin sadece küçük bir kısmını açıklarken, katılımcıların tercihlerini şekillendiren şey sesleri algılama ve yorumlama biçimleriydi. 

Scientific Reports adlı bilimsel dergide yayımlanan araştırmanın yazarlarından Pauline Larrouy-Maestri "Akustik tercihlerimizin genellikle objektif kriterlere dayandığını düşünsek de sonuçlarımız 'Güzellik bakanın gözündedir' sözünün akustiğe de uygulanabileceğini gösteriyor" diyor.

Sesin kendisi kadar dinleyicinin de deneyimi şekillendirdiğini gösteren çalışma, şarkı dışındaki seslerin de nasıl algılandığına dair yeni soruları beraberinde getiriyor. Araştırmacılar çalışmada şöyle yazıyor:

Şimdiye kadar elde ettiğimiz sonuçlar, şarkı söylerkenki ses sözkonusu olduğunda tercihlerin büyük ölçüde hem performansların niteliğine hem de dinleyicilerin özelliğine bağlı olduğuna işaret ediyor fakat bu karmaşık bir ilişki: Beğeni derecelendirmeleri başlı başına seslerin akustik özelliklerine değil, seslerin katılımcılar tarafından nasıl algılandığına bağlı.

Ekip bundan sonra diğer şarkı söyleme tarzlarının yanı sıra konuşma seslerinin çekiciliği üzerine de araştırmalar yapmayı planlıyor. 

Independent Türkçe, Phys.org, Earth, Scientific Reports


Uzaktaki asteroitten alınan örnek, "bombardımanı" gözler önüne serdi

İki yıl önce Japonya'nın Hayabusa-2 uzay aracı, Ryugu asteroitinin yanında uçarken fotoğraflarını çekmişti. Uzay aracı daha sonra geri dönerek asteroitten aldığı kaya örneklerini Dünya'ya getirmişti (JAXA)
İki yıl önce Japonya'nın Hayabusa-2 uzay aracı, Ryugu asteroitinin yanında uçarken fotoğraflarını çekmişti. Uzay aracı daha sonra geri dönerek asteroitten aldığı kaya örneklerini Dünya'ya getirmişti (JAXA)
TT

Uzaktaki asteroitten alınan örnek, "bombardımanı" gözler önüne serdi

İki yıl önce Japonya'nın Hayabusa-2 uzay aracı, Ryugu asteroitinin yanında uçarken fotoğraflarını çekmişti. Uzay aracı daha sonra geri dönerek asteroitten aldığı kaya örneklerini Dünya'ya getirmişti (JAXA)
İki yıl önce Japonya'nın Hayabusa-2 uzay aracı, Ryugu asteroitinin yanında uçarken fotoğraflarını çekmişti. Uzay aracı daha sonra geri dönerek asteroitten aldığı kaya örneklerini Dünya'ya getirmişti (JAXA)

Çalışmayı yürüten araştırmacılar, uzaktaki bir asteroitin parçalarının uzaydaki nesnelerin maruz kaldığı "bombardımanı" gözler önüne serdiğini bildirdi.

Yeni çalışma, 2018'de Hayabusa-2 adlı Japon uzay aracı tarafından üzerine iniş yapılan Ryugu asteroitinin parçaları kullanılarak gerçekleştirildi. Hayabusa-2, iniş yaptıktan sonra örnekler toplamış ve 2020'de geri dönerek Dünya'ya bırakmıştı. 

O zamandan beri araştırmacılar, uzaydaki koşulları ve süreçleri daha iyi anlamak amacıyla bu uzak nesnenin parçalarını inceliyor.

Bilim insanları son araştırmada, uzay ortamının sert koşullarına maruz kalmanın uzun vadeli etkilerini anlamaya çalıştı.

Uzayda serbestçe dolanan her şey, Güneş'ten gelen yüksek enerjili parçacıklardan oluşan "güneş rüzgarı" ve küçük meteorların bombardımanına maruz kalıyor. Bu da uzay aşındırması adı verilen bir sürece yol açıyor. 

Dünya'ya düşen meteorları kullanarak bu süreci anlamak mümkün değil. Çünkü bunlar bir asteroitin iç kısımlarından geliyor ve kanıtların çoğu atmosferden Dünya'ya doğru alevli inişleri sırasında yok oluyor. 

Bu yüzden araştırmacılar Ryugu'yu bu süreçten geçmiş ve parçalarını artık doğrudan görebildiğimiz bir nesne örneği olarak inceledi.

Hokkaido Üniversitesi'nden Yuki Kimura, araştırmacısı olduğu makale hakkında, "Doğrudan tespit ettiğimiz uzay aşındırması izleri, Güneş Sistemi'nde meydana gelen bazı fenomenleri daha iyi anlamamızı sağlayacak" dedi.

Bu çalışma bilim insanlarının framboise adı verilen küçük mineral taneciklerini görmelerini sağladı. Bunlar, manyetit adı verilen bir tür demir oksit formundan oluşuyor. Çalışmada, genellikle manyetik yapıdaki bu tanecikler, bu özelliklerini tamamen kaybetmişlerdi. Araştırmacılar bunun çapı 2 mikrometre kadar küçük mikrometeoroitlerle çarpışmanın bir sonucu olduğuna inanıyor.

Profesör Kimura, araştırmacıların çalışmalarının "yüksek hızlardaki robotik veya insanlı uzay araçlarına çarpan uzay tozunun neden olabileceği muhtemel hasar derecesini tahmin etmeye" de yardımcı olmasını umduğunu söyledi.

Çalışma, Nature Communications'da yayımlanan "Uzay aşınmasına uğramış Ryugu asteroitinin özelliğiyle manyetik olmayan framboid ve ilişkili demir nanopartikülleri" (Nonmagnetic framboid and associated iron nanoparticles with a space-weathered feature from asteroid Ryugu) başlıklı yeni bir makalede açıklandı. 
Independent Türkçe


Çin tarihinin en uzun tarifeli uçuşu başlıyor

Yeni rotadaki uçuşlar ilk etapta salı ve cumartesi günleri yapılacak (Reuters)
Yeni rotadaki uçuşlar ilk etapta salı ve cumartesi günleri yapılacak (Reuters)
TT

Çin tarihinin en uzun tarifeli uçuşu başlıyor

Yeni rotadaki uçuşlar ilk etapta salı ve cumartesi günleri yapılacak (Reuters)
Yeni rotadaki uçuşlar ilk etapta salı ve cumartesi günleri yapılacak (Reuters)

Çin, Meksika'ya gidecek yeni seferiyle ülke tarihinde en uzun tarifeli uçuşu başlatıyor. 

Guangdong eyaletindeki Shenzen şehrinden 11 Mayıs'ta kalkacak China Southern Havayolları'na ait uçak, Meksika'nın başkenti Meksiko'ya gidecek.

Aktarmasız 16 saat sürecek seferde 14 bin 147 kilometre mesafe kat edilecek. Dönüş ise 21 saat 20 dakika sürecek. Dönüşte uçak, yakıt ikmali için Meksika'nın Tijuana şehrine uğrayacak.

Airbus A350 model uçaklarla düzenlenecek sefer, şimdiye dek Çin'den başka bir ülkeye yapılan en uzun tarifeli uçuş niteliğinde. 

Bundan bir önceki aktarmasız en uzun uçuş, Guangdong eyaletinin en büyük şehri Guanco'dan ABD'deki New York şehrine düzenlenen seferdi. Bu uçuşta yaklaşık 12 bin 871 kilometre mesafe kat ediliyor.

Dünyanın en uzun aktarmasız uçuşuysa Singapur Havayolları'nın New York rotasında yer alıyor. Yaklaşık 15 bin 332 kilometrelik uçuş tek yönlü olarak 19 saat sürüyor. 

China Southern Havayolları'nın yeni rotasıysa, Singapurlu rakibinin Los Angeles uçuşunu geride bırakarak dünyanın en uzun 8. tarifeli uçuşu oldu.

Pekin yönetimi, pandeminin ardından 2020'de kapattığı sınırları uluslararası yolculuklar için geçen yıl tekrar açmıştı. Bunun ardından özellikle ABD ve Avrupa'ya uzun mesafeli uçuşlar da kademeli olarak yeniden düzenlenmeye başlanmıştı. 

Independent Türkçe, CNN, Geo.tv


Çin imparatorunun 2 bin 200 yıllık görkemli mezarı ortaya çıkarıldı

Fotoğrafta, Çin'in doğusundaki Anhui eyaletinin Huainan kentinde keşfedilen Wuwangdun mezarından çıkarılan kültürel kalıntılar görülüyor (Anhui Eyaleti Kültürel Kalıntılar ve Arkeoloji Araştırma Enstitüsü)
Fotoğrafta, Çin'in doğusundaki Anhui eyaletinin Huainan kentinde keşfedilen Wuwangdun mezarından çıkarılan kültürel kalıntılar görülüyor (Anhui Eyaleti Kültürel Kalıntılar ve Arkeoloji Araştırma Enstitüsü)
TT

Çin imparatorunun 2 bin 200 yıllık görkemli mezarı ortaya çıkarıldı

Fotoğrafta, Çin'in doğusundaki Anhui eyaletinin Huainan kentinde keşfedilen Wuwangdun mezarından çıkarılan kültürel kalıntılar görülüyor (Anhui Eyaleti Kültürel Kalıntılar ve Arkeoloji Araştırma Enstitüsü)
Fotoğrafta, Çin'in doğusundaki Anhui eyaletinin Huainan kentinde keşfedilen Wuwangdun mezarından çıkarılan kültürel kalıntılar görülüyor (Anhui Eyaleti Kültürel Kalıntılar ve Arkeoloji Araştırma Enstitüsü)

Çin'in doğusunda arkeologlar, Çin tarihinin kritik bir döneminde Çu Hanedanlığı'nı yöneten bir imparatora ait olabilecek 2 bin 200 yıllık gösterişli bir mezar ortaya çıkardı.

Çu; Şin, Han, Wei, Zhao, Şi ve Yan'la birlikte 7 Savaşan Devlet arasında yer alıyordu. Bu devletlerin daha sonra birleşmesi, modern Çin'in başlangıcı olarak kabul ediliyor. 

Araştırmacılar Çu Hanedanlığı'na ilişkin en büyük ölçekli arkeolojik kazı alanlarından Wuwangdun'da 1,5 kilometrekareye yayılan bir mezarlığı daha önce gün yüzüne çıkarmıştı.  Bu mezarlıkta bir savaş arabası, kurban çukurları ve mezarlığın sahibi olduğuna inanılan kişinin lahiti bulunmuştu.

Araştırmacılar şimdi de mezar odasının kapak tahtaları, bu tahtaların üzerindeki bambu hasırlar ve vernik kaplı eşyalar da dahil çeşitli eserler keşfetti.

Yaklaşık MÖ 220 yılına tarihlenen mezardan şimdiye kadar bronz ritüel kapları, müzik aletleri, vernikli eşyalar ve bitki kalıntıları da dahil binden fazla kültürel kalıntılar ortaya çıkarıldı.

k7ıgtnynmy
Görselde, Huainan'da keşfedilen Wuwangdun mezarından çıkarılan vernik kaplı eşyalar görülüyor (Anhui Eyaleti Kültürel Kalıntılar ve Arkeoloji Araştırma Enstitüsü)

Kazı çalışmalarında mezar odasının merkezinde yer alan ve üzerinde binden fazla yazılı karakter bulunan bir tabut da gün yüzüne çıkarıldı. 

Bulunan mezarın büyüklüğü, karmaşık yapısı ve zengin içeriği nedeniyle araştırmacılar, bunun Çu Hanedanlığı'na ait bugüne kadar kazılmış en üst düzey mezar olduğuna inanıyor. Bu da mezarın muhtemelen hanedanın imparatoruna ait olduğuna işaret ediyor. 

Kazıda yer alan arkeologlardan Gong Şicheng, Çin devlet haber ajansı Şinhua'ya yaptığı açıklamada, "Bu bulgular, Savaşan Devletler dönemindeki Çu Hanedanlığı'nın siyasi, ekonomik, kültürel, teknolojik ve sosyal durumuna dair kapsamlı bir resmini sunabilir" dedi.

Şicheng şöyle ekledi:

Bulgular, tarihsel gelişiminin yanı sıra birleşik bir ulusun ve kültürünün oluşumu hakkında bilgi edinmemize yardımcı olabilir.

Arkeologlar, keşfi yapmak ve aynı zamanda ortaya çıkarılan kalıntıları korumak için kazı alanına inşa edilen düşük oksijenli özel bir laboratuvarda çalıştı.

Ayrıca araştırmacıların mezarın katmanının 3 boyutlu modelini oluşturmak için gelişmiş dijital tarama, ölçme ve haritalama teknikleri kullandıkları bildirildi.

Kazı çalışmasına katılan bir diğer araştırmacı Zhiguo Zhang, "Wuwangdun mezarındaki kazı ve koruma çalışmaları eş zamanlı olarak yürütülecek, mezarın arkeolojik değerinin net ve kapsamlı bir şekilde ortaya konması için çeşitli bilimsel ve teknolojik önlemler alınacak" dedi.
Independent Türkçe


Dünyanın en büyük ekonomilerinden Hindistan, kağıt paradan vazgeçiyor

Analizde, elektronik ödeme sisteminin yaygınlaşmasının Hindistan için "devrim niteliğinde" olduğu savunuldu (Reuters)
Analizde, elektronik ödeme sisteminin yaygınlaşmasının Hindistan için "devrim niteliğinde" olduğu savunuldu (Reuters)
TT

Dünyanın en büyük ekonomilerinden Hindistan, kağıt paradan vazgeçiyor

Analizde, elektronik ödeme sisteminin yaygınlaşmasının Hindistan için "devrim niteliğinde" olduğu savunuldu (Reuters)
Analizde, elektronik ödeme sisteminin yaygınlaşmasının Hindistan için "devrim niteliğinde" olduğu savunuldu (Reuters)

Dünyanın en büyük ekonomilerinden birine sahip Hindistan'da elektronik ödeme yöntemlerinin yaygınlaşmasıyla nakit geri plana atıldı. 

ABD'nin önde gelen medya kuruluşlarından CNN'in haberinde, "Elektronik ödeme devrimi, Hindistan'ın ekonomik süper güç olma çabasında büyük ihtimalle önemli rol oynayacak" dendi. 

Dünyanın en büyük 5. ekonomisine sahip Hindistan'da elektronik ödeme sistemi Birleşik Ödeme Arayüzü (Unified Payments Interface -UPI), ilk olarak 2016'da uygulamaya kondu.

2047'ye kadar Hindistan'ı "gelişmiş ülke" konumuna getirme vaadinde bulunan Başbakan Narendra Modi'nin talimatıyla hazırlanan sistem, 15 yıl önce tanıtıldığında ülkedeki ödemelerin yaklaşık yüzde 96'sı nakitle yapılıyordu. 

Özel bankalar ve Hindistan Merkez Bankası'nın ortak çalışmasıyla hazırlanan UPI sistemi, yurttaşlara cep telefonlarını sanal kredi kartı olarak kullanma imkanı tanıyor. Kullanıcılar, hiçbir ücret ödemeden anlaşmalı 600 bankadan hesaplarına transfer yaparak alışverişlerini tamamlayabiliyor.

Haberde, aynı yıl 500 ve 1000 rupilik (yaklaşık 195 TL ve 390 TL) banknotların tedavülden kaldırılmasının da ödeme yöntemlerinin dijitalleşmesinde önemli rol oynadığına dikkat çekildi. Söz konusu iki banknot, piyasadaki paraların yüzde 86'sına denk geliyordu. 

Modi hükümeti bu adımın ardından 2 bin rupilik (yaklaşık 780 TL) kağıt paraları piyasaya sürmüştü. Ancak geçen yıl mayısta bu banknotlar da tedavülden kaldırılmıştı.

Bunların yanı sıra pandemi döneminde dijital ödeme sistemlerine talebin arttığına işaret edildi.

Haberde, Hindistanlıların artık manav alışverişlerinden doktor masraflarına kadar birçok harcamayı UPI üzerinden gerçekleştirdiği belirtildi. Resmi rakamlara göre geçen yıl sistem aracılığıyla en az 100 milyar kez işlem yapıldı.

79 yaşındaki esnaf Brij Kishore Agarwal, eskiden kasadaki nakitler çalınacak diye dükkanı terk edemediğini fakat artık neredeyse tüm işlemlerin dijitalleştiğini belirtti. Agarwal, "Bu ülkenin nasıl değiştiğini gördüm. Artık elimize çok az nakit geçiyor" dedi.

ABD'deki prestijli Cornell Üniversitesi'nden Eswar Prasad, elektronik ödeme yöntemlerinin ülke ekonomisine olumlu katkı sağlayacağını savunarak şu değerlendirmeyi yaptı: 

Dijital ödemeler, verimliliği artırıp maliyetleri düşürerek Hindistan'ın büyümesini hızlandırabilir. UPI'ya ek olarak ekonominin daha geniş çapta dijitalleşmesi, bu büyümenin kapsayıcılığını da artırabilir.

Öte yandan UPI sistemini halkın her kesimi kullanamıyor. 34 yaşındaki Azeez, elektronik sistemleri kullanmaktan çekindiğini belirterek "Doğru düzgün okul okumadım. Fakirim. Okuma yazmam yok. Ya programı kullanırken hata yaparsam?" dedi.

42 yaşındaki çiçekçi Kapil Sharma ise UPI sisteminin çok daha pratik olduğunu söyleyerek "Her şey basitleşiyor. Ödeyip gidiyorlar" ifadelerini kullandı.

Independent Türkçe, CNN, Reuters