BM Suriye Araştırma Komisyonu: Mültecilerin güvenli ve onurlu dönüşü için uygun ortam yok

Lübnan sınırındaki bir kasabada ülkelerine dönmeyi bekleyen Suriyeli mülteciler (AP)
Lübnan sınırındaki bir kasabada ülkelerine dönmeyi bekleyen Suriyeli mülteciler (AP)
TT

BM Suriye Araştırma Komisyonu: Mültecilerin güvenli ve onurlu dönüşü için uygun ortam yok

Lübnan sınırındaki bir kasabada ülkelerine dönmeyi bekleyen Suriyeli mülteciler (AP)
Lübnan sınırındaki bir kasabada ülkelerine dönmeyi bekleyen Suriyeli mülteciler (AP)

BM Uluslararası Bağımsız Suriye Araştırma Komisyonu, mültecilerin "güvenli" ve "onurlu" dönüşü için Suriye'de uygun ortam olmadığını bildirdi.
Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Bağımsız Suriye Araştırma Komisyonunun 1Temmuz 2020- 30 Temmuz 2021 döneminde Suriye'deki insan hakları durumuna ilişkin hazırladığı 46 sayfalık rapor açıklandı.
Raporda, ülkenin kuzeyinde ve güneyinde çatışmaların ve şiddetin arttığına dikkat çekildi.
Uluslararası Bağımsız Suriye Araştırma Komisyonu Başkanı Brezilyalı Paulo Pinheiro, rapora ilişkin yaptığı açıklamada, Suriye'de 10 yıldır devam eden iç savaşta tarafların savaş suçu ve insanlığa karşı suçlar işlemeye devam ettiğini belirtti.
Komisyon, daha önceki yıllarda yayımladığı raporlarda, Suriye'de ABD öncülüğündeki koalisyon, Rusya, rejimin ve terör örgütü YPG/PKK'nın eylemlerinin savaş suçları kapsamına girebileceğini bildirmişti.
Pinheiro, "Suriyeli sivillere yönelik savaş devam ediyor ve savaşın harap ettiği bu ülkede sivillerin güvenli bir yer ya da sığınak bulmaları zor" ifadesini kullandı.

Esed rejimine sert tepki
Beşşar Esed rejiminin sivillere yönelik eylemlerine dikkati çeken Pinheiro, Suriyelilerin temel insan haklarının ihlaline devam edildiğini vurguladı.
Raporda, Esed'in yönetimde dördüncü dönemine girerken ülke topraklarının yaklaşık yüzde 70'ini, savaş öncesi nüfusun da yüzde 40'ını kontrol ettiği belirtilerek, Esed'in ülkeyi birleştirme veya bir uzlaşı sağlanması için girişimde bulunmadığının altı çizildi.
Esed rejiminin keyfi gözaltı uygulamalarının hız kesmeden devam ettiği aktarılan raporda, "Komisyon, sadece gözaltı süreçlerindeki işkence ve cinsel şiddeti değil, aynı zamanda gözaltındaki ölümleri ve zorla kaybetmeleri de belgelemeye devam etti" ifadesi yer aldı.

"Ekonomi dibe vurdu"
Komisyon raporunda, mültecilerin "güvenli" ve "onurlu" dönüşü için Suriye'de uygun bir ortam olmadığına vurgu yapıldı.
"Suriye'deki genel durum giderek daha kasvetli görünüyor. Yoğunlaşan şiddete ek olarak, ekonomi dibe vuruyor" ifadesini kullanan Komisyon üyesi Karen Koning Abuzayd ise ülkeden geçen nehirlerin yıllardır en kurak dönemini geçirdiğini, savaşın harap ettiği sağlık sisteminin de yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadeleyi zorlaştırdığını kaydetti.
Abuzayd, "Kimsenin Suriye'nin mültecilerinin geri dönmesi için uygun bir ülke olduğunu düşünmesinin zamanı değil" değerlendirmesinde bulundu.
Raporda, Suriye'de SDG ismini kullanan terör örgütü YPG/PKK'nın işgali altındaki bölgelerde durumun her geçen gün daha da kötüleştiği uyarısında bulunuldu.
Komisyon raporunda, İdlib'de sivil unsurlara yönelik saldırılar da geniş şekilde yer aldı.



ABD elçisi Tom Barrack Lübnan konusunda konuştu: Trump'ın sabrının da bir sınırı var

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
TT

ABD elçisi Tom Barrack Lübnan konusunda konuştu: Trump'ın sabrının da bir sınırı var

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Lübnan'da kendi ifadesiyle ‘Başkan Trump'ın sabrına bağlı’ sınırlı bir zaman dilimi olduğunu vurguladı.

Barrack, New York'ta düzenlediği ve Şarku’l Avsat'ın da davet edildiği basın toplantısında şunları söyledi: “Trump sabrıyla tanınsa da bu sabır sınırsız değil. Lübnan'ı çok seviyor ve belki de Dwight Eisenhower'dan bu yana hiçbir ABD başkanı bu sevgiyi göstermemiştir. Bu ülkeye yönelik samimi takdirlerini ifade etti. Ancak Lübnanlılar harekete geçmeli. Bu fırsatı değerlendirmek zorundalar. Aramızda bir etkileşim var, bu nedenle zaman zaman biraz hayal kırıklığına uğrasam da iyimserim.”

Hizbullah'ın silahları konusunda Barrack, kabine içinde ve üç başkan (Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Meclis Başkanı) arasında bir uzlaşmaya varılırsa ve Hizbullah ağır silahlarını yavaş yavaş bırakmayı kabul ederse bunun bir başlangıç olacağını söyledi. Barrack sözlerini şöyle sürdürdü: “Lübnan'da herkes hafif silahlar taşıyor ama burada söz konusu olan İsrail'i etkileyebilecek silahlar. Bu desteklenmesi gereken bir süreç ve Lübnan ordusunun silah toplama işini yapabilmesi için güçlendirilmesi gerekiyor. Sorun şu ki orduya bir süredir ödeme yapılmıyor ve bu da engellerden biri. Tüm bu unsurların aynı anda gerçekleşmesi gerekiyor. Lübnanlılar arasında büyük saygı gören Lübnan ordusunun silahların nasıl iade edileceği ve bir iç savaşa yol açmadan nasıl toplanacağı konusunda Hizbullah ile yumuşak bir müzakere yürütmesi için güçlendirilmesi lazım. Çünkü bu silahlar yeraltı garajlarında, mahzenlerde ve evlerin altında saklanıyor.”

Barrack, Lübnan hükümetinin Hizbullah'ın silahlarıyla ilgili olarak gecikmesinin sebebinin iç savaş korkusu olduğuna inanıyor.

ABD elçisi, Suriye ile İsrail arasındaki herhangi bir normalleşmenin doğal olarak Lübnan, İsrail, Irak ve nihayetinde İsrail arasında da normalleşmeyi gerektireceğini belirtti. Barrack, “Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, İsrail'in düşman olmadığını ve mevcut sorunlara çözüm bulmak için İsrail'le görüşmeye ve müzakereye açık olduğunu söylerken tutumunda netti. Bu süreç diğer komşu ülkelerde olduğu gibi kademeli adımlarla başlayacak” ifadelerini kullandı.

Barrack, “Başkan Trump'ın İran'ın bombalanmasına verdiği destek gibi attığı cesur adımlar kısa vadeli de olsa bir fırsatı temsil ediyor. Çünkü İran, Hamas, Hizbullah ve Husiler şu anda geçici bir geri çekilme durumunda. Geri kalan ülkelerin kendilerini yeniden tanımlama şansı var” dedi ve kararın kendilerine bağlı olduğunu vurguladı. Barrack, “Bu adımların zaten atılmakta olduğuna ve herkesin bu yönde ilerlemek için sorumlulukla hareket ettiğine inanıyorum” diyerek sözlerini noktaladı.