Irak’taki seçim kampanyaları kararsız seçmenin endişelerine kulak veriyor

Basra’da bir atölyede hazırlanmakta olan seçim afişi (AFP)
Basra’da bir atölyede hazırlanmakta olan seçim afişi (AFP)
TT

Irak’taki seçim kampanyaları kararsız seçmenin endişelerine kulak veriyor

Basra’da bir atölyede hazırlanmakta olan seçim afişi (AFP)
Basra’da bir atölyede hazırlanmakta olan seçim afişi (AFP)

Irak’ta herkes Ekim’deki seçimlerin önceki seçimlerden farklı olacağı konusunda mutabık. Şarku’l Avsat’ın haftalardır izlediği adayların seçim propaganda kampanyalarının ülkedeki siyasi değişimlerden etkilendiği açıkça görülebiliyor.
Genel itibariyle adaylar kendilerini eski usullerle tanıtmaktan kaçınıyor. 2019'da protestoların patlak vermesinden bu yana halkın karşı çıkmasının ağırlığı altında halkta bir ön endişe var. Esasen bu kampanyalar, seçimlerin yapılıp yapılmayacağından emin olunamadığı için çok geç başlatıldı. Bu ruh hali geçen ay Irak partilerini kontrolü altına almıştı ancak Sadr Hareketi liderinin seçim yarışına geri dönmesiyle seçim atmosferine ve adayların seçim kampanyalarına canlılık geldi.
Bu kampanyaların başlatılmasındaki gecikmenin diğer nedeni ise, seçim kampanyalarını yürütenlerin parti kaynaklarını ve paralarını, seçim kampanyaları için belirlenen sınırlı anayasal sürede kullanmayı tercih etmeleridir. Bu nedenle seçim kampanyalarının seçim yasağı gelmeden önceki son hafta zirveye ulaşması bekleniyor.
Bir partinin seçim kampanyasının müdürü, “Partilerin çoğu bu ayın birinci haftasından sonra propaganda yürütmeye başlamayı tercih etti” dedi.
Bu tarihten önce para harcamaya başlamak kısa süreli hafızaya sahip olan kitleler için değmezdi.
Ancak bu taktikler, yenilenen ve değişen yönelimlerine göre adayları tahlil etmekte zorlanan seçmen için daha fazla görünür olmaya yardımcı olmaz. Ülkedeki siyasi ve toplumsal fırtınanın (2019 Ekim protestoları) üzerinden iki yıl geçti. Büyük siyasi partiler seçmenlerinin hesaplarını tahmin edememekten endişeli. Nitekim bu endişenin sebeplerinden biri de yeni Seçim Yasası’nın seçim bölgelerini önceki yıllarda yapılan seçimlere göre daha da küçük bölgelere bölmesidir. Bu da partileri oy sayılarını artırmak için bazı hilelere başvurmaya sevk ediyor.
Partilerin bazı adaylarını ‘bağımsız’ aday maskesiyle tanıtmaya çalışması, bu hilelerden biri. Seçim kampanyalarının başındaki isimler bu taktiğin kararsız seçmeni çekmek için faydalı bir yol olduğu görüşünde. Bağımsız maskesi altında aday olanların sokaklarda ve medyada daha rahat oldukları görülüyor. En azından seçmen önünde ‘yeni yüz’ olmalarına güveniyorlar. Bu adaylar basın yayın organlarında en çok boy gösteren adaylar oluyor. Ancak bu söyledikleri ve iddiaları halen ‘deneme’ aşamasında.
Sahada ise kimin maddi imkanı çok ise en büyük reklam alanlarını o alıyor, göz önündeki binalara ve alanlara afişlerini asabiliyor. Maddi imkanları sınırlı olanlar ise daha zayıf bir varlık gösterebiliyor. Bununla birlikte kararsız seçmenin çoğu ‘onaylamadıkları’ seçim kampanyalarına karşı oyunun rengini erkenden belli ediyor. Bazı gençler sokaklarda gezerek “eski yüzlerden” olan adayların seçim posterlerini yırtıyor.
Yargının ‘sabotaj’ olarak nitelediği bu eylemlerin bir kısmının parti yöneticilerinin yönlendirmeleriyle olabileceği şüphesi var. Tikrit şehrindeki bir aday, “Afişleri yırtmak veya üzerini boyamak, partiler arası rekabetin bir parçası” dedi. Musul’dan bir aday ise bu tür sabotaj eylemlerinin arkasında afişteki adayın olduğunu zira bu adayların bu yolla dikkatleri üzerine çekmeye çalıştığını ifade etti.
Sosyal medya platformu Facebook üzerinden geçtiğimiz haftalarda rakip adaylar adına alay konusu olan sahte seçim propagandaları yapıldı. Bu olaylar, seçim kampanyalarını yönetenlerin yenilikçi inisiyatifler almadaki yetersizliklerini gösterdi.
Sanal alemde binlerce ‘maaşlı trol hesap’ olarak isimlendirilen sahte hesaplar, sahte propagandaların sosyal medya kullanıcıları arasında dolaşıma girerek kabul görmesi için çalışıyorlar. Son iki haftalık süreçte Şarku’l Avsat 48 saat içinde silinen 35 seçim içeriği tespit etti. Bu açıdan bakıldığında seçim kampanyaları havai fişeklere benziyor; sanal alemde parlayıp sonra sönüyor.
Facebook yönetimi seçim içerikleri yayınlamak için belli kriterler belirlemiş durumda. Ancak aşırı teknik ihtiyaçlar kamuoyunun yanlış yönlendirilmesini engelleyemiyor gibi görünüyor. Şartlar arasında finansmanın yerel kaynaklardan sağlanması da yer alıyor ve yalan haberlerin peşine düşülüyor. Ancak seçim kampanyalarındaki teknoloji uzmanları Facebook algoritmasını atlatabilecek hileler öğrendi.
Sokaklarda ve dijital platformlarda reklam vermek bir yedek silah olarak görülüyor. Adaylar genellikle aşiretleri ve mensuplarını kendi safına çekmeye çalışıyor. Orta Fırat şehirlerinden birinde yer alan Irakiyye aşiretinin şeyhi, “Partiler, binlerce mensubunun oylarını garanti altına almak için aşiret yetkilileriyle anlaşmalar imzalamaya çalışıyorlar” dedi. Bu tür anlaşmaların bazı yerlerde zorla imzalatıldığı biliniyor.
Özetle Bu tür sınırlı gözlemler parti sistemlerinin büyük bir değişiklik geçirdiği hipotezini kanıtlayamaz. Partiler 2018'deki son Irak seçimlerinde yaptığı gibi kararsız seçmenin dışındaki kitleye uyum sağlamaya ve oylarını almak için rekabet etmeye çalışıyor.



Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
TT

Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)

Tunus’ta bir adamın polis kovalamacasının ardından ailesinin ifadesine göre kendisine uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetmişti. Reuters'a konuşan görgü tanıkları, Tunus polisi ile bir kişinin uğradığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öfkeli gençler arasında dün gece üst üste ikinci kez çatışmaların çıktığını söylediler.

Tunus’taki bu tür şiddetin karıştığı protesto gösterileri, ülkede 2011 yılındaki Arap Baharı ayaklanmalarını tetikleyen devrimin yıl dönümü yaklaşırken yetkililer arasında protestoların diğer bölgelere de sıçrayabileceği endişesini artırıyor.

Tunus, çeşitli alanlarda artan protestolar ve grevlerin yanı sıra Tunus Genel İşçi Sendikası'nın gelecek ay ülke çapında grev çağrısı yapmasıyla birlikte, siyasi ve sosyal gerilimin tırmandığı bir dönemden geçiyor.

Son haftalarda, binlerce protestocu, ülkenin güneydeki Gabes kentinde hava kirliliğinin başlıca kaynağı olduğunu söyledikleri bir kimya fabrikasının kapatılması talebiyle protesto gösterisi düzenledi.

Öte yandan polis şiddeti sonucu öldüğü iddia edilen adamın yakınları, şahsın ehliyetsiz motosiklet sürerken polis tarafından takibe alındığı, dövüldüğü ve hastaneye kaldırıldığını, ancak daha sonra hastaneden kaçtığını, ancak dün kafasındaki bir kanama nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Yerel kaynaklar ve basın, Kayravan Valisi’nin durumu yatıştırmak amacıyla, dün hayatını kaybeden kişinin ailesini ziyaret ettiğini ve hangi şartlarda öldüğünü belirlemek ve sorumluları tespit etmek için soruşturma açma sözü verdiğini bildirdi.

İnsan hakları örgütleri, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'i muhaliflerini bastırmak için yargı ve polisi kullandığını iddia ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Said, hakkındaki bu suçlamaları kategorik olarak reddediyor.


(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.