Fas'ta hükümeti kurmakla görevlendirilen Aziz Ahnuş'un hangi partilerle ittifak kuracağı merak konusu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Fas'ta hükümeti kurmakla görevlendirilen Aziz Ahnuş'un hangi partilerle ittifak kuracağı merak konusu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Fas'ta Kral 6. Muhammed'in hükümeti kurmakla görevlendirdiği Milli Bağımsızlar Birliği'nin Genel Sekreteri Ahnuş'un, mevcut meclis aritmetiği nedeniyle koalisyon hükümeti kurmak zorunda kalması farklı ittifak kombinasyonlarını gündeme getiriyor.
Fas'ta genel seçimlerden birinci çıkan Milli Bağımsızlar Birliği'nin (RNI) Genel Sekreteri Aziz Ahnuş'un hükümeti kurmakla görevlendirilmesinden bu yana, hükümetin kurulmasını mümkün kılacak parlamento çoğunluğunun sağlanması konusundaki muhtemel senaryolar üzerinde tartışılıyor.
Ülke tarihinde ilk kez iki defa yönetimdeki koalisyona liderlik eden Adalet ve Kalkınma Partisi (PJD), muhalefet saflarına katıldığını açıklarken, diğer partiler ise RNI'i ile ittifaka açık gibi görünüyor.
RNI, 395 sandalyenin 102'sini alarak genel seçimlerin galibi olurken, Asalet ve Çağdaşlık Partisi 86 milletvekili çıkararak ikinci, İstiklal Partisi 81 sandalyeyle üçüncü sırada yer aldı.
Meclis'e 35 milletvekili göndermeyi başaran Sosyalist Birlik Partisi dördüncü, 29 milletvekili çıkaran Halk Hareketi beşinci, 21 sandalye kazanan İlerleme ve Sosyalizm Partisi altıncı sıraya yerleşti.
Meclis'te 18 sandalye elde eden Anayasal Birlik Partisi yedinci sırada yer alırken 2016 seçimlerinde 125 milletvekili çıkaran iktidarın büyük ortağı Adalet ve Kalkınma Partisi ise 13 sandalye ile sekizinci sıraya geriledi.

Ahnuş'un yeni hükümeti kurma görüşmeleri
Seçimlerin ardından Kral 6. Muhammed, 10 Eylül'de, önceki hükümette Tarım, Balıkçılık, Kırsal Kalkınma, Su ve Orman Bakanlığı görevi yürüten ve RNI Genel Sekreteri olan Ahnuş'u hükümeti kurmakla görevlendirdi.
Ahnuş, görevlendirilmesinin ardından yaptığı açıklamada, "Kendi içinde uyumlu ve programları birbirine yakın bir koalisyon hükümeti kurmak için artık siyasi partilerle istişarelere başlayacağız" ifadelerini kullandı.
Yeni hükümeti kurmaya yönelik istişarelere dün başlayan Ahnuş, bu kapsamda Asalet ve Çağdaşlık Partisi (PAM) Genel Sekreteri Abdullatif Vehbi, İstiklal Partisi'nin Genel Sekreteri Nizar Bereke, Sosyalist Birlik Partisi Genel Sekreteri İdris Leşkur, Halk Hareketi Genel Sekreteri Muhanned el-Unsur ile bir araya geldi.
Görüşme sonrası basına bilgi veren Vehbi, Ahnuş ile koalisyon hükümeti imkanları konusunda görüş alışverişinde bulunduklarını söyledi.
Partisinin koalisyona ilişkin ciddi olumlu işaretler aldığını kaydeden Vehbi, ortak bir anlayış oluşturulması yönünde diyaloğun sürdürülmesi için çalışacaklarını dile getirdi.
İstiklal Partisinin Genel Sekreteri Bereke de Ahnuş'un teklifini görüşeceklerini, görevlendirilen başbakan ile gelecek hükümet programının çoğunluğu oluşturacak partilerin seçim programlarında yer alan taahhütlerin birçoğunu içermesi hakkında önemli istişareler yapılacağını vurguladı.

PJD muhalefet kanadında
Seçim sonuçlarının açıklanmasının ertesi günü, Adalet ve Kalkınma Partisi (PJD), "muhalefet saflarına geçme kararı aldıklarını" duyurdu.
Fas'ta seçimleri kaybeden koalisyonun büyük ortağı PJD yönetimi, sorumluluğu üstlendi ve 9 Eylül'de Genel Sekreter Saadeddin el-Osmani ve Genel Sekreterlik üyeleri istifa etti. Ayrıca partiye seçimin kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesi ve uygun kararlar alması için 18 Eylül'de olağanüstü kongre yapma çağrısında bulundu.

Asalet ve Çağdaşlık Partisi mi yoksa İstiklal Partisi mi?
Birinci Hasan Üniversitesi Siyasi Bilimler Bölümü Öğretim Görevlisi Abdulhafiz el-Yunusi, Kral 6. Muhammed'in Ahnuş'a hükümeti kurma görevini vermesinin ardından halihazırda istişare sürecinin yapıldığını söyledi.
"Gerçeğe en yakın senaryo, Ahnuş'un 2016 yılındaki parlamento seçimlerinin ardından müzakere ettiği eski müttefikleri Halk Hareketi, Sosyalist Birlik Partisi ve Anayasal Birlik Partisi'ni dahil ettiği bir hükümet oluşturulmasıdır" diyen Yunusi, ancak Ahnuş'un toplamda 184 milletvekili olan bu partilerle rahat bir çoğunluk oluşturamayacağını, bu nedenle seçimlerde 86 milletvekili çıkaran Asalet ve Çağdaşlık Partisi ile 81 sandalyeye sahip İstiklal Partisi arasında seçim yapmak zorunda kalacağını aktardı.
Yunusi, İstiklal Partisi'nin hükümette yer alacağı öngörüsünde bulundu.
Asalet ve Çağdaşlık Partisi'nin, muhalefete daha yakın bulunmasının, Milli Bağımsızlar Birliği'ne "alternatif" şeklinde hazırlanacak olmasından kaynaklandığını ifade eden Yunusi, şunları kaydetti:
"PAM'ın muhalefette kalmasının başka bir nedeni daha var. O da devletin, bu partiyi biraz daha parlatmak istemesi. Özellikle Parti Genel Sekreteri Abdullatif Vehbi'nin yeni bir söylem ve yüzlerle gelmiş olması da bunda etkili oldu. PAM'ın, muhalefette kalması, partinin toplumdaki imajını iyileştirmeyi amaçlıyor" diye konuştu.
Milli Bağımsızlar Birliği'nin, Asalet ve Çağdaşlık Partisi, Halk Hareketi, Sosyalist Birlik Partisi ve Anayasal Birlik Partisi'yle koalisyon kurması, İstiklal Partisi'nin ise muhalefette kalması şeklinde ikinci bir senaryonun varlığından da söz eden Yunusi, ancak bu ihtimalin zayıf olduğunu düşündüğünü dile getirdi.
Yunusi, "Bu senaryonun gerçekleşme ihtimalini zayıf kılan şey, İstiklal Partisi ile Adalet ve Kalkınma Partisi gibi aynı eğilimi bulunan iki partiden muhalefetin oluşmasının önünün açılmasıdır. Söz konusu durum gelecekte de bu iki parti arasında bir ittifakın olmasına yol açar" dedi.

Çoğunluk ve muhalefet arasında denge
Sidi Muhammed bin Abdullah Üniversitesi Siyasi Bilimler Bölümü Öğretim Görevlisi Selman Bunuman da "En olası senaryo, yaklaşmakta olan muhalefet krizini aşmak için Asalet ve Çağdaşlık Partisi ile İlerleme ve Sosyalizm Partisi'nin muhalefet kanadına geçmesidir" diye konuştu.
Önümüzdeki hükümet döneminde siyasi sürecin başarısı için çoğunluk ile muhalefet arasında bir dengenin sağlanması gerektiğini vurgulayan Bunuman, "Asalet ve Çağdaşlık Partisi, İlerleme ve Sosyalizm Partisi ile Adalet ve Kalkınma Partisi, muhalefet rolünü iyi oynayabilir" ifadesini kullandı.



İran, UAEA toplantısında çatışma uyarısında bulundu

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi
TT

İran, UAEA toplantısında çatışma uyarısında bulundu

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi, Batılı güçleri bugün başlayacak olan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) üç aylık toplantısında çatışmaya karşı uyardı.

Tahran cuma günü, Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık'ı toplantıda ‘stratejik bir hata’ yapmamaları konusunda uyarırken, diplomatik kaynaklar bu ülkelerin ve ABD'nin toplantıda İran’a karşı bir karar tasarısı sunmayı planladıklarını doğruladı.

UAEA Yönetim Kurulu'nun yaklaşık 20 yıl sonra ilk kez İran'ın Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması yükümlülüklerine uymadığını ilan etmesi ve Batılı güçlerin İran dosyasını Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'ne götürmesinin önünü açması bekleniyor.

Bekayi, “Çatışmaya verilecek yanıt daha fazla iş birliği olmayacak. İran bir dizi önlem hazırladı ve karşı taraflar kapasitemizin farkında. Bir sonraki aşamadaki gelişmelere bağlı olarak ve UAEA ile iş birliği içinde bir dizi adım atacağız” ifadelerini kullandı.

Geçen hafta başında yayınlanan gizli bir UAEA raporunda İran'ın yüzde 60'a kadar zenginleştirilmiş uranyuma sahip olduğu ve bunun daha yüksek bir seviyede zenginleştirilmesi halinde 10 nükleer silah yapımında kullanılabileceği belirtilmişti.

Bekayi sözlerini şöyle sürdürdü: “UAEA raporu, üç Avrupa ülkesi ve ABD'den gelen siyasi bir talimata dayanıyor ve gerçeği yansıtmıyor. Raporda taahhütlerden sapma yönünde bir husus yer almıyor, aksine Ortak Eylem Planı (nükleer anlaşma) çerçevesinde çözüme kavuşturulan eski suçlamalar yeniden gündeme getiriliyor. Ne yazık ki Siyonist varlığın sunduğu sahte belgeler ve bazı ülkelerin siyasi tutumları UAEA'nın bu konuları yeniden gündeme getirmesine yol açtı.”

Bekayi, İsrail'in 2018 yılı başlarında İran'ın nükleer arşivini karmaşık bir operasyonla ele geçirmesinin ardından UAEA’nın araştırılmasını talep ettiği gizli tesislerle ilgili soruşturmaya atıfta bulundu.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bekayi, “Raporun içeriği tamamen siyasi. UAEA'nın davranışlarını Yönetim Kurulu'nun daha önce verdiği bir yetkiye dayandırarak meşrulaştırmasını kabul etmiyoruz. Bu tür raporlar bazı tarafların kendi pozisyonlarına sadık kalmaları için siyasi zemin sağlamaktadır” şeklinde konuştu.

Bekayi, “UAEA Genel Direktörü'nün son açıklamaları teknik yetkilerinin ötesine geçiyor. Barışçıl nükleer tesislere yönelik her türlü tehdidi barışa yönelik bir tehdit olarak değerlendiren 533 sayılı karar uyarınca, İran'ın nükleer tesislerine yönelik her türlü tehdide karşı net bir tavır alınmalı” dedi.

Bekayi, “Uluslararası bir kuruma başkanlık eden ve BM'de yüksek mevkilere talip olan her kim olursa olsun, tehdit ve gerginliği artırma aracı değil, barışın sesi olmalıdır” ifadesini kullandı.

UAEA şu anda ‘İran'ın nükleer programının tamamen barışçıl olduğuna dair güvence veremeyeceğini’ söylüyor.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre UAEA’nın Viyana'daki toplantısı öncesinde İran Atom Enerjisi Kurumu Sözcüsü Behruz Kemalvendi devlet televizyonuna açıklamalarda bulundu. Kemalvendi, “Elbette UAEA, İran İslam Cumhuriyeti'nin kapsamlı ve dostane iş birliğini sürdürmesini beklememelidir” dedi.

Diplomatik kaynaklar perşembe günü, Tahran'ın nükleer programına ilişkin 2015 anlaşmasına taraf olan üç Avrupa ülkesi ve ABD'nin, Tahran'ın dört gizli sahadaki nükleer faaliyetlerine ilişkin yıllardır süren soruşturmada ‘tam iş birliği yapmaması’ nedeniyle BM Güvenlik Konseyi'ne bir karar tasarısı sunmayı planladıklarını söyledi.

UAEA bir raporunda İran'ın nükleer programı konusunda ‘tatmin edici olmayan’ iş birliğini kınayarak, İslam Cumhuriyeti'nin yüksek düzeyde zenginleştirilmiş uranyum üretimini hızlandırdığına dikkat çekti.

İran'ın önerisi

Bu gelişme Tahran ile Washington'un İran'ın nükleer programı konusunda yeni bir anlaşma arayışı için görüşmeler yürüttüğü bir dönemde yaşandı.

Bekayi, ABD'li yetkililere İran'ın nükleer müzakereler kapsamında Umman üzerinden yakında ABD'ye sunacağı öneriyi değerlendirmeleri tavsiyesinde bulundu.

Bekayi, “İran halkının çıkarlarını ve haklarını dikkate almayan hiçbir öneri kabul edilemez. Ayrıntılara girmeyeceğim ama yakında Umman aracılığıyla teklifimizi sunacağız. ABD'ye bu fırsatı ciddiye almasını tavsiye ediyoruz” dedi. Bekayi, teklifin içeriğiyle ilgili ayrıntı vermedi.

İran Devrim Muhafızları Ordusu'na (DMO) bağlı Tesnim haber ajansının kaynaklara dayandırdığı haberine göre İran, ABD'nin önerisine yanıtını önümüzdeki iki gün içinde diplomatik kanallar aracılığıyla yazılı olarak gönderecek.

Ajansa göre, Tahran'ın yanıtı, yaptırımların etkin bir şekilde kaldırılması karşılığında Washington'un endişelerini giderecek önlemler sunarken, kendi topraklarında zenginleştirme ilkesini koruyan bir öneri içerecek. İran ayrıca kırmızı çizgilerine saygı gösterilmesi koşuluyla yeni bir müzakere turuna hazır olduğunu ifade edecek.

Bekayi, Batı medyasında altıncı turun planlandığına ve ABD'nin İran'a uranyum zenginleştirmeyi yüzde 3'e düşürme önerisinde bulunduğuna dair çıkan haberleri yalanladı. “Toplantı planlanmıştı ancak gerçekleşmedi. Bu medya haberlerinin çoğu doğrulanabilir değil ve genellikle psikolojik baskı yaratmayı amaçlıyor” dedi.

Bekayi şöyle devam etti: “Eğer taviz alışverişine dayalı gerçek müzakerelerden bahsediyorsak, ABD'nin önerisi bu anlayışı yansıtmıyor.”

Bu açıklama, Tahran'ın ‘kabul edilemez’ olarak nitelendirdiği ABD önerisine yanıt olarak geldi.

Bekayi gazetecilere yaptığı açıklamada, Washington ile Tahran arasındaki dolaylı müzakerelerin bir sonraki turuna ilişkin belirli bir noktasının olmadığını söyledi. Bekayi gazetecilere şunları söyledi: “Bu konuda bir karar alınırsa derhal duyurulacaktır.”

İki ülke, yaptırımların hafifletilmesi karşılığında İran'ın nükleer programını engellemeyi amaçlayan 2015 anlaşmasına bir alternatif bulmak için nisan ayından bu yana beş tur müzakere gerçekleştirdi.

ABD Başkanı Donald Trump, 2018'deki ilk döneminde bu anlaşmadan vazgeçerek Tahran'a yeniden sert yaptırımlar uygulamaya başladı.

İran Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf’ın dün devlet televizyonunda yayınlanan açıklamalarında, “ABD'nin önerisi yaptırımların kaldırılmasından bile bahsetmiyor. Hayalperest ABD Başkanı gerçekten İran'la bir anlaşma istiyorsa yaklaşımını değiştirmelidir” ifadeleri yer aldı.

Bekayi ise “Yaptırımların kaldırılmasının temel bir gereklilik olduğunu defalarca vurguladık. Başta nükleer kazanımların korunması ve yaptırımların etkin bir şekilde kaldırılması olmak üzere İran'ın meşru hakları dahil edilmeden hiçbir anlaşmaya varılamaz. Bu talepleri içermeyen herhangi bir metin kabul edilemez” değerlendirmesinde bulundu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio 20 Mayıs'ta Senato Dış İlişkiler Komitesi'ndeki oturumda yaptığı açıklamada, “İran'ın herhangi bir şekilde uranyum zenginleştirmesine izin vermeyeceğiz. Olası bir anlaşmadan sonra bile füze ve terörizmle ilgili yaptırımları uygulamaya devam edeceğiz. Zenginleştirmenin bir ulusal haysiyet meselesi olduğunu iddia ediyorlar ama gerçek şu ki bunu caydırıcı bir unsur olarak kullanmak istiyorlar. Çünkü gelişmiş zenginleştirme kapasitesine sahip olmanın onları nükleer silahın eşiğinde bir devlet haline getirdiğine ve dolayısıyla tehditlere karşı bağışıklık kazandırdığına inanıyorlar” ifadelerini kullandı.

Buna karşılık Bekayi şunları söyledi: “Bu doğru değil. Zenginleştirme yapan herkesin bir silah programı yok. ABD'nin müttefikleri de dahil olmak üzere, silahlanma amacı gütmeden zenginleştirme yapan ülkeler var. Bu anlamda, İran'ın baskılar karşısındaki direncinin kendisi bir tür caydırıcılıktır. Zenginleştirme, nükleer yakıt döngüsünün ve ulusal endüstrimizin önemli bir parçasıdır; müzakere edilemez ya da taviz verilemez.”

Bekayi, İranlı milletvekillerinin ülkelerinin silahların teknik yönlerine sahip olması konusunda ne söylediklerine ilişkin bir soruya şu yanıtı verdi: “Ülke içinde çeşitli görüşler var, ancak bizim tarafımızdan defalarca teyit edilen şey İran'ın nükleer programının tamamen barışçıl olduğudur. Siyasi nedenlerle hazırlanan son rapor, programımızın barışçıl doğasını kanıtladı. Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'na bağlı bir devlet olarak İran, barışçıl yaklaşıma olan bağlılığını sürdürecektir.”