Jennifer Aniston, Hollywood dışından biriyle ilişkiye başlamak istiyor

52 yaşındaki Jennifer Aniston, aşı karşıtı arkadaşlarıyla görüşmediğini söylemişti (Reuters)
52 yaşındaki Jennifer Aniston, aşı karşıtı arkadaşlarıyla görüşmediğini söylemişti (Reuters)
TT

Jennifer Aniston, Hollywood dışından biriyle ilişkiye başlamak istiyor

52 yaşındaki Jennifer Aniston, aşı karşıtı arkadaşlarıyla görüşmediğini söylemişti (Reuters)
52 yaşındaki Jennifer Aniston, aşı karşıtı arkadaşlarıyla görüşmediğini söylemişti (Reuters)

Ünlü oyuncu Jennifer Aniston, Hollywood dışından biriyle ilişkiye başlamak istediğini açıkladı.
People'a pazartesi konuşan Aniston, ünlü biriyle ünsüz birinin ilişkisinin yürüyüp yürümeyeceğine dair soruya şu yanıtı verdi:
"Tabii ki yürür. Kesinlikle... Ben de endüstriden olmayan biriyle ilişkiye başlamayı umuyorum. Bu güzel olurdu."
Daha önce Brad Pitt ve Justin Theroux gibi ünlülerle evlenen Aniston haziranda, yeni bir partner bulmak için çöpçatanlık uygulamalarını "kesinlikle kullanmayacağını" söylemişti:
"Normal flört yöntemlerine bağlı kalacağım. Birinin sana çıkma teklifi etmesi… Bunu tercih ediyorum."

"David Schwimmer benim kardeşim"
Aniston ve popüler sitcom Friends'deki rol arkadaşı David Schwimmer arasındaki aşk dedikoduları da son döneme damga vurmuştu.
Bu söylentilere, Friends'in mayısta ekranlara gelen yeniden buluşma bölümü yol açmıştı. Zira ikili, 1990'larda Friends'in çekimleri sırasında birbirlerine aşık olduklarını belirtmişti.
Ancak yıldız isim 13 Eylül'de yaptığı açıklamada Schwimmer'ı "kardeşi" olarak gördüğünü ifade ederek ikili arasındaki flört dedikodularına son vermişti.
Aniston, çiftin romantik ilişki kurduğuna dair söylentileri "tuhaf" bulduğunu kaydetmişti:
"Hakikaten buna inanamadım. 'Gerçekten mi? O benim kardeşim' diye düşündüm."
Schwimmer'ın temsilcileri de söylentiler sırasında spekülasyonun "hiçbir gerçekliğinin" olmadığını bildirmişti.
Independent Türkçe, People, Page Six



Paul McCartney, 60 yıl önce aşkını ilan eden hayranına nihayet yanıt verdi

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Paul McCartney, 60 yıl önce aşkını ilan eden hayranına nihayet yanıt verdi

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

Paul McCartney, 60 yıl önce aşkını ilan eden hayranınına yanıt verdi.

Beatles'ın 81 yaşındaki şarkıcı-söz yazarı, cevabını Instagram'dan paylaştığı video mesajla verdi. 

Videonun başında, kendisini Adrienne diye tanıtan bir kadının grubun 1963'teki ilk ABD turnesi öncesinde bir gazeteciyle yaptığı röportajdan kısa bir görüntü oynatılıyor.

Kadın, "Paul McCartney eğer dinliyorsan, Brooklyn'den Adrienne seni tüm kalbiyle seviyor" diyor.

McCartney daha sonra kameraya konuşarak hayranına hitap ediyor.

Videoda, "Hey Adrienne, ben Paul" diyor.

Dinle, videonu gördüm. Şu anda Brooklyn'deyim. New York'tayım. Nihayet gelebildim. Bir sergimiz var, bir fotoğraf sergisi. Gel ve gör!

McCartney sonra gülümseyerek parmağıyla objektifi işaret ediyor.

Paul McCartney Photographs 1963-64: Eyes of the Storm adlı yeni sergi 18 Ekim'e kadar Brooklyn Müzesi'nde devam ediyor. Sergi, Beatles üyesinin grubun ilk ABD gezisini belgelemek üzere çektiği fotoğrafları içeriyor.

Videonun altında yer alan açıklamada McCartney şöyle yazdı:

Brooklyn'den Adrienne, eğer dinliyorsan, Liverpool'dan Paul McCartney de seni seviyor.

Martta McCartney, grup arkadaşı John Lennon'ın kendisini klasik şarkısı Hey Jude'un şimdilerde ünlü sözlerinden birini tutmaya nasıl ikna ettiğini açıklamıştı.

McCartney bu anekdotu, Wings grubunun müzisyeninin en ünlü eserlerinden bazılarının arkasındaki hikayeleri anlattığı podcast'i Paul McCartney: A Life in Lyrics'in bir bölümünde anlatmıştı. 

McCartney, "'İhtiyacın olan hareket omzunda' (The movement you need is on your shoulder, Hey Jude'dan bir dize -çn.). Bunu sadece doldurma amaçlı yazdığımı düşünmüştüm" demişti. 

Şarkıyı John ve [Yoko Ono] için müzik odamda psikedelik piyanomda çaldım. Ben diğer tarafa dönük oturuyordum ve onlar arkamdaydı, neredeyse omzumda duruyor ve dinliyorlardı.

McCartney, Lennon itiraz edene kadar "İhtiyacın olan hareket omzunda" dizesini değiştirmeyi planladığını açıklamıştı. 

McCartney, "John'a döndüm, 'Merak etme. Bunu değiştireceğim' dedim" diye anlatmıştı.

O da bana baktı ve ‘Değiştirmeyeceksin, biliyorsun değil mi?’ dedi. En iyi dize bu, değil mi?' diye belirtti.

Şarkıcı kısa bir süre önce "My Valentine" bestesinin ardındaki dokunaklı gerçek hikayeyi de paylaşmıştı. 

McCartney, bu şarkıyı eşi Nancy Shevell için yazmıştı. İkili 2007'de tanışmış ve 2011'de evlenmişti. My Valentine, McCartney'nin 2012 tarihli Kisses on the Bottom albümünde yer alıyor.
Independent Türkçe


Vücuttaki iki farklı biyolojik saatin senkronizasyonu yaşlanmayı önleyebilir

Biyolojik saatler, sirkadiyen ritmi düzenleyen zamanlama araçları görevi görüyor (Pexels)
Biyolojik saatler, sirkadiyen ritmi düzenleyen zamanlama araçları görevi görüyor (Pexels)
TT

Vücuttaki iki farklı biyolojik saatin senkronizasyonu yaşlanmayı önleyebilir

Biyolojik saatler, sirkadiyen ritmi düzenleyen zamanlama araçları görevi görüyor (Pexels)
Biyolojik saatler, sirkadiyen ritmi düzenleyen zamanlama araçları görevi görüyor (Pexels)

Vücudun iki biyolojik saatinin senkronize hale getirilmesiyle yaşlanmanın önlenebileceği iki araştırmada ortaya kondu. 

24 saatlik bir döngü içinde biyolojik süreçleri düzenleyen sirkadiyen saatler, hücresel işlevlerin çevredeki günlük değişimlere uyumlu hale gelmesini sağlıyor. Beyindeki merkezi saatin farklı dokulardaki periferik saatlerle iletişim kurarak koordine ettiği sirkadiyen ritimler, uyku düzeninden gıdaları sindirmeye kadar birçok işlevi etkiliyor.

Katalan Araştırma ve İleri Araştırmalar Enstitüsü'nden (ICREA) araştırmacılar, merkezi saatle kas ve derideki periferik saatlerin senkronize bir şekilde çalışmasının dokuların işlemesinde oynadığı kilit rolü ortaya koydu. Araştırma bulguları perşembe günü iki ayrı makalede yayımlandı.

Science adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada iki saatin koordinasyon içinde çalışmasının kasların günlük işlevini yerine getirmesinin yanı sıra buradaki dokuların erken yaşlanmasını da önlemede hayati öneme sahip olduğu bulundu. 

Fareler üzerinde yapılan deneylerde, sirkadiyen ritmin yenilenmesinin kas kütlesi ve gücündeki kaybı azaltarak bozulan motor fonksiyonlarını iyileştirdiği görüldü. Ayrıca günün belli bir aralığında yemek yenen (örneğin 10.00-18.00 aralığı) zaman kısıtlı beslenmeyle sirkadiyen ritmin düzenlenmesinin, yaşlı farelerdeki kas kaybı, metabolik ve motor fonksiyonların bozulması ve kas gücü kaybını azaltabildiği görüldü.

Hakemli dergi Cell Stem Cell'de yayımlanan araştırmadaysa derideki sirkadiyen saatin, buradaki dokuların günlük işlevini gerçekleştirmesinde kritik bir yere sahip olduğu tespit edildi. 

Periferik saatin yokluğunda merkezi saat işlevleri yerine getirse de derideki sirkadiyen ritmin ters yönde çalıştığı kaydedildi. Örneğin DNA replikasyonu sadece merkezi saat tarafından düzenlendiğinde bu işlemin, cildin ultraviyole ışığa maruz kaldığı gündüz saatlerinde gerçekleştiği ve mutasyon biriktirme riskinin arttığı gözlemlendi.

Yani merkezi saat bütün organizmanın biyolojik ritimlerini düzenlese de farklı periferik saatler hayati öneme sahip olabiliyor. 

Bu araştırmalarda periferik saatlerin, merkezi saatin yokluğunda 24 saatlik döngüleri sürdürerek sirkadiyen işlevlerin yaklaşık yüzde 15'ini yönetebilecek kadar özerk bir yapısı olduğu da bulundu. 

Çalışmanın ortak yürütücülüğünü üstlenen Dr. Salvador Aznar Benitah bulguları şöyle değerlendiriyor:

Beyin ve periferik sirkadiyen saatler arasındaki senkronizasyonun deri ve kas sağlığında nasıl kritik bir rol oynadığını ve periferik saatlerin tek başına en temel doku işlevlerini yerine getirmede özerk bir şekilde hareket ettiğini görmek büyüleyici.

Araştırmanın bir diğer lideri Dr. Pura Muñoz-Cánoves ise "Çalışmamız, kas ve deri gibi dokuların ideal işleyişini sürdürerek bozulma ve yaşlanmaları önlemek için sadece iki doku saati (biri merkezi, diğeri periferik) arasında minimum etkileşim gerektiğini ortaya koyuyor" diyerek şöyle ekliyor: 

Artık sıradaki adım, tedavi amaçlı kullanılabilecek uygulamaları göz önüne alarak bu etkileşimde rol oynayan sinyal faktörlerini belirlemek.

Independent Tükçe, MedicalXpress, News Medical, Science, Cell Stem Cell


Yeni simülasyon karanlık madde tartışmalarını yeniden alevlendirdi

Standart modele göre evrenin yüzde 68'i karanlık enerji, yüzde 27'si karanlık madde ve yüzde 5'i gözlenebilir maddeden meydana geliyor (Pexels)
Standart modele göre evrenin yüzde 68'i karanlık enerji, yüzde 27'si karanlık madde ve yüzde 5'i gözlenebilir maddeden meydana geliyor (Pexels)
TT

Yeni simülasyon karanlık madde tartışmalarını yeniden alevlendirdi

Standart modele göre evrenin yüzde 68'i karanlık enerji, yüzde 27'si karanlık madde ve yüzde 5'i gözlenebilir maddeden meydana geliyor (Pexels)
Standart modele göre evrenin yüzde 68'i karanlık enerji, yüzde 27'si karanlık madde ve yüzde 5'i gözlenebilir maddeden meydana geliyor (Pexels)

Bilim insanları karanlık maddenin varlığına dair yeni bulgular elde etti. 

Pek çok bilim insanı, gözlemlenebilir evrendeki bazı anomalileri açıkladığı gerekçesiyle karanlık maddenin var olması gerektiğini düşünüyor. Gözlenebilen maddeden farklı olarak ışığı yaymadığı, emmediği ve yansıtmadığı için doğrudan gözlemlenemeyen bu madde, yarattığı kütleçekimsel etkilerle saptanmaya çalışılıyor.  

Bilgisayar simülasyonları kullanılan yeni çalışmadaysa henüz kanıtlanamayan bu teorinin, evrene dair en iyi açıklamayı sunduğu bir kez daha iddia edildi. Aralarında Kaliforniya Üniversitesi Irvine Kampüsü'nden (UCI) isimlerin de yer aldığı araştırmacılar gerçek galaksilerin bazı özelliklerini açıklaması amacıyla hem gözlenebilen hem de karanlık madde içeren simülasyonlar gerçekleştirdi.

Bilim insanları bu özelliklerin, karanlık maddenin olduğu bir evrende görülmesinin beklendiğini fakat bu madde yokken açıklanmasının zorlaştığını kaydetti. Bilimsel dergi Monthly Notices of the Royal Astronomy Society'de yayımlanan araştırmanın başyazarı Francisco Mercado bulguları şöyle açıklıyor: 

Bu tür özelliklerin birçok gerçek galaksiye dair gözlemlerde ortaya çıktığını gösteriyoruz. Bu veriler olduğu gibi kabul edildiğinde, içinde yaşadığımız evreni en iyi açıklayan modelin karanlık madde modeli olduğunu bir kez daha teyit ediyor.

Araştırmacılar galaksilerdeki karanlık ve görülen madde arasındaki ilişkiye de ışık tuttu. UCI Fizik Bilimleri Fakültesi Dekanı James Bullock, ortak yazarı olduğu çalışma hakkında "Gözlemlenen galaksiler, gördüğümüz maddeyle var olduğunu düşündüğümüz karanlık madde arasında sıkı bir ilişkiye göre davranıyor gibi görünüyor. Öyle ki bazıları karanlık madde denen şeyin aslında kütleçekim teorimizin yanlış olduğunun kanıtı olduğunu öne sürüyor" diyerek şöyle ekliyor: 

Bizim gösterdiğimiz şey, karanlık maddenin sadece bu ilişkiyi öngörmekle kalmayıp birçok galakside gördüklerimizi, modifiye edilmiş kütleçekimden daha doğal bir şekilde açıklayabildiği. Karanlık maddenin doğru model olduğuna daha da ikna oldum.

Karanlık madde teorisi astrofizikte önde gelen bir model olmasına karşın bütün bilim insanları aynı görüşte değil. Bazı araştırmacılar evrende açıklanamayan gözlemlerin kütleçekim yasasındaki eksiklik veya hatalardan kaynaklandığını düşünüyor. 

Ottawa Üniversitesi'nden fizikçi Rajendra Gupta, martta yayımladığı araştırmasında karanlık maddeye ihtiyaç olmadığı ve evrenin düşünülenden yaklaşık iki kat daha yaşlı olduğu sonucuna varmıştı. 

Independent Türkçe, Science Daily, Earth, Monthly Notices of the Royal Astronomy Society


Dünyanın en derin mavi çukuru tespit edildi: Dibi gelmiyor

Mavi çukurlardaki su, çevresine göre daha derin olduğundan daha koyu görünüyor (Joan A. Sánchez-Sánchez)
Mavi çukurlardaki su, çevresine göre daha derin olduğundan daha koyu görünüyor (Joan A. Sánchez-Sánchez)
TT

Dünyanın en derin mavi çukuru tespit edildi: Dibi gelmiyor

Mavi çukurlardaki su, çevresine göre daha derin olduğundan daha koyu görünüyor (Joan A. Sánchez-Sánchez)
Mavi çukurlardaki su, çevresine göre daha derin olduğundan daha koyu görünüyor (Joan A. Sánchez-Sánchez)

Dünyanın bugüne kadar keşfedilen en derin mavi çukurunun Meksika açıklarındaki Taam Ja' Mavi Çukuru olduğu tespit edildi. Araştırmacılar denizdeki bu deliğin dibine henüz ulaşamadı. 

Kıyı bölgelerinde rastlanan mavi çukurlar, anakayası kireçtaşı veya alçıtaşı gibi çözünebilir maddelerden oluşan dikey obrukları ifade ediyor. Yüzeydeki suyun mineralleri çözerek çatlakları genişletmesi ve nihayetinde kayayı çökertmesiyle meydana gelen bu delikler, çevrelerini saran sudan çok daha koyu bir mavi renge sahip olmalarıyla dikkat çekiyor.

Yucatán Yarımadası'nın güneydoğu kıyısındaki Chetumal Körfezi'nde 2021'de keşfedilen Taam Ja' Mavi Çukuru, 274 metrelik derinliğiyle geçen yıl dünyanın en büyük ikinci mavi çukuru ilan edilmişti. 

Fakat keşif gezisi için 6 Aralık 2023'te obruğa dalan bir ekip, çukurun en az 420 metre derine indiğini saptadı. Böylece Taam Ja', Güney Çin Denizi'ndeki 301 metrelik Ejder Çukuru'nun elinden birinciliği aldı. 

Meksika'daki El Colegio de la Frontera Sur (ECOSUR) adlı bilimsel araştırma merkezinden bir ekip obruktan aşağıya, ucunda su basıncı, sıcaklık ve iletkenlik verilerini ölçen bir cihaz takılı bir halat bıraktı. 500 metrelik halatın tamamı açıldığında bile dibe ulaşmayan cihaz, çukurun duvarları hafif bir açıyla devam ettiğinden deniz seviyesinin 420 metre altında kaldı. 

Araştırmacılar Taam Ja' içinde, biri 400 metre derinlikte farklı katmanlar da tespit etti. Frontiers in Marine Science adlı hakemli dergide yayımlanan araştırmaya göre bu katmanın sıcaklık ve tuzluluk açısından Karayip Denizi ve yakınlardaki kıyı lagünlerine benzemesi, çukurun gizli bir tünel veya mağara ağıyla okyanusa bağlı olabileceğine işaret ediyor.

Taam Ja' Mavi Çukuru'nun önceki ölçümü, deniz dibine ses dalgaları gönderip geri dönme hızlarına göre derinliği hesaplayan bir aletle yapılmıştı. Fakat yankı sondajı denen bu araçlar, mavi çukurların su yoğunluğundaki değişimler ve bazen dikey bir yapıya sahip olmamaları nedeniyle her zaman verimli sonuç vermiyor. 

Bilim insanları bundan sonra hem çukurun ne kadar derine indiğini bulmayı hem de içinde saklanıyor olabilecek tünelleri keşfetmeyi planlıyor. Bu gezilerde yeni canlılarla da karşılaşma ihtimali olan araştırmacılar, makalede şöyle yazıyor:

Taam Ja' Mavi Çukuru'nun derinliklerinde fizikokimyasal ve jeomorfolojik süreçlerle ilişkili, benzersiz bir biyotop oluşturan ve keşfedilmeyi bekleyen bir biyoçeşitlilik yatıyor olabilir.

Independent Türkçe, Science Alert, Live Science, Frontiers in Marine Science


Ünlü oyuncu meşhur filmde Mad Max'i oynamak istemiş

Başroldeki Tom Hardy'ye Charlize Theron ve Nicholas Hoult eşlik etmişti (Warner Bros)
Başroldeki Tom Hardy'ye Charlize Theron ve Nicholas Hoult eşlik etmişti (Warner Bros)
TT

Ünlü oyuncu meşhur filmde Mad Max'i oynamak istemiş

Başroldeki Tom Hardy'ye Charlize Theron ve Nicholas Hoult eşlik etmişti (Warner Bros)
Başroldeki Tom Hardy'ye Charlize Theron ve Nicholas Hoult eşlik etmişti (Warner Bros)

Chris Hemsworth, Marvel saltanatı henüz başlamadan yıllar önce, meşhur filmde rol almak için seçmelere katıldığını itiraf etti.

Thor serisinin yıldızı, Entertainment Weekly'ye yaptığı açıklamada 2015 yapımı Mad Max: Fury Road'da filme adını veren Max'i oynamak için seçmelere katıldığını açıkladı. 

Hemsworth, şimdiyse yakında gösterime girecek olan Furiosa: Bir Mad Max Destanı (Furiosa: A Mad Max Saga) adlı prequel'de (orijinal yapımdaki olayların öncesini anlatan dizi ya da film) kötü adam Dementus'u canlandırıyor.

Hemsworth, Avustralya dizisi Home and Away'le yollarını ayırdıktan kısa bir süre sonra George Miller'ın yönettiği epik aksiyon için seçmelere katılmaya çalışmış ama Mad Max'i oynamak için "ne bir telefon alabilmiş ne de toplantı ayarlayabilmiş".

juk7ıl8
Furiosa: Bir Mad Max Destanı, filme adını veren Furiosa karakterinin kökenlerini ve nasıl güçlü bir savaşçıya dönüştüğünü anlatıyor (Warner Bros)

Rolü Tom Hardy kapmış olsa da Hemsworth, filmi izledikten sonra yönetmen Miller'la çalışmaya daha da kararlı olduğunu söyledi.

"O bir dahi"

Hemsworth, o zamanki menajerine, "Bu adamla çalışmalıyım, o bir dahi" dediğini anlattı:

Kendimi tamamen kaptırmıştım. Maceraya ve yolculuğa kapılmıştım.

Yine de aktör, Furiosa'daki Dementus rolünü üstlenmenin kesinlikle "ödünü kopardığını" itiraf ediyor. 

Karakteri "kavrayamamış"

Hemsworth "Furiosa'nın çekimlerine başlamadan önce senaryo üzerinde iki yıl çalışmış ama prodüksiyondan iki hafta önce karakteri gerçekten kavrayamadığını" fark etmiş.

Hemsworth şöyle dedi: 

Bu işe girerken normalde sahip olmam gereken özgüvene tam olarak sahip değilim.

Yönetmen Miller, Hemsworth'e Dementus karakteri için günlük tutmasını önermiş ve bu da Hemsworth'ü role hazırlamış.

Sanırım senaryoda ne yaptığına çok fazla odaklanıyordum, neden yaptığına ve neden o hale geldiğine değil. Harika bir çıkış noktası buldum, kötü adamı oynamak, dönüşmek ve tamamen farklı bir fizikselliğe bürünmek çok eğlenceliydi. Buna bayıldım. Ve asıl çekici olan da buydu.

Furiosa: Bir Mad Max Destanı, 24 Mayıs'ta gösterime girecek.

Independent Türkçe, IndieWire, Entertainment Weekly


Klasik romantik komedinin senaristinden itiraf: Yıldız aktörü istememiş

Prömiyerini Sundance Film Festivali'nde yapan romantik komedi, eleştirmenlerin beğenisi kazanmıştı (PolyGram Filmed Entertainment)
Prömiyerini Sundance Film Festivali'nde yapan romantik komedi, eleştirmenlerin beğenisi kazanmıştı (PolyGram Filmed Entertainment)
TT

Klasik romantik komedinin senaristinden itiraf: Yıldız aktörü istememiş

Prömiyerini Sundance Film Festivali'nde yapan romantik komedi, eleştirmenlerin beğenisi kazanmıştı (PolyGram Filmed Entertainment)
Prömiyerini Sundance Film Festivali'nde yapan romantik komedi, eleştirmenlerin beğenisi kazanmıştı (PolyGram Filmed Entertainment)

1990'ların klasiklerinden biri olarak anılan Dört Nikah Bir Cenaze'nin (Four Weddings and a Funeral) senaristi Richard Curtis, filmin büyük bir hit haline gelmesinden 30 yıl sonra başrol oyuncusu Hugh Grant'le ilgili bir itirafta bulundu.

"Fazla göz alıcı"

Curtis, Grant'in Dört Nikah Bir Cenaze'de oynamasını istemediğini açıkladı. 

Filmin ilk gösteriminden 30 yıl sonra senarist, o zamanlar 32 yaşında olan Britanyalı aktör Grant'in, aklındaki karakter için fazla "göz alıcı" olduğunu, onun yerine Jim Broadbent, Robbie Coltrane ya da John Gordon Sinclair gibi yıldızların Charles rolünde oynamasını istediğini söyledi. 

Öte yandan filmin yapımcısı Duncan Kenworthy, Grant'in o dönemki sevgilisi olan Elizabeth Hurley'nin Britanya'daki gala etkinliğinde giydiği ikonik çengelli iğneli cüretkar elbisesinin, filmin bu kadar ses getirmesinde başlıca etken olduğunu öne sürdü. Hurley'nin cesur elbisesi, bir hafta boyunca gazetelerin ön sayfasında yer almıştı.

Uzun süreli bir ilişki yaşayan çift, 1987'de bir araya gelmiş ve 2000'de ayrılmıştı.  

"Çünkü ben çok sıradan bir insanım"

Times'a konuşan Curtis, romantik komedi türündeki filmin başrolü için Grant'i istememesinin ardındaki gerekçeyi açıkladı. 

Hugh Grant'e karşı çok mücadele ettim. Aklımda daha az göz alıcı bir kişi vardı çünkü ben çok sıradan bir insanım.

Senarist, ekibin rol için yaklaşık 70 kişiyle görüştüğünü ancak rolün hakkını verecek "cazibeye ve zekaya" sahip birini bulmakta zorlandıklarını söyledi. 

1994 yapımı film, kızlarla sadece gönül eğlendirip evlilik vaat etmeyen genç adam Charles'ı merkeze alıyordu.
 
Mike Newell'ın yönettiği yapımda Grant'e Andie MacDowell, Kristin Scott Thomas ve James Fleet eşlik etmişti.

Independent Türkçe, Daily Mail, Times


Stephen King'den Netflix dizisine büyük övgü

Senarist Richard Gadd, başrolleri Jessica Gunning ve Nava Mau'yla paylaşıyor (Netflix)
Senarist Richard Gadd, başrolleri Jessica Gunning ve Nava Mau'yla paylaşıyor (Netflix)
TT

Stephen King'den Netflix dizisine büyük övgü

Senarist Richard Gadd, başrolleri Jessica Gunning ve Nava Mau'yla paylaşıyor (Netflix)
Senarist Richard Gadd, başrolleri Jessica Gunning ve Nava Mau'yla paylaşıyor (Netflix)

O (It), Göz (Carrie) ve Medyum (The Shining) gibi meşhur korku romanlarının yazarı Stephen King, çok konuşulan yeni dizi Baby Reindeer üzerine bir makale kaleme aldı.

King, bu hafta başında resmi Twitter hesabından bir paylaşımda bulundu: 

London Times'da Baby Reindeer hakkında bir makalem yayımlandı. Böyle harika bir dizi hakkında yazdığım için bana ödeme yaptıklarına inanamıyorum ama yaptılar.

Times'daki makalede King, sadece üç hafta içinde 22 milyondan fazla izlenen popüler Netflix dizisini ele alıyor.

Dizi, kendisinin kurgulanmış bir versiyonunu canlandıran Richard Gadd'ın yazıp oynadığı tek kişilik bir oyundan televizyona uyarlandı. 

Yarı otobiyografik bir hikayeyi anlatan dizi, Martha adında bir kadın tarafından takip edilen Donny adlı komedyenin hikayesine odaklanıyor.

Kendi kitabıyla karşılaştırdı

King dizinin gücünü överek şunları yazdı: 

50 dakika ya da daha uzun sürelerde şişirilmiş çoğu dizi bölümününün aksine, Baby Reindeer'ın her biri yaklaşık 30 dakika olan bölümleri kısa ve çevik bıçak darbeleri gibi.

King, 7 bölümlük diziyi şimdiye kadar izlediği "en iyi şeylerden biri" diye tanımladı. Usta korku yazarı ayrıca diziyi, 1987 tarihli gerilim romanı Sadist'le (Misery) karşılaştırdı.

1990'da James Caan ve Kathy Bates'in başrollerini paylaştığı bir filme uyarlanan Sadist, araba kazasının ardından eski bir hemşire tarafından kurtarılan bir roman yazarının hikayesini anlatıyordu. 

Kar fırtınasına yakalanan yazar kaza geçirince, bir numaralı hayranı olduğunu iddia eden Annie Wilkes adlı kadın onu bularak ücra bir yerdeki evine getiriyor.

Yollar karla kaplı ve telefon hatları da kesikken, kırık bacaklar ve çıkık bir omuzla kalakalan yazar Paul Sheldon, Annie'nin evinde kapana kısılıyor.

"Çaldığımı düşüneceklerdi"

King, iki hikayenin benzerliği hakkında şöyle dedi: 

Tanrı'ya şükür romanım önce çıktı, yoksa insanlar onu Richard Gadd'dan çaldığımı düşüneceklerdi.

Dizinin önemli çıkarımlarından biri hakkında konuşan King şu yorumu yaptı: 

Baby Reindeer'ın en büyük hediyesi (buna hile demeyeceğim) Donny'nin tacizini bildirmesinin neden bu kadar uzun sürdüğünü anlamamızdı.

King sözlerine şöyle devam etti: 

Donny içten içe bunu hak ettiğine inanıyor. Onun için sabırsızlıktan ziyade empati duyuyoruz ve Martha için de empati duymaya başlıyoruz.

Independent Türkçe, GamesRadar, NME, BoredPanda, Times


Ünlü aktörün yeni filmi Netflix izleyicilerini hayran bıraktı

Film 896 salonda gösterime girerek toplamda 3,2 milyon dolar kazandı (Netflix)
Film 896 salonda gösterime girerek toplamda 3,2 milyon dolar kazandı (Netflix)
TT

Ünlü aktörün yeni filmi Netflix izleyicilerini hayran bıraktı

Film 896 salonda gösterime girerek toplamda 3,2 milyon dolar kazandı (Netflix)
Film 896 salonda gösterime girerek toplamda 3,2 milyon dolar kazandı (Netflix)

Netflix izleyicileri, Liam Neeson'ın "muhteşem" yeni gerilim filmini öve öve bitiremedi. Sinemaseverler heyecan dolu yapımın ünlü aktörün "96 Saat'ten (Taken) bu yana en iyi filmi" olduğunu öne sürdü.

Robert Lorenz'in yönettiği ve prömiyeri Eylül 2023'te 80. Venedik Film Festivali'nde yapılan In the Land of Saints and Sinners, geçen cuma günü Netflix'in geniş kütüphanesine eklendi.

71 yaşındaki Neeson filmde, kendisini intikam peşindeki üç teröristle ölümcül bir kedi-fare oyununun içinde bulan emekli suikastçıyı canlandırıyor.

Film 1970'lerin İrlanda'sında geçiyor. Liam Neeson, Donegal'da yaşayan Finbar Murphy'yi canlandırıyor. 

Neeson'a İrlandalı Oscar adayı oyuncular Kerry Condon ve Ciarán Hinds'in yanı sıra usta aktör Colm Meaney eşlik ediyor.

Eleştirmenler de beğendi

Sinema yazarlarından büyük ölçüde olumlu yorumlar alan suç filmi, eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'dan 100 üzerinden 83 puan elde etmeyi başardı. 

İzleyiciler oyuncuların performanslarından övgüyle bahsetti. Bir sosyal medya kullanıcısı 71 yaşındaki Neeson'ın yanı sıra Ciarán Hinds'in etkileyici performansından büyülendiğini söyledi.

Başka bir izleyiciyse filmin Neeson'ın 96 Saat'ten bu yana rol aldığı en iyi yapım olduğunu öne sürdü.

İrlandalı bir sinemasever ekledi:

In the Land of Saints and Sinners'ı izlemeyi yeni bitirdim. Harikaydı. Donegal doğumlu olduğuma gurur duyuyorum.

Başka bir izleyiciyse filmi tüm sinemaseverlere tavsiye ettiğini söyledi. 

Mark Michael McNally ve Terry Loane'nin birlikte kaleme aldığı film, eleştirmenlerce Neeson'ın son yıllarda çektiği en iyi aksiyonlardan biri diye tanımlanıyor. 

29 Mart'ta ABD'de sınırlı sayıda sinemada gösterime giren yapım, 26 Nisan'da İrlanda ve Birleşik Krallık'ta Netflix'te yayımlandı. In the Land of Saints and Sinners, henüz Türkiye'de gösterime girmedi.

Independent Türkçe, Daily Mail, Rotten Tomatoes


Sinemada yaz sezonu başladı: Yeni aksiyon komedisi gişenin zirvesinde

Prömiyerini SXSW festivalinde yapan aksiyon komedisi eleştirmenlerden geçer not aldı (Universal)
Prömiyerini SXSW festivalinde yapan aksiyon komedisi eleştirmenlerden geçer not aldı (Universal)
TT

Sinemada yaz sezonu başladı: Yeni aksiyon komedisi gişenin zirvesinde

Prömiyerini SXSW festivalinde yapan aksiyon komedisi eleştirmenlerden geçer not aldı (Universal)
Prömiyerini SXSW festivalinde yapan aksiyon komedisi eleştirmenlerden geçer not aldı (Universal)

Dublör (The Fall Guy) bu hafta sonu gişede zirveye tırmanarak yaz filmleri sezonunu başlattı. 

Gösterime girdiği cuma günü 10,4 milyon dolar hasılat elde eden filmin hafta sonu 28 milyon dolar kazanacağı tahmin ediliyor. Bu rakam daha önceki tahminlerde 30-35 milyon dolar aralığındaydı.

Sinemaseverler tarafından beğenilen filmin, kulaktan kulağa yayılan övgüler sayesinde gelecek haftalarda daha çok izleyiciye ulaşması bekleniyor. 

Bütçesi 130 milyon dolar

Dublör'ün net bütçesinin 130 milyon dolar olduğu söyleniyor. Filmin hafta sonunda dünya çapında 25,8 milyon dolar daha kazanması bekleniyor, ki bu da küresel hasılatını 65,4 milyon dolara çıkaracak. 

4 bini aşkın salonda gösterime giren Dublör'ün başrollerindeki Ryan Gosling'le Emily Blunt'a Aaron Taylor-Johnson, Hannah Waddingham, Winston Duke, Stephanie Hsu ve Teresa Palmer eşlik ediyor.

David Leitch'in yönettiği aksiyon komedisi, kayıp bir yıldızı kurtarmaya ve sevdiği kadını geri kazanmaya çalışan bir dublörü merkeze alıyor.

1980'lerin aynı adlı televizyon dizisinden uyarlanan filmin ardından gişe listelerinin ikinci sırasında Amazon MGM'nin Rekabet (Challengers) yer alıyor.

Zendaya'nın başrolde yer aldığı ve bir aşk üçgenini merkeze alan spor dramasının hasılatının gösterimde olduğu iki haftada sadece ABD'de 30 milyon doları aşması bekleniyor.

Yıldız Savaşları aşkı bitmiyor

25. yıldönümünde yeniden gösterime giren Yıldız Savaşları: Bölüm I - Gizli Tehlike'nin (Star Wars: Episode I - The Phantom Menace) hafta sonunu üçüncü sırada tamamlaması bekleniyor. 1999 yapımı bilimkurgu, 2 bin 700 salonda gösterime girdi ve sadece cuma günü 2,4 milyon dolar kazandı.

Bu hafta sonu 3 bini aşkın sinema salonunda gösterime giren korku filmi Tarot, cuma günü ve ön gösterimlerde 2,5 milyon dolar kazandı. Film bu haftanın en çok kazanan 4. yapımı oldu. 

5. sıradaysa Legendary Entertainment'ın vizyondaki 6. haftasında hâlâ yoluna devam eden filmi Godzilla ve Kong: Yeni İmparatorluk (Godzilla x Kong: The New Empire) yer alıyor. Filmin toplam hasılatı 520 milyon doları aştı.

Independent Türkçe, Variety, Hollywood Reporter


Luke Skywalker, Joe Biden'ın Yıldız Savaşları evrenindeki adını açıkladı

Hamill, taktığı güneş gözlüklerini de Biden'dan hediye aldığını belirtti (AP)
Hamill, taktığı güneş gözlüklerini de Biden'dan hediye aldığını belirtti (AP)
TT

Luke Skywalker, Joe Biden'ın Yıldız Savaşları evrenindeki adını açıkladı

Hamill, taktığı güneş gözlüklerini de Biden'dan hediye aldığını belirtti (AP)
Hamill, taktığı güneş gözlüklerini de Biden'dan hediye aldığını belirtti (AP)

Yıldız Savaşları (Star Wars) serisinde Luke Skywalker'ı canlandıran Mark Hamill, ABD Başkanı Joe Biden'ı desteklediğini açıkladı.

Hamill, cuma günü Beyaz Saray'da Biden'la bir araya geldi. 72 yaşındaki aktör, aynı gün düzenlenen basın toplantısında, Biden için "Hayatım boyunca yasama alanında gördüğüm en başarılı adımları atan lider" dedi.

Amerikalı oyuncu, kapalı kapılar ardında ABD Başkanı'yla yaptığı konuşmaya dair şu ifadeleri kullandı:  

Ona 'Sayın Başkan' diye hitap ettim, o da 'Bana Joe diyebilirsin' dedi. Ben de 'Size Joe-bi Wan Kenobi diyebilir miyim?' dedim. Bu hoşuna gitti.

1977'deki Yıldız Savaşları: Bölüm IV - Yeni Bir Umut'ta Alec Guinness'in canlandırdığı Jedi ustası Obi-Wan Kenobi, Skywalker'a Darth Vader'la mücadelesinde destek olmuş ve özel güçlerini kullanmayı öğretmişti.

Biden'le neler konuştuklarına dair detay paylaşmayan Hamill, eski ABD liderleri Jimmy Carter ve Barack Obama döneminde de Beyaz Saray'ı ziyaret ettiğini fakat ilk kez Oval Ofis'i gördüğünü belirterek "Bu benim için çok özeldi" dedi. 

Hamill, taktığı güneş gözlüklerini de Biden'dan hediye aldığını belirtti. 

Twitter'da yaklaşık 5 milyon takipçisi olan aktör, Biden'ın rakibi eski ABD Başkanı Donald Trump'ı sık sık eleştiriyor.

Ünlü oyuncunun ziyareti, film serisinin hayranları tarafından 4 Mayıs'ta kutlanan Yıldız Savaşları Günü'nden hemen önce gerçekleşti.

Diğer yandan basın toplantısında bir gazeteci, Hamill'in neden Biden'ı ziyaret ettiğini sorunca, Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean-Pierre şu yanıtı verdi: 

Buraya gelmesi hoşunuza gitmedi mi? Mark Hamill şehirdeydi, buraya geldi. Başkan'la görüştüler. Hamill ülkemize ve bu ülkenin gidişatına kendini çok adamış birisi.

Hollywood yıldızı Robert De Niro da perşembe günü MSNBC'de yayımlanan söyleşisinde, Biden'a destek verdiğini belirterek Trump'ı "korkunç bir canavar" diye nitelemişti.

Independent Türkçe, AFP, Guardian