Hayatı tepe taklak eden hastalık: Meniere

Hayatı tepe taklak eden hastalık: Meniere
TT

Hayatı tepe taklak eden hastalık: Meniere

Hayatı tepe taklak eden hastalık: Meniere

Ataklar halinde gelen yoğun çınlama, baş dönmesi, işitme kaybı ve kulakta doygunluk hissi… Dünyada her geçen gün daha fazla insan bu ve benzer şikâyetlerle doktora gidiyor ve maalesef çok azı derdine çare bulabiliyor. Adı Meniere, bir iç kulak hastalığı olarak tanımlanıyor. Şu an için belirlenmiş, kesin sonuç veren bir tedavisi ne yazık ki bulunmuyor. Ancak yaşattıkları ile sağlam bir insanın bile hayatını kâbusa çevirebiliyor…
Çoğu kez hastaları tarafından “Başına gelmeyen bilemez” şeklinde tarif edilen Meniere hastalığı dünyada ve Türkiye’de sinsi bir şekilde yayılıyor. Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre, dünya genelinde her bin kişiden on ikisi Meniere hastası oluyor. Amerika’da 600 bin ila 750 bin Meniere hastası olduğu ve bu rakama her yıl 45 bin ila 60 bin yeni hasta eklendiği tahmin ediliyor.
Türkiye’de ise Meniere hastalığı için henüz bilinen bir istatistikî veri bulunmuyor. Ancak sosyal medyada binlerce üyesi olan Meniere gruplarındaki artış bu hastalığın sinsi biçimde yayıldığı sinyalini veriyor. Öte yandan Kovid 19 pandemisiyle artan psikolojik sıkıntıların da kulak çınlamasını artırdığını yönünde araştırmalar bulunuyor. Uzmanlar ise her çınlamanın Meniere olmadığına vurgu yapıyor.
Tarihte ilk kez 1861’de Prosper Merine tarafından tanımlanan Meniere hastalığını Türkiye’deki farkındağının artması 11. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül vesilesiyle oldu. Hatırlatmak gerekirse, 2012’de Cumhurbaşkanı olarak Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te katıldığı bir etkinlikte kulağından rahatsızlanan Gül, gezisini yarıda kesip Türkiye’ye dönmüştü. Ankara’da hastaneye yatırılan Gül’ün Meniere hastası olduğu açıklanmıştı.

Van Gogh'a kulağını kestiren hastalık
Bilmeyenlerin tanışmak dahi istemeyeceği bir rahatsılık Meniere’nin hayatını kâbusa çevirdiği kişiler arasında tarih sayfalarına geçmiş ünlü isimler de var. Bunlar arasında ilk sırada Batı dünyasının en etkili şahsiyetlerinden biri görülen Hollandalı ressam Vincent Willem Van Gogh yer alıyor.
Ünlü ressamın Meniere hastalığından müzdarip olduğu, şiddetli baş dönmelerinden yakındığı ve hatta kulağını da tinnitus (çınlama) ve kulağındaki dolgunluk hissi nedeniyle kestiğini sanılıyor. Sadece Van Gogh da değil, çeşitli kaynaklar Protestan Devrimi’nin esin kaynağı Martin Luther’in, Güliver’in Seyahatleri eseriyle tanıdığımız ünlü İngiliz yazar Jonathan Swift’in de Meniere olduğu ileri sürüyor. Yine 1961’de uzaya giden ilk Amerikalı, Ay’a ayak basan beşinci astronot Alan Shepard’ın 1964’te Meniere teşhisi konmasından sonra parlak kariyerine uzayda değil, yeryüzünde devam etmek zorunda kaldığı da biliniyor. Günümüz internet dünyasının yakından tanıdığı Apple firmasının eski direktörlerinden Guy Kawasaki de Meniere ile mücadele eden isimlerden. Meniere’den yakınan Kawasaki’nin, “Meniere hastalığının aşırı tuz, kafein ya da alkol tüketimi, aşırı stres ve alerjiler olarak açıklasa da bence yüzlerce yatırımcı ile birlikte çalıştığım stresli ve gürültülü ortamdan kaynaklanıyor” dediği biliniyor.
Türkiye’deki hastalarının “illet”, “bela”, “kör talih” olarak tanımladığı Meniere ile ilgili deneyimlerinden bahsetmeden önce; bu kulak rahatsızlığının ne olduğu, neden olduğu, şu an için kesin tedavisi olmasa bile rahatsızlığı hafifletmenin yolları üzerine uzmanların bilgisine yer vermekte fayda var... Bakın konunun uzmanlar Meniere hakkında neler anlatıyor…

Yorucu bir hastalık
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Zeynep Alkan, nedeni tam olarak bilinmeyen Meniere hastalığının, nöbetler halinde gelen dalgalı işitme kaybı, kulakta basınç hissi, dolgunluk, çınlama ve şiddetli baş dönmesiyle kendisini belli ettiğini belirtiyor. Şiddetli ve zamansız ataklarıyla Meniere’nin hastayı çok hırpaladığını belirten Prof. Dr. Alkan:
“Hasta için çok yorucu bir hastalıktır. Özellikle atak sırasında tablo çok gürültülüdür. Baş dönmesine şiddetli kusma, mide bulantısı eşlik eder. Hasta kulağında işitme kaybının olduğunu algılayamayabilir. Şiddetli baş dönmesi atağı saatler içinde geçer ama dengesizlik hissi uzun süre sürer. Hasta bir süre sonra toparlanır ve normal hayatına geri döner. İşitme kaybı düzelir. Bir sonraki atağın ise ne zaman geleceği belli olmaz. Bazen atak araları çok uzundur. Bazen haftada bir - iki kez görülebilir. Ataklar sıklaştıkça işitme kaybı kalıcı hale gelir. Genelde tek kulağı tutar. Zaman içinde karşı kulağı da etkileyebilir” şeklinde konuşuyor.

Prof. Dr. Zeynep Alkan
Özellikle 40 yaş civarında kadınlarda daha sık görülen Meniere hastalığının sebebi tam olarak saptanamasa da oluşum mekanizmasının bilindiğini vurgulayan Prof. Dr. Alkan, “İç kulakta denge ve işitme organını çevreleyen bir kemik kapsül mevcuttur. Bunun içindeyse zar bir yapıdan oluşan membranöz iç kulak vardır. Kemik kanal ve zarımsı kulak içinde birbirinden farklı içeriklere sahip sıvılar bulunur. Membranöz iç kulağın içindeki sıvı miktarının artmasıyla zarımsı iç kulak şişer, bombeleşir ve baş dönmesi başlar. Bir süre sonra çeperde yırtılmalar başlar, sıvı dışarı doğru kaçar ve baş dönmesi düzelir. İç kulak duvarındaki yırtılmalar herhangi hasar bırakmadan iyileşir ama ataklar sıklaştıkça kalıcı hasarlar oluşur. Yani işitme kaybı kalıcı hale gelmeye başlar. Son yıllarda Meniere hastalığının oluşmasında otoimmün hastalıkların da rol oynadığı düşünülüyor” şeklinde konuşuyor.

Kulağa tüp takılıyor
Meniere hastalarında şiddetli atakların yatıştırıp daha sonra atak yaşamaması için içkulak yatıştırıcıları uygulandığını belirten Prof. Dr. Alkan, Meniere hastalığının kesin bir tedavisi olmasa da sebep olduğu ağır problemlerin azaltılmasına yönelik uygulanan tıbbi müdahaleyi şöyle anlatıyor:
“İnatçı olan Meniere hastalığının tedavisinde güncel olarak son yıllarda uyguladığımız yöntemler; sistemik kortikosteroid tedavisi veya kulağa tüp takılması veya da iğne ile kulak zarını geçip orta kulağa kortizon veya işitme kaybının olduğu hastalarda iç kulaktaki denge organına kimyasal hasar veren gentamisin gibi ilaç enjeksiyonları. Bu tedavilere rağmen düzelmeyen hastalarda ise iç kulak sinirinin cerrahi olarak kesilmesi veya iç kulak kesesine tüp takılması gibi cerrahi operasyonlar yapılıyor.”
Meniere hastalarının beslenmelerine dikkat etmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Alkan, “Hastanın günlük tuz alımı 2 gramın altına indirilmeli. Ayrıca şarküteri ürünleri, salamura yiyecekler, kuruyemişler ve ekmek gibi çok tuz içeren gıdalardan kaçınmalı. Kafeinli içeceklerden özellikle artmış kahve tüketiminin azaltılması önemli. Meniere hastalarına veriler idrar söktürücüler de tuz atılımını sağlamak amacıyla verilir. Baş dönmesini azaltan antivertijinöz ilaçlar en sık idame tedavisinde kullanılır.”

Prof. Dr. Zeynep Alkan
Her çınlama Meniere değildir
Her kronik çınlamanın Meniere’den kaynaklanmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Alkan, yaşın ilerlemesiyle ortaya çıkan işitme kayıplarında,  patlama veya silah sesi gibi akustik travmaya maruz kalanlarda, iş ortamında uzun süre gürültüye maruz kalanlarda, kulağın beslenmesini bozan çeşitli ilaç kullanımında, kulak kemikçiklerindeki kireçlenmeler olduğunda, vitamin ve eser element eksikliklerinde, metabolik ve sistemik bozukluklarda (Hipotiroidizm, diabetesmellitus, hipertansiyon, kalp - damar hastalıkları), stres ve bazı beyin ve kulak tümörlerinde de çınlama görülebileceğini belirtiyor.

Ataklar kişiye göre değişilr
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Salih Aydın da sebebi tam olarak bilinmese de Meniere’nin stresli yaşam tarzı ve genetik özelliklerden kaynaklanabileceğine dikkat çekiyor.
 “Bu hastalıkta genellikle tek kulağın içindeki kulak sıvısının basıcı artar. Hastanın ani başlayan vertgio ve çınlaması olur. Sıvı basıncı iki-üç gün içinde kendiliğinden düşer. Hastanın şikâyetleri tama yakın düzelir. Bir sonra ki atak gelene kadar hastalık bulgu vermez. Atakların sıklığı kişiye göre değişkendir” diye konuşan Prof. Dr. Aydın, Meniere ameliyatlarının zor ve tehlikeli olduğuna dikkat çekerek şöyle konuşuyor:
“Meniere’nin ilaç tedavisinin sadece atak sırasında rahatlamak için kullanıyoruz. İlaçlarla hastalığın kalıcı tedavisi günümüzde için mümkün değildir. Kalıcı tedavi sadece ameliyat ile mümkün. Ancak ameliyatı zor ve tehlikeli olduğu için sadece çok az hastada tercih ediyoruz. O da çok atak geçiren, sosyal ve iş hayatı çok etkilenen kişiler için, ancak dediğim gibi bu ameliyat çok çok az hasta için gereklidir.“

Prof. Dr. Salih Aydın
"Hacamat ve sülük tedavisi işe yaramaz"
Meniere hastaları arasında konuşulan tavsiye edilen; çeşitli vitaminlerin yanı sıra sülük, hacamat gibi yöntemlerin uygulanabilirliğini sorduğumuzda, Prof. Dr. Aydın şu yanıtı veriyor:
 “Bu hastalığında direkt tedavisinde vitamin takviyelerini vermiyoruz. Ancak toplumda sık gördüğümüz, sizin de söylediğiniz çinko, demir, magnezyum, B12 vitamini, D vitamini eksikliği hastanın genel sağlığını bozduğu için bu saydıklarımız da eksik olan takviye edilmesi iyi olacaktır. Yine ginkgo biloba destek amaçlı kullanılabilir. Ancak aspirin kulakta çınlama yapabildiği için Meniere hastalarına aspirin vermek doğru olmaz. Son 5 yılda alternatif tedaviler dediğimiz hacamat, kupa, sülük tedavileri de yaygın uygulanıyor. Ancak bu tedavilerin Meniere hastalığında yeri yok! Bu tedaviler ile benim hiçbir hastamda faydalı bir sonuç oluşmadı. Kesin konuşmak için bilimsel çalışmalar yapmak ve sonuçlarını görmek lazım.”
Cep telefonlarının yaygın kullanımının çınlama ve işitme kaybına yol açtığına dikkat çeken Prof. Dr. Aydın, “Ancak cep telefonu kullanımının günümüzde Meniere hastalığına sebep olduklarına dair elimizde güçlü kanıtlar yok. Yine de Meniere hastalığı toplumda ikinci en sık sebebidir. Tanı yöntemleri ilerledikçe daha fazla Meniere hastası ortaya çıkmaktadır” diye konuşuyor.
Meniere hastalarının yaşam kalitesini artırması için Prof. Dr. Aydın’ın tavsiyeleri ise şöyle, “Ben kendi hastalarıma sıfır tuzu, düzenli uykuyu (aynı saatte uyuyup uyanmak), stres ve yorgunluktan uzak durmayı, kaygı bozuklukları da hastalığı tetiklediği için genel sağlıklarına dikkat etmelerini, sigara ve alkolden uzak durmayı tavsiye ediyorum. “

Önemli bir ruhsal sıkıntı
Yaşadıkları sıkıntılar sebebiyle Meniere hastalarına psikolojik destek tavsiye edilebiliyor. Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sercan da kulak çınlamasının birçok ruhsal bozuklukta görülebilen bir belirti olarak değerlendirerek şunları söyledi:
“Kulak çınlaması psikiyatride doğrudan bir bozukluk tanısı değildir. Psikiyatride kulak çınlaması olduğunda çoğunlukla bedensel bir nedeni olmadığı ortaya konduktan sonra eşlik eden ruhsal bozukluğun tedavisine odaklanılır. Kulak çınlaması ile ruhsal sorunlar arasındaki ilişki karşılıklıdır. Kulak çınlaması çoğunlukla uyku bozuklukları ve zihinde yoğunlaşma güçlüğü başta olmak üzere, kaygı bozuklukları ve depresyon gibi ruhsal bozukluklara yol açar. Kulak çınlaması bedendeki hastalıklardan kaynaklanıyorsa nedenin ortadan kaldırılması temel çözüm olacaktır ancak tümüyle geçirilemezse, şiddetli kulak çınlaması önemli bir ruhsal sıkıntı kaynağıdır. Şiddetli depresyona yol açmışsa bu ikisi intihar olasılığını kuvvetlendirebilir. Öte yandan kulak çınlaması belli başlı ruhsal bozuklukların belirtilerinden biri olabilir!”

Prof. Dr. Mustafa Sercan
Depresyon ve panik bozukluğu başta olmak üzere çeşitli anksiyete bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu (özellikle savaş gazisi ve işkence görmüşlerde daha çok olmak üzere) kulak çınlaması yakınması belirtilerden biri olabileceğini belirten Prof. Dr. Sercan, “Ruhsal bozuklukların doğrudan kulak çınlamasına yol açtığı kanıtlanmamıştır. Yani ne depresyon kulak çınlaması nedenidir, ne de kaygı bozukluğu... Kişinin ruhsal bozukluk öncesi kişilik özellikleri, yaşam alışkanlıkları ruhsal tepki modelini biçimler. Kişide depresyon geliştiğinde ruhsal tepki biçimi bazı bedensel belirtilerin ortaya çıkmasına yol açabilir. Kulak çınlaması da bu olası belirtilerden biridir. Kulak çınlaması belirtili ruhsal bozukluklarda kulak çınlamasına özgü bir tedavi gerekmez. Ruhsal bozukluğun özgül tedavisine odaklanılır. Kulak çınlaması tedaviye ek bir stres kaynağı olabilir. Bu stresin azaltılması için kişiye özgü yöntemler geliştirilmelidir.

Sessiz ortamdan kaçabilir
Kulak çınlaması hastalarının Bilişsel Davranışçı Tedavi'den de yararlandığını belirten Prof. Dr. Sercan, “Bedensel nedenli kulak çınlaması olup da rahatsızlığın tümüyle geçirilemediği durumlarda hastaların ruhsal bir bozukluğa yol açmaması önemli bir tıbbi hedeftir. Bu tür kulak çınlamaları sessizlik ortamlarında şiddetlenir ve olumsuz ruhsal etkileri de öne geçer. Kronik, inatçı kulak çınlamalarında sessiz ortamlardan kaçınılması ya da bu gibi durumlarda hafif gürültü üreten bazı aygıtlardan yararlanılması işe yarayabilir. Örneğin işitme cihazları, cihazsız işitilmeyen seslerin işitilmesini sağlayarak çınlamayı maskeleyebilir. Bunun dışında kişinin dikkatini yoğunlaştırma konusundaki becerisini artırmak da yaptığı işe dikkatini vererek çınlama sesini hafifletebilir.”

Yardımcı tedavi: Akapunktur
Yaklaşık 3 bin yıl önce Çin’de geliştirilen, günümüz tıbbi tedaviye ek olarak kullanılan Akapuktur’un Meniere tedavisinde etkili olabileceği söyleniyor.  Akapunktur Uzmanı Dr. Berna Şadiye Egemen de, Meniere hastalığı tedavisinde Akapunktur’un bir şifa yöntemlerinden biri olduğunu ileri sürüyor. Dr. Egemen şunları söylüyor:
“Kendiliğinden başlayan ve nöbetler halinde tekrarlayan baş dönmesi, kulak çınlaması, işitme kaybı, kulakta basınç hissi gibi belirtileri olan bir iç kulak hastalığı olan Meniere hastalığı Akupunktur ile tedavisinde güzel neticeler veriyor. Bunun için 10 seanslık kür yapıyorum. Hasta ilk başta daha sık gelerek bu kürü tamamlıyor, yedi gün ara verdikten sonra üç hafta boyunca haftada iki seans tedaviye devam ediyorum. Takip eden bir ay sürede haftada bir seans yaptıktan sonra tedavisi tamamlanıyor. Kulak çınlamasını ve baş dönmesini Akupunktur kesiyor çünkü iç kulaktaki kan akışını ve lenf akışını düzenliyor. Tedavide yöntem olarak vücut akupunkturu uyguluyorum. Her seans 20 - 30 dakika sürüyor.”

Beslenme tavsiyeleri
Beslenme Danışmanı Diyetisyen Bahar Sezer Aksoy da Meniere hastalığını kontrol altına almak ve atak sıklığını azaltmak için kişinin beslenmesine çok dikkat etmesi gerektiğini belirtiyor. Diyetisyen Aksoy’un Meniere hastaları için beslenme tavsiyeleri şöyle:

Diyetisyen Bahar Sezer Aksoy
Tuzu kısıtlayın
Vücutta fazla su tutulumu Meniere hastalığını kötüleştirebilir. Ancak bu, su içmeyi bırakmanız anlamına gelmiyor. Soda, enerji içecekleri, kola, gazoz gibi gazlı içecekler veya soğuk çay, hazır ya da taze sıkma meyve suyu gibi şeker ve tuzu yoğun sıvılardan kaçının. Susadığınızda su için ve gün içine yayarak, dengeli bir şekilde tüketin. Yemeklerdeki tuzu kısıtlamak gerek. Monosodyumglutamat (MSG) içeren hazır çorbalar, hazır köfte, sucuk, pastırma, sosis gibi işlenmiş et ürünleri, et suyu, tavuk suyu bulyonları, soslar, konserve ve salamuraları kesinlikle mutfağınıza sokmayın.

"Doktor kontrolünde Diüretik kullanın"
Diüretikler, Meniere hastalığını yönetmenin önemli parçaları, böbreklerin daha fazla idrar üretmesini sağlayan ilaçlardır. Vücuttaki sıvı hacmi, tuz seviyesi ve kan basıncını dengeler. Meniere hastalığında, artan endolenf miktarı diüretikler sayesinde azaltılabilir. Bu sayede atakların ve belirtilerin önüne geçilebilir. Diüretiklerin kesinlikle doktor kontrolünde kullanılması gerekir.

İdeal kilonuza düşün
Kilo her hastalıkta olduğu gibi bu hastalıkta da durumu kötüleştiren bir faktördür. Bir diyet uzmanı kontrolünde, sağlıklı ve dengeli şekilde ideal kilonuza ulaşın ve onu korumaya çalışın.

Alerjik ya da gıda intoleransı olan besinlere çok dikkat edin
Besin alerjisi ya da gıda intolerans testi yaptırabilirsiniz. Bazı besinlere karşı intoleransınız varsa hastalığınızı tetikliyor olabilir.

Stresten uzak durun
Stres her hastalığı tetikleyen temel sorun. Meditasyon yapabilir ayrıca psikolog desteği alabilirsiniz. Hareketli bir yaşam benimseyin, düzenli egzersizler yapın, yürüyebildiğiniz her yere yürüyün, haftada iki gün pilates, reformer gibi kas gücüne yönelik egzersizler yapın. Sporu bırakmayın…

Manganezden zengin besinleri tüketin
Avokado, fındık, tam tahıllar, deniz börülcesi, yaban mersini, yumurta sarısı, kurubaklagiller, ananas, koyu yeşil yapraklı sebzeler manganezden en zengin besinlerdir. Manganez kaynağı besinleri kalsiyum ile beraber almamaya özen gösterin.

Kafeini azaltın
Kafein içeriği yüksek demli çay, kahve, kola, çikolatayı azaltın. Kafeinsiz kahve, açık limonlu çay tüketebilirsiniz.

Alkol ve sigaradan uzak durun
Alkolün her türü hastalığınızı tetikler. Aynısı sigara için de geçerli. Elektronik sigara, nargile, puro vs, hepsinden uzak durun.

Aç kalmayın
Aç kalmadan 3 saat aralıklarla az, sık, liften zengin, sağlıklı yağlarla  beslenin.

Ginko Blola
Tedavinize yardımcı olacak ek beslenme desteğidir.

Meniere hastaları anlatıyor
Sosyal medyada binlerce üyesi olan grupların yanı sıra Ekşi Sözlük’te de Meniere hastaları yaşadıklarını şöyle anlatıyor;
 “Önce tavan dönmeye başladı, sonra 100 kiloluk bünyemi bir saniye içinde yere yıktı. Kalkmaya çalıştım, 20 dakika içinde dört kere düşürdü… Sonuç acil… Benimkisi bir yolculuk hali, sanki hep otobüsteyim ve hep bir şeyler okumaya çalışıyorum… İşitme kaybı, ataklar halinde vertigo, tinnitus, kulakta dolgunluk ve basınç hissi ile karakterize edilen bir iç kulak hastalığı… İnsanda çaresizlik hissi yaratıyor.”
“Bu bir bela! Yani gerçekten hastalık değil bir bela. Günlerdir hiç bitmeyen kulak uğultusu yakın zamanda delirtecek beni. Hayat enerjimi sömürdü. Yani çok fazla olduğu söylenemezdi ama iş görüyordu. Gerçekten bol sabırlar ve şifalar diliyorum. İlaçların pek bir faydası olduğunu düşünmüyorum ama tuzdan uzak durun. Cafein, nikotin ve stresten de elinizden geldiğince uzak kalın…”
“Sapasağlam bir haldeyken maruz kaldığım sebebi ve tedavisi belirsiz bu hastalık, psikolojimi ve yaşam kalitemi alt üst etmiş durumda.”
“Eğer hayatınıza bir şekilde girmişse hiç sinirlenmeyeceğiniz şekilde sakin bir hayat sürmeniz gerek. Ataklar geldiğinde öldürmez ama süründürür.”
“Genç yaşta (29) yakama yapışan illet. Uykumda yakaladı beni ve uyandığımda, hayatımda daha önce deneyimlemediğim bir baş dönmesi ve kulak çınlamasıyla karşılaştım. Sonrasında hiç dinmeyen bir kulak çınlaması ve ayda 6 - 7 defayı bulan, kendiyle beraber baş dönmesi ve kusmayı getiren ataklar...”
“Hastalıkla cebelleşmemin ikinci ayını geride bırakmış durumdayım. Yaşam tarzımı bütünüyle değiştirip tuz, alkol, kahve, hazır gıda vb tüm ürünlerden uzak durdum ancak en ufak bir ilerleme kaydedemedim. Gün içinde bir saniye bile kesilmeyen kulak uğultusu, haftada en az bir defa geçirdiğim ataklarla beraber yerini çınlamaya ve ıslık sesine bırakıyor.”
Independent Türkçe



Kıyamet senaryolarını sevenlere: Sonsuzluk Yolcusu tadında 7 dizi

30 Nisan'da izleyiciyle buluşan Sonsuzluk Yolcusu, Buenos Aires'te başlayan gizemli bir kar yağışıyla açılıyor (Netflix)
30 Nisan'da izleyiciyle buluşan Sonsuzluk Yolcusu, Buenos Aires'te başlayan gizemli bir kar yağışıyla açılıyor (Netflix)
TT

Kıyamet senaryolarını sevenlere: Sonsuzluk Yolcusu tadında 7 dizi

30 Nisan'da izleyiciyle buluşan Sonsuzluk Yolcusu, Buenos Aires'te başlayan gizemli bir kar yağışıyla açılıyor (Netflix)
30 Nisan'da izleyiciyle buluşan Sonsuzluk Yolcusu, Buenos Aires'te başlayan gizemli bir kar yağışıyla açılıyor (Netflix)

Netflix'in Arjantin yapımı yeni dizisi Sonsuzluk Yolcusu (El Eternauta), yayına girdiği günden bu yana izleyicilerin aklını başından aldı desek abartmış olmayız. Bilimkurgu ve kıyamet sonrasında geçen hikayelere farklı bir coğrafyadan, derin politik arka planlı bir yorum getiren dizi, kısa sürede ikinci sezon onayını da kaptı.

Dizide Juan Salvo, yaz günü bir anda ortaya çıkan ölümcül kar fırtınasında, kızı Clara'yı bulmak için hayatta kalma mücadelesi verirken, izleyiciyi hem büyük bir felaketin hem de insan doğasının karanlık tarafının içine çekiyor. Juan Salvo'yu, Asabiyim Ben (Relatos salvajes) ve Oscar ödüllü Gözlerindeki Sır'la (El secreto de sus ojos) tanınan Arjantinli usta oyuncu Ricardo Darín canlandırıyor. 

Netflix'in Latin Amerika yapımları arasında son dönemin en çok konuşulan işlerinden biri olan Sonsuzluk Yolcusu, yalnızca kıyamet sonrası bir hayatta kalma hikayesi değil, aynı zamanda kültürel ve tarihsel bir miras. Héctor G. Oesterheld'in kaleme aldığı ve Francisco Solano López'in çizdiği, ilk olarak 1957-1959'da yayımlanmış ödüllü kült çizgi romanın uyarlaması olan dizi, ilk sezonuyla gerilim dolu anlar ve cevapsız sorular bıraktı. Özellikle final bölümüyle akıllarda "Peki şimdi ne olacak?" sorusunu uyandıran yapımın ikinci sezon tarihiyse henüz belli değil. 

Elbette bu bekleyişi biraz olsun keyifli hale getirecek alternatif diziler mevcut. Post-apokaliptik dünyalar, ölümcül salgınlar, uzaylı istilaları ve hayatta kalma mücadelelerini sevenler için harika yapımlar bulmak mümkün.

Biz de bu yazıda, Sonsuzluk Yolcusu hayranlarının ikinci sezonu beklerken izleyebileceği, benzer atmosfere ve temaya sahip dizileri derledik. Kimisi kıyamet sonrası distopik bir evren sunuyor, kimisi dünyayı istila eden gizemli varlıkları merkezine alıyor. Bazılarıysa hayatta kalma çabasının en insani ve duygusal yanını keşfetmeyi başarıyor. Listeye göz attığınızda hem aksiyon dolu hem de bolca düşündüren yapımlarla karşılaşacaksınız.

Netflix'te ve diğer dijital platformlarda izleyebileceğiniz, aynı türde ama farklı tatlar sunan bu diziler sayesinde bekleyiş süreniz biraz daha katlanılır olacak. Hazırsanız, ekran başında yine kıyamet senaryolarına, karanlık komplolara ve beklenmedik sürprizlere yer açın. Malum, dünyanın sonu gelirken izlenecek dizi bulmak her zaman kolay değil. Neyse ki biz buradayız...

1- Silo

Eğer Sonsuzluk Yolcusu sizi ekran başında diken üstünde bıraktıysa, sıradaki durağınız kesinlikle Silo olmalı. Apple TV+'ta izlenebilecek dizi, dış dünyanın ölümcül olduğu söylenen bir gelecekte, yerin 144 kat altındaki devasa bir sığınağa hapsolmuş 10 bin kişinin hikayesini anlatıyor. Rebecca Ferguson'ın başrolünde parladığı dizide, karakterlerin yaşadığı dünya kadar, saklanan sırlar ve anlatılmayan geçmiş de izleyiciyi içine çekiyor.

csdfgrthy
Fotoğraf: Apple

Başlangıç noktası farklı gibi görünse de Silo ve Sonsuzluk Yolcusu aslında benzer ruhlara sahip. Her ikisi de tehlikeli, kapalı bir dünyada hayatta kalmaya çalışan insanların, asıl tehdidin dışarıda mı yoksa içeride mi olduğunu anlamaya çalıştığı öyküler. Silo, komplolarla örülü hikayesi ve bol sürprizli bölümleriyle bir solukta izlenen dizilerden.

Hugh Howey'nin çok satan roman üçlemesinden uyarlanan dizi, uzun süredir hayranları tarafından bekleniyordu. İlk sezonu 2023'te yayına giren Silo, hem atmosferi hem de karakter derinliğiyle övgü topladı. İkinci sezonunu 2024 sonbaharında izleyicilerle buluşturan yapım, üçüncü ve final bölümlerini içerecek 4. sezonlarının onayını da şimdiden aldı. Silo'da Ferguson'a Rashida Jones, David Oyelowo, Tim Robbins ve Harriet Walter gibi yıldızların eşlik ettiğini de hatırlatalım. 

Kapalı kapılar ardındaki büyük sırlar, ölümcül gerçekler ve "Bize anlatılan her şey doğru mu?" sorusu ilginizi çekiyorsa, Silo tam size göre.

Nereden izlenir: Apple TV+

2- The Last of Us

The Last of Us, post-apokaliptik hikayesini duygusal bir baba-kız yolculuğu üzerinden anlatan, son yılların tartışmasız en güçlü dizilerinden biri. HBO imzalı yapım, bir mantar enfeksiyonunun insanlığı zombiye benzer yaratıklara dönüştürdüğü bir dünyada geçiyor. Pedro Pascal ve Bella Ramsey'nin başrollerini paylaştığı dizide, Joel ve Ellie'nin hayatta kalma mücadelesi izleyiciyi derinden etkiliyor.

8ıoş
Fotoğraf: HBO

Tıpkı Sonsuzluk Yolcusu'nda Juan ve Clara'nın birbirine kavuşma isteği gibi, burada da Joel ve Ellie arasında kurulan aile bağı, olayların kalbinde yer alıyor. Tabii ki dizide bolca aksiyon ve gerilim dolu sahne de mevcut. Özellikle "enfekte" yaratıklar ve dizinin karanlık atmosferi, Sonsuzluk Yolcusu'ndaki uzaylı istilası sahnelerini hiç de aratmayacak türden.

Sony ve PlayStation ortaklığıyla hayata geçirilen dizi, aynı adlı efsane video oyun serisinden uyarlandı. İlk sezonu 2023'te yayımlanan The Last of Us, hem eleştirmenlerden hem izleyicilerden tam not aldı. 2025'te ikinci sezonuyla geri dönen dizi, şimdiden üçüncü sezon onayını da cebine koydu. İkinci sezondaki bazı bölümlerin yer yer gözleri nemlendiren sahnelerle hafızalara kazındığını da hatırlatalım.

Hayatta kalma, kayıp, umut ve insan olmanın anlamı üzerine etkileyici bir öykü arayanlar için The Last of Us, Sonsuzluk Yolcusu'nun bıraktığı boşluğu fazlasıyla dolduracak bir alternatif.

Nereden izlenir: Max

3- Dark 

Dark, kayıp bir çocuğun ardından 4 ailenin karanlık sırlarını ve zamana yayılan kaderlerini ortaya çıkaran nefes kesici bir bilimkurgu. Baran bo Odar ve Jantje Friese imzasını taşıyan dizi, Netflix'in ilk Almanca orijinal yapımı olarak 2017'de başladı.

Winden adlı küçük kasabada başlayan esrarengiz olaylar, 2019'dan 1953'e, 1986'dan 2053'e ve hatta 1888'e uzanan bir zaman yolculuğu hikayesine dönüşüyor. Dizi, birbirine bağlı karakterlerin ve onların kuşaklar arası sırlarının iç içe geçtiği, zihin yoran bir yapı kuruyor.

o9p0
Fotoğraf: Netflix

Dark, yalnızca zamanda değil, paralel evrenlerde de geçen karmaşık kurgusuyla dikkat çekiyor. Tüm bu karmaşanın merkezinde, nükleer santralin altındaki mağarada saklı bir solucan deliği var.

Her sezonunda temposunu düşürmeden, izleyicisini karanlık, felsefi ve atmosferik bir dünyanın içine çekiyor. Özellikle zaman döngüsü ve kader kavramlarını işleyişiyle Sonsuzluk Yolcusu'ndaki apokaliptik döngü hissini modern bir dille yeniden yaratıyor.

Etkileyici müzikleri ve sinematografisiyle de öne çıkan dizi, detaylı anlatımı ve karakter derinliğiyle türünün en iyileri arasına adını yazdırdı.

2021'de BBC'nin "21. Yüzyılın En İyi Dizileri" listesinde 58. sırada yer alarak kült statüsünü perçinledi. Zamana kafa yormayı, gizem çözmeyi ve atmosferik hikayeleri sevenler için Dark, her ne kadar izlemesi zor da olsa kaçırılmaması gereken bir başyapıt.

Nereden izlenir: Netflix

4- The Leftovers

Dünyanın yüzde 2'sinin gizemli bir şekilde ortadan kaybolması sonrası hayat, artık hiçbir zaman eskisi gibi olmayacaktır... Konusunu en özet haliyle bu sözlerle açıklayabileceğimiz The Leftovers, bu büyük kaybın ardından hayatta kalanların yasını, inancını ve deliliğe sürüklenen ruh hallerini konu alıyor.

Başrollerde Justin Theroux, Carrie Coon ve Christopher Eccleston'ın yer aldığı dizi, "çok bozmadan önce" sansasyon yaratan Lost'la da tanınan Damon Lindelof ve Tom Perrotta'nın imzalarını taşıyor. Dizinin ilk sezonu kayıplarla dolu Mapleton kasabasında geçerken, ikinci sezonda olaylar mucizevi şekilde kimsenin kaybolmadığı Jarden kasabasına taşınıyor.

u7ı8o9
Fotoğraf: HBO

Her sezonunda atmosferi daha da ağırlaşan yapım, insan psikolojisini derinlemesine işleyen karanlık ve dokunaklı bir anlatıya sahip. Kayıpların ardından kurulan tarikatlar, inançsızlık ve çaresizlik içindeki karakterlerin hikayeleriyle dizi, izleyicisini sürekli tetikte tutuyor.

Juan Salvo ve arkadaşlarının Sonsuzluk Yolcusu'nda yaşadığı apokaliptik kayıp duygusu neyse, The Leftovers'ta Kevin Garvey ve çevresindekiler için de o... Dizinin Alman besteci Max Richter imzalı müzikleri, hüznü ve umutsuzluğu iliklere kadar hissettiriyor.

Zamanla kült bir hayran kitlesine ulaşan The Leftovers, televizyon tarihinin en iyi ve en cesur işlerinden biri olarak anılıyor. Kayıp, yas ve inanç kavramlarını derinlikli bir anlatımla işleyen bu yapım, mutlaka izlenmesi gereken özel dizilerden.

Nereden izlenir: Max

5- The 100

Post-apokaliptik bilimkurgu sevenler için The 100, son dereve sürükleyici bir yolculuk. Dizi, nükleer savaş sonrası insanlığın uzaydaki istasyonlarda hayatta kalma mücadelesiyle başlıyor. Aradan geçen 97 yılın ardından, Dünya'nın yaşanabilir olup olmadığını test etmek için 100 genç mahkum gezegene gönderiliyor.

İlk sezonlarda gençlerin doğayla ve yeryüzündeki hayatta kalanlarla çatışmasını izliyoruz. Ancak ilerleyen bölümler, diziyi Sonsuzluk Yolcusu'na yaklaşan bir distopyaya dönüştürüyor. Zihin kontrolü, güçlü düşmanlar ve insanlığın evrimsel yolculuğu derken, hikaye her sezon biraz daha katmanlanıyor.

sdfrgty
Fotoğraf: The CW

The 100, sadece hayatta kalma mücadelesi değil, insan doğasının sınırlarını da keşfeden bir yapım. Clarke Griffin, Bellamy Blake ve Octavia Blake gibi karakterler zamanla büyük liderlere dönüşüyor. Dizinin son sezonlarında ise felsefi ve bilimkurgu yönü iyice derinleşiyor.

Özellikle Sonsuzluk Yolcusu'nun yüksek konseptli bilimkurgu evrenini sevenler, The 100'ün sonlarına doğru karşılaştıkları sürprizlerle çok keyif alacak. Eğer insanlık, ahlak, fedakarlık ve hayatta kalmanın bedeli üzerine yoğun bir anlatı arıyorsanız, bu dizi tam size göre.

Nereden izlenir: Türkiye'de bir platformda yer almıyor

6- Falling Skies 

Listede Sonsuzluk Yolcusu'na genel hatlarıyla belki de en çok benzeyen dizi Falling Skies... Bu dizi uzaylı istilası temasını sevenler için sürükleyici bir alternatif. Heyecan dolu dizi, gizemli uzaylıların dünyayı ele geçirmesinin ardından hayatta kalmaya çalışan insanların mücadelesini konu alıyor. Hikaye, istiladan 6 ay sonra, tüm büyük şehirler yok edilmiş ve insan nüfusu büyük ölçüde azalmışken başlıyor.

efrgty7u
Fotoğraf: TNT

Şu sıralar çok beğenilen medikal drama The Pitt'le adından söz ettiren Noah Wyle, eski tarih profesörü Tom Mason karakteriyle karşımıza çıkıyor. Mason, direniş grubunun liderlerinden biri olarak hem ailesini korumaya hem de insanlığın hayatta kalmasına öncülük ediyor.

Falling Skies, Sonsuzluk Yolcusu'nun istilacı yabancı tehdidini seven izleyiciler için biçilmiş kaftan. Özellikle böcek benzeri yaratıklar ve uzaylıların teknolojiyi yok etme taktikleriyle Sonsuzluk Yolcusu'na fazlasıyla göz kırpıyor.

Büyük ölçekli işlerin efsanevi ismi Steven Spielberg'ün yapımcı koltuğunda oturduğu dizi, Sonsuzluk Yolcusu'na kıyasla daha aksiyon odaklı ve sürükleyici bir bilimkurgu deneyimi sunuyor. Hikayesi ilerledikçe, karakterlerin direniş, kayıp ve umut dolu yolculuğu derinleşiyor.

5 sezon süren dizi, hem insan doğasına hem de toplumsal direnişe dair çarpıcı detaylar barındırıyor. Eğer Sonsuzluk Yolcusu'ndan sonra karanlık bir uzaylı istilası hikayesine dalmak istiyorsanız, Falling Skies listenizde olmalı.

Nereden izlenir: Türkiye'de bir platformda yer almıyor

7- Snowpiercer

Snowpiercer, kıyamet sonrası donmuş bir dünyada hayatta kalmaya çalışan insanları konu alan çarpıcı bir dizi. Dünyanın ekolojik felaketten sonra buzla kaplanması ve hayatta kalanların sürekli hareket eden dev bir trenle yaşamını sürdürmesini anlatıyor.

Dizideki tren, 1001 vagondan oluşuyor ve dünyanın etrafını yılda 2,7 kez turlayarak yolcularını ölümcül soğuktan koruyor. Ancak trenin içi, sınıfsal ayrımcılık ve sosyal adaletsizlikle kaynıyor.

sdefrgt
Fotoğraf: TNT / AMC

Başrollerde Jennifer Connelly ve Daveed Diggs'in yer aldığı Snowpiercer, 4 sezon boyunca hem hayatta kalma savaşını hem de sınıf mücadelesini gözler önüne seriyor. Dizinin karla kaplı, umutsuz atmosferi ve gizemli olay örgüsü, Sonsuzluk Yolcusu'na epey benziyor.

Andre Layton karakteri, liderlik vasfı ve direniş ruhuyla Juan Salvo'yu andırıyor. Sadece dışarıdaki ölümcül soğuk değil, trenin içindeki insan doğası da en az hava kadar tehlikeli.

Dizi, Parazit'le (Gisaengchung) 2020 Oscar gecesinde tarih yazan Bong Joon-ho'nun, 2013 tarihli filminden ve Fransız çizgi romanı Le Transperceneige'den uyarlanmış. Politik alegorisi ve sınıf çatışmalarıyla bilimkurgu severler için etkileyici bir alternatif.

Kısacası, karlar altında distopik hayatta kalma macerasıyla Snowpiercer, Sonsuzluk Yolcusu'nu beğenenlerin memnun kalacağı yapımlardan biri.

Nereden izlenir: İlk üç sezonu Netflix'te