İsrail Başbakanı Bennett’in ilk Mısır ziyaretinden hangi sonuçlar çıktı?

“Ziyaret, Kahire, Amman ve Filistin arasında Gazze Şeridi’nde ateşkesin sağlanması ve esir takası için yapılan üçlü zirvenin devamı niteliğindeydi”

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ve İsrail Başbakanı Naftali Bennett, Mısır tatil beldesi Şarm eş-Şeyh’te bir araya geldiler (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ve İsrail Başbakanı Naftali Bennett, Mısır tatil beldesi Şarm eş-Şeyh’te bir araya geldiler (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

İsrail Başbakanı Bennett’in ilk Mısır ziyaretinden hangi sonuçlar çıktı?

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ve İsrail Başbakanı Naftali Bennett, Mısır tatil beldesi Şarm eş-Şeyh’te bir araya geldiler (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ve İsrail Başbakanı Naftali Bennett, Mısır tatil beldesi Şarm eş-Şeyh’te bir araya geldiler (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Bahaddin İyad
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, geçtiğimiz Pazartesi günü İsrail Başbakanı Naftali Bennett'i Mısır’ın Kızıldeniz kıyısındaki tatil beldesi Şarm eş-Şeyh'de kabul etti. Bennett’in gerçekleştirdiği ve bir İsrail başbakanının on yılı aşkın bir sürenin ardından Mısır’a yaptığı bu ilk ziyaretin sonunda iki lider, Mısır ile İsrail arasındaki ilişkileri derinleştirme, temasları artırma ve ticari faaliyetleri geliştirme konusunda anlaştılar.
Birkaç süren görüşmenin sonunda iki tarafın dile getirdiği ‘ortak nokta’ güvenliği tehdit eden tehlikelere karşı mücadele vurgusu oldu. Sisi ve Bennett, iki ülke arasında terör ve ortak güvenlik tehditleriyle mücadelede yıllardır devam eden ‘güvenlik koordinasyonu ve diplomatik anlayışı’ sürdürme kararlılıklarını bir kez daha yinelediler. Ayrıca son haftalarda Filistin-İsrail barış görüşmelerini yeniden başlatmak için harekete geçen Kahire'nin daveti üzerine gerçekleşen ziyaret öncesinde Tel Aviv'in açıkladığı plan çerçevesinde Gazze Şeridi ile İsrail arasındaki ateşkesin kalıcı hale getirilmesi ve Gazze Şeridi’nin yeniden inşasıyla ilgili çalışmaların ilerletilmesi konuları ele alındı.
Mısır Cumhurbaşkanlığı’ndan dün yapılan açıklamaya göre görüşmeye, Mısır tarafından Dışişleri Bakanı Samih Şukri ve İstihbarat Başkanı Abbas Kamil ile İsrail tarafından Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Eyal Hulata, Bennett'ın Askeri Sekreteri Tümgeneral Avi Gil, diplomatik danışman Shimrit Meir ve İsrail'in Kahire Büyükelçisi Amira Oron katıldı.

Görüşmede öncelik ikili ilişkilerdi
Tarihte Mısır ve İsrail arasındaki ilişkiler, Mısır’ın 1948 yılından Ekim 1973 savaşına kadar İsrail’e karşı verdiği beş savaşın ardından ‘barış’ sürecine girdi. İki ülke arasında 1979 yılında barış anlaşması imzalandı. Ardından Kahire, Filistin ve İsrail arasındaki çatışma boyunca barış sürecine hamilik yapan önemli bir taraf oldu. İsrail Başbakanı’nın Mısır’a gerçekleştirdiği ziyaret, iki tarafından aralarındaki ilişkilerin güçlenmesini istediklerini ortaya koydu. Sisi de 2016 yılı yazında Filistin sorunu çözüldüğünde iki ülke arasında onlarca yıldır süregelen ‘soğuk barışın daha sıcak bir barışa dönüşeceğini’ söylemişti.
Mısır Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamada, sadece birkaç saat süren ziyaret sırasında, iki ülke arasında çeşitli alanlardaki ilişkileri geliştirmenin yanı sıra başta Filistin meselesi olmak üzere bölgesel ve uluslararası sahnedeki son gelişmelerin ele alındığı belirtildi. Açıklamada,  İsrail Başbakanı’nın Mısır Cumhurbaşkanı ile ‘siyasi, güvenlik ve ekonomik alanlardaki bir takım meselelerle birlikte iki ülke arasındaki ilişkileri derinleştirmenin ve çıkarlarını geliştirmenin yollarını’ konuştuğu aktarıldı.

Sisi ise görüşmede şunları söyledi:
“Başbakan'ın (Bennett) dediği gibi her şeyi açıkça ve cesurca konuştuk. Ülkelerimiz ve bölgemiz için daha çok konuşacağız. Gazze Şeridi’ni, barışı ve ateşkesi korumanın ve istikrarın önemi, Gazze Şeridi’nin ekonomisinin desteklenmesi ve Batı Şeria ile Gazze Şeridi’nde yaşayanların mevcut koşullarının iyileştirilmesi konularını ele aldık.”
İsrail meselelerinde uzman bir isim olan Mısır Parlamentosu Milletvekili Emad Gad’a göre İsrail Başbakanı’nın Mısır ziyareti, Gazze Şeridi ile yapılan ateşkesin kalıcı hale getirilmesi, yeniden yapılanma dosyası, esir takası ve taraflar arasında barış görüşmelerinin başlaması da dahil olmak üzere Mısır, Ürdün ve Filistin arasındaki üçlü zirvenin devamı niteliğindeydi, ama bu sık rastlanmayan ziyarette ikili ilişkilerin boyutları daha da belirginleşti.
Mısır’ın şuan İsrail'e yönelik politikasını, kendi meselelerine ve çıkarlarına dayalı olarak sürdürdüğünü söyleyen Gad, “Yani Filistin davasının getirdiği yüklerden, davayı bırakmadan kurtuluyor” dedi. Gad,  özellikle Doğu Akdeniz Gaz Forumu Genel Merkezi’nin Mısır’da olmasından ötürü Doğu Akdeniz’de doğalgaz alanında yaptıkları iş birliği başta olmak üzere, iki taraf arasında ortak ekonomik çıkarlara yönelik birçok dosyanın, görüşmede ele alınan en önemli dosyalar arasında yer aldığına dikkati çekti. Mısırlı Milletvekili, Mısır ve altı Arap ülkesinin İsrail'in geçtiğimiz ay Afrika Birliği'ne (AfB) gözlemci üye olarak katılmasına itiraz etmeleriyle ilgili olarak, ister Doğu Akdeniz, ister AfB ve hatta ister bir gün Kızıldeniz ile ilgili olsun, İsrail’in herhangi bir bölgesel örgüte girmesine itiraz edilmemesi gibi yeni bir eğilim olduğunu söyledi.
Rönesans (Nahda) Barajı ve bölgenin güvenliği konusunda ‘ortak anlayışlar’

Mısır Cumhurbaşkanı, görüşmenin oturum aralarında yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“İsrail ile Mısır, Sudan ve Etiyopya arasındaki Rönesans Barajı krizi de dahil olmak üzere bölgedeki birçok konuda ortak anlayışlara sahip. Rönesans Barajı meselesini görüştük. Bu konuda fikir birliğine vardık. Kendisine (Bennett) bu konuyu müzakere ve diyalog çerçevesinde bir anlaşmaya ulaştırmak için çalıştığımızı söyledim.”
Sisi, bu konunun kendileri için bir ‘ölüm-kalım meselesi’ olduğunu da ekledi.
Konuyla ilgili olarak da değerlendirmelerde bulunan Gad, her iki taraf için de acil olan birçok dosyanın, önümüzdeki dönemde daha geniş bir anlayışla ele alınabileceğini kaydetti. Gad, İsrail’in özellikle Tigray Bölgesi ile Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed hükümeti arasında çatışmaların patlak vermesinden bu yana huzursuzluğun daha da arttığı bölgede çatışma ve istikrarsızlığı önlemek için Etiyopya’nın barajı doldurulması ve işletilmesine ilişkin bağlayıcı bir yasal anlaşma yapılması konusunda Mısır ve Sudan’ı destekleyebileceğini düşünüyor.
Bennett, ziyaretini, İsrail'in, 2005 yılındaki çekilmesinden bu yana ablukası altında olan Gazze Şeridi'ni geliştirmeye yönelik ‘güvenlik için ekonomi’ planının açıklamasından bir gün sonra gerçekleştirdi. İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid, Pazar günü, Reichman Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada, Tel Aviv'in Gazze Şeridi’nin yeniden inşasına katılmasının ‘gerekli bir politika’ olduğunu söylediği planını sundu. Ardından hem Bennett hem de Savunma Bakanı Benny Gantz'ın planını desteklediğini açıkladı.
Sisi ise görüşme sırasında, uluslararası toplumun, özellikle Kahire’nin iki taraf arasında Batı Şeria’da ve Gazze Şeridi'nde tansiyonu düşürmeye yönelik her zaman attığım adımlar çerçevesinde Mısır'ın Filistin topraklarını yeniden inşa etme çabalarına verdiği desteğin önemine ve Filistin ile İsrail arasındaki ateşkesin korunması gerektiğine işaret etti. Sisi, Mısır’ın iki devletli çözüme ve bölgenin tüm halkları için güvenlik ve refahın artırılmasına katkıda bulunan uluslararası meşru kararlar temelinde, Ortadoğu’da kapsamlı bir barışın sağlanmasına yönelik tüm çabaları desteklediğini vurguladı.
Öte yandan Bennett, ziyareti sırasında yaptığı açıklamada, iki ülke arasındaki barış anlaşmasının imzalanmasının üzerinden kırk yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen, halen Ortadoğu'nun güvenliği ve istikrarında bir mihenk taşı olmaya devam ettiğini söyledi. Bennett, Mısır'ın Gazze Şeridi'nde güvenliğin sağlanması ve esirler ile kayıp kişiler sorununa çözüm bulunması konularında üstlendiği role de övgüde bulundu.

Görüşmenin zamanlaması
Mısırlı eski bir güvenlik yetkilisi olan Kahire'deki Ulusal Araştırmalar Merkezi (NCS) Başkanı Ahmed Şehabi yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:
“İsrail’in yeni Başbakanı' Bennett’in ABD ziyaretinin ardından ilk resmi yurtdışı gezisini Mısır’a yapması, Mısır'ın, Bennett'in izlemek istediği dış politika yönelimlerinde sahip olduğu önemin ve açık bir göstergesidir. Bu aynı zamanda Mısır’ın, Filistin-İsrail çatışmasının taraflarının güvenini kazanmış istikrarlı bir konuma sahip olduğunu da gösteriyor. Gazze Şeridi’nde ve Filistin topraklarında ateşkesin sağlanması meselesi, iki taraf arasındaki görüşmelerin gündeminde yüksek bir önceliğe sahipti. Ziyaret, Mısır’ın bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasına yönelik barış sürecini canlandırmayı amaçlayan hamlelerinin daha geniş bir çerçevesi içinde gerçekleşti. Buna İsrail tarafını Mısır ve Arap ülkelerinin iki devletli çözüme dayalı vizyonu çerçevesinde barış sürecine ciddi şekilde katılmaya ikna etmek için Kahire ve Tel Aviv arasındaki ikili ilişkiler düzeyinde atılabilecek niteliksel adımlar da dahil.”

Şehabi, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada sözlerini şöyle sürdürdü:
“Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun bu ayın sonlarında yapılması planlanan oturumu yaklaşırken ve önümüzdeki birkaç hafta içinde Arap ülkeleri arasında yeni bir zirvenin gerçekleşmesi beklenirken Şarm eş-Şeyh görüşmesinin zamanlaması, barış süreciyle ilgili tarafların bir yanıt vermelerini gerektiren ortak bir vizyonun belirlenmesini hızlandırmak açısından çok uygundur. Hem BM Genel Kurul oturumları hem de Arap zirvesi, Bennett'in Şarm eş-Şeyh ziyaretinden on gün önce Mısır, Ürdün ve Filistin arasında, Kahire'de yapılan üçlü zirvede Mısır’ın sunduğu öneri için uygun bir platform sağlayacak.”

Mısır-İsrail ilişkileri tam barışa doğru mu gidiyor?
Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre, İsrail’in eski Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun 2011 yılında eski Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in iktidardan ayrılmasından bir ay önce Şarm eş-Şeyh'e yaptığı son resmi ziyaretin üzerinden 10 yıl geçtikten sonra bir İsrail başbakanının Mısır’a yaptığı bu ilk ziyaret, İbrahim Anlaşmaları’nın imzalanmasının üzerinden bir yıl geçtikten sonra gerçekleşti.  İsrail, geçtiğimiz yıl, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Fas ve Sudan ile ‘İbrahim’ adıyla anılan barış anlaşmaları imzalamıştı. Kahire ve Tel Aviv arasında tam diplomatik ilişkilerin kurulmasının üzerinden onlarca yıl geçmesine rağmen, her zaman ‘Filistin halkının meşru haklarına’ desteklediğini Mısır'da halk tabanında ve kamusal düzeyde halen İsrail karşıtlığı söz konusu.
İsrail’in diplomatik isimlerinin sosyal medya hesaplarında ve İsrail Başbakanı’nın Arapça yayın yapan Facebook sayfasında, Bennett’in Sisi ile Şarm eş-Şeyh'te yaptığı görüşmenin sonundaki açıklamasında, görüşmeyi ‘çok önemli ve çok iyi’ olarak nitelediği aktarıldı. İki ülke arasında devam eden temaslara çerçevesinde sağlam bir ilişki kurmak için altyapıya odaklandıklarını söyleyen Bennett, İsrail'in bölge ülkelerine açıldığını ve bu uzun soluklu tanımanın temelini, İsrail ile Mısır arasındaki barışın oluşturduğunu ifade etti. Bennett, “Dolayısıyla her iki tarafta da bu ilişkileri güçlendirmek için çaba sarf etmeliyiz ve bugün yaptığımız da bu” dedi.
İsrail Başbakanı, Şarm eş-Şeyh’e İsrail El Al Havayolu’na ait bir uçakla gelirken Mısır'ın ulusal havayolu şirketi Egyptair, yakın bir tarihte anlaşmaya varılan iki ülke arasındaki ticari uçuşlarına henüz başlamadı. Uzun yıllar Mısır’ın Tel Aviv büyükelçiliğinde görev yapan deneyimli diplomat Rıfat el-Ensari, yaptığı özel açıklamada, Mısır ve İsrail ilişkilerinin şuan ancak Mısır tarafının izin verdiği sınırlar içinde iyi olarak nitelendirilebileceğini söyledi. Ensari, Bennett ziyaretinin, Tel Aviv’in İsraillilerin Sina'ya girişine yönelik güvenlik yasağının kaldırılması karşılığında Kahire’nin İsraillilerin Sina'ya Taba Sınır Kapısı’ndan giriş yapmalarına izin vermesi gibi önemli sonuçları olduğunu belirtti.

Ensari, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Kısa süre önce Mısır'ın resmi havayolu şirketi (EgyptAir) aracılığıyla, Kahire ve Tel Aviv arasında haftalık dört uçuş yapılacak şekilde ticari uçuşların başlatılmasına karar verildi. Mısır, alternatif olarak İsrailli havayolu şirketi El Al veya Air Sinai Havayolu Şirketi yerine, ülkenin bayrağını taşıyan resmi havayolları şirketini kullanıyor.”
 Sisi ve Bennett'in Şarm eş-Şeyh’teki görüşmesinde, öncekilerden farklı bazı protokol uygulamaları olduğuna dikkati çeken Ensari, “İki ülkenin heyetleri arasındaki görüşmenin fotoğraflarında, 2011 yılında sadece Mısır bayrağının yerleştirildiği son görüşmeden farklı olarak, İsrail bayrağının da Mısır bayrağının yanına yerleştirildiği ve yüzlerin güldüğü görülüyor” ifadelerini kullandı.
Mısır'ın bir başka eski Tel Aviv büyükelçisi Muhammed Asım İbrahim de Şarm eş-Şeyh görüşmesiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
İki taraf arasındaki ilişkilerin normalleştiğini söylemek için henüz erken olduğunu söyleyen İbrahim, “İsrail Başbakanı, Mısır'ın başkenti Kahire'ye gelmedi, ziyaret, Şarm eş-Şeyh’te yapıldı. Mısır Cumhurbaşkanı, tıpkı selefleri gibi halen İsrail'i ziyaret etmiş değil. Bu durum, her iki tarafın da halklarının bu adımların gerçekleşmesini engelleyen duygulara sahip olduklarının farkında olduğunu gösteriyor” dedi.

Mısırlı diplomat sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sanırım ABD ziyaretinden yeni dönen İsrail Başbakanı'nın, Mısır’ı ziyaret etmesi bekleniyordu. Belki de Bennett’in Biden yönetiminin İsrail’e karşı Trump yönetiminden daha az önyargılı olabileceğinin farkına varması, onu Mısır ve Arap ülkelerine yönelik bu adımları atmaya teşvik etti. Ziyaret, İsrail tarafının özellikle firari mahkûmlar krizi, Gazze Şeridi ile gerilimlerin tırmanması ve yeni bir çatışma ihtimalinin ortasında Mısır'ın doğru zamanda arabuluculuk rolü üstlendiğini bildiği bir dönemde gerçekleşti. İsrail aynı zamanda halkının barışa hazır olmadığını ve Mısırlıların büyük çoğunluğunun, Filistin'deki uygulamaları nedeniyle İsrail’e karşı olumsuz duygulara ve derin bir psikolojik bariyere sahip olduğunu da biliyor.”



Batı Şeria'da İsrail ordusuyla çıkan çatışmada 3 Kassam üyesi hayatını kaybetti

İzzeddin el-Kassam Tugayları, Gazze Şeridi'nin orta kesiminde sınır yakınlarında düzenlenen bir askeri geçit törenine katıldı. (AFP)
İzzeddin el-Kassam Tugayları, Gazze Şeridi'nin orta kesiminde sınır yakınlarında düzenlenen bir askeri geçit törenine katıldı. (AFP)
TT

Batı Şeria'da İsrail ordusuyla çıkan çatışmada 3 Kassam üyesi hayatını kaybetti

İzzeddin el-Kassam Tugayları, Gazze Şeridi'nin orta kesiminde sınır yakınlarında düzenlenen bir askeri geçit törenine katıldı. (AFP)
İzzeddin el-Kassam Tugayları, Gazze Şeridi'nin orta kesiminde sınır yakınlarında düzenlenen bir askeri geçit törenine katıldı. (AFP)

Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, Batı Şeria'nın Deyr el-Ğasun beldesinde İsrail ordusuyla yaşanan çatışmalarda Tulkerim'deki komutanı da dahil olmak üzere üç üyesinin öldürüldüğünü duyurdu.

Telegram üzerinden yapılan açıklamada, savaşçılarının öldürülene kadar ‘aralıksız 15 saatten fazla’ İsrail güçleriyle çatıştığı ifade edildi.

Şarku’l Avsat’ın Filistin resmi haber ajansı WAFA’dan aktardığı habere göre, bir İsrail kuvvetinin Tulkerim'in kuzeyindeki Deyr el-Ğasun beldesine saldırmasının ardından altı Filistinli öldürüldü.

İsrail ordusu dün (Cumartesi) akşam erken saatlerde, İsrail İç İstihbarat Servisi Şin-Bet (Şabak) ve polisle ortak bir operasyon gerçekleştirdiğini ve Tulkerim'deki bir Hamas hücresini ‘etkisiz hale getirdiğini’ bildirdi.

İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada, hücrenin bir İsrail yedek askerinin öldürülmesinden, diğer sivillerin yaralanmasından ve İsrail kasabalarına yönelik yakın saldırılar planlamaktan sorumlu olduğu belirtildi.

Ordu, önleyici olarak nitelediği operasyon sırasında militanların Deyr el-Ğasun beldesinde tespit edildiğini; dördünün öldürüldüğünü, beşincisinin ise gözaltına alınarak sorgulanmak üzere güvenlik birimlerine teslim edildiğini bildirdi.


New York Times: Türkiye'nin ticari ilişkileri durdurduğu İsrail daha da yalnızlaşıyor

The Economist, konuyla ilgili haberinde "Dindar seçmenler, Cumhurbaşkanı'nın İsrail meselesiyle ilgili yeterince sert davranmadığını düşünüyor" ifadesini kullanmıştı (Reuters)
The Economist, konuyla ilgili haberinde "Dindar seçmenler, Cumhurbaşkanı'nın İsrail meselesiyle ilgili yeterince sert davranmadığını düşünüyor" ifadesini kullanmıştı (Reuters)
TT

New York Times: Türkiye'nin ticari ilişkileri durdurduğu İsrail daha da yalnızlaşıyor

The Economist, konuyla ilgili haberinde "Dindar seçmenler, Cumhurbaşkanı'nın İsrail meselesiyle ilgili yeterince sert davranmadığını düşünüyor" ifadesini kullanmıştı (Reuters)
The Economist, konuyla ilgili haberinde "Dindar seçmenler, Cumhurbaşkanı'nın İsrail meselesiyle ilgili yeterince sert davranmadığını düşünüyor" ifadesini kullanmıştı (Reuters)

Türkiye'nin Gazze savaşı nedeniyle İsrail'le ticareti tamamen durdurma kararı almasının yankıları sürüyor. 

Geçen ay 54 ürün grubunun bu ülkeye satışına kısıtlama getiren Ticaret Bakanlığı'ndan perşembe yapılan açıklamaya göre İsrail'le ticaret tamamen durduruldu. ABD'nin New York Times gazetesi de bugün konuyla alakalı olarak "Türkiye'nin ticari ilişkileri durdurduğu İsrail daha da yalnızlaşıyor" başlıklı bir haber yayımladı. 

Gazze savaşının uzamasıyla ABD, Birleşik Krallık ve Almanya gibi Tel Aviv yönetimine yakın ülkelerin dahi en azından söylemsel olarak araya mesafe koymaya çalıştığı vurgulandı.

Ankara'nın ticaretin sürdürülmesi için Gazze'de kalıcı ateşkes sağlanmasını ve bölgeye insani yardım ulaştırılmasını şart koştuğu hatırlatıldı. 

Diğer yandan İsrail'in uluslararası toplumun tüm uyarılarına rağmen Refah'a operasyon yapma sinyali verdiği de anımsatıldı. 

Ankara'nın geçen yıl İsrail'e 5,4 milyar dolarlık ihracat yaparken ithalat rakamının yalnızca 1,64 milyar dolar olmasına işaret edilerek Türkiye'nin bu ticarette kârlı olduğu belirtildi. 

İki ülke arasındaki ilişkilerin düzelmesi için 2022'de adımlar atıldığı ancak bu umudun savaşla birlikte söndüğü yorumu yapıldı. 

Amerika kıtasına da bakılan haberde, Bolivya ve Belize'nin ardından Kolombiya'nın da İsrail'le diplomatik ilişkilerin kesileceğini duyurduğu ifade edildi. Şili ve Honduras'ın İsrail'deki büyükelçilerini geri çağırdığı hatırlatılırken Ürdün ve Bahreyn gibi Arap ülkelerinin de benzer adımlar attığının altı çizildi.  

Avrupa'daysa İspanya ve İrlanda gibi ülkeler, Filistin devletinin tanınması için çabalıyor.

Hamas'ın 7 Ekim'de düzenlediği ve 1200 kişinin öldüğü açıklanan Aksa Tufanı operasyonunun ardından patlak veren Gazze savaşında İsrail'in öldürdüğü kişi sayısı 34 bini aştı. Ölenlerin çoğu kadın veya çocuk.

Diğer yandan ateşkes için de görüşmeler sürüyor. Mısır medyası, Gazze Şeridi'nde ateşkes görüşmeleri için yola çıkan Hamas heyetinin başkent Kahire'ye ulaştığını bugün duyurdu.

Kahire el-İhbariye televizyon kanalı, Mısır güvenlik heyetinin birçok anlaşmazlık noktasında uzlaşma formülüne ulaştığını bildirdi.

Hamas Hareketi dün akşam yaptığı açıklamada, kendilerinden bir heyetin İsrail'le dolaylı görüşmelerin tamamlanması amacıyla cumartesi Kahire'ye gideceğini duyurmuştu.

Yine el-İhbariye televizyon kanalı, geçen pazartesi Hamas heyetinin görüşmelerin ardından Kahire'den ayrıldığını, Mısır'ın sunmuş olduğu ateşkes teklifini görüştükten sonra yazılı olarak iletmek üzere yeniden döneceğini ifade etmişti.
 

Independent Türkçe


Washington ile Tahran arasındaki yeni gizli görüşmeler Gazze'yi de kapsıyor mu?

Washington İran'a petrol alanına yönelik daha fazla yaptırım uygulamayacağına dair sinyaller verdi (Reuters)
Washington İran'a petrol alanına yönelik daha fazla yaptırım uygulamayacağına dair sinyaller verdi (Reuters)
TT

Washington ile Tahran arasındaki yeni gizli görüşmeler Gazze'yi de kapsıyor mu?

Washington İran'a petrol alanına yönelik daha fazla yaptırım uygulamayacağına dair sinyaller verdi (Reuters)
Washington İran'a petrol alanına yönelik daha fazla yaptırım uygulamayacağına dair sinyaller verdi (Reuters)

Hüda Rauf

“Tahran Washington'u iki devletli çözümün yeniden canlandırılması için İsrail'e baskı yapmaya ikna edebilir mi?”

Bu dönemde, birçok haber İran ile ABD arasındaki doğrudan gizli görüşmelere ilişkin bilgiler paylaşıyor. Bu aralarındaki ikinci görüşme, ilki, Mayıs 2023'te Gazze Savaşı'ndan önce gerçekleşmişti. Şimdi ise İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşı sırasında ve İran ile İsrail arasındaki doğrudan askeri çatışma turunun ardından gerçekleşiyor.

Görüşmelerin Umman'daki birinci turunda, İran'ın uranyumu zenginleştirme faaliyetlerinde yüzde 60 oranını geçmemeyi, 5 İran-Amerikan vatandaşını serbest bırakmayı ve karşılığında dondurulan paralarının bir kısmını almayı kabul ettiği geçici anlaşmaya varılmıştı. Aynı şekilde Washington İran'a petrol alanına yönelik daha fazla yaptırım uygulamayacağına dair sinyaller vermişti.

Bu görüşmelerin aynı yılın Ekim ayında tamamlanması gerekiyordu, ancak Aksa Tufanı operasyonu ve İsrail'in bu operasyona bugüne kadar devam eden tepkisi sonrasında görüşmeler durdu.

Ocak 2024'te Kızıldeniz'de Husi saldırılarının başlaması ve Washington'un Tahran'dan saldırıların durdurulması talebinin ardından, iki taraf arasındaki iletişim yeniden başladı.

Şimdi Washington ile Tahran arasında doğrudan görüşmelere ilişkin paylaşılanlar ise daha büyük önem taşıyor, zira her zamanki gibi doğrudan ve gizli, ayrıca İsrail ile İran'ın birbirlerine yönelik karşılıklı saldırılarının ardından geldi ve aynı zamanda İran'ın nükleer dosyasını da ele alıyor.

Yani açıklanmamış görüşmelerle karşı karşıyayız ama bunlar İran'ın askeri gücünü gösterme, İran ile İsrail arasındaki angajman kurallarını değiştirme, yeni değişkenler gölgesinde her ikisinin caydırıcılık kapasitesini inşa etme, aralarındaki olası gerçek askeri operasyonları ve beklenen Amerikan ve Batı tepkisini simüle etmeye çalışma bağlamında geliyor.

Bu bağlam ışığında, görüşmelerin ve tartışılan dosyaların konularının Kızıldeniz'deki Husi saldırıları, İran'a bağlı milislerin rolü, Amerikan üslerinin hedef alınması veya İsrail'e saldırılarda bulunma, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun son raporuna göre İran'ın belirsizliğini koruyan nükleer kapasitesi gibi konuların yer alması beklenebilir. Dahası, bilhassa Kurum’un Direktörünün önümüzdeki günlerde Tahran'a yapacağı ziyaret, bir tür anlaşmanın gerçekleşeceği ve Direktörün de bunu açıklayacağı anlamına geliyor.

Ancak burada şunu da belirtmeden geçemeyiz; Tahran, Viyana görüşmelerinin Eylül 2021'de sona ermesinden bu yana nükleer belirsizlik politikası izleyerek, müfettiş sayısını azalttı ve uranyum zenginleştirme oranını yüzde 60’a yükseltti. Dahası, uluslararası toplumun İsrail'in Gazze'deki savaşı ile meşgul olduğu bir dönemde bu oranı daha da yükseltti. Dolayısıyla 2015’te imzalanan nükleer anlaşmasına göre İran'a yönelik kısıtlamaların 2025 yılında sona ermesinin planlandığı göz önüne alındığında, İran'ın nükleer kapasitesi konusunda eski anlaşmanın hiçbir işe yaramadığı, Tahran'ın statüsüne ilişkin yeni bir nükleer ve bölgesel gerçeklikle karşı karşıya bulunuyoruz.

Buradaki soru şu; Bilhassa Körfez ülkeleri ve Mısır gibi Arap ülkeleri; Gazze'deki durumun karmaşıklığından, Husilerin Kızıldeniz'deki saldırılarından ve deniz güvenliğinin bozulmasından asıl etkilenen ülkeler iken, İran ile ABD arasında geçici de olsa bir anlaşmaya varılmadan önce, Körfez ülkeleri gibi ilgili bölgesel taraflar varılan sonuçlara neden dahil edilmiyorlar?

Washington, gerilimleri yatıştırmak istiyorsa bölge ülkelerini dinledi mi? Washington ile Tahran arasındaki görüşmelerin gündeminde İsrail'e ateşkesi kabul etmesi ve uygulaması için baskı yapmak var mı? Tahran Washington'u iki devletli çözümün yeniden canlandırılması için İsrail'e baskı yapmaya ikna edebilir mi?

Yoksa aralarındaki görüşmeler ABD'nin, Tahran'ın yeni nükleer gücünü tanıması ve İran ile İsrail arasındaki ilişkinin kırmızı çizgilerinin belirlenmesi, İran'ın fonlarının bir kısmının serbest bırakılması, böylece Tahran’ın ABD seçim sezonunda sakin kalması ile mi sınırlı kalacak?

Bütün bu sorular, Joe Biden yönetiminin İran ile ilişkileri yönetme konusunda süregelen başarısızlığını ve İran’ın eylemlerine boyun eğdiğini, İran ile başa çıkmakta bölgesel güvenlik pahasına, İran ile tam bir ateşkesin aksine daha başarılı olan havuç ve sopa politikasını baltaladığını gösteriyor.

Bölge, Biden'ın vaat ettiği gibi daha kapsamlı ve daha geniş bir anlaşma vaatlerinin uygulanması yerine yalnızca İran, İsrail ve Washington arasındaki ilişkileri yönetmeye yönelik geçici, taktiksel anlaşmalarla karşı karşıya kaldı.

Bu nedenle bölge ülkeleri askeri ve güvenlik kapasitelerini geliştirmeye devam etmeli, çeşitli uluslararası güçlerle ittifaklarını çeşitlendirmeli ve yalnızca Amerikalı ortağa güvenmemeliler. Öte yandan Washington ile İran arasında doğrudan görüşmelerin yapılması, İran'ın Rusya ve Çin ile ilişkilerinin yetersiz olduğunu ve İran'a Washington ile iletişim kurmak konusunda isteksiz olmasını sağlayacak bir ekonomik getiri sağlamadığını açıkça ortaya koyuyor. Zira Washington ile iletişim kurmak, İran'ın arzuladığı bir hedef olarak kalacak ve Tahran, kendisi ile Washington arasındaki belirli ve hesaplanmış kurallara göre hareket etmeye devam edecek, bu kurallardan sapmayacaktır.


İsrailli yetkili: Esir değişimine karşılık Gazze savaşını bitirmeyeceğiz ve Refah'a gireceğiz

İsrail'in Refah'ı bombalaması sonrasında oluşan hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)
İsrail'in Refah'ı bombalaması sonrasında oluşan hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)
TT

İsrailli yetkili: Esir değişimine karşılık Gazze savaşını bitirmeyeceğiz ve Refah'a gireceğiz

İsrail'in Refah'ı bombalaması sonrasında oluşan hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)
İsrail'in Refah'ı bombalaması sonrasında oluşan hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)

Alman Haber Ajansı'nın (DPA) haberine göre rehinelerin serbest bırakılması konusunda devam eden görüşmelere yakın İsrailli bir yetkili, Arap medyasında yer alan “ABD'nin, üç aşamalı ateşkes anlaşmasının ardından İsrail'in Gazze'den tüm güçlerini çekmesini garanti ettiği” haberlerini yalanladı.

Times of Israel'in internet sitesinde yer alan habere göre ismi açıklanmayan yetkili, "Bu haberlerin aksine, İsrail, rehinelerimizi serbest bırakma anlaşmasının bir parçası olarak hiçbir koşulda savaşı sona erdirmeyi kabul etmeyecektir" dedi.

İsrailli yetkili; "Siyasi düzeyde kararlaştırıldığı gibi, rehinelerimizin serbest bırakılmasına izin verilmesi için geçici bir süre verilmiş olsun ya da olmasın, ordu Refah'a girecek ve orada kalan Hamas tugaylarını yok edecek" ifadelerini kullandı.

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, İsrail'in sivilleri korumaya yönelik bir plan sunmadığını söyleyerek, İsrail'in Refah şehrine büyük çaplı bir saldırı düzenlemesine karşı bir kez daha uyarıda bulundu.

Blinken, Arizona'daki McCain Enstitüsü'nün Sedona Forumu'nda “Böyle bir planın yokluğunda Refah'ta geniş bir askeri operasyonu destekleyemeyiz. Çünkü vereceği zarar kabul edilebilirliğin çok üzerindedir” şeklinde konuştu.


Moskova: NATO tatbikatları Rusya ile olası bir çatışmaya hazır olunduğunu gösteriyor

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova (Reuters)
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova (Reuters)
TT

Moskova: NATO tatbikatları Rusya ile olası bir çatışmaya hazır olunduğunu gösteriyor

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova (Reuters)
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova (Reuters)

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova bugün (Cumartesi) yaptığı açıklamada, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) Rusya sınırları yakınında dört aydır sürdürdüğü askeri tatbikatların, ittifakın Rusya ile olası bir çatışmaya hazırlandığının kanıtı olduğunu söyledi.

Zaharova, NATO'nun ‘Rusya'nın üye ülkelere yönelik siber saldırılara karıştığı’ yönündeki suçlamalarını reddederek, bunun dikkatleri NATO faaliyetlerinden başka yöne çekmeyi amaçlayan bir ‘dezenformasyon’ olduğunu belirtti.

Açıklamasında, Ukrayna'yı silah, istihbarat ve finansmanla destekleyerek Rusya'ya karşı çeşitli şekillerde savaş yürütenin NATO olduğunu belirten Zaharova, “Soğuk Savaş'tan bu yana en büyük NATO tatbikatı şu anda Rusya'nın sınırları yakınında gerçekleşiyor. NATO’nun Rusya'ya karşı eylemleri hibrid ve konvansiyonel silahlar da dahil olmak üzere tüm araçlar kullanılarak prova ediliyor. NATO'nun bizimle olası bir çatışmaya ciddi şekilde hazırlandığını kabul etmeliyiz” ifadelerini kullandı.

Rusya ile Batı arasındaki ilişkilerde düşmanlık, Rusya'nın 2022'de Ukrayna'ya saldırmasının ardından son yılların en yüksek seviyesine yükseldi.

Ocak ayında tatbikatların başladığını duyuran NATO, 90 bin askerin katılacağı tatbikatların, bir çatışma çıkması halinde ABD kuvvetlerinin Rusya sınırındaki ülkelerde ve ittifakın doğu kanadında Avrupalı müttefiklerini nasıl destekleyeceği konusunda eğiteceğini belirtti.

Rusya o dönemde tatbikatların NATO'nun Soğuk Savaş taktiklerine ‘geri dönüşü olmayan bir dönüşü’ temsil ettiğini bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Soğuk Savaş'tan beri NATO'nun en büyük tatbikatı olan söz konusu tatbikatların Mayıs ayında sona ermesi bekleniyor.


Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı'nın oğlu Türkiye'de hayatını kaybetti

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdel Fettah el-Burhan (Sudan Egemenlik Konseyi Telegram hesabı)
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdel Fettah el-Burhan (Sudan Egemenlik Konseyi Telegram hesabı)
TT

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı'nın oğlu Türkiye'de hayatını kaybetti

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdel Fettah el-Burhan (Sudan Egemenlik Konseyi Telegram hesabı)
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdel Fettah el-Burhan (Sudan Egemenlik Konseyi Telegram hesabı)

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı'nın oğlu Muhammed Abdülfettah el Burhan, Başkent Ankara'daki Bilkent hastanesinde yaklaşık iki ay yoğun bakımda kaldıktan sonra hayatını kaybetti.

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı'nın oğlu, 7 Mart akşamı başkent Ankara'da motosikletiyle seyir halindeyken meydana gelen trafik kazasında yaralanarak hastaneye kaldırıldı. Al-Burhan'ın oğlunun cuma gecesi hayatını kaybettiği açıklandı.


ABD, Katar'a baskıyı artırıyor: "Ateşkesi kabul etmezse Hamas'ı ülkeden çıkarın"

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda 14 bin 944'ü çocuk, 9 bin 849'u kadın olmak üzere en az 34 bin 622 Filistinli öldürüldü (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda 14 bin 944'ü çocuk, 9 bin 849'u kadın olmak üzere en az 34 bin 622 Filistinli öldürüldü (AFP)
TT

ABD, Katar'a baskıyı artırıyor: "Ateşkesi kabul etmezse Hamas'ı ülkeden çıkarın"

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda 14 bin 944'ü çocuk, 9 bin 849'u kadın olmak üzere en az 34 bin 622 Filistinli öldürüldü (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda 14 bin 944'ü çocuk, 9 bin 849'u kadın olmak üzere en az 34 bin 622 Filistinli öldürüldü (AFP)

ABD'nin, Katar'a yönelik baskıyı artırarak ateşkesi reddetmesi halinde Hamas liderlerini ülkeden atmasını istediği öne sürüldü.

Kimliğinin açıklanmasını istemeyen Amerikalı yetkililer, ülkenin önde gelen gazetelerinden Washington Post'a (WP), ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın bu mesajı Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdulrahman bin Casim es-Sani'ye geçen ay ilettiğini söyledi.

Katar'daki ateşkes görüşmelerinde yer alan ve adlarının gizli tutulmasını isteyen üç diplomat, Katarlı yetkililerin, başkent Doha'da yaşayan Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye ve diğer Hamas liderlerine "ülkeyi terk etmeleri durumunda kalacak başka yer bulmaları için plan yapmalarını söylediğini" belirtti.

ABD'li yetkili, Katar'a baskı yapılmasının verimli bir strateji olmadığını savunarak, "Doha'da Hamas'a baskı uygulamak etkisiz kalıyor. Sorun, kararları verenlerin Gazze'de olması ve siyasi büroyu umursamamaları" dedi. 

1995-1998'de görev yapan ABD'nin eski Katar Büyükelçisi Patrick Theros da Hamas'ın Katar'dan atılmasının hata olacağını savunarak, böyle bir hamlenin "Beyaz Saray için kabus yaratabileceğini" söyledi.

Diğer yandan İsrailli haber sitesi Times of Israel, Doha yönetiminin Washington'ın talebini kabul edebileceğini savundu. 

Kimliğinin açıklanmasını istemeyen bir yetkili, Hamas'ın masadaki son ateşkes teklifini reddetmesi durumunda ABD'nin, örgüt liderlerinin ülkeden çıkarılması için Katar'a resmi talepte bulunabileceğini belirtti. Kaynak, Katar'ın böyle bir talebe hazırlandığını ve buna olumlu yanıt verebileceğini öne sürdü.

Haniye, dünkü açıklamasında Hamas yetkililerinin hafta sonu Mısır'ın başkenti Kahire'ye gidip anlaşmayı inceleyeceklerini söylemişti. 

24 Kasım'da sağlanan ve bir hafta süren ateşkeste 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakılmıştı. İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF) verilerine göre Hamas'ın elinde halen yaklaşık 130 rehine var. İsrail ordusu, bunlardan 34'ünün öldüğünü doğrulamıştı.

Independent Türkçe


İsrailli insan hakları kuruluşları hükümeti Gazze Şeridi'ne yardım konusundaki yükümlülüklerini yerine getirmemekle suçluyor

Gazze'de su birikintisinin kenarında çöplerin arasında yürüyen Filistinli (AFP)
Gazze'de su birikintisinin kenarında çöplerin arasında yürüyen Filistinli (AFP)
TT

İsrailli insan hakları kuruluşları hükümeti Gazze Şeridi'ne yardım konusundaki yükümlülüklerini yerine getirmemekle suçluyor

Gazze'de su birikintisinin kenarında çöplerin arasında yürüyen Filistinli (AFP)
Gazze'de su birikintisinin kenarında çöplerin arasında yürüyen Filistinli (AFP)

Gazze Şeridi'ne yönelik yardım kısıtlamaları nedeniyle hükümete dava açan beş İsrailli insan hakları kuruluşu dün (Cuma) yaptıkları açıklamada, hükümetin bu konudaki yükümlülüklerini yerine getirdiğine dair ısrarının ‘mantıksız’ olduğunu belirtti.

Gisha ve diğer dört İsrailli insan hakları kuruluşu, Yüksek Mahkeme'ye başvurarak hükümetin, Birleşmiş Milletler'in (BM) kıtlık uyarısında bulunduğu Gazze Şeridi'ne yardımların ulaştırılmasını arttırmak için ne gibi önlemler aldığını açıklamasını talep etti.

Geçen ay yapılan ilk duruşmanın ardından mahkeme, yarın (Pazar) yapılması planlanan yeni duruşma öncesinde hükümetten sorulara yanıt vermesini istedi.

Bu hafta mahkemeye sunulan yanıtlarda İsrail hükümeti, insani yardım erişimini kolaylaştırmak için şimdiye kadar alınan önlemlerin yükümlülüklerini aştığını vurguladı.

Gisha tarafından dün yayınlanan ortak bir bildiride şu ifadeler yer aldı: “Gazzelilerin ne kadar yardıma ihtiyacı olduğu konusunda hiçbir fikri olmadığını itiraf edenlerin, yükümlülüklerini yerine getirdiklerini, hatta aştıklarını iddia etmeleri mantıksızdır.”

Bildirinin devamında, Gazze Şeridi'ndeki malzeme sıkıntısının ‘hükümetin, yükümlülüklerini ne gereken miktarda ne de gereken hızda yerine getirmediğini’ gösterdiği ifade edildi.

Uluslararası yardım kuruluşları uzun süredir Gazze Şeridi'ndeki ihtiyaç sahiplerine yardım ulaştırılmasının önündeki engellerden şikâyet ediyor.

Ancak İsrail hükümeti, Gazze Şeridi'ne yardım girişini engellemediğini savunuyor ve malzeme sıkıntısının yardım kuruluşlarının yetersiz dağıtımından kaynaklandığını söylüyor.

İsrail ordusuna bağlı Filistin Topraklarındaki Hükümet Aktivitelerini Koordinasyon Birimi (COGAT) dün yaptığı açıklamada, nisan ayında ‘Gazze Şeridi'ne giren insani yardım miktarında önemli bir artış’ olduğunu duyurdu.

X platformu üzerinden yapılan açıklamada, geçtiğimiz ay toplamda 6 bin tır dolusu gıda, su, tıbbi malzeme ve çadırın Gazze Şeridi'ne geçtiği belirtildi. Açıklamanın devamında “Gazze Şeridi'ne girebilecek yardım miktarının bir sınırı yok ve nisan ayı bunu kanıtladı” ifadesi yer aldı.

Süregelen engellerden şikâyet eden BM kuruluşları için ise durum böyle değil.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığı habere göre BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) bu hafta yaptığı açıklamada, İsrail makamlarının nisan ayında Gazze Şeridi'nin kuzeyine yönelik 94 yardım misyonundan sadece 52'sine kolaylık sağladığını, dörtte birinden fazlasının engellendiğini ve yüzde 10'unun reddedildiğini, diğerlerinin ise lojistik kısıtlamalar nedeniyle iptal edildiğini belirtti.


Rus birlikleri Nijer'deki ABD üssüne girdi

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin geçen hafta Pentagon'da düzenlediği basın toplantısında (AP)
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin geçen hafta Pentagon'da düzenlediği basın toplantısında (AP)
TT

Rus birlikleri Nijer'deki ABD üssüne girdi

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin geçen hafta Pentagon'da düzenlediği basın toplantısında (AP)
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin geçen hafta Pentagon'da düzenlediği basın toplantısında (AP)

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Nijer'in başkenti Niamey'de konuşlandıkları askeri üsse giren Rus askerlerinin ABD askerlerine yönelik bir tehdit oluşturmadığını bildirdi. Austin dün (cuma) düzenlediği basın toplantısında, “Ruslar ayrı bir yerleşkede bulunuyorlar. ABD birliklerine ya da ekipmanlarına erişimleri yok” ifadelerini kullandı.

Austin, Avustralyalı ve Japon mevkidaşları ile Honolulu, Hawaii'de gerçekleştirdiği üçlü toplantının ardından açıklamalarda bulundu. ABD'li yetkililere göre Nijer'den ‘profesyonel ve sorumlu’ bir şekilde çekilmeye hazırlanan Austin, “Ben her zaman birliklerimizin güvenliği ve korunmasına odaklanırım. Ancak şu anda burada birliklerimizin korunması açısından büyük bir sorun görmüyorum” şeklinde konuştu.

Rus ordusunun Niamey'deki askeri üsse girme hamlesi, Ukrayna'daki çatışma zemininde iki ülke arasındaki askeri ve diplomatik rekabetin arttığı bir dönemde Amerikan ve Rus askerlerini birbirlerine çok yaklaştırıyor.

Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre Nijer'i yöneten subaylar, geçen yıl yaptıkları askeri darbenin ardından, ABD'den Sahel'deki militan gruplara karşı savaşa katılan yaklaşık bin askerini geri çekmesini istedi.


Türkiye'nin İsrail'le ticareti durdurması dünya basınında nasıl yankılandı?

İsrail'in Gazze Şeridi'ne saldırılarında 14 bin 685’i çocuk, 9 bin 670'i kadın olmak üzere en az 34 bin 596 Filistinli öldürüldü (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne saldırılarında 14 bin 685’i çocuk, 9 bin 670'i kadın olmak üzere en az 34 bin 596 Filistinli öldürüldü (AFP)
TT

Türkiye'nin İsrail'le ticareti durdurması dünya basınında nasıl yankılandı?

İsrail'in Gazze Şeridi'ne saldırılarında 14 bin 685’i çocuk, 9 bin 670'i kadın olmak üzere en az 34 bin 596 Filistinli öldürüldü (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne saldırılarında 14 bin 685’i çocuk, 9 bin 670'i kadın olmak üzere en az 34 bin 596 Filistinli öldürüldü (AFP)

Dünya basını, Türkiye'nin Gazze savaşı nedeniyle İsrail'le ticareti tamamen durdurmasını yakından takip etti.

Ticaret Bakanlığı'ndan dün yapılan açıklamaya göre İsrail'le ticaret tamamen durduruldu.

Bakanlık, geçen ay da 54 ürün grubunun İsrail'e satışına kısıtlama getirmişti.

BBC: "İlişkiler tekrar kötüleşebilir"

Birleşik Krallık'ın (BK) kamu yayıncısı BBC'nin analizinde, Türkiye ve İsrail arasında geçen yıl toplamda yaklaşık 7 milyar dolar değerinde ticaret yapıldığı hatırlatıldı. 

Haberde, İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz'ın, yasak kararının ardından yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı "diktatör gibi davranmakla" suçladığına işaret edildi.

Analizde, İsrail ve Türkiye'nin 7 Ekim saldırısının ardından karşılıklı olarak diplomatları geri çektiği hatırlatılarak, ticaret yasağı hamlesiyle ilişkilerin tekrar kötüleşebileceği savunuldu.

FT: "Erdoğan ciddi baskı altında"

BK'nin önde gelen gazetelerinden Financial Times (FT), Ankara'nın Gazze'ye yardım girişini sağlamak için Tel Aviv'e baskı uygulamak amacıyla böyle bir adım attığını yazdı.

Analizde, "Erdoğan'ın marttaki yerel seçimlerde aldığı büyük yenilgiden sonra İsrail'e karşı kısıtlamaları artırması için ülke içinde ciddi baskıyla karşı karşıya kaldığı" değerlendirmesi yapıldı.

Seçim kampanyalarında birçok adayın da "Erdoğan hükümetinin Gazze'deki savaşta İsrail'e karşı yeterli adımları atmadığı" eleştirisini dile getirdiği belirtildi. 

The Economist: "Erdoğan, muhafazakar seçmenden tepki topluyordu"

Londra merkezli The Economist dergisi, "Erdoğan, İslamcıların meydan okumasıyla karşı karşıya" başlıklı haberinde "Dindar seçmenler, Cumhurbaşkanı'nın İsrail meselesiyle ilgili yeterince sert davranmadığını düşünüyor" yorumunu paylaştı. 

Times of Israel: "Etkili hamle"

İsrailli haber sitesi Times of Israel, Türkiye'nin ticaret yasağı kararını "Kudüs'e karşı çok etkili bir hamle" diye niteledi.

Analizde, yerel seçimlerde Yeniden Refah Partisi'nin (YRP) Adalet ve Kalkınma Partisi'ne (AK Parti) karşı yürüttüğü kampanyayla öne çıktığına dikkat çekilerek, YRP Genel Başkanı Fatih Erbakan'ın "Size biz kaybettirmiyoruz, size İsrail'le ticaret kaybettiriyor" dediği hatırlatıldı.

AP: "Hükümet çifte standart uygulamakla eleştiriliyor"

ABD merkezli haber ajansı AP'nin haberinde, Erdoğan'ın ticareti durdurması için halktan baskı gördüğüne işaret edilerek "Hükümet, ticari ilişkileri sürdürürken İsrail'e karşı ağır suçlamalarda bulunarak çifte standart uyguladığı gerekçesiyle eleştiriliyordu" dendi. 

Palestine Chronicle: "Türkiye, Gazze'deki soykırıma karşı harekete geçti"

Filistin'le ilgili haberler yayımlayan ABD merkezli Palestine Chronicle'ın analizinde, Gazze savaşı nedeniyle zarar gören İsrail-Türkiye ilişkilerinin "bir darbe daha alacağı" yazıldı.

Haberde "Türkiye, Gazze'deki soykırıma karşı harekete geçerek ticareti durdurdu" ifadeleri kullanıldı.

Wafa: "Soykırım nedeniyle ticaret askıya alındı"

Batı Şeria'daki Filistin Ulusal Yönetimi'nin haber ajansı Wafa, Türkiye'nin ticareti durdurma kararını "Türkiye, Gazze'deki soykırım nedeniyle İsrail ile ticareti askıya aldı" başlığıyla paylaştı.

Independent Türkçe