Tunus solu, Cumhurbaşkanı'nı ‘tek taraflı karar alması’ ve makamların birleştirilmesi meselesi nedeniyle eleştirdi

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Reuters)
TT

Tunus solu, Cumhurbaşkanı'nı ‘tek taraflı karar alması’ ve makamların birleştirilmesi meselesi nedeniyle eleştirdi

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Reuters)

Tunus’ta siyasal İslamcılarla rekabet eden sol eğilimli 5 siyasi parti, (Cumhuriyet Partisi, Emek ve Özgürlük için Demokratik Blok Partisi/Tekettül, Afak Tunus, Emel Partisi ve Demokratik Akım), anayasanın askıya alınması çağrılarını reddettiklerini açıkladılar. Söz konusu partiler, Cumhurbaşkanı Kays Said'den, Tunuslulara anayasaya saygı gösterme sözünü tutması ve cumhurbaşkanlığına geldiğinde ettiği anayasal yemine bağlı kalmasını istediler. Cumhurbaşkanı Said ise 25 Temmuz'da aldığı olağanüstü önlemleri açıkladıktan sonra kendisine verilen siyasi desteğin büyük bir kısmını kaybetmeye başlarken içeriden rakiplerinin ve dışarıdan ise baskı yapan tarafların hedefi haline geldi.
Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunan Tekettül Partisi Genel Başkanı Halil ez-Zaviye, “Beş parti, makamların birleştirilmesi ve tek taraflı kararlar alınmasını reddettiklerini ifade ettiler ve halen bir hükümetin kurulmasını karşısındaki şaşkınlıklarını dile getirdiler” dedi. Zaviye, söz konusu partilerin ayrıca Tunusluların sosyal ve ekonomik beklentilerine cevap verebilecek ve ülkeyi iflasa sürükleyecek tehlikelerden korumak için mali krizi çözebilecek yetkin ve bağımsız bir başbakanın atanmasını talep ettiklerini de sözlerine ekledi.
Tüm bu talepler ve eleştiriler, dün ABD Dışişleri Bakanlığı danışmanı Derek Chollet ile Tunus Dışişleri, Göç ve Yurtdışındaki Tunuslular Bakanı Osman el-Cerendi arasında dün yapılan görüşmenin ardından yapılırken Chollet görüşmede, demokratik kazanımların korunması için ülkesinin Tunus'u desteklediğini söyledi. Ancak diğer bazı uluslararası taraflar, özellikle G7 olmak üzere, yaklaşık iki ay önce başlayan belirsizliğin giderilmesi için Tunus'a baskı yapıyorlar.
Öte yandan Cumhurbaşkanı Said, Tunus Genel İşçi Sendikası’nın (TGİS) da desteğini kaybetmeye başladı. Bu, TGİS Basın Sorumlusu Sami Tahiri tarafından da doğrulandı. Tahiri yaptığı açıklamada, “Olağanüstü durumun devam etmesi, herkesin eleştirdiği ve üstesinden gelinmesini talep ettiği sancılı durumu daha da derinleştiriyor” ifadelerini kullandı. Zorunlu ikamet kararlarına karşı yapılan temyiz başvurularının ardından İdare Mahkemesi'nin açıkladığı kararlarla ilgili olarak ise Tahiri, “Davalar sırasında savunma hakkı, tüm kanunlarla güvence altına alınmıştır, bu hakkın ihlali yargının bağımsızlığının açıkça ihlal edilmesidir” şeklinde konuştu.
Diğer taraftan Cumhurbaşkanı Said, Salı günü, hükümetin kurulması sürecindeki yavaşlık ve siyaset sahnesindeki belirsizlik konusunda kendisine yöneltilen eleştirilerle ilgili bir soruya verdiği yanıtta, kafa karışıklığının olmadığını ve ilkesine bağlı kalmaya devam edeceğini söyledi. Said, durum kendisi için açık olduğunu, ancak isimlerini anmadığı bazı kişilere işaret ederek, ‘seçimlerine uymayacağını’ vurguladı.
Cumhurbaşkanı Said, üç hukuk profesörüyle yaptığı görüşmede şunları söyledi:
“Tunus halkını, sadece onlara hizmet edeceğime ve devletin imkanlarını suistimal edenlerin hizmetinde olmayacağıma temin ederim.”
Said, ‘hırsızlar, başkalarına hizmet eden vekiller ve dışarıdan para alan ve ülkelerini kötüleyen hainlerle muhatap olmayacağını ve kendileriyle pazarlık etmeyeceğini’ vurguladı. Tunus Cumhurbaşkanı ayrıca (Nahda Hareketi’ne üstü kapalı olarak işaret ederek) siyasi partilerden birinin, yurtdışındaki şirketlere Tunus devletine ve Cumhurbaşkanı’na karşı baskı yapması için üç milyon dinar ödediğini söyledi.
Olağanüstü önlemlerin açıklanmasının hemen ardından, 26 veya 27 Temmuz'da kurulabileceğini açıkça belirttiği, ancak yeni hükümetin Tunus halkına hizmet etmek için izleyeceği politikanın dayanacağı bir anlayışın tasarlanması gerektiğini düşündüğü yeni hükümetle ilgili olarak ise Cumhurbaşkanı Said, “Sorun, hükümeti kuracak birinin atamasında değil, izleyeceği politikada yatıyor” dedi.



Ahmed eş-Şera Suudi Arabistan'da… İlk yurtdışı ziyaretinin önemi

TT

Ahmed eş-Şera Suudi Arabistan'da… İlk yurtdışı ziyaretinin önemi

Ahmed eş-Şera Suudi Arabistan'da… İlk yurtdışı ziyaretinin önemi

Şarku'l Avsat'ın görüştüğü gözlemcilere göre, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın bugün Suudi Arabistan'a gerçekleştirdiği ziyaret, bir dizi temel ve stratejik faktör nedeniyle daha tamamlanmadan önem kazandı.

Söz konusu ziyaret, eş-Şera'nın geçici cumhurbaşkanı olarak atanmasından birkaç gün sonra gerçekleştirdiği ilk resmi yurtdışı ziyareti oldu. Suriye’deki yeni yönetim, Ocak 2025 başında dışişleri ve savunma bakanları ile istihbarat başkanının da aralarında bulunduğu üst düzey bir heyetle Riyad'ı ziyaret etmişti.

4 neden

Suudi siyasi analist Munif el-Harbi, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın ilk resmi yurtdışı ziyaretini Suudi Arabistan'a yapmasının dört nedenini sıraladı. Suudi Arabistan'ın uluslararası düzeydeki stratejik ağırlığı, geniş etkisi ve yeni Suriye yönetiminin geçiş döneminde Suriye topraklarında birlik ve istikrarı sağlamasına yardımcı olma kabiliyetine ek olarak el-Harbi, 11 Ocak'ta düzenlenen Suriye konulu Riyad toplantısı aracılığıyla Riyad'ın ‘yeni Suriye yönetiminin Arap, bölgesel ve uluslararası alanda tanınmasının önünü açmadaki’ önemli ve temel rolünün Suriye tarafından takdir edilmesini ilk neden olarak gördü.

İkinci neden ise yaptırımların kaldırılması. Riyad'ın Suriye'ye yönelik tek taraflı ve Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımlarının kaldırılması için başlattığı seferberlik ve çabaların ilk aşamada yaptırımların bir kısmının kaldırılmasını sağladığını belirten el-Harbi, “Yaptırımların tamamen kaldırılması için uluslararası taraflarla çalışmalar devam ediyor” dedi.

Üçüncü neden, Suudi Arabistan’ın ‘sınırsız’ yardım içeren olağanüstü müdahalesi ile yardım boyutudur. El-Harbi, Suudi Arabistan’ın bu konudaki çalışmaların büyüklüğü ve kalitesi göz önüne alındığında, Suriye halkı için insani ve ekonomik krizin ciddiyetinin hafifletilmesine katkıda bulunduğunu söyledi.

xscdfvgt

Dördüncüsü ise ekonomiye odaklanıyor. Suriye'nin gelecek hedefleri göz önüne alındığında, Suudi yatırımlarının bu ziyarette önemli rol oynadığını belirten el-Harbi, Suriye Cumhurbaşkanı'nın ‘Vizyon 2030'a hayranlıkla baktığını ve bunu Suriye'de Suudi Arabistan'da başarılanlara benzer bir kalkınma ve ilerleme sağlamak için taklit edilecek bir örnek olarak gördüğünü’ söyledi. El-Harbi, “Eş-Şera, ekonomik ve idari reform ve yolsuzlukla mücadele konusundaki Suudi deneyimine ek olarak Suudi siyasi, ekonomik ve yardım desteğinin devam etmesini umacaktır” ifadesini kullandı.

Stratejik derinlik

Suriyeli gözlemciler eş-Şera'nın geçiş sürecinin bu döneminde gerçekleştirdiği bu ilk ziyareti iyimserlikle karşıladı. Suriye Ulusal Yenilenme Hareketi Başkanı Ubeyde Nahhas, ziyareti ‘sadece siyasi bir mesaj değil, Suriye ve halkının Suudi Arabistan'a bilinçli bir yönelimi’ olarak tanımladı. Nahhas, söz konusu ziyaretin stratejik bir derinliği olduğunu belirtti.

“Riyad, yeni Suriye yönetiminin Suriye topraklarını birleştirmesi ve istikrara kavuşturması için çalışacaktır” diyen el-Harbi, geçiş döneminin, hiçbir tarafı dışlamadan Suriye halkının tüm bileşenlerini kapsayan siyasi ve ekonomik kalkınmaya yönelik yeniden yapılanmayı başaran bir dönem olması gerektiğini, Suriye'nin hiçbir komşusu ya da bölge için endişe kaynağı olmaması ve Şam'ın Arap ulusal güvenliğinin temel direği olması gerektiğini vurguladı.

الجسر البري الإغاثي السعودي يصل إلى #سوريا عبر #الأردن، بالتزامن مع استقبال دمشق طائرة المساعدات السادسة المحملة بالمواد الغذائية والصحية والإيوائية، في إطار الجهود الإنسانية من #السعودية لدعم الشعب السوري.#صحيفة_الشرق_الأوسط #شاهد_الشرق_الأوسط pic.twitter.com/73xBZ162m2

— صحيفة الشرق الأوسط (@aawsat_News) January 5, 2025

 

Görüşülecek konular

İki ülke liderleri arasında ele alınması beklenen konulara gelince, Nahhas ziyaretin gündemine bölgesel-ulusal güvenlik konularının hâkim olmasını bekliyor. “Suriye, Suudi Arabistan liderliğindeki bölge stratejisinin temel taşlarından biri olmaya devam ediyor” diyen Nahhas, Şam'ın eski Suriye rejiminin neden olduğu yıkım döneminin etkilerinden kurtulmak için Riyad'ın desteğine ihtiyacı olduğu gibi, Suudi Arabistan'ın da Şam'ı her zaman ‘denge, ılımlılık ve ulusal güvenlik istikrarı konularında önemli bir müttefik olarak gördüğünü’ belirtti.

Nahhas'a göre Suudi Arabistan'ın Suriye'deki yatırımları mali ve ekonomik boyutların ötesine geçerek doğal ve endüstriyel kaynaklara ve hatta yeni bir teknolojik ekonomiye uzanacak. Nahhas, Suudi Arabistan'ın Suriye örneğini ‘Vizyon 2030'un bir uzantısı olan bir dış yansıma ve bir Arap başarı öyküsü’ olarak gördüğünü ve yeni liderliğin Suriye'den ilham almak için istekli olduğunu ifade etti.