Husilerin, Suudi Arabistan'a gönderdiği bir balistik füze ve 4 SİHA düşürüldühttps://turkish.aawsat.com/home/article/3193806/husilerin-suudi-arabistana-g%C3%B6nderdi%C4%9Fi-bir-balistik-f%C3%BCze-ve-4-si%CC%87ha-d%C3%BC%C5%9F%C3%BCr%C3%BCld%C3%BC
Husilerin, Suudi Arabistan'a gönderdiği bir balistik füze ve 4 SİHA düşürüldü
Arap Koalisyonu sözcüsü (Şarku'l Avsat)
Riyad/Şarku’l Avsat
TT
TT
Husilerin, Suudi Arabistan'a gönderdiği bir balistik füze ve 4 SİHA düşürüldü
Arap Koalisyonu sözcüsü (Şarku'l Avsat)
İran destekli Husilerin, Suudi Arabistan'ın güneybatısındaki Cizan kentini hedef alan bir balistik füzesi ile 4 silahlı insansız hava aracının (SİHA) düşürüldüğü bildirildi.
Arap Koalisyonu, Husi milisleri tarafından fırlatılan ve ülkenin güneybatısındaki Cizan kentindeki sivilleri hedef alan balistik füzenin düşürüldüğü duyuruldu.
Koalisyon tarafından yapılan açıklamada ayrıca, terörist Husi milislerinin gönderdiği 4 SİHA'nın da vurularak, etkisiz hale getirildiği vurgulandı.
Yemen'de meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu, sivillerin ve sivil hedeflerin korunmasında atılan adımların, uluslararası hukuka uygun olduğunu vurguladı.
Mısır Dışişleri Bakanı: İsrail, ‘Gazze Anlaşması’nın aksamasından sorumlu, uygulanması için Trump’a güveniyoruz
Mısır Dışişleri Bakanlığı'nın Mısır diplomasisinde stratejik denge ilkesine ilişkin "Beyaz Kitap" yayınladığını duyurmasından saatler sonra, Şarku’l Avsat gazetesi, Dışişleri Bakanı Dr. Bedir Abdülati ile Başkent'in Yeni İdari Başkent'teki ofisinde bir röportaj gerçekleştirdi. Görüşmede Kahire’nin arabuluculuk, ortaklık, diyalog ve diplomatik temas yürüttüğü birçok dosya ele alındı.
Abdülati, Mısır–Suudi Arabistan ilişkilerinin “ayrıcalıklı” olduğunu belirterek, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’nin katılımıyla düzenlenecek ilk “Mısır–Suudi Arabistan Yüksek Koordinasyon Konseyi” toplantısına hazırlık yapıldığını açıkladı. Bakan, Mısır ve Riyad arasında Gazze ile Kızıldeniz güvenliği de dahil olmak üzere birçok bölgesel dosyada koordinasyon bulunduğunu ifade etti.
Gazze anlaşmasının ikinci aşamaya geçişinin gecikmesinden İsrail’i sorumlu tutan Bakan Abdülati, “ABD ile temaslarımız sürüyor. Başta Barış Konseyi ve İstikrar Gücü olmak üzere geçiş dönemine ilişkin Mısır vizyonunu Amerikalı muhataplarımıza aktarıyoruz” dedi. İstikrar gücünün barışı zorla dayatan değil, barışı koruyan bir yapı olması gerektiğini vurgulayan Abdülati, Gazze’de silahların tamamen kaldırılması yerine kontrol ve teslim modelinin konuşulduğunu söyledi.
Sudan konusunda ülkesine yöneltilen sahadaki rol suçlamalarını reddeden Abdülati, “Mısır, devlet ve kurumlarını destekliyor; bunun herhangi bir milis ya da devlete bağlı olmayan yapı ile kıyaslanması mümkün değil” ifadelerini kullandı.
Türkiye ile ilişkilerin geliştiğini belirten Bakan, ortaklık kurmanın dosyaların tamamında yüzde yüz mutabakat gerektirmediğini belirtti. Kızıldeniz’in yalnızca kıyıdaş ülkelerin egemenliğinde olduğunu yineleyen Abdülati, Etiyopya ile yürütülen Hedasi Barajı (Rönesans Barajı) müzakerelerinin “çıkmaza girdiğini” belirterek, Mısır’ın su güvenliğini korumakta kararlı olduğunu söyledi.
Bakan, ABD–Mısır temaslarının Gazze, Sudan ve Hedasi Barajı dosyalarında olumlu seyrettiğini belirterek Washington ile diyalogun “olumlu ve yapıcı” olduğunu kaydetti.
Şarku’l Avsat’ın Bakan Abdülati ile gerçekleştiridiği röportajın tam metni
*Gazze dosyasıyla başlayalım. “Trump Planı” yürürlükteyken neden anlaşmanın ikinci aşamasına geçilemiyor?
-Bu durum, İsrail’in Trump Planı’na uyum göstermesine bağlı. Planın ilk aşaması tamamen uygulandı; yalnızca enkaz altındaki tek bir cenaze hariç. Biz, Başkan Trump’ın liderliği ve ABD’nin rolüyle ikinci aşamaya geçişin sağlanmasını bekliyoruz. İsrail’in günlük ihlallerine rağmen ateşkesin korunması ve İsrail güçlerinin Gazze’den çekilmesi dâhil tüm ikinci aşama maddeleri uygulanmalıdır. BM Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararında yer alan geçiş yapıları—Barış Konseyi, uluslararası İstikrar Gücü ve Filistin idari komitesi—hayata geçirilmelidir. Mısır hazırdır, sürecin başlaması yönünde baskı sürmelidir.
*Geçiş yapılarından söz etmişken, “Barış Konseyi”nin kurulmasına dair son gelişmeler nelerdir?
-ABD ile sürekli temas halindeyiz. Washington, planın sahadaki uygulamasında merkezî role sahip. Mısır, New York’ta Başkan Trump ile görüşen sekiz ülkeden biridir; Arap–İslam vizyonunu aktarıyoruz. Barış Konseyi son derece önemlidir; Gazze’nin kalkınması, yeniden inşası ve fonların toplanması ve harcamaların denetlenmesinden sorumlu olmalıdır. Dünya Bankası üzerinden kurulacak olası bir fon da Barış Konseyi denetiminde olmalıdır.
*İstikrar Gücü konusunda ABD ile nasıl bir çalışma yürütülüyor? Bu güç askeri dayatma mı, barış mı koruyacak?
- Gücün niteliği kesinlikle barış koruma temelli olmalıdır, barışı dayatma değil. Görevi ateşkesin gözetimi ve sınır geçişlerinde teknik destek olacaktır. İç güvenliği sağlamak Filistin polisinin görevidir. Ayrıca Gazze’nin yönetimi için teknokrat bir idari komite kurulmalıdır. Mısır olarak 15 isim sunduk; Filistinli gruplar arasında bu isimlerde geniş mutabakat var.
* Mısır veya Arap ülkeleri bu uluslararası güce asker verir mi?
-Mısır sürece destek verecektir. Lojistik ve teknik katkı sağlama, komuta–kontrol mekanizmalarında rol alma gibi seçenekler masadadır. Ayrıca Şarm eş-Şeyh anlaşmasının uygulanmasını izleyen Kiryat Gat’taki sivil–askeri komitede yer alıyoruz.
* Hamas’ın silahsızlandırılması tartışılıyor. Bu mümkün mü?
-Trump Planı silahların tamamen kaldırılmasını değil, toplanarak teslim edilmesini öngörüyor. Bu konu Filistinli fraksiyonların kendi aralarında uzlaşmasıyla aşamalı olarak şekillenebilir.
*Gazze’nin yeniden inşası için Mısır nasıl bir rol üstleniyor? Yakın bir tarihte uluslararası bağış konferansı olur mu?
-ABD ile siyasi temaslarımız yoğun. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Jared Kushner ile görüştüm. Konferansa ilişkin mekân ve zaman tartışılıyor ancak henüz resmi tarih yok.
*Suudi Arabistan’la ilişkileri nasıl tanımlıyorsunuz?
-Mısır–Suudi Arabistan ilişkileri son derece güçlü ve kalıcıdır. İki ülke Arap ve İslam dünyasının iki kanadıdır. Ekonomi, enerji, ticaret ve konsolosluk alanlarında tam koordinasyon içindeyiz. İlk Yüksek Koordinasyon Konseyi toplantısı için tarih belirleme sürecindeyiz; hedef ilk çeyrektir.
*Sudan’da çatışmalar sürüyor. Mısır’ın çabası ne aşamada?
- Sudan bizim stratejik derinliğimizdir. Günlük iletişim yürütüyoruz. Hedef; Sudan’ın birliği, egemenliği ve ulusal kurumlarının korunmasıdır. Uluslararası Dörtlü (ABD–Suudi Arabistan–BAE–Mısır) ile sürekli temas hâlindeyiz. BM ile insani yardım ve güvenli koridor konularında çalışıyoruz.
*Sıkça Mısır’ın Sudan’da askeri taraf tuttuğu iddiaları ortaya atılıyor. Bu doğru mu?
-Kesinlikle yanlış. Sahada taraf değiliz. Çözüm siyasi ve diplomatik olmak zorunda. Askerî çözüm yoktur.
*Libya dosyasında Mısır’ın yaklaşımı nedir?
-Libya’daki bölünmeyi kabul etmiyoruz. Kurumların birleştirilmesi ve eş zamanlı başkanlık–parlamento seçimleri öncelik. Türkiye ile 2019 deniz mutabakatını tanımıyoruz; bunu BM’ye bildirdik. Deniz sınırı meselesi, Libya ile ikili bir konudur.
* Türkiye ile ilişkilerde ilerleme var. Tüm konularda tam uyum var mı?
-Türkiye ile ilişkiler çok iyi ilerliyor. Ancak ortaklık demek, tüm dosyalarda yüzde yüz mutabakat demek değildir. Biz, uzlaşı alanlarını genişletiyor ve farklılıkları yönetilebilir düzeyde tutuyoruz.
*Somali’deki Mısır rolü, Etiyopya’ya baskı amacı mı taşıyor?
-Bu iddialar gerçek dışı. Somali ile tarihsel bağlara sahibiz. Barış misyonunda yer almamız Somali hükümetinin talebidir ve amacı terörle mücadele ile devlet kapasitesi kazandırmaktır.
*Kızıldeniz güvenliği konusunda Mısır’ın pozisyonu nedir?
-Kızıldeniz ve Aden Körfezi yalnızca kıyıdaş ülkeleri ilgilendirir. Hiçbir yabancı ülkeye askeri erişim izni verilmeyecek. Bu konuda Suudi Arabistan ve diğer kıyıdaş devletlerle tam uyum içindeyiz.
*Hedasi Barajı (Rönesans Barajı) müzakerelerinde son durum nedir?
-Müzakereler tamamen çıkmaza girmiştir. 13 yıl boyunca iyi niyet göstermeyen Etiyopya nedeniyle süreç bitmiştir. Mısır’ın su güvenliğine zarar gelirse meşru müdafaa hakkımız saklıdır.
*ABD’nin bu dosyada arabulucu olması mümkün mü?
- ABD dahil uluslararası taraflarla temas vardır; ancak Etiyopya’nın Nil’in uluslararası hukuk kapsamındaki statüsünü kabul etmeden ilerleme olmaz.
*Suriye’deki gelişmeleri nasıl okuyorsunuz?
-Bizim için temel mesele Suriye’nin birliği, güvenliği ve egemenliğidir. İsrail’in Suriye’ye yönelik ihlallerini tamamen reddediyoruz. Şam yönetiminin toplumun tüm kesimleriyle kapsayıcı iletişim kurması gerektiğini düşünüyoruz. Terör ve yabancı savaşçı dosyaları da çözülmelidir.
*Lübnan konusunda Mısır ne yapıyor?
- ABD, İran ve İsrail ile yoğun temas yürüttük. Amacımız, Lübnan’ı bölgesel çatışmadan uzak tutmak. Lübnan ordusunun güneyde elde ettiği başarıları önemsiyoruz ve desteğimiz sürecek.
Bazıları Trump'ın kendisi tarafından yazılmış... Beyaz Saray'daki Amerikan başkanlarının fotoğraflarına yapılan alaycı yorumlarhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5220903-baz%C4%B1lar%C4%B1-trump%C4%B1n-kendisi-taraf%C4%B1ndan-yaz%C4%B1lm%C4%B1%C5%9F-beyaz-saraydaki-amerikan-ba%C5%9Fkanlar%C4%B1n%C4%B1n
Bazıları Trump'ın kendisi tarafından yazılmış... Beyaz Saray'daki Amerikan başkanlarının fotoğraflarına yapılan alaycı yorumlar
Başkanların portrelerinin altına yeni levhalar asıldı. (AP)
ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, Beyaz Saray’daki Başkanlık Şöhret Yolu’nda önceki başkanların fotoğraflarının altına, eski başkanları alaycı bir dille eleştiren yeni levhalar yerleştirdi. Levhalarda Joe Biden, Barack Obama ve George W. Bush hedef alındı.
Şarku’l Avsat’ın Sky News’ten aktardığına göre, levhalardan birinde Joe Biden için, “Uyuyan Joe şüphesiz ABD tarihinin en kötü başkanıydı” ifadesi yer aldı. Bu ifadenin Trump’ın kendisi tarafından yazıldığı düşünülüyor.
Eski Başkan Joe Biden'ın levhası (Reuters)
Yazıda, Biden’ın kazandığı seçimler ‘tarihin en yolsuz seçimi’ olarak nitelendiriliyor. Ayrıca Biden’ın ‘otomatik imza cihazını eşi benzeri görülmemiş şekilde kullandığı’ iddia ediliyor.
Başkanlık Şöhret Yolu’nda her eski ABD başkanının fotoğrafı veya portresi yer alıyor; ancak Biden’ın fotoğrafı yerine, eski başkanın önemli kararları imzalamak, af kararları dahil olmak üzere belgeleri onaylamak için kullandığı bir ‘otomatik imza cihazının’ görseli konuldu.
Başkanlık Şöhret Yolu'nda Biden'ın fotoğrafının yerine ‘otomatik imza cihazı’ resmi yerleştirildi. (AP)
Trump, Biden’ın başkanlık döneminin sonunda zihinsel olarak tam kapasiteyle görev yapmadığını defalarca iddia etmiş ve çalışanlarının onun adına kararlar alarak otomatik imza cihazını kullanarak onay verdiklerini öne sürmüştü.
Başka bir levha ise Barack Hussein Obama’yı, ‘ABD tarihinin en tartışmalı siyasi figürlerinden biri’ olarak nitelendiriyor.
Eski Başkan Barack Obama'nın resminin altındaki levha (Reuters)
Bill Clinton’ın fotoğrafının altındaki levhada, “2016 yılında Başkan Clinton’ın eşi Hillary Clinton, Başkan Donald Trump’a karşı başkanlığı kaybetti!” ifadesi yer aldı.
George W. Bush da, Trump gibi bir Cumhuriyetçi olmasına rağmen eleştiriden muaf tutulmadı. Levhada, eski başkan için “Afganistan ve Irak’ta iki savaş başlattı; her ikisi de olmamalıydı” ifadesi yazıldı.
Eski Başkan George W. Bush'un resminin altındaki levha (Reuters)
Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, levhaların ‘her başkanın mirasına yönelik çarpıcı bir betimleme’ olduğunu söyledi.
Leavitt ayrıca, “Birçoğu doğrudan Başkan tarafından yazıldı” dedi.
Bondi Plajı saldırısı sonrası Avustralya’da güvenlik alarmıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5220890-bondi-plaj%C4%B1-sald%C4%B1r%C4%B1s%C4%B1-sonras%C4%B1-avustralya%E2%80%99da-g%C3%BCvenlik-alarm%C4%B1
Bondi Plajı saldırısı sonrası Avustralya’da güvenlik alarmı
Avustralya'nın Sidney kentindeki Chevra Kadisha Anıt Salonu'nda düzenlenen cenaze töreninde Matilda'nın büyükannesine sarılan bir kadın, 18 Aralık 2025 (EPA)
Avustralya polisi, perşembe günü Sidney’de olası bir şiddet eyleminin planlandığına dair ihbar alınmasının ardından iki aracın durdurulduğunu açıkladı.
Yeni Güney Galler Eyalet Polisi’nden yapılan açıklamada, söz konusu olay ile 15 kişinin hayatını kaybettiği Bondi’deki terör saldırısına ilişkin yürütülen soruşturma arasında şu ana kadar herhangi bir bağlantı tespit edilmediği belirtildi. Polis ekiplerinin, araçları Sidney’nin güneybatısındaki Liverpool banliyösünden geçtikleri sırada durdurduğu bildirildi.
Polis, soruşturmanın sürdüğünü ve yedi kişinin incelemelere yardımcı olduğunu kaydetti.
Avustralya'nın Sidney kentindeki Bondi Plajı'nda park ve yaya köprüsü halka yeniden açılırken, Archer Park'ta birbirlerine sarılan Yahudiler, 18 Aralık 2025 (EPA)
Polis, pazar günü Sidney’deki Bondi Plajı’nda Yahudi karşıtı bir saldırı düzenleyerek 15 kişiyi öldürmek ve onlarcasını yaralamakla bir baba ile 24 yaşındaki oğlunu suçluyor. Saldırıda hayatını kaybeden babanın da failler arasında yer aldığı belirtilirken, olay Avustralya’da son yılların en kanlı toplu silahlı saldırısı olarak kayıtlara geçti.
Sidney'deki Bondi Plajı'nda meydana gelen silahlı saldırının kurbanı Matilda'nın anısına bırakılan oyuncaklar, çiçekler, mumlar vs. (EPA)
Bu arada Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, Sidney’de düzenlenen saldırının ardından aşırıcılıkla mücadelede cezaların ağırlaştırılacağını taahhüt etti. Saldırının en küçük kurbanı olan 10 yaşındaki çocuğun cenazesi bugün düzenlendi.
Albanese’ye göre, Sajid Akram ve oğlu Naveed, pazar günü Sidney’deki Bondi Plajı’nda Yahudi Hanuka Bayramı kutlamalarına katılan 15 kişiyi, DEAŞ ideolojisinden esinlenen bir saldırıyla öldürdü.
Albanese bugün ‘antisemitizmle mücadele’ kapsamında bir dizi yeni önlem açıkladı.
Albanese, düzenlediği basın toplantısında, “Bu kötü ve yıkıcı olguyla mücadele etmek için daha fazlasını, hatta çok daha fazlasını yapmamız gerektiği açık” dedi.
Sidney’deki saldırıda yaralandıktan sonra hastanede hayatını kaybeden 10 yaşındaki Matilda için bugün kalabalık bir cenaze töreni düzenlendi.
Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre, törene katılanlardan bazıları zambak demetleri taşırken, bazıları da okulundan gönderilen ve bir haham tarafından okunan mesajda ‘bir güneş ışığı’ olarak tanımlanan Matilda’yı anmak için balonlar taşıdı.
Soyadlarının yayımlanmasını istemeyen Matilda’nın ailesinin, Rusya’nın işgalinden önce, 2010’lu yıllarda Ukrayna’dan ayrılarak Avustralya’ya yerleştiği belirtildi.
Matilda’nın annesi Valentina, cenaze öncesinde gazetecilere, “Kızımı burada kaybedeceğimi asla hayal edemezdim. Bu bir kâbus” dedi.
Babası Michael ise kızına, Avustralya’nın gayriresmi milli marşı olarak kabul edilen Waltzing Matilda adlı halk şarkısından esinlenerek bu ismi verdiğini anlattı.
Michael, hafta başında yaptığı açıklamada, “Ukrayna’dan Avustralya’ya geldik ve Matilda burada doğan ilk çocuğumuzdu. Matilda’nın en Avustralyalı isim olduğunu düşündüm. Bu yüzden adını hatırlayın” ifadelerini kullandı.
40 yaşındaki Matan Atsmon, AFP’ye yaptığı açıklamada, Matilda vurulduğunda onun yanında olduğunu belirterek, “Gözlerindeki bakışı hâlâ hatırlıyorum. O sahne aklımdan çıkmıyor” dedi.
Avustralya’daki Yahudi toplumu üyeleri, bu hafta hükümete yönelik eleştirilerini artırarak, 7 Ekim 2023’ten bu yana yükselen antisemitizm konusunda yapılan uyarıların yeterince dikkate alınmadığını savundu.
Başbakan Albanese bugün yaptığı açıklamada, ‘ağırlaştırılmış nefret söylemine’ ilişkin yeni yasaların, nefreti ve şiddeti teşvik eden liderler için cezai yaptırımlar öngöreceğini duyurdu.
Buna göre, ırk temelli ‘ağır hakaret’ ve ırksal üstünlüğü savunma fiilleri federal suç kapsamına alınacak.
Sidney'deki Bondi Plajı'nda gerçekleşen silahlı saldırıda hayatını kaybeden Matilda'nın fotoğrafı, 18 Aralık 2025 (AP)
Albanese, hükümetin, ‘nefret ve bölücülük’ içeren söylemler yayan kişilerin vizelerini iptal etme ya da reddetme konusunda İçişleri Bakanı’nın yetkilerini genişleteceğini söyledi.
Albanese, Avustralya’nın, nefret söylemi yayan kişiler tarafından yönetilen kuruluşlara ilişkin bir liste de oluşturacağını kaydetti.
Avustralya Yayın Kurumu (ABC), saldırıyı babası Sajid ile birlikte gerçekleştiren Naveed Akram’ın, Sidney’de yaşayan ve cihadı destekleyen bir vaizin takipçisi olduğunu bildirdi.
Avustralya polisi dün 24 yaşındaki saldırgana terör suçları, 15 kişiyi öldürme ve başka bir dizi suçtan dava açıldığını duyurdu. Operasyon sırasında polis kurşunlarıyla ağır yaralanan Naveed Akram’ın salı gecesi komadan çıktığı yerel basına yansıdı. Saldırıya ortak olan babası Sajid Akram ise polisle girdiği çatışmada öldürüldü.
Odalarından çıkmamışlar
Avustralya makamları, saldırıyı gerçekleştiren baba ile oğlun, eylemden birkaç hafta önce Filipinler’de geçirdikleri yaklaşık bir aylık süre boyunca radikal İslamcı unsurlarla temas kurmuş olabileceği ihtimali üzerinde duruyor.
Yetkililerin aktardığına göre, iki kişinin konakladığı Davao City’deki otel çalışanları, Mindanao Adası’nda yer alan ve merkezi hükümete karşı İslamcı isyan hareketlerinin kalesi olarak bilinen bu kentte kaldıkları süre boyunca nadiren odalarından çıktıklarını ifade etti.
Otelin gece vardiyasında çalışan 20 yaşındaki resepsiyon görevlisi Angelica Yitang, AFP’ye yaptığı açıklamada, “Diğer yabancılar kadar sosyal değillerdi. Genelde yabancılar benimle sohbet eder ama onlar bunu yapmadı” dedi.
Buna karşın Filipinler yönetimi dün ülke topraklarında ‘teröristlerin eğitildiği’ yönündeki iddiaları reddetti. Devlet Başkanlığı Sözcüsü Claire Castro, Devlet Başkanı Ferdinand Romualdez Marcos’un, Filipinler’in DEAŞ için bir eğitim merkezi gibi gösterilmesini ‘yanıltıcı ve kabul edilemez’ bulduğunu söyledi.
Castro, “Bondi Plajı’ndaki saldırıyla bağlantılı kişilerin Filipinler’de herhangi bir eğitim aldığına dair doğrulanmış bir rapor ya da teyit yok” ifadesini kullandı.
Saldırının ardından Başbakan Anthony Albanese, ateşli silahlar üzerindeki denetimlerin daha da sıkılaştırılacağını açıkladı. Saldırıyı gerçekleştiren failin yasal olarak kayıtlı altı silaha sahip olduğu belirtildi.
Diğer yandan bugün Sidney’de, Bondi Plajı’nda düzenlenen saldırıda hayatını kaybeden Alex Kleytman için cenaze töreni düzenlendi. 87 yaşındaki Kleytman, pazar günü düzenlenen saldırıda yaşamını yitiren 15 kişiden biriydi ve Sidney’nin doğu banliyölerindeki Chevra Kadisha Yahudi Mezarlığı’na defnedildi. 1938 yılında Ukrayna’nın Odessa kentinde doğan Kleytman, Holokost’tan sağ kurtulmuştu.
Kleytman, 1992 yılında ailesiyle birlikte Avustralya’ya göç etmiş, inşaat mühendisi olarak çalışmış ve Holokost’un hatırlanması için aktif bir savunucu olmuştu.
Yaklaşık 60 yıllık eşi Larisa, Kleytman’ın saldırı sırasında kendisini korumaya çalışırken vurularak öldüğünü söyledi. Kleytman, geride iki çocuk ve 11 torun bıraktı; aile üyelerinin tamamı saldırının gerçekleştiği sırada Hanuka etkinliğinde bulunuyordu. Saldırıda iki silahlı kişi kalabalığa ateş açmış, 15 kişi hayatını kaybetmiş, onlarca kişi yaralanmıştı. Yetkililer, bugün itibarıyla 17 yaralının hâlâ hastanede tedavi altında olduğunu, bunlardan beşinin durumunun ise kritik olduğunu bildirdi.
Yetkililer, saldırganların 50 yaşındaki bir baba ile 24 yaşındaki oğlu olduğunu açıkladı.
Baba Sajid Akram olay yerinde güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu hayatını kaybederken, oğlu Naveed Akram hastaneye kaldırıldı.
Akram dün 15 cinayet ve 40 kasten ağır yaralama suçundan yargılandı.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة