Koronavirüsle mücadele için yeni bir burun aşısı bulundu

Koronavirüsle mücadele için yeni bir burun aşısı bulundu
TT

Koronavirüsle mücadele için yeni bir burun aşısı bulundu

Koronavirüsle mücadele için yeni bir burun aşısı bulundu

Nefes almak... Kovid-19 hastalığına neden olan SARS-CoV-2 virüsünün burnumuza girmesi işte bu kadar kolay. Söz konusu virüse karşı kolayca bulunabilen Pfizer, Moderna Johnson&Johnson gibi kaslara enjeksiyon ile uygulanan aşıların geliştirilmesinde önemli ilerlemeler kaydedilmiş olsa da burnundan uygulanan bir aşının virüs akciğerlere girmeden önce, ilk önleme mekanizması olan mukozal bağışıklığı sağladığı henüz onaylanmadı.
Houston Üniversitesi’nden araştırmacılar bu konuda bir adım daha attılar. Araştırmacılar önceki gün iScience dergisinde yayınlanan bir çalışmada, solunum yolu ile vücuda giren patojenlere karşı kalıcı bir bağışıklık sağlayan burun aşısını geliştirdiklerini duyurdular.
Houston Üniversitesi’nde Kimya ve Biyomoleküler Mühendisliği Profesörü olan Navin Varadarajan, üniversitenin internet sitesi ile eş zamanlı olarak yayınlanan raporda şunları söyledi:
“Mukozal aşılama, hem bağışıklık sistemini hem de mukozal bağışıklığı uyarabilir. Aynı zamanda popülasyonun büyük bir kısmının bağışıklanması için uygun ve kaslara enjeksiyon yapılması yolu ile verilmeyen bir prosedür olma avantajına da sahip.”
Mukozal aşılama ile ilgili çalışmalarda daha önce, etkili antijen (bağışıklığı uyarmak için kullanılan bir virüs proteini) dağılımının olmaması ve toksitlenme olmadan güçlü bir bağışıklık tepkisinin uyarılmasını sağlayacak olan uygun adjuvanlara ihtiyaç duyulması engelleri ile karşılaşılmıştı.
Varadarajan söz konusu sorunları çözmek için Houston Üniversitesi’nin Eczacılık Fakültesi’nden, nanoparçacık ulaştırma konusunda uzman olan Doçent Şinli Liu ile iş birliği yaptı. Şinli Liu’nun ekibi, vücudun bağışıklık tepkisini artıracak NanoSTING adlı adjuvanı üretmek için lipozom partikülleri içinde interferon genlerini (STING) uyaran agonisti hazırlamayı başardı.
Şinli Liu raporda şu ifadeleri kullandı:
“NanoSTING, önceki denemelerde kullanılan geleneksel adjuvandan büyük oranda farklı fiziksel ve kimyasal özellikler sergileyen, neredeyse 100 nanometre kadar küçük bir parçacık boyutuna sahip. NanoSTING’i burun içi aşılamaya yardımcı bir faktör olarak kullandık. Elde ettiğimiz sonuçlar, aday aşı formülünün güvenli olduğunu gösteriyor. 7 gün içerisinde hızlı bağışıklık tepkileri üretiyor ve virüse karşı kas içi uygulanan aşıların geride bırakan kapsamlı bir bağışıklık sağlıyor.”
Kasa enjeksiyon ile uygulanan aşıların sahip oldukları temel sınırlardan biri, mukozal bağışıklığı uyarmak için tasarlanmamış olmaları. Aynı zamanda influenza gibi diğer solunum yolu hastalıkları patojenleri üzerinde yapılan önceki çalışmalar, virüsle yeniden enfekte olmaya karşı bağışıklığın oluşturulmasını, solunum yolu ve akciğerlerde edinilen bağışıklık tepkilerin sağlanmasını gerektirdiğini gösteriyor.
Araştırmacılara göre burundan uygulama, aşıların dünya çapında adil bir şekilde dağıtılmasını konusunda da fayda sağlayacak. Zira tahminlere göre birinci dünya ülkeleri halihazırda her vatandaş için kasa enjeksiyon ile uygulanan çoklu dozları güvence altına aldı ve aşıları uyguladı. Ancak Hindistan, Güney Afrika ve Brezilya gibi geniş kapsamlı salgınlara sahne olan ülkelerde ise milyarlarca kişi şu an aşılara ulaşamıyor. Bunun yanı sıra salgınların ve virüsün yayılmasının viral mutasyon kolaylaştırdığı ve tüm aşıların etkinliğinin azalmasına neden olduğu da biliniyor.
Varadarajan konuya dair şu açıklamada bulundu:
“Aşıların adil dağıtım, stabil bir şekilde ve kolayca sevkiyatların yapılmasını gerektiriyor. Aşımızda bunu sağlıyoruz. Protein (dondurarak kurutma) ve adjuvan (NanoSTING) gibi içindeki tüm bileşenler 11 aydan fazla stabil kalıyor, soğutma olmaksızın saklanabiliyor ve sevk edilebiliyor.”



Bakteri kullanılarak plastikten ağrı kesici üretildi

Bilim insanları şişelerdeki plastiği kullandı ancak başka türden plastiklerle de ilacı üretebileceklerini düşünüyorlar (Unsplash)
Bilim insanları şişelerdeki plastiği kullandı ancak başka türden plastiklerle de ilacı üretebileceklerini düşünüyorlar (Unsplash)
TT

Bakteri kullanılarak plastikten ağrı kesici üretildi

Bilim insanları şişelerdeki plastiği kullandı ancak başka türden plastiklerle de ilacı üretebileceklerini düşünüyorlar (Unsplash)
Bilim insanları şişelerdeki plastiği kullandı ancak başka türden plastiklerle de ilacı üretebileceklerini düşünüyorlar (Unsplash)

Bilim insanları bir bakteriyi kullanarak plastik atıkları ağrı kesiciye dönüştürmeyi başardı. 

Günümüzde birçok ilaç gibi, asetaminofen veya daha yaygın ismiyle parasetamol de büyük ölçüde fosil yakıtlardan üretiliyor. İklim kriziyle mücadelede fosil yakıtların kullanımının azaltılmasının yanı sıra plastik atıkların dönüştürülmesi de büyük önem taşıyor.

Birleşik Krallık'taki Edinburgh Üniversitesi'nden araştırmacılar, bu iki hedefe aynı anda hizmet eden çığır açıcı bir buluşa imza attı. 

Bilim insanları genetiği değiştirilmiş Escherichia coli adlı bakteri yardımıyla şişelerde kullanılan plastikten parasetamol üretti. 

Bulguları hakemli dergi Nature Chemistry'de dün (23 Haziran) yayımlanan çalışmada şişe ve gıda ambalajlarında sıkça yer alan polietilen tereftalat (PET) türündeki plastikler kullanıldı. 

Araştırmacılar PET şişeleri kimyasal yolla parçalayarak işe koyuldu. Daha sonra bu malzemeyi, genetiği değiştirilmiş E. coli bakterilerine verdiler. 

Ekip bu süreçte bakterinin katalizör olarak fosfatı kullanarak molekülleri azot içeren organik bir bileşiğe dönüştürdüğünü gözlemledi. 

Çalışmaya göre bu dönüşümde Lossen düzenlenmesi denen bir tepkime gerçekleşmiş olmalı. İlginç bir şekilde normalde doğada görülmeyen ve zorlu laboratuvar koşulları gerektiren bu tepkime canlı hücreler aracılığıyla başarıyla gerçekleştirildi. 

Araştırmacılar tepkime sonucu ortaya çıkan PABA'nın, bakterilerin büyümek için ihtiyaç duyduğu kritik bir madde olduğunu ve genellikle hücre içinde diğer maddelerden üretildiğini söylüyor. Ancak deneyde genetiği değiştirilerek bu üretimi yapması engellenen E. coli, PET'ten gelen malzemeyi kullanmak zorunda kaldı.

Bilim insanları daha sonra bakteriye, biri mantarlardan, diğeri toprak bakterilerinden alınan iki geni ekleyerek PABA'yı parasetamole dönüştürmesini sağladı.

Kimya ve biyolojiden yararlanan atılım, aynı anda hem plastik kirliliğine hem de fosil yakıt kullanımına çözüm sunuyor.

Makalenin başyazarı Prof. Stephen Wallace, "İnsanlar halihazırda parasetamolün petrolden elde edildiğini bilmiyor" diyerek ekliyor: 

Bu teknoloji, kimya ve biyolojiyi ilk kez bu şekilde birleştirerek parasetamolü daha sürdürülebilir bir şekilde üretebileceğimizi ve aynı zamanda çevredeki plastik atıkları temizleyebileceğimizi gösteriyor.

Ekip, E. coli'yi kullanarak PET bazlı hammaddeyi 24 saatten kısa bir sürede yüzde 92'ye varan verimle parasetamole dönüştürebildiklerini belirtiyor. Ayrıca sürecin oda sıcaklığında gerçekleşmesi, ısıtma veya soğutma için enerji harcanmadığı anlamına geliyor.

Bu işlemin endüstriyel ve ticari açıdan uygulanabilir olduğunu kanıtlamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var. Ancak bulgular umut vaat ediyor ve araştırmacılar başka plastik ve bakteri türlerinin de kullanılabileceğini düşünüyor.
Independent Türkçe, Guardian, Science Alert, Nature Chemistry