Ramallah’tan İsrail’e cevap: Tüm yerleşimciler gidecek

Ramallah yönetimi, İsrail hükümetinin iki devletli çözüme karşı yaptığı açıklamalara tepkili

El-Halil yakınlarında bir yerleşim alanı kurulmasına karşı yapılan bir protestonun ardından Filistinliler ve İsrail askerleri arasında bir çatışma (Reuters)
El-Halil yakınlarında bir yerleşim alanı kurulmasına karşı yapılan bir protestonun ardından Filistinliler ve İsrail askerleri arasında bir çatışma (Reuters)
TT

Ramallah’tan İsrail’e cevap: Tüm yerleşimciler gidecek

El-Halil yakınlarında bir yerleşim alanı kurulmasına karşı yapılan bir protestonun ardından Filistinliler ve İsrail askerleri arasında bir çatışma (Reuters)
El-Halil yakınlarında bir yerleşim alanı kurulmasına karşı yapılan bir protestonun ardından Filistinliler ve İsrail askerleri arasında bir çatışma (Reuters)

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Komitesi Üyesi Azzam el-Ahmed, yeni İsrail hükümetini ‘organize ve sistematik bir devlet terör örgütü olarak davranıp tüm radikal örgütleri desteklemekle’ suçladı.
El-Ahmed, İsrail Başbakanı Naftali Bennet’in Yerleşimciler Komisyonu Başkanı olduğunu ve bir yerleşim yerinde ikamet ettiğini ve yerleşimleri tüm uluslararası yasa ve sözleşmeleri ihlal ederek savunduğunu söyledi. Ayrıca “Bennet, Mahmud Abbas’ın 1967 sınırlarında devlet kurmanın hayalini kurduğunu söylüyor. Ben de ona 1967 sınırlarını ve iki devletli çözümü kabul ettiğimizde, mevcut gerçekle, uluslararası meşruiyet kararları ve tarihi çözümle ilgilendik. Hayalimiz büyük.  Emin ol Bennet, yerleşim yerlerinde asla mutlu olamayacaksın. Gazze’deki yerleşimcilerin gönderildiği gibi Batı Şeria’daki yerleşimciler de işgal altındaki toprakları terk edecek ve tek bir yerleşimci bile kalmayacak. Liderlerinizden bazılarının kabul ettiği uluslararası meşruiyet kararları uygulanmalı” şeklinde konuştu.
El-Ahmed’in açıklamaları, Filistin devletinin kurulamayacağını, bunun yalnızca Abbas’ın rüyası olduğunu söyleyen İsrailli yetkililerin açıklamalarına cevap niteliğinde. İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, hükümetinin Filistinlilerle, onlara ekonomik ve sivil olanaklar sağlamaya hazır olduğu temelinde ilgilendiğini söylerken, Maliye Bakanı Avigdor Lieberman ise Filistinlilerle siyasi bir anlaşmaya varmanın imkansız olduğunu ifade etti. Güvenlik karşılığında ekonomik barışı teklif eden Dışişleri Bakanı Yair Lapid de bu görüşleri destekledi.
Azzam el-Ahmed, İsrail tarafından yapılan açıklamalar hakkında, “Onlar ne bir anlaşma ne de sözleşmeye bağlı kalıyorlar. Bu da siyasi aptallığı ifade ediyor” şeklinde konuştu.
Filistin Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, işgal devletinin hükümet üyelerinin birbiriyle yarışan barış düşmanı ifadeler ve tutumlar kınandı. Açıklamaya göre hükümet erkanının açıklamaları, Filistin halkının asil ve meşru ulusal haklarını açıkça ve provokatif bir şekilde inkar ediyor. Yetkililerin müzakerelere geri dönme şansını engellemekten gurur duydukları ifade edildi. Filistin tarafından yayınlanan bildiriye göre İsraillilerin, Filistinlilerle bir anlaşmaya varma veya çatışmayı çözmek için barış sürecini başlatma niyeti yok.
Bakanlığın açıklamasında, “İsrail Başbakanı Naftali Bennet, Savunma Bakanı ve Maliye Bakanı’nın tutumları, Filistin halkının anavatanlarında varlığını ve tüm siyasi haklarını inkar eden yeni bir eski İsrail anlatısının çevirisi olarak işgalci güç tarafından Filistin davasını tasfiye etmek ve onu bölgesel ve uluslararası kaygılar merdiveninden çıkarmak amacıyla amacıyla alınan ve uygulanan tek taraflı kararların ve önlemlerin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu kışkırtıcı pozisyonları çok ciddiye alıyoruz ve onları siyasi bir savaş, halkımıza, haklarına ve liderliğine karşı bir saldırı olarak görüyoruz” ifadelerine yer verildi. Çatışmaya ve bir bütün olarak barış sürecine müzakere edilmiş bir siyasi çözüm şansı üzerindeki feci sonuçları ve barış sürecini yeniden canlandırmaya yönelik ABD'yi, uluslararası ve bölgesel çabaları sabote etmekle tehdit eden tehlikeleri konusunda uyarıda bulunuldu.

 



Suudi Arabistan: Bölgesel barış Filistin devletinin tanınmasıyla başlar

Menal Rıdvan, iki devletli çözüm konferansına hazırlık amacıyla New York'ta düzenlenen toplantıya katıldı. (Şarku’l Avsat)
Menal Rıdvan, iki devletli çözüm konferansına hazırlık amacıyla New York'ta düzenlenen toplantıya katıldı. (Şarku’l Avsat)
TT

Suudi Arabistan: Bölgesel barış Filistin devletinin tanınmasıyla başlar

Menal Rıdvan, iki devletli çözüm konferansına hazırlık amacıyla New York'ta düzenlenen toplantıya katıldı. (Şarku’l Avsat)
Menal Rıdvan, iki devletli çözüm konferansına hazırlık amacıyla New York'ta düzenlenen toplantıya katıldı. (Şarku’l Avsat)

New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda düzenlenen üst düzey bir etkinlikte Suudi Arabistan, uluslararası toplumu ‘bölgesel barış için stratejik bir gereklilik olarak’ Filistin devletinin kurulması yönünde ortak çaba sarf etmeye çağırdı. Suudi Arabistan tarafından yapılan açıklamada, “Durumu sakinleştirmenin, istikrarı sağlamanın ve bölgede entegrasyon ve refahın temellerini atmanın yolu budur” denildi.

Suudi Arabistan'ın açıklaması, Suudi Arabistan ve Fransa'nın haziran ayında yapılması çağrısında bulunduğu, Filistin sorununun barışçıl çözümü ve iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin üst düzey uluslararası konferans için BM'de yapılan hazırlık toplantısı sırasında gerçekleşti.

Hazırlık toplantısına katılan Suudi Arabistan heyetinin başkanı Menal Rıdvan, “Bu diplomatik çaba, Filistin sorununun nihai barışçıl çözümünü sağlamak için gerçek, geri dönüşü olmayan ve dönüştürücü bir değişime yol açmalıdır. Hazırlık toplantısı sadece düşünce değil, bir eylem rotası çizmelidir. Gazze tarifsiz acılar çekiyor. Siviller derhal sona ermesi gereken bir savaşın bedelini ödemeye devam ediyor” ifadelerini kullandı.

“Batı Şeria'daki gerilim de aynı derecede rahatsız edici” uyarısında bulunan Rıdvan, “Umutsuzluk her geçen gün artıyor. Ancak tam da bu nedenle sadece mevcut savaşı sona erdirmekten değil, yaklaşık seksen yıldır süren bir çatışmayı sona erdirmekten bahsetmeliyiz” dedi.

Rıdvan, ‘bölgede barış ve refahın hâkim olması için işgalin sona ermesi gerektiğini’ vurgulayarak şunları söyledi: “Bu konferans çatışmanın sona ermesinin başlangıcı olmalıdır. Önemli olan söz değil, eylemdir.”

Konferans kapsamında kurulan çalışma gruplarından ‘uygulamanın temel itici güçleri’ olarak bahseden Rıdvan, her bir grubun ‘pratik ve zamana bağlı sonuçlar elde etmek üzere’ tasarlandığını açıkladı. Rıdvan, “İleriye gitmek, daha önceki barış çabalarını sık sık baltalayan bir dizi temel gerçeği kabul etmeyi gerektirir. Uluslararası hukuka saygı, insan haklarına bağlılık ve yasal standartların eşit uygulanması isteğe bağlı değildir; bunlar esastır” şeklinde konuştu.

“Filistin sorununa adil bir çözüm bulunması sadece ahlaki ve hukuki bir zorunluluk değil, aynı zamanda karşılıklı tanıma ve bir arada yaşamaya dayalı yeni bir bölgesel düzenin de temel taşıdır. Bölgesel barış, Filistin devletinin sembolik bir jest olarak değil, stratejik bir gereklilik olarak tanınmasıyla başlar” diyen Rıdvan, bunun ‘devlet dışı aktörler tarafından istismar edilen alanı ortadan kaldırmanın ve herkes için güvenlik ve haysiyet sağlamanın tek yolu’ olduğunu ifade etti.

Rıdvan, “Yaşayabilir ve egemen bir Filistin devleti barışın sonu değil, başlangıcıdır. Bölgeyi sakinleştirmenin, istikrara kavuşturmanın ve entegrasyon ile refahın temellerini atmanın yolu budur” dedi.

“Güçlendirilmiş bir Filistin hükümeti barış için elzemdir” diyen Rıdvan, Suudi Arabistan’ın ‘Filistin liderliği tarafından atılan önemli adımları’ memnuniyetle karşıladığını belirtti. Rıdvan, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı ‘başkan yardımcısının atanması da dahil olmak üzere kurumsal reform girişiminden dolayı’ takdir ederken, Başbakan Muhammed Mustafa ve hükümetinin ‘şeffaflık, hesap verebilirlik ve ekonomik iyileşmeyi amaçlayan reformları ilerletme çabalarını’ övdü.

Rıdvan sözlerini şöyle sürdürdü: “Suudi Arabistan'ın barışı destekleme konusundaki liderliği tutarlı ve sürekli olmuştur. Her şey, yirmi yıldan fazla bir süre önce, barış için toprak ve karşılıklı tanıma ilkesine dayalı, cesur ve kapsamlı bir barış çerçevesi olan Arap Barış Girişimi'nin başlatılmasıyla başladı. Yirmi yıl sonra bu kararlılık, Arap Birliği, Avrupa Birliği (AB) ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ortaklığında ve Mısır Arap Cumhuriyeti ve Ürdün Haşimi Krallığı ile iş birliği halinde Barış Günü çalışmalarının başlatılmasıyla yenilendi ve güçlendirildi.”

Rıdvan, “Suudi Arabistan, bu konferansın sonucuna doğru ilerlerken uluslararası toplumu eşgüdümlü siyasi, mali ve güvenlik tedbirleri yoluyla iki devletli çözümü desteklemek üzere harekete geçirmek amacıyla İki Devletli Çözümün Uygulanması için Küresel İttifak'ı başlatmış olmaktan gurur duymaktadır” ifadesini kullandı.

“Bu sadece bir uzlaşı platformu değil, aynı zamanda burada verilen taahhütlerin sahada somut adımlara dönüştürülmesini sağlayacak operasyonel bir çerçeve olmalıdır. Beklenen sonuç bildirisi, eş başkanlar liderliğindeki yuvarlak masa toplantılarındaki kolektif eylem ruhunu yansıtmalı ve resmi bir deklarasyondan daha fazlası olmalıdır” ifadelerini kullanan Rıdvan sözlerine şöyle devam etti:

“Bu uygulama, konferans çerçevesinde toplanan tüm yuvarlak masa toplantıları ve çalışma gruplarının çalışmalarına rehberlik etmesi gereken beş temel ilkeye bağlı kalmalıdır. Birincisi, hızlı, zamana bağlı ve geri döndürülemez olmalıdır. İkincisi, bir Filistin devletinin tanınmasının barışın ön koşulu olarak kabul edilmesiyle birlikte somut olmalıdır. Üçüncüsü, esnek ve kapsayıcı olmalıdır. Dördüncüsü, konferans bağımsız olmalı, bozgunculardan arınmış olmalı ve geniş, kararlı bir koalisyon tarafından korunmalıdır. Beşinci olarak, her iki halkın adil ve müreffeh bir bölgede barış ve güvenlik içinde yaşama hak ve isteklerine dayanmalıdır.”

Menal Rıdvan ve Anne-Claire Legendre, iki devletli çözüm konferansına hazırlık amacıyla New York'ta düzenlenen toplantıda (Şarku’l Avsat)Menal Rıdvan ve Anne-Claire Legendre, iki devletli çözüm konferansına hazırlık amacıyla New York'ta düzenlenen toplantıda (Şarku’l Avsat)

Fransa... İki devletli çözüm tehlikede

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Ortadoğu ve Kuzey Afrika İşlerinden Sorumlu Danışmanı Anne-Claire Legendre, önümüzdeki ay New York'ta düzenlenecek konferansın ‘çok kritik bir zamanda gerçekleştiğini; İsrailliler ve Filistinliler arasında iki devletli çözüme dayalı adil ve kalıcı bir siyasi çözümün geleceğinin tehlikede olduğunu’ söyledi.

Üç temel mesajdan söz eden Legendre, bunlardan ilkinin konferans öncesinde bir ‘seferberlik mesajı’ olduğunu ve ‘uluslararası toplumun Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirme ve tüm esirleri serbest bırakma çabalarını desteklemeye hazır olması gerektiğini’ söyledi. Legendre, ikincisinin sadece iki devletli siyasi çözümün uygulanmasının İsraillilere, Filistinlilere ve tüm bölgeye barış, refah ve güvenlik getireceğini vurgulayan ve siyasi çözüm arayışını yeniden ön plana çıkarma ihtiyacına odaklanan bir ‘acil durum mesajı’ olduğunu belirtti. Legendre, “Üçüncüsü, haziran ayında gerçekleşecek konferans, iki devletli çözümün etkin bir şekilde uygulanması yönünde kararlı bir adım olmalıdır. İki Devletli Çözümün Uygulanmasına İlişkin Uluslararası Konferans aracılığıyla sözden eyleme geçmeliyiz” dedi.

Diğer yandan BM Genel Kurul Başkanı Philemon Yang, ‘iki devletli çözümün uygulanmasına yönelik geri dönülmez bir yol çizmek için değerlendirmemiz gereken kritik bir fırsatı temsil eden’ konferansın toplanması için Suudi ve Fransızların gösterdiği çabaları överken, ‘bu konferansın başarıyla taçlandırılmasının elzem olduğunu’ belirtti.

Yang, “Uluslararası toplum, uluslararası hukuk, BM Şartı ve ilgili BM kararları temelinde kapsamlı, adil ve kalıcı bir barışa ulaşma konusundaki kesin kararlılığını bir kez daha teyit etmelidir” diyerek, ‘bu kararlılığın eyleme dönüştürülmesi’ çağrısında bulundu.

Yang sözlerini şöyle noktaladı: “Gazze Şeridi'nde 19 ayı aşkın bir süredir tanık olduğumuz dehşet, İsrail-Filistin çatışmasını sona erdirmek üzere acilen harekete geçmemiz için bizi motive etmelidir. Yıkıcı ölüm, yıkım ve yerinden edilme döngülerinin devam etmesine izin verilemez. Bu çatışma ne sürekli savaşla ne de sonu gelmeyen işgal veya ilhakla çözülemez.”