Etiyopya, BMGK’nın Nahda Barajı açıklamasına neden öfkeli?

Etiyopya, barajın doldurulması ve işletilmesine ilişkin ’bağlayıcı’ bir anlaşmanın hızla tamamlanması çağrısında bulundu.

Etiyopya Dışişleri Bakanı, ülkesinin her an müzakerelere dönmeye hazır olduğunu açıkladı (AFP)
Etiyopya Dışişleri Bakanı, ülkesinin her an müzakerelere dönmeye hazır olduğunu açıkladı (AFP)
TT

Etiyopya, BMGK’nın Nahda Barajı açıklamasına neden öfkeli?

Etiyopya Dışişleri Bakanı, ülkesinin her an müzakerelere dönmeye hazır olduğunu açıkladı (AFP)
Etiyopya Dışişleri Bakanı, ülkesinin her an müzakerelere dönmeye hazır olduğunu açıkladı (AFP)

İnci Mecdi
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Mısır, Etiyopya ve Sudan’ı Etiyopya Nahda (Rönesans) Barajı’na ilişkin müzakereleri sürdürmeye çağıran bir bildiri yayınladı. Bildiri, Etiyopya’da tepkiye yol açtı. Bildiride, müzakerelerin Afrika Birliği (AfB) himayesinde ‘barajın doldurulması ve işletilmesine ilişkin ‘bağlayıcı’ ve ‘kabul edilebilir’ bir anlaşmanın uygun bir takvim uyarınca süratle hazırlanması ifadelerine yer verildi.
BMGK, Çarşamba günü yaptığı açıklamada konseyin, Birleşmiş Milletler (BM) Tüzüğü’nün amaçlarını ve ilkelerini ve BMGK’nın uluslararası barış ve güvenliğin korunması sorumluluğunu göz önünde bulundurduğunu söyledi. BMGK, Mısır, Etiyopya ve Sudan arasında 23 Mart 2015 tarihinde imzalanan Nahda Barajı projesine ilişkin İlkeler Bildirgesi’ne atıfta bulundu.
Tunus tarafından sunulan bildiri metninde“BMGK Mısır, Etiyopya ve Sudan’ı, AfB Başkanının bir daveti üzerine ‘barajın doldurulması ve işletilmesine ilişkin bağlayıcı ve kabul edilebilir bir metnin uygun bir takvim uyarınca süratle hazırlanmasına teşvik ediyor” ifadeleri yer aldı. Bildiride ayrıca BMGK’nın, AfB liderliğindeki müzakerelere katılmaya davet edilen gözlemcileri ve Mısır, Etiyopya ve Sudan’ın oybirliğiyle davet etmeye karar verdiği diğer gözlemcileri, çözüm bekleyen teknik ve hukuki sorunların çözümünü kolaylaştırmaya teşvik ettiği de belirtildi.
Üç ülkeye, müzakere sürecinde AfB liderliğinde yapıcı ve iş birlikçi bir şekilde ilerlemeye çağrısı yapan BMGK, ancak bu bildirinin ‘sınır ötesi su anlaşmazlıklarında herhangi bir ilke veya emsal içermediğini’ dile getirdi.

Etiyopya’nın reddi
Bildiri metni hem Mısır hem de Sudan tarafından memnuniyetle karşılanırken, Etiyopya ise metne eleştiride bulundu. Etiyopya Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan açıklamada, BMGK’nın ‘yetkisinin ötesindeki bir konuya müdahalesi’ kınandı. Bu bağlamda Addis Ababa, “BMGK’nın açıklaması, benzeri görülmemiş bir şekilde konseyin Nahda Barajı konulu açık toplantısından dokuz hafta sonra yayınlandı. Etiyopya, konuyu AfB liderliğindeki üçlü müzakerelere yönlendiren BMGK üyelerini memnuniyetle karşılıyor. Bununla birlikte BMGK’nın su ve kalkınma hakkıyla ilgili, yetkisinin dışında kalan bir meseleye karışması talihsizliktir” açıklamasında bulundu.
Etiyopya, Tunus’a karşı öfkesini de dile getirirken, “Tunus’un ısrarcı olduğu konsey kararına dair tarihi hatası, BMGK’nın alternatif bir üyesi olarak resmi sorumluluğunu baltalıyor” dedi. Etiyopya’nın, BMGK tarafından yayınlanan başkanlık açıklamasına dayalı olarak ortaya atılan hiçbir iddiayı tanımayacağı da belirtildi.
Geçtiğimiz Temmuz ayında BMGK, konuyu görüşmek üzere bir toplantı yaptı. Ancak Etiyopya, bu uluslararası kuruluşun çatışmaya katılımını eleştirdi ve AfB’nin himayesinde devam eden müzakerelere bağlılığını yineleyerek BMGK’nın müdahalesini ‘yararsız’ olarak nitelendirdi. Aynı ayda Addis Ababa, barajın 4,9 milyar metreküp rezervuarını doldurma konusunda ikinci yıl hedefine ulaştığını açıkladı. Tek taraflı bir hareketle, Mısır ve Sudan’ın ‘kapsamlı bir anlaşmaya varılana kadar doldurma planlarını erteleme’ çağrılarını görmezden geldi.
BMGK’nın açıklaması, Mısır ve Sudan’ın talebi üzerine Tunus tarafından sunulan bir karar taslağının formülasyonu sayılıyor. Taslak, barajın doldurulması ve işletilmesi konusunda bağlayıcı bir anlaşmaya varmak için altı ayı geçmeyen bir zaman çerçevesi belirlemeyi de içeriyor. Ayrıca son bildiriden silinen, müzakerelerin ilerleyişi hakkında BM Genel Sekreterliğine rapor verilmesi tavsiyesinde bulunuyor.

Odak noktası
El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Danışmanı Hani Raslan, bildirinin Mısır ve Sudan lehine, ‘bağlayıcı bir anlaşmaya’ ulaşan önemli bir nokta içerdiğini dile getirdi. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia kaynaklı haberine göre, Raslan, “Etiyopya’nın reddettiği ve başkanlık açıklaması tepkisine de yansıyan kilit nokta budur” dedi.
Hani Raslan, bilirinin BMGK içinde, özellikle de beş daimi üye arasında asgari uzlaşı seviyesini temsil ettiğini de dile getirirken, ancak bunun daha düşük bir karar derecesi olduğunu, zira ‘karar’ değil ‘başkanlık bildirisi’ yayınlanması konusunda mutabık kalındığını vurguladı. Raslan, “Çünkü başta Çin ve Rusya olmak üzere büyük ülkeler, emsal teşkil etmesin diye BMGK’nın konuya müdahale etmesine yanaşmıyorlardı. Bu durum, benzer bir durumda herhangi bir müdahalede bulunulmayacağına işaret eden bildirinin son maddesi ile ortaya konmuştur” dedi. Danışman ayrıca, BMGK üyeleri arasında fikir birliğine varmak için Tunus karar taslağından, bazı önemli noktaların silindiğine dikkati çekti.
Geçmiş yıllarda yapılan müzakereler, Etiyopya’yı Nahda Barajı’nın doldurulması ve işletilmesi konusunda bağlayıcı bir anlaşma imzalamaya ikna edemedi. Geçen yıl 14 Mayıs’ta Addis Ababa, Mart 2015’te imzaladığı İlkeler Bildirgesi Sözleşmesi’nden geri adım attı. Sözleşme, üç Afrika ülkesini barajın doldurulması ve işletilmesine ilişkin kılavuz ilkeler üzerinde anlaşmaya varmaya zorunlu kılıyor. Etiyopya, BMGK’ya hitaben yazdığı bir mektupta, ‘barajı doldurma yolunda Mısır’ın rızasını almak için yasal bir zorunluluğu olmadığını’ kaydetti.
İlkeler Bildirgesi’nin 5. maddesi, üç ülkenin barajın doldurulması ve işletilmesine ilişkin kurallar üzerinde anlaşmaya varması gerektiğini belirtiyor.
Üç ülke, Etiyopya’nın 4,8 milyar dolara mal olan barajı inşa etme hakkı üzerinde uzlaşı sağlarken, ana çekişme noktası ise Nahda Barajı rezervuarının doldurulması için zaman çerçevesi ile ilgili. Bu durum, iki aşağı havza ülkesinin su kaynakları üzerindeki etkisi nedeniyle Kahire, Hartum ve Addis Ababa arasındaki anlaşmazlıkların özünü temsil eden çetrefilli bir konu. Etiyopya, rezervuarı üç ila beş yıl içinde doldurmak isterken, Mısır ise bu rakamın yedi veya on yıla çıkarılmasını talep ediyor.

Boş daire
Hani Raslan, bu başkanlık açıklaması ışığında müzakerelere geri dönmenin, ‘zorlama’ noktasında Mısır ve Sudan’a fayda sağladığını belirtti. Bununla birlikte Etiyopya’nın baraj sorununu bir iç sorun ve Etiyopya halkını birleştirme noktası olarak ele alması ve Etiyopya’da bir tür ulusal bağ olarak görmesiyle birlikte, Etiyopya’nın giderek artan retçi tutumunu sürdürmesinde bir ana engel mevcut. Bu neden Al-Ahram Araştırma Merkezi Danışmanı, Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed hükümetinin herhangi bir taviz verme olasılığının düşük olduğunu vurguladı. Hani Raslan, “Aksine bildiri bu döngüden çıkmak için hiçbir şey önermezken mesele, bir kısır döngü içinde kaybedilen müzakerelerle sınırlı kalacak” dedi.
Mısır, BMGK’nın bildirisini memnuniyetle karşıladı. Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan bir açıklamada, “BMGK tarafından Nahda Barajı hakkında yayınlanan bildiri, Etiyopya’nın ‘barajın doldurulması ve işletilmesine ilişkin kurallar konusunda yasal olarak bağlayıcı bir anlaşmaya varmak için’ ciddi ve samimi bir siyasi irade ile devreye girmesini gerektiriyor” ifadelerine yer verildi.
Aynı şekilde Sudan da AfB himayesinde üç ülke arasındaki müzakerelerin yeniden başlatılması çağrısını yineledi. Sudan Haber Ajansı’na göre Sudan Dışişleri Bakanı Meryem es-Sadık el-Mehdi, Kongolu mevkidaşı ile Çarşamba günü Hartum’da yaptığı görüşmede, “Sudan, tarafların bir an önce AfB öncülüğünde müzakere sürecine yeniden başlamalarını talep ediyor. Aynı zamanda geçmiş müzakere turlarını damgalayan etkisiz metodolojiyi değiştirme gereğini vurguluyor” dedi.
Etiyopya Dışişleri Bakanı Demeke Mekonnen, BMGK bildirisini reddetmesine rağmen Çarşamba akşamı ülkesinin ‘her an’ müzakerelere dönmeye hazır olduğunu dile getirdi. Mekonnen’in ifadeleri, duraksayan müzakereleri canlandırmak için Addis Ababa, Hartum ve Kahire’yi kapsayan bir turda Kongo Demokratik Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Christopher Lutendola ile görüşmesi sırasında geldi. Kongo Demokratik Cumhuriyeti, barajla ilgili müzakerelere sponsor olan AfB’nin dönem başkanlığını yürütüyor.



Adolf Hitler'in Afrika'daki seçimi kazanması bekleniyor

Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda)  ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)
Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda) ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)
TT

Adolf Hitler'in Afrika'daki seçimi kazanması bekleniyor

Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda)  ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)
Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda) ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)

Afrika'nın güneyindeki Namibya'da seçim heyecanı yaşanıyor.

Çarşamba yapılacak oylamada kazanması beklenenlerden biri de Adolf Hitler Uunona.

59 yaşındaki siyasetçinin 2004, 2015 ve 2020'deki seçimlerden sonra olduğu gibi, bir kere daha Oshana Bölgesi'ndeki Ompundja'nın yerel meclisine girmeye hak kazanacağı öngörülüyor.

Güneybatı Afrika Halk Örgütü (SWAPO) üyesi, son seçimlerde oyların yüzde 85'ini almıştı. 

SWAPO, Namibya'nın 1990'da Güney Afrika'dan bağımsızlığını kazanmasından beri iktidar partisi konumunda. Sol görüşlere yakın parti, geçmişte sömürge yönetimine karşı mücadelesiyle dikkat çekmişti.

Uunona, 5 yıl önce Alman gazetesi Bild'e verdiği röportajda "Babam, Adolf Hitler'in hangi değerleri sembolize ettiğini bilmiyordu. Çocukken adım bana da çok normal geliyordu. Bu adamın tüm dünyayı fethetmeye çalıştığını büyüyünce anladım. Benim bu tür şeylerin hiçbiriyle işim yok" demişti. 

Arkadaşlarının kendisine Hitler demeden Adolf diye seslendiğini söyleyen Uunona, adını değiştirmeyeceğini belirtmişti:

Tüm resmi belgelerde bu şekilde yazıyor. Artık bunun için çok geç.

Uunona, ülkesinin The Namibian gazetesine verdiği röportajda da "Ben Hitler gibi değilim" ifadesini kullanmıştı.

2020'de Uunona'nın memleketinde görülen ve arka camında “Adolf Hitler” yazısı ve gamalı haç simgesi yer alan bir otomobil dikkat çekmişti.

Ancak Uunona bu aracın kendisiyle hiçbir ilgisi olmadığını ifade etmişti. 

1884 - 1915'te Alman sömürge yönetimi altında kalan Namibya’da Alman kökenli isimler bugün de yaygın olarak kullanılıyor.

1904 - 1908'de ülkedeki Ovaherero ve Nama halklarına yönelik bir soykırım kampanyası yürüten Alman İmparatorluğu, 70 bine yakın kişiyi öldürmüştü. 

Koloni dönemi sonrasında da Alman nüfuzu sürerken II. Dünya Savaşı'nın ardından bazı Naziler, Namibya'ya kaçmıştı.

1976'da New York Times'ta yayımlanan bir haber, Alman kökenli Namibyalıların birbirlerini hâlâ "Heil Hitler" diye selamladığını bildirmişti. 

Almanya'nın Afrika'da gerçekleştirdiği bu soykırımı resmen tanıması 2021'i buldu. Namibya liderleri hâlâ istedikleri tazminatı alamadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Post


Macron: Trump'ın Ukrayna barış planı iyileştirilmeli

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)
TT

Macron: Trump'ın Ukrayna barış planı iyileştirilmeli

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron bugün RTL Radyo’ya verdiği röportajda, ABD Başkanı Donald Trump'ın Ukrayna için hazırladığı barış planının Kiev ve Avrupa tarafından kabul edilebilir hale gelmesi için iyileştirilmesi gerektiğini söyledi.

Öte yandan Ukrayna Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyi Sekreteri Rüstem Umerov, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin, Rusya-Ukrayna Savaşı'nı sonlandırmak amacıyla hazırlanan ‘barış planı’ için ABD Başkanı Trump ile görüşmek üzere önümüzdeki günlerde ABD'yi ziyaret edeceğini açıkladı.

Umerov, açıklamasında şunları söyledi:

“Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’nin bu ay içinde en uygun tarihte ABD'yi ziyaret etmesini ve son adımları tamamlayarak Başkan Trump ile bir anlaşma imzalamasını sabırsızlıkla bekliyoruz.”

ABD, geçtiğimiz hafta 28 maddelik bir barış planı sunarak Ukrayna ve Avrupa'nın yanı sıra ABD yönetimi içindeki pek çok kişiyi de şaşırttı. Bu durum Trump yönetiminin Ukrayna'ya ağırlıklı olarak Rusya'nın lehine olan bir anlaşma imzalaması için baskı uygulayabileceği yönünde yeni endişeler uyandırdı.

Öte yandan Fransa Cumhurbaşkanı Macron, RTL’ye verdiği röportajda, “Bu, doğru yönde, barışa doğru atılan bir adım. Ancak bu planın tartışılması, müzakere edilmesi ve iyileştirilmesi gereken yönleri var” dedi. Ardından Macron “Barış istiyoruz, ancak gerçek bir teslimiyet anlamına gelen bir barış istemiyoruz” diye ekledi.

Topraklarını terk etmeye hazır olup olmadıklarına sadece Ukraynalıların karar verebileceğini söyleyen Macron, “Masadakiler, Rusların neyi kabul edebileceğine dair bize bir fikir veriyor. Bu, Ukraynalıların ve Avrupalıların bunu kabul etmesi gerektiği anlamına mı geliyor? Cevap hayır” ifadelerini kullandı.

Fransa Cumhurbaşkanı, Rusya ile barış sağlanması durumunda Ukrayna’nın ilk savunma hattının ordusunun yenilenmesi olacağını ve bu konuda herhangi bir kısıtlama olamayacağını belirtti.

Macron, Rusya’nın dondurulan fonlarının Avrupa'da bulunduğunu ve bunların nasıl elden çıkarılacağına karar verme yetkisinin de sadece Avrupa'ya ait olduğunu vurguladı.

ABD tarafından sunulan barış planı, Ukrayna ordusuna bir kısıtlama getirilmesini öngörürken ve ABD'ye Rusya’nın dondurulan mal varlıkları üzerinde bir miktar kontrol hakkı tanıyor.


Abu Dabi’de sürpriz temas: ABD ve Rusya barış müzakerelerini hızlandırıyor mu?

Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş sürerken bugün Kiev'e düzenlenen hava saldırısı sonrası binalarından üzerinden yükselen dumanlar (AFP)
Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş sürerken bugün Kiev'e düzenlenen hava saldırısı sonrası binalarından üzerinden yükselen dumanlar (AFP)
TT

Abu Dabi’de sürpriz temas: ABD ve Rusya barış müzakerelerini hızlandırıyor mu?

Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş sürerken bugün Kiev'e düzenlenen hava saldırısı sonrası binalarından üzerinden yükselen dumanlar (AFP)
Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş sürerken bugün Kiev'e düzenlenen hava saldırısı sonrası binalarından üzerinden yükselen dumanlar (AFP)

ABD merkezli haber kanalı CBS News bugün, ABD'li yetkililer ve diplomatik kaynaklara dayandığı haberde, ABD Kara Kuvvetleri Bakanı Dan Driscoll’un şu anda Rus yetkililerle görüşmek üzere Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) başkenti Abu Dabi'de bulunduğunu bildirdi.

CBS News’e konuşan ABD’li bir yetkili, Bakan Driscoll’un dün akşam Abu Dabi’de Rus heyetiyle birkaç saat süren bir görüşme gerçekleştirdiğini ve bugün de heyetle tekrar bir araya gelerek barış sürecini görüşmesi ve müzakereleri hızla ilerletmesinin beklendiğini söyledi.

Öte yandan İngiltere merkezli günlük gazete Financial Times, iki kaynağa dayandırdığı haberinde Driscoll'un Rus heyetinin yanı sıra Ukrayna Savunma Bakanlığı İstihbarat Başkanı Kirilo Budanov ile de Abu Dabi’de görüşmelerde bulunacağını bildirdi.

Bu toplantılar, ABD Başkanı Donald Trump'ın yaklaşık dört yıldır süren Rusya-Ukrayna savaşında ateşkes sağlanması için artan baskısı ve ABD’li yetkililerin her iki ülkenin temsilcileriyle yaptığı görüşmelerle eş zamanlı gerçekleşiyor.

Bakan Driscoll, geçtiğimiz hafta sonu ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Başkan Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve damadı Jared Kushner ile Ukrayna ve müttefiki Avrupa ülkelerinden diplomatlar arasında İsviçre'nin Cenevre kentinde düzenlenen görüşmelere katıldı. Driscoll, Rus yetkililerle görüşmesi öncesinde geçtiğimiz hafta Ukrayna'nın başkenti Kiev’i ziyaret etmişti.

CBS'nin pazar günü yayınladığı bir habere göre ABD’li ve Ukraynalı yetkililer, Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy’nin bu hafta ABD’yi ziyaret etme olasılığını görüştü, ancak henüz böyle bir ziyaret için kesinleşmiş bir plan yok. Rusya ve Ukrayna’nın bir anlaşmaya ne kadar yakın olduğu hala belirsizliğini koruyor.

Trump yönetiminin savaşı sona erdirmek için desteklediği taslak öneri, Zelenskiy'nin zaten reddettiği birkaç madde içeriyor. Bunlar arasında Ukrayna'nın Donetsk bölgesinin tamamını (Rusya’nın işgali altında olmayan kısımlar dahil) teslim etmesi ve ülkenin NATO'ya üye olma çabalarını durdurması da bulunuyor.

ABD’li ve Ukraynalı yetkililere göre güvenlik garantileriyle ilgili başka bir taslak metin daha var.

Ukrayna'nın Washington Büyükelçisi Olha Stefanishyna pazar günü bir televizyon kanalına verdiği röportajda, taslak metinin ABD'nin NATO tüzüğünün 5. maddesine benzer ‘güvenlik garantileri’ verme niyetinde olduğunu açıkça ortaya koyduğunu söyledi. Söz konusu 5. Madde, NATO üyelerine saldırıya uğrayan herhangi bir üye devleti savunma yükümlülüğü getiriyor.

Bazı NATO üyeleri ve diğer ABD müttefikleri, cumartesi günü, öneriyi ‘daha fazla çalışma gerektiren bir temel’ olarak nitelendiren ortak bir bildiri yayınlamışlardı.