Bağdat ve Washington, Ayn el-Esed ve Erbil’deki ABD askerlerinin sayısının azaltılmasında anlaştı

Kazımi ve Biden arasındaki Stratejik Diyalog görüşmelerinde alınan kararlar doğrultusunda Bağdat ve Washington, Ayn el-Esed ve Erbil’deki ABD güçlerinin sayısının azaltılmasında anlaştı.

Bağdat sokakları gelecek ay yapılacak seçimler için seçim posterleriyle donatıldı.
Bağdat sokakları gelecek ay yapılacak seçimler için seçim posterleriyle donatıldı.
TT

Bağdat ve Washington, Ayn el-Esed ve Erbil’deki ABD askerlerinin sayısının azaltılmasında anlaştı

Bağdat sokakları gelecek ay yapılacak seçimler için seçim posterleriyle donatıldı.
Bağdat sokakları gelecek ay yapılacak seçimler için seçim posterleriyle donatıldı.

ABD Başkanı Joe Biden ve Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi arasında Temmuz ayının sonlarında Washington’da düzenlenen Stratejik Diyalog’un 4’üncü turunda alınan kararlar doğrultusunda dün (cuma) Irak’ın başkenti Bağdat’ta ABD ve Irak teknik komiteleri ortak toplantılara başladı.
Irak ordusu Ortak Operasyonlar Komutanlığı, ülkenin batısındaki Anbar vilayetinde yer alan Ayn el-Esed Üssü ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ndeki (IKBY) Hariri Üssü’nde konuşlu bulunan ABD muharip birliklerin sayısının ve kapasitesinin azaltılması için bir güvenlik anlaşmasına varıldığını bildirdi. Komutanlıktan yapılan açıklamada, “22 Temmuz’da düzenlenen toplantıda alınan kararlar gereğince, iki ülkenin Stratejik Diyalog’da mutabık kaldığı teknik güvenlik görüşmeleri ve Irak’ta faaliyet gösteren uluslararası koalisyon güçleri için muharip dışı bir role geçiş planı kapsamında Irak ve ABD askeri komiteleri arasında toplantı yapıldı. İki taraf, Eylül ayının sonuna kadar Ayn el-Esed ve Erbil’deki ABD muharip birlikleri ve kapasitesinin azaltılmasında mutabık kaldı. Aynı zamanda idare, destek, donanım ve karşılıklı istişare ve istihbarat bilgi paylaşımı amaçlarıyla Uluslararası Koalisyon Komutanlığı’nın düzeyi, orgeneral rütbesindeki bir subayın komutanlığındaki karargahtan tümgeneral rütbesindeki bir subayın komutanlığındaki daha küçük bir karargaha düşürüldü” ifadeleri kullanıldı.

Taraflar düzenli oturumlar gerçekleştirmekte mutabık
Açıklamada, iki tarafın, ABD güçleri ve uluslararası koalisyon güçlerinin Irak’ın davetiyle ülke topraklarında bulunduğu ve bu güçlerin varlığının uluslararası yasalara ve normlara göre ve ülkenin egemenliğine uygun olarak Irak hükümetinin sağladığı korumaya bağlı olduğu vurgusunu yineledikleri belirtildi. Açıklamada ayrıca iki tarafın, bu yılın sonu olarak belirlenen vakte kadar uluslararası koalisyon güçlerinin muharip dışı bir role geçişini güvence altına almak adına geriye kalan adımları görüşmek ve tamamlamak için düzenli oturumlar gerçekleştirmekte mutabık kaldığı bildirildi.
ABD ve Irak heyetleri Nisan ayında düzenlenen Stratejik Diyalog Görüşmeleri’nin 3’üncü turunda anlaşma imzaladı. Anlaşmaya göre taraflar, Irak’ta bulunan ABD güçleri ve uluslararası koalisyon güçlerinin misyonun eğitim ve danışmanlık olarak değiştirilmesinde uzlaşıya vardı. Bu karar, ülkede geriye kalan her türlü muharip gücün yeniden konuşlandırılmasına izin veriyor. Anlaşmaya göre iki taraf, görüşmelerin 4’üncü turunda söz konusu değişikliğin uygulanmasına ilişkin takvimi belirlemek için mutabık kaldı. ABD ve Irak hükümetleri Haziran 2020’de düzenlenen Stratejik Diyalog Görüşmeleri’nin 2’nci turunda, “ABD’nin Irak’taki askeri varlığını azaltmaya devam etmesi” için anlaştı. Bağdat bu turda Irak’ta ABD askerlerinin bulunduğu üsleri koruma taahhüdü verdi.
Iraklı kaynaklardan edinilen bilgiye göre halihazırda Irak topraklarında 2 bin 500’ü ABD askeri olmak üzere yaklaşık 3 bin 500 yabancı asker bulunuyor. Bu askerlerin çekilmesi süreci devam ediyor. ABD askerlerinin bulunduğu Uluslararası Erbil Havalimanı geçen hafta bomba yüklü iki insansız hava aracıyla (İHA) hedef alındı. Irak’ta ABD karşıtı silahlı gruplar da dahil olmak üzere saldırıyı üstlenen olmadı. Geçtiğimiz günlerde de Irak-Suriye sınırının Suriye tarafında İran’a yakınlığıyla bilinen Haşdi Şabi’ye ait bir mevziye hava saldırısı düzenlendi. Saldırıda can kaybı olmamakla birlikte iki askeri araç kullanılamaz hale geldi. ABD ve uluslararası koalisyon söz konusu saldırıyı düzenlediği iddialarını yalanladı. Irak’taki ABD karşıtı silahlı gruplar ise saldırıyı kınayan açıklamalar yapmakla yetindi. Haşdi Şabi çatısı altında İran’a yakınlığıyla bilinen silahlı grupların siyasi kanadı olarak nitelendirilen Hadi el-Amiri’nin başkanlığındaki Fetih Koalisyonu ise Irak-Suriye sınırındaki saldırıdan İsrail’i sorumlu tuttu.
Erbil Havalimanı’na iki İHA ile yapılan saldırı, Irak Ulusal Güvenlik Danışmanı Kasım el-Araci’nin İran yanlısı silahlı gruplarla ilgili açıklamasının arifesinde geldi. Araci, ABD askerlerinin bulunduğu mevzilere saldırı yapılmaması için Irak hükümetinin İran yanlısı silahlı gruplarla iki aşamalı bir ateşkes anlaşması imzaladığını duyurdu. Araci’ye göre ateşkesin birinci aşaması gelecek ay seçimlerin düzenlenmesiyle biterken, ikinci aşaması bu yılın sonunda tamamlanacak. Zira Bağdat ve Washington arasındaki anlaşmalara göre bu yılın sonuna kadar ABD muharip güçlerinin Irak’tan çekilme sürecinin tamamlanması gerekiyor.



Öcalan, Ankara'yı SDG ile Şam arasında bir anlaşmaya varılmasını kolaylaştırmaya çağırdı

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
TT

Öcalan, Ankara'yı SDG ile Şam arasında bir anlaşmaya varılmasını kolaylaştırmaya çağırdı

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)

26 yıldır tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan, Ankara’yı, Kürtlerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Şam arasında bir anlaşma sağlanmasına aracılık etmeye çağırdı. Bu çağrı bugün, Kürt yanlısı Türkiye’deki Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) tarafından iletildi.

Öcalan, 30 Aralık tarihli yazılı mesajında, “Türkiye’nin bu süreçte kolaylaştırıcı ve yapıcı bir rol oynaması, süreci diyalog odaklı yürütmesi çok önemlidir. Bu, bölgesel barış ve kendi iç barışını güçlendirmek için hayati bir gerekliliktir” ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz hafta Ankara ve Şam, SDG’yi 10 Mart’ta imzalanan Suriye ordusuna entegrasyon anlaşmasını uygulamakta gecikmekle suçladı ve Suriye’nin birliği ile istikrarına yönelik herhangi bir girişimi reddettiklerini açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Suriye medyasından aktardığına göre SDG, ateşkes anlaşmasını ihlal ederek Halep’in kuzeyinde iç güvenlik noktalarına saldırdı.

Dün gelen haberlere göre, Halep’te eş-Şeyhan kavşağındaki İç Güvenlik Kuvvetleri (Asayiş) ve SDG’ye bağlı güvenlik güçlerinin ortak kontrol noktasına Suriye Savunma Bakanlığı’na bağlı birimler tarafından silahlı saldırı gerçekleştirildi. Saldırıda iki Asayiş mensubu yaralanırken, güvenlik birimleri saldırıya karşılık verdi ve bölge çevresinde güvenlik önlemleri artırıldı.


Suriye güvenlik güçleri Lazkiye'de gece sokağa çıkma yasağı ilan etti

Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
TT

Suriye güvenlik güçleri Lazkiye'de gece sokağa çıkma yasağı ilan etti

Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)

Suriye haber ajansı SANA'nın haberine göre, Lazkiye vilayetindeki iç güvenlik güçleri bugün şehirde saat 17:00'den yarın sabah 06:00'ya kadar gece sokağa çıkma yasağı ilan etti.

İç Güvenlik Komutanlığı yaptığı açıklamada, sokağa çıkma yasağının acil durumları, sağlık personelini, ambulans ve itfaiye ekiplerini kapsamadığını belirtti.


İsrail'in Somaliland’ı tanıma kararı ‘yerinden edilme’ ve ‘askeri üsler’ korkularını körüklüyor

Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)
Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)
TT

İsrail'in Somaliland’ı tanıma kararı ‘yerinden edilme’ ve ‘askeri üsler’ korkularını körüklüyor

Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)
Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)

İsrail'in Somaliland'ı ‘bağımsız devlet’ olarak tanıma kararı, Filistinlilerin bu ayrılıkçı bölgeye yerleştirileceğine ve İsrail'in Kızıldeniz kıyılarını gören bölgede askeri üsler kuracağına dair endişeleri artırdı.

Somali Başbakanı Hamza Abdi Barre, ‘İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Somaliland'daki planının Afrika Boynuzu'nda gerilimi artıracağı’ uyarısında bulundu. Barre, bu hamlenin ‘Sudan, Somali ve diğer ülkeler dahil olmak üzere bölge için ciddi sonuçlar doğuracağını’ söyledi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, cuma günü, Somaliland'ı ‘bağımsız egemen bir devlet’ olarak tanıdığını duyurdu. Böylece Somali içindeki ‘ayrılıkçı bölge’ ilk kez tanındı. Somaliland Cumhurbaşkanı Abdurrahman Muhammed Abdullahi Arawa, bu hamleyi ‘tarihi bir an’ olarak nitelendirdi.

İsrail'in Somaliland’ı tanıma kararı, Arap, İslam ve Afrika ülkeleri tarafından kınandı. Arap ve İslam ülkeleri, Arap Birliği (AL), Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ve Afrika Birliği Komisyonu, İsrail'in bu adımını tamamen reddettiklerini belirten açıklamalar yayınladı. Somali Başbakanı Barre, İsrail’in tanıma kararını Gazze Şeridi'nden Filistinlilerin yerinden edilmesiyle ilişkilendirdi. Barre, pazar günü Al-Qahera News'e verdiği röportajda “Tüm işaretler Netanyahu'nun Gazzelileri Somaliland'a yerleştirmeyi planladığını teyit ediyor” dedi. Somalili yetkili, ‘ülkesinin bunu kabul etmeyeceğini’ vurgularken, Filistin halkının kendi topraklarında yaşama ve kendi bağımsız devletine sahip olma hakkı olduğunu belirtti.

İsrail'in Somaliland’ı tanımasının Netanyahu’nun ‘Büyük İsrail’ adlı planının bir parçası olduğuna inanan Barre, İsrail'in, Somali'nin kuzeyindeki varlığının Kızıldeniz ve Babu’l-Mendeb Boğazı'nı kontrol etmesine ve bölgede askeri üsler kurmasına olanak sağlayacağını düşünerek, mevcut siyasi ve bölgesel koşulları istismar etmeye çalıştığını belirtti.

Somali hükümeti tarafından cuma günü yapılan açıklamada ‘Filistin’in işgalinin ve Filistinlilerin zorla yerinden edilmesini kategorik olarak reddedildiği’ belirtilerek, ‘Somali’nin Filistin halkının vatansız bırakılmasını asla kabul etmeyeceği’ vurgulandı.

Açıklamada ayrıca, Somali'yi vekalet savaşlarına sürükleyecek veya bölgesel ve uluslararası düşmanlıkları ülkeye taşıyacak herhangi bir yabancı askeri üs veya düzenlemenin kurulmasına izin verilmeyeceğinin altı çizildi.

İsrail'in hamlesinin ardından cuma günü Somali hükümetinin toplantısı (SONNA)İsrail'in hamlesinin ardından cuma günü Somali hükümetinin toplantısı (SONNA)

Somaliland bölgesinden araştırmacı ve siyasi analist Numan Hasan, ‘Somaliland hükümetinin Filistinlilerin kendi topraklarına yerleştirilmesini kabul etmeyeceğini’ düşünüyor. Somalilandlı yetkililer, bölgenin, bağımsız devlet olarak tanınması için herhangi bir siyasi çözümü engelleyeceğini düşünen Hasan, Filistinlilerin yerinden edilmeyi reddettiklerini açıkça ifade ettiklerini ve halkın da aynı fikirde olduğunu belirtti.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hasan, Somaliland hükümetinin, komşu ülkelere zarar vermemeleri koşuluyla, bölgede İsrail askeri üslerinin kurulmasına itiraz etmeyeceğini düşündüğünü, özellikle Arap ve İslam dünyasının İsrail'in tanınmasını reddetmesi gibi son gelişmeler çerçevesinde bölgenin herhangi bir dış müdahaleye hazırlıklı olması gerektiğini söyledi.

Numan Hasan'a göre bağımsızlığın tanınması Somaliland hükümetinin birincil hedefi olmaya devam ediyor. Hasan, bu adımın başka hiçbir ülkenin çıkarlarına zarar vermeyeceğini düşündüğünü belirtti.

Öte yandan Somalili siyasi analist Hasan Muhammed Hac, İsrail'in tanınmasının, kalkınma veya güvenlik bölgeleri ve egemen tesislerin kurulması bahanesiyle yerel halkın veya Filistinlilerin bölgeye yerleştirilmesine kapı açarak, bölgenin demografik yapısı üzerindeki etkisine ilişkin endişeleri artırdığını değerlendiriyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hac, bu tanıma kararının Kızıldeniz kıyısında ve Babu’l-Mendeb bölgesinde İsrail’in askeri üsleri veya istihbarat tesislerinin kurulmasına kapı açacağına dair endişelerin arttığını belirtti.

Bunun, bölgeyi uluslararası çatışmaların merkezine yerleştireceğini ve Somali'nin iç meselesinden bölgesel ve uluslararası rekabetin sahnesine dönüştüreceğini söyleyen Hac, bu senaryoların (yerinden edilme ve militarizasyon) risklerinin daha geniş bölgeye ve Afrika'ya yayılacağını, kabile gerilimlerini körükleyeceğini ve kapsamlı siyasi çözümlerin şansını zayıflatacağını kaydetti.

Mısır Dışişleri Konseyi üyesi ve Yüksek ve Stratejik Araştırmalar Askeri Akademisi danışmanı Tümgeneral Adil el-Umde, Somali'de yaşananların, ayrılmayı teşvik eden hareketler arasında olumsuz algıları güçlendirerek Afrika devletleri arasındaki parçalanma ve bölünmeyi daha da şiddetlendirdiğini düşünüyor. Somali'nin bölünmesinin bölgesel ve uluslararası istikrarı etkileyeceğini, çünkü bu bölgenin dünyadaki çoğu ülkenin stratejik çıkarlarıyla bağlantılı olduğunu söyledi.

Umde, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “İsrail'in Somaliland'ı tanıyarak bölgedeki çatışmada yeni bir cephe açmak ve uluslararası toplumun dikkatini Gazze Şeridi'nden başka yöne çekmek istediğini” düşündüğünü belirtti. Ayrıca, “Somali'nin birliğini ve egemenliğini korumak, Kızıldeniz bölgesinde Arap ve Mısır'ın ulusal güvenliğini korumak anlamına gelir” ifadesini kullandı.

Somali Başbakanı Barre'ye göre ülkesi, İsrail'in hamlelerine karşı egemenliği için bölgesel ve küresel destek bekliyor. Barre, yaptığı açıklamalarda, ülkesinin Netanyahu'nun kararına karşı diplomatik kanalları bir seçenek olarak kullandığını, ayrıca ülkesinin birliğini savunmak için yasal önlemler aldığını açıkladı. Barre, "anayasanın (Somaliland'ın) bunu yapmasına izin vermediğini" kaydetti.

Somaliland, 1991 yılından bu yana Somali Federal Cumhuriyeti'nden tek taraflı olarak ayrıldığını ilan etti, ancak şimdiye kadar uluslararası taraflarca tanınmadı.