Her isteyen uzaya turist olarak gidebilecek mi?

Görsel: Lou Beach
Görsel: Lou Beach
TT

Her isteyen uzaya turist olarak gidebilecek mi?

Görsel: Lou Beach
Görsel: Lou Beach

Şirketlerin özel uzay turizm çağını başlatma yarışında, Richard Branson   uzaya ilk önce gidebilen turist oldu. Kendi kurduğu Virgin Galactic şirketinin 11 Temmuz 2021'de düzenlediği bu uzay yolculuğu yolculara kişi başı 250 bin dolara mal oldu.
Devamında Amazon'un kurucusu Jeff Bezos'un, sahibi olduğu uzay araştırmaları şirketi Blue Origin'in geliştirdiği roket 20 Temmuz 2021'de başarıyla uzaya fırlatıldı. Her ne kadar uzay turizmi yarışında ikinci olsa da bu seyahat sırasında daha yüksek irtifaya çıkmayı başardı. Bezos'un da aralarında bulunduğu dört kişiyi taşıyan araç, kısa süren uzay yolculuğunun ardından tekrar döndü. Blue Origin şirketinin gerçekleştirdiği bu yolculuğun bir yolcu için maliyeti 28 milyon $ olarak açıklandı.
Başarılı uzay yolculuklarından sonra hem Virgin Galactic hem de Blue Origin firması Federal Havacılık İdaresi'nden (Federal Aviation Administration) yeni turistleri uzay yolculuğuna göndermek için onay aldı.

İlk uzay turisti 2001 yılında Dennis Anthony Tito oldu
2001 yılının ortalarında Amerikalı bir mühendis ve girişimci olan Dennis Anthony Tito, Uluslararası Uzay İstasyonu’nu ziyaret eden ISS EP-1'in mürettebat üyesi olarak yörüngede yaklaşık sekiz gün geçirdiğinde, kendi uzay yolculuğunu finanse eden ilk uzay turisti oldu. Bu görev, Rusya Federal Uzay Ajansı yönetiminde uzay aracı Soyuz TM-32 tarafından fırlatıldı ve Soyuz TM-31 tarafından Dünya’ya geri dönüş sağladı. Bu bağlamda, o zamanlar 60 yaşında olan Dennis Tito, 30 Nisan 2001’de Uluslararası Uzay İstasyonu’na vardığında ilk uzay turisti olmuş oldu ve bundan dolayı uzay turizminin 20 yıl önce başladığını söyleyebiliriz.
Uzaya giden bu isimlerin yolculuğu uzay turizmi konusunu gündeme taşıdı. Peki bu uçuşlar neden önemli? İlk uzay turizmi ne zaman oldu, bundan farkı ne? Gelecekte uzay turizmi nasıl olacak? Böyle kısa uçuşlarla mı yoksa daha mı uzun yolculuklar mı olacak?

“Daha önce sadece devlet yardımıyla yapılabilen uzay turizmi artık özel firmaların da faaliyet gösterdiği bir pazar oldu”
İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Kontrol Mühendisliği ve Bilgisayar Mühendisliği ile çift anadal yapan Dr. Oktay Arslan, ABD’de Georgia Teknoloji Enstitüsü’nde robotik alanında doktora derecesi aldıktan sonra NASA Jet İtki Laboratuvarı, Tesla gibi kurumlarda çalıştı. Arslan, şu anda Airbus'ın Silikon Vadisi’ndeki inovasyon merkezinde (Acubed) uçan taksiler, otonom yolcu uçakları ile ilgili projelerde çalışıyor.

Dr. Oktay Arslan
“Dolar milyarderlerinin girdiği yarış uzay turizminde çok farklı bir dönemin başladığına işaret ediyor” diyen Arslan, “20 yıl öncesine kadar uzaya yolculuk etmeyi sağlayacak hava araçları, roket teknolojileri sadece devletler tarafından yönetilen ve milyarlarca dolar bütçesi olan uzay ajanslarının yönetiminde yapılabiliyordu.  Astronot ya da kozmonot olmayan kimselerin uzaya turist olarak gidebilmesi için bu uzay ajanslarından izin almaları ve belli bir eğitimden geçmesi gerekiyor. Son 2 hafta içinde özel firmaların yönetiminde gerçekleşen başarılı uzay yolculukları sayesinde artık özel firmalar ile uzay teknolojilerine sahip olduklarını ve uzay turizmini kendi başlarına istedikleri zaman yapabileceklerini herkese göstermiş oldular. Yani daha önce sadece devlet yardımıyla yapılabilen uzay turizmi artık özel firmaların da faaliyet gösterdiği bir pazar oldu” diyor.

“Uzay turizminin önünün açılabilmesi için aşılması gereken en büyük engel uçuş maliyetleridir”
Geliştirilen New Shepard aracının pilota ihtiyaç duymaksızın 6 yolcu taşıma kapasitesine sahip olduğunu kaydeden Dr. Oktay Arslan, şu bilgileri verdi: “Bu nedenle tasarlanan uçuş kontrol sistemi tam otonom seyahat edebilecek şekilde geliştirildi. Uzay turizminin önünün açılabilmesi için aşılması gereken en büyük engel uçuş maliyetleridir. Bu nedenle her iki firma uzay aracını tekrar kullanılabilir olacak şekilde geliştirdi. Bu şekilde uzun vadede uzaya turizm amaçlı yapılacak çok sayıda yolculuk ile uçuş başına maliyetlerin düşmesi bekleniyor. Ayrıca her iki araç yörünge-altı uçuşlar yapabilecek şekilde tasarlandı. Bunun anlamı, araçlar dünyanın etrafında yörüngede turlayacak kadar güçlü itki sistemlerine sahip değildir. Bu uzay araçları ses hızından 3 kat hızlı hareket edebilirler.”

Dr. Oktay Arslan
“Jeff Bezos’un şirketi, Richard Branson’ın aracının aslında uzaya çıkmadığını iddia etti”
“Jeff Bezos ve diğer yolcular, uzaya doğru sesten hızlı bir şekilde yol alırken her bir yolcu kendi penceresinden Dünya’yı seyretme imkanı elde etti” diyen Arslan, “Uzay araçları Dünya’nın yerçekiminin etkisinden iyice azaldığı irtifada yolcular ağırlıksız kalmayı deneyimleme şansı elde ettiler. VSS Unity aracındaki Richard Branson ve diğer yolcular ağırlıksız olmayı lığı 5 dakika boyunca deneyimlerken, New Shepard kapsülünde bulunan Jeff Bezos ve arkadaşları ağırlıksız kalmayı  3 dakika deneyimleme şansı elde ettiler.  İşin ilginç tarafı, bütün başarılı fırlatma ve inişten sonra, Blue Origin şirketi, VSS Unity aracının aslında uzaya çıkmadığını iddia etti. Çünkü NASA ve ABD hükümeti, yeryüzünden 80.47 km   irtifada ve ötesini uzay olarak kabul ediyor. Fakat, Blue Origin şirketi uzayın uluslararası kabul edilmiş olan Kármán sınırını, yeryüzünden 100 km, itibaren başladığını belirtiyor. Uzayın başlangıcı olarak Kármán sınırı referans alınırsa, VSS Unity aracı 85.3 km   irtifaya çıktığı için, aslında uzaya çıkmamış oluyor” yorumunda bulundu.  

“Uzay yolculuğu biletlerinin fiyatları birkaç Tesla hissesi olduğunda, bilet alıp uzaya çıkmak istiyorum”
Uzay turisti olmak isteyenlerin arasında Tom Hanks ve Lady Gaga gibi isimlerin olduğunu belirten Arslan, “Önümüzdeki aylarda Virgin Galactic  şirketi  yeni yolcular kabul etmeye başlamadan önce 2 tane daha test uçuşu gerçekleştirmeyi planlıyor. Halihazırda sırada bekleyen 6 yüze yakın yolcu olduğu belirtiliyor. Aday olan yolcular 250 bin dolar civarı bir para ödeyerek uzay yolculuğu için bir bilet aldılar. Uzay yolculuğu bilet fiyatlarının daha da artması bekleniyor. Blue Origin şirketi da önümüzdeki aylarda uzay yolculuğu için yeni yolcular kabul etmek istediklerini belirttiler ve Jeff Bezos’un güvenli inişinden sonra bilet satışlarını halka açtılar. Yakın zamanda uzay yolculuğu biletlerinin fiyatları birkaç Tesla hissesi tutarına eşdeğer olabilir, bu durum olduğu takdirde ben de bilet alıp uzaya çıkmak istiyorum.”

“Uzay mühendisliğinin geleceğin mesleği olarak ön sıralarda yer alacağını düşünüyorum”
İstanbul Teknik Üniversitesi Kontrol Mühendisliği Bölümü’nden sonra yüksek lisansını Orta Doğu Teknik Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Kontrol dalında tamamlayan Dr. Raziye Tekin, Münih Teknik Üniversitesi Uçuş Sistemleri Dinamiği Enstitüsü’nde doktora yaptı. Tekin, Roketsan A.Ş’de Kıdemli Tasarım Lideri olarak görev yapıyor.

Dr. Raziye Tekin
“Bir Roket mühendisi olarak, insanlığın merak ve azminin bu noktalara taşındığını görmek beni çok mutlu ediyor” diyen Tekin, “Özellikle otonom sistem algoritmaları ve yörünge planlama üzerine çalışan bir kişi olarak oldukça heyecan verici bir durum. Türkiye’nin son 10-15 yılda kazanmış olduğu teknolojik ivmeyi düşünürsek, uzay konusunda da başarılı çalışmaların geleceğini beklemek yanlış olmayacak. İlaveten, uzay mühendisliğinin geleceğin mesleği olarak ön sıralarda yer alacağını düşünüyorum” diyor.

“Doğanın bu kadar alarm verdiği bir çeyrek yüzyılda, uzaya gitmeye eş değer maliyette sosyal sorumluluk projesi ile beraber yapılmalı”
Uzay seyahatine fırsatım olursa gitmek istediğini kaydeden Tekin, “Tabi eğer masmavi bir dünya görebileceksem. Uzay çağının, sanayi çağından bir şeyler öğrenmiş olmasını bekliyorum. Dünya’ya ve Dünya kaynaklarına saygılı, çevre ve uzay kirliliklerine dikkat eden tasarım ve şirket organizasyonların olması da geleceğimiz için bir o kadar önemli. Ve bu noktada bazı regülasyonların yapılması oldukça kritik. Ücreti karşılığında uzay seyahatinin yapabileceği model beni rahatsız ediyor. Doğanın bu kadar alarm verdiği bir çeyrek yüzyılda, uzaya gitmenin eş değer maliyette sosyal sorumluluk projesi ile beraber yapılmasını beklemek naif olacaktır ama belki de olur” şeklinde konuşuyor.

Dr. Raziye Tekin
“Uçuşları biraz daha uzatacak ve ucuzlatacak değişim Space Perspective gibi şirketlerin uzay balonları ile gelebilir”
ODTÜ'de Elektrik-Elektronik Mühendisliği ve Fizik üzerine çift ana dal yaptıktan sonra Harvard Üniversitesi'nden fizik doktorasını alan Dr. Tansu Daylan, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT)’nde astrofizik alanında doktora sonrası araştırmacı olarak çalıştı. Daylan, şu anda Princeton Üniversitesi’nde araştırmalarını sürdürüyor.
“Virgin Galactic ve Blue Origin uçuşları uzay turizminin ucuzlamaya başladığı bir dönemi başlattı” diyen Daylan, “Bugüne kadar bildiğimiz uzay turizmi, zengin insanların on milyonlarca dolar ödeyerek ISS'e gitmesinden ibaretti. 2000'li yılların başında başlayan bu nadir seyahatler ABD'nin Soyuz'u kullanmak zorunda kaldığı dönemde kesilmişti zaten. Şimdi başlayacak yeni süreçte beklenti, uzay uçuşlarının birkaç yüz bin dolara kadar ucuzlaması. Elbette bu uzay uçuşları ISS'te bir hafta geçirmeye benzemiyor. Örneğin Virgin Galactic tarafından geliştirilen uçuş iki buçuk saat sürmesine rağmen ağırlıksız hissedilen süre sadece birkaç dakika. Yine Blue Origin'in roket uçuşu da toplamda 10 dakika civarı sürüyor. Belki bu deneyimi biraz daha uzatacak ve ucuzlatacak değişim Space Perspective gibi şirketlerin uzay balonları ile gelebilir” yorumunda bulundu.

Dr. Tansu Daylan
“SpaceX'in yakın zamanda Türksat 5A uydumuzu da başarıyla fırlattığını hatırlatalım”
Ege Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri mezunu olan Halit Mirahmetoğlu, Çin Beihang Üniversitesi’nde Uzay Çalışmaları alanında eğitim aldı. Yüksek lisansını Fransa’da International Space University’de ‘Uzay Proje Yönetimi’ üzerine yapan Mirahmetoğlu, Milli Savunma Üniversitesi Hezarfen Havacılık ve Uzay Teknolojileri Enstitüsü’nde doktora çalışmalarını sürdürüyor. Mirahmetoğlu Gökmen Uzay ve Havacılık Eğitim Merkezi'nin Genel Müdürlüğünü yürütüyor.
Amerika’da özel sektörün uzay çalışmalarına girmesiyle beraber özellikle fırlatma sektöründe radikal değişimler gözleneceğini belirten Mirahmetoğlu, şunları söylüyor: “Yörüngeye çıkma maliyetinin yüzlerce kat aşağı çekildiği bir milyarderler teknolojik mücadelesi yaşıyoruz. SpaceX şirketiyle Elon Musk şüphesiz bu konudaki en başarılı isim olarak ön plana çıktı. Falcon9 ile düşük maliyetli ve yeniden kullanılabilir roketler serisini defalarca başarı ile fırlatmayı başardı. Dikine iniş yapabilen bu roket teknolojisinin Uluslararası Uzay İstasyonuna insanlı uçuş gerçekleştirmesi ile Rusların yıllardır kullanılan soyuz teknolojisine güçlü bir alternatif gelmiş oldu. Richard Branson'un Virgin Galactic ve Jeff Bezos'un Blue Origin şirketleri de sırayla uzay sınırını geçebileceklerini göstererek sektörün gelişmesine katkı sağladılar. SpaceX'in yakın zamanda Türksat 5A uydumuzu da başarıyla fırlattığını hatırlatalım. Hem insan hem de kargo taşımacılığında başarılı olan SpaceX şirketinin aksine, Blue Origin ve Virgin Galactic daha çok uzay turizmi üzerinden ilerlemeyi tercih ediyorlar.”

“Londra'dan Newyork'a 1 saatte ulaşmanın mümkün olduğu bir hizmet bugünkü hava taşımacılığına ciddi bir alternatif olarak karşımıza çıkacak”
Dünyanın dört bir yanında uzaya çıkmak için milyonlarca dolar ücret ödemeye hazır zenginlerin olduğu  kaydeden Mirahmetoğlu, “Bu teknolojinin diğer bir yansımasının ise sub-orbital uçuşlar vasıtasıyla kendini göstermesi bekleniyor. Uzay sınırına kadar yükselen bir araç, sürtünme ve yerçekiminden kurtularak çok yüksek hızlara çıkabilir. Bu sayede Londra'dan Newyork'a 1 saatte ulaşmanın mümkün olduğu bir hizmet bugünkü hava taşımacılığına ciddi bir alternatif olarak karşımıza çıkacak” diyor.

“NASA ile ciddi kontratları olan Fatih ve Eren Özmen çiftinden güzel haberler alacağım”
“İsmi yeterince zikredilmeyen ama NASA ile ciddi kontratları olan bir diğer uzay şirketi ise SNC” diyen Mirahmetoğlu, “Sahipleri ise, Fatih ve Eren Özmen çifti. Dreamchaser adlı araçları mini bir uzay mekiği görünümünde. Yakın zamanda kendilerinden de güzel haberler alacağımdan eminim” yorumunda bulunuyor.

“Yakın zamanda Roketsan ve DeltaV şirketlerimizin fırlatma denemeleri başarı ile sonuçlandı”
Son yıllarda Türkiye’deki uzay çalışmalarının ciddi bir ivme kazandığını belirten Mirahmetoğlu, şu bilgileri veriyor: “Türkiye Uzay Ajansının kurulması ve 9 şubat 2021 tarihinde Milli Uzay Programının açıklanması ile hedeflerimiz netleşti. 10 stratejik hedef doğrultusunda fırlatma sistemlerimizin geliştirilmesinde, uydu üretim çalışmalarına, ay görevlerinden, uzay farkındalığı oluşturmaya kadar geniş bir perspektifte çalışmalar hızlandı. Yakın zamanda Roketsan ve DeltaV şirketlerimizin fırlatma denemeleri başarı ile sonuçlandı. Konulan hedeflerin tamamı ulaşılabilir ve kapasitemizin yeterli olduğu hedefler. Türksat 6A ile yerli ve milli teknoloji oranımızı oldukça yukarı çekiyoruz. Göktürk1 yenileme anlaşması henüz imzalandı ve sektöre değerli kazanımlar getireceğimden hiç şüphem yok.”

Halit Mirahmetoğlu
“Ülkemizden bu konuda bir çalışma gelmesini beklemiyorum”
Bilgisinin dahilinde uzay turizmi üzerine ülkemizde ayakları yere basan bir girişim olmadığını söyleyen Mirahmetoğlu, “Yurtdışındaki girişimlerin ülkemizde pazarlanması amacıyla zaman zaman bazı girişimcilerin çabalarını görüyoruz. Lakin uzay turizminin kuralları henüz tam olarak konulmadı. 20 sene önce öğrenciliğim sırasında konuşulan her şey bugün de aynen devam ediyor. Teknoloji insanı uzaya çıkarabilecek düzeye çıktı. Fakat uzayda daha uzun süre geçirmek için henüz yeterince ucuz ve güvenli değil. Ülkemizden bu konuda bir çalışma gelmesini beklemiyorum” şeklinde yorumda bulundu.  
Independent Türkçe



ABD ile Çin arasında güç dengesini yeniden şekillendiren soğuk savaş alanı olarak yapay zeka

Çin ile ABD arasındaki yapay zeka yarışı, Soğuk Savaş dönemini hatırlatıyor (Görsel: AI)
Çin ile ABD arasındaki yapay zeka yarışı, Soğuk Savaş dönemini hatırlatıyor (Görsel: AI)
TT

ABD ile Çin arasında güç dengesini yeniden şekillendiren soğuk savaş alanı olarak yapay zeka

Çin ile ABD arasındaki yapay zeka yarışı, Soğuk Savaş dönemini hatırlatıyor (Görsel: AI)
Çin ile ABD arasındaki yapay zeka yarışı, Soğuk Savaş dönemini hatırlatıyor (Görsel: AI)

Independent Arabia

Yapay zeka (AI) konusunda yaşanan küresel rekabette, Çin ve ABD önümüzdeki on yıl içinde ekonomi, siyaset ve toplumu yeniden şekillendirmesi beklenen bu teknolojiye liderlik etmek için yarışan iki güç olarak öne çıkıyor. ABD, OpenAI, Google ve Nvidia gibi şirketler sayesinde elindeki açık avantajı korurken, Pekin kapsamlı bir ulusal planla dengeleri değiştirmeye çalışıyor. ABD gazetesi The Wall Street Journal'da (WSJ) kısa bir süre önce yer alan bir habere göre ‘teknoloji temelli yeni bir soğuk savaşa’ benzeyen bir ortamda Pekin, bilgi işlem altyapısına büyük yatırımlar yapıyor ve yerel modeller geliştiriyor.

Çinli liderler, geçtiğimiz yılın başlarında, gelecek vaat eden yeni teknolojilerde Amerikan şirketlerinin hakimiyetinden endişe ve hayal kırıklığı duyuyorlardı. Çinli şirketler, üretken yapay zeka alanında o kadar geride kalmışlardı ki, çoğu ABD merkezli teknoloji devi Meta'nın herkesin ücretsiz olarak kullanabileceği açık kaynak kodlu Llama modellerine güveniyordu. Durumu daha da kötüleştiren ise, ABD'nin gelişmiş yapay zeka çiplerinin ihracatına getirdiği kısıtlamalar oldu. Bu kısıtlamalar Çin'in bu alanda ilerlemesini daha da engelleme tehdidi oluşturuyordu.

Sonuç olarak Pekin, 2024 baharında teknoloji şirketlerinin yöneticileri üzerindeki baskıyı iki katına çıkardı. WSJ’nin aynı haberine göre Çin’in önde gelen bir yapay zeka şirketi, bir ay içinde 10 farklı devlet kurumundan, yerli yapay zeka modelleri konusunda harekete geçmesi için çağrılar aldı. Bu çabalar ülkeye uygulanan kısıtlamaları hafifletti, fonları artırdı. Bilgi işlem yetenekleri hızla inşa edilmeye başladı. Bundan birkaç ay sonra ‘DeepSeek’ adlı bir start-up (girişim), Silikon Vadisi'nin dikkatini çeken gelişmiş bir yapay zeka modelini tanıttı. Bu gelişme, Çin'de yeni bir iyimserlik dalgası yaratırken hükümeti bu alanda sağladığı desteğini artırmaya ve ABD ile rekabeti yoğunlaştırmaya itti.

Yapay zeka artık egemen devletler için belirleyici bir bilimsel, ekonomik ve askeri avantaj sağlayabilecek bir araç olarak görüldüğünden, bu yarış ile geleneksel Soğuk Savaş arasındaki karşılaştırmalar bilimsel ve siyasi çevrelerde sıradan hale geldi. Öte yandan teknolojideki gelişmeler, savunma sistemlerini iyileştirmeyi ve hastalıkları teşhis etmeyi vaat etmekle kalmayıp aynı zamanda üretim, bilgi ve bilgi akışının kontrolü modellerini de değiştirerek, dezenformasyon, casusluk ve siber saldırıların yayılmasında kullanılacağına dair endişeleri de artırdı.

WSJ’nin haberine göre ABD en gelişmiş modellerin üretiminde, gelişmiş çiplere ve özel sektör finansmanına sahip olarak önemli bir liderliği elinde tutarken bu yılın ilk yarısında yapay zeka girişimlerine yapılan yatırımları 100 milyar doları aştı. Buna karşın Çin, çok sayıda mühendisi, düşük işletme maliyetleri ve Batı bürokrasisi karşısında hızlı hareket eden devlet öncülüğündeki ekonomik sistemi gibi iç güçlerine güveniyor. Pekin, 2028 yılına kadar güneş ve rüzgar enerjisine dayalı bölgelerdeki yüzlerce veri merkezini birbirine bağlayan devasa bir ‘ulusal bulut sistemi’ oluşturmaya çalışıyor. Böylece ABD'nin gelişmiş çiplerin ihracatına getirdiği kısıtlamalara rağmen, büyük yapay zeka modellerini ülke içinde eğitmesini sağlayacak ortak bir hesaplama gücü elde etmeyi hedefliyor.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, 2017 yılında ülkesini 2030 yılına kadar yapay zeka alanında küresel bir lider haline getirmek için iddialı bir plan ortaya koydu. Başlangıçta yetkililer yüz tanıma gibi güvenlik uygulamalarına odaklandı, ancak ChatGPT'nin piyasaya sürülmesi, fikir ve içerik üretme konusunda daha geniş olanaklar ortaya çıkardı. Bu da hem heyecan hem de endişe yarattı. Çin, başlangıçta üretken yapay zeka modellerine sıkı kısıtlamalar getirdi, ancak daha sonra ABD’deki gelişmelerin gerisinde kalma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu anlayınca bu kısıtlamaları hafifletti.

Washington 2023 yılının sonlarında çip ihracat kısıtlamalarını sıkılaştırırken, Pekin kaynaklarını harekete geçirmek için agresif adımlar attı. Şirketlere sübvanse edilmiş bilgi işlem gücü sağlamak için devlet tarafından işletilen veri merkezleri kurdu. Yurtdışında eğitim için dış kaynak kullanımına izin verdi ve kamu verilerinin ticareti için pazarların oluşturulmasını teşvik etti. Yerel yönetimler, start-up’lara finansman sağlamak için kampanyalar başlattı. Bazı kuruluşlar ise ABD üretimi ihracatı yasaklı çipleri elde etmek için gayri resmi tedarik ağlarından yararlandı.

Bu yılın başlarında, OpenAI'nin performansına çok daha düşük bir maliyetle yaklaşan DeepSeek modelinin başarısının ardından, Çin Devlet Başkanı Şi, şirketin kurucusu ve bazı teknoloji liderleriyle bir araya gelerek, yapay zekanın gelecekteki küresel rekabetin odak noktası haline getirilmesi çağrısında bulundu. Bunun ardından Çin’in dev şirketi Alibaba, üç yıl boyunca yapay zeka araştırmalarına 53 milyar dolar yatırım yapacağını duyurdu. Bu gelişmeler, Çin'in bu alanda savunmadan hücuma geçtiğini gösterdi.

Ancak ABD’nin yanıtı gecikmedi. Bu yılın ortalarında yayınlanan ‘AI 2027’ raporu, güvenli gelişim sınırlarının aşılmasına yol açabilecek çılgın bir yarışa karşı uyarıda bulundu. ABD Başkanı Donald Trump'ın temmuz ayında açıkladığı ‘AI Eylem Planı’ ise Çin üretimi yapay zeka modellerinin Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) gündemine ne ölçüde hizmet ettiğini izlemeyi ve teknik standartların belirlenmesinde rol oynayan uluslararası kurumlarda bu modellerin etkisine karşı koymayı öngörüyordu. Buna karşın Pekin, 2027 yılına kadar ekonominin yüzde 70'ine ve 2030 yılına kadar yüzde 90'ına yapay zekayı entegre etmeyi amaçlayan ‘AI Plus’ girişimini başlattı ve ‘üretim ve insan yaşamı modelini yeniden şekillendirme’ niyetini açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın The Wall Street Journal'dan aktardığı analize göre Çin'in karşı karşıya olduğu en büyük zorluğun halen gelişmiş elektronik çipler olduğu ve bu alanda ABD'nin yaklaşık on yıl gerisinde kalıyor. Ancak Huawei gibi Çin merkezli şirketler, yüz binlerce yerel çipi bir araya getirerek hesaplama gücü artırılmış devasa sistemler oluşturmaya dayalı alternatif çözümler geliştiriyor. Bu strateji, teknik çevrelerde ‘sürü devleri yener’ olarak bilinir. Çünkü bu strateji kaliteyi telafi etmek için niceliğe dayanır. Huawei, gelecek yıl çip üretimini ikiye katlamayı planlarken, Çin Devlet Başkanı Şi, yarı iletkenler gibi kilit alanlarda teknolojik öz yeterliliğe ulaşmak için beş yıllık bir plan açıkladı.

ABD’li uzmanlar, tüm bu çabalara rağmen, ABD’nin onlarca yıllık liderliği göz önüne alındığında, çip üretiminde onu yakalamanın neredeyse imkansız olduğunu düşünüyorlar. Ancak, ABD’nin gelişme hızı yavaşlarsa veya modeller artan hesaplama gücüne rağmen teknik sınırlarına ulaşırsa, Çin bu farkı kapatma fırsatı yakalayabilir.

Öte yandan mevcut rekabet bilimsel üstünlükle sınırlı kalmayıp jeopolitik nüfuzun özüne kadar uzanıyor. Washington, Çin'in ‘otoriter yapay zekasını’ kontrolsüz bırakmanın teknolojik hakimiyetini tehdit ettiğine inanırken, Pekin geride kalmanın, Çin'in tam bir küresel güç olarak yükselişini engelleyen ABD üstünlüğünü kalıcı hale getirecek şekilde pekiştirmesinden korkuyor. Bu rekabet yaşanırken güvenlik ve etik konusundaki endişeler, Soğuk Savaş dönemini hatırlatan, ancak tüm dünyayı yeniden tanımlayabilecek dijital araçlarla yürütülen bir yarışta, üstünlük takıntısının gerisinde kalıyor.


NASA'dan yörüngedeki astronotlara "yamyam" güneş fırtınası uyarısı

Uluslararası Uzay İstasyonu'nun (soldan sağa) Zvezda servis modülü, Zarya modülü ve Unity modülü (NASA)
Uluslararası Uzay İstasyonu'nun (soldan sağa) Zvezda servis modülü, Zarya modülü ve Unity modülü (NASA)
TT

NASA'dan yörüngedeki astronotlara "yamyam" güneş fırtınası uyarısı

Uluslararası Uzay İstasyonu'nun (soldan sağa) Zvezda servis modülü, Zarya modülü ve Unity modülü (NASA)
Uluslararası Uzay İstasyonu'nun (soldan sağa) Zvezda servis modülü, Zarya modülü ve Unity modülü (NASA)

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Uluslararası Uzay İstasyonu'ndaki (UUİ) astronotlar, yörüngedeki merkezden gelen son bilgilere göre, şiddetli bir "yamyam" fırtınadan kaynaklanan güneş parçacıklarının yarattığı tehdit nedeniyle rutin uyku yerlerini değiştirmek zorunda kaldı.

NASA görev kontrol merkeziyle mürettebat arasında yakın zamanda yapılan görüşmeye göre uzay istasyonundaki üç Rus kozmonota, tedbir amacıyla geceyi UUİ laboratuvar modülünde geçirme talimatı verildi.

Space.com'a göre bir görev kontrol operatörü, UUİ'deki astronot Mike Fincke'ye "Bu sabah enerji yüklü bir güneş parçacığı olayı başladı ve taban [radyasyon] riskinden daha yüksek alanlara girip çıkacağız" dedi.

Daha önce Britanya Jeoloji Araştırmaları Kurumu, bu hafta Güneş'ten yayılan bir dizi güneş fırtınasının bir diğerini besleyerek 2005'ten bu yana görülen en büyük "yamyam fırtınalardan" birini yaratabileceği uyarısında bulunmuştu.

Güneş'in uzaya fırlattığı enerji, parçacıklar, manyetik alanlar ve güneş materyallerinin patlamasıyla oluşan bu tür güçlü fırtınalar, uydularla Dünya'nın manyetik alanına müdahale ederek navigasyon ve enerji altyapısını bozabiliyor.

Güçlü güneş fırtınaları Afrika'yla Avrupa'nın bazı bölgelerinde radyo kesintilerine yol açtı ve Blue Origin'in büyük New Glenn roketinin fırlatılmasını geciktirdi.

Ayrıca güneş fırtınasındaki yüksek enerjili parçacıkların içerdiği radyoaktif iyonlar, astronotlara zarar verebilir.

UUİ bu tür güneş fırtınalarından kaynaklanan radyasyona karşı savunma sistemlerine sahip olsa da Rus mürettebat üyeleri Oleg Platonov, Sergey Ryzhikov ve Aleksey Zubritski'den uyku yerlerini değiştirmeleri istendi.

Bir NASA yetkilisi Space.com'a yaptığı açıklamada "ABD Yörünge Segmenti mürettebatı, mürettebat odalarında uyurken, Roskosmos kozmonotları güneş fırtınasına karşı tedbir amacıyla laboratuvarda konakladı" dedi.

Görsel kaldırıldı.
Güney Işıkları diye de bilinen Aurora Australis, 13 Kasım 2025'te Dunedin'deki Brighton Sahili'nin suları üzerinde ufukta parlıyor (AFP)

Bunun nedeni Rus segmentinin, daha önce sürekli hava kaçağı yaşandığı tespit edilen temel parçası Zvezda modülünün eskiyen altyapısı olabilir.

Kaçak yıllardır artıyor ancak astronotlar, bazı kritik alanların kapatıldığını ve mürettebat için acil bir tehlike bulunmadığını belirtiyor.
 

Görsel kaldırıldı.İnsanlar, 13 Kasım 2025'te Dunedin'deki Blackhead Sahili'nin suları üzerinde ufukta parıldayan, Güney Işıkları diye de bilinen Aurora Australis'in fotoğraflarını çekiyor (AFP)

Bu tür kaçaklar; aşınma, mikro çatlaklar ve hatta mikrometeoroit hasarlarının UUİ için teşkil ettiği riske dikkat çekiyor.

Diğer yandan gökbilimciler bu hafta Avrupa, Kuzey Amerika ve Avustralya'da göz kamaştırıcı kuzey ve güney ışıkları gördüklerini bildirdi.

Güçlü güneş fırtınası, Güneş'in 11 yıllık aktivite döngüsünün en aktif aşaması olan ve en azından bu yılın sonuna kadar sürmesi beklenen solar maksimumun ortasında yaşanıyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/space


Apple'ın 230 dolarlık iPhone aksesuarı çoraba benzetildi

Fotoğraf: Apple
Fotoğraf: Apple
TT

Apple'ın 230 dolarlık iPhone aksesuarı çoraba benzetildi

Fotoğraf: Apple
Fotoğraf: Apple

Apple, en son ürünüyle müşterilerini şaşkına çevirdi: iPhone taşımak için yapılmış bir tasarım çorap.

Aslında buna "iPhone Pocket" (iPhone Cebi) adını verdiler ama özünde iPhone'u sıkıca saran bir deliğe sahip örme bir kumaş parçası ve çanta veya telefon askısı gibi çapraz takılabiliyor.

Japon moda markası Issey Miyake'yle işbirliği içinde sınırlı sayıda üretilen bu kese, mavi, kahverengi veya siyah renk seçenekleriyle 229,95 dolara satışa sunuldu. Diğer renk seçenekleriyle (parlak turuncu, sarı, mor, pembe ve turkuaz dahil) daha kısa bir versiyonu da 149,95 dolara mevcut ve bunu da kola takmak veya çantaya bağlamak mümkün.

Çarşamba günü (11 Kasım) işbirliğinin duyurulmasının ardından tüketiciler ürün ve yüksek fiyatı hakkındaki kafa karışıklıklarını dile getirirken, bir kişi Instagram'da "Millet, bu bir çorap" yazdı.

Bazıları da iPhone kesesinin güvenli bir kilidi veya fermuarı olmadığını, bunun da telefon hırsızlarının işini kolaylaştıracağını belirtti.

dfgt
Apple'ın iPhone Pocket'ı (Apple)

Bir kullanıcı, "Çalmayı kolaylaştırıyor! Harika" yorumunu yaparken, bir diğeri de ekledi: 

Londra'da kolunuzdan bir nanosaniyede kapılır.

Bir diğeriyse "Paramı bir telefon çorabına harcadığımı düşünsenize" dedi. 

Tüm bunların üstüne bir de adaptör için ekstra ücret alıyorlar.

iPhone Pocket, 2000'lerin iPod sock (iPod çorabı) icadına benzetildi. Bunlar, Apple'ın taşınabilir medya oynatıcılarına kılıf olarak 2004'te piyasaya sürdüğü, çeşitli renklerdeki örme çoraplardı. Ürün 2012'de piyasadan çekilmişti.

Instagram'da bir kişi, "iPod sock geri döndü" diye yazarken, bir diğeri de "iPod sock gibi mi…?" diye ekledi.
 

rg
Apple'ın iPhone Pocket'ının arkasında Japon moda markası Issey Miyake var (Apple)

Apple, yeni ürünün "'bir kumaş parçası' konseptinden ilham aldığını ve iPhone'u tamamen sararken günlük eşyalara uyacak şekilde genişleyen benzersiz bir 3 boyutlu örme yapıya sahip olduğunu" ifade ediyor.

File kumaş, Issey Miyake'nin popüler serisi Pleats Please için ürettiği orijinal pileli kumaşı referans alıyor.

Ürün açıklamasında şöyle yazıyor:

Gerildiğinde, açık kumaş içindekileri incelikle ortaya çıkarır ve iPhone ekranınıza göz atmanızı sağlar. Ek bir cep oluşturma fikrinden doğan, aynı zamanda eğlenceli ve çok yönlü olan iPhone Pocket, kısa askı (8 renk) ve uzun askı (üç renk) seçenekleriyle sunuluyor ve elde tutma, çantaya bağlama veya doğrudan vücuda takma gibi çeşitli kullanım stillerine uygun.

Independent Türkçe