İsrail eski Başbakanı Ehud Barak: İran ‘nükleer eşikte’ bir devlet

Ehud Barak. (Reuters)
Ehud Barak. (Reuters)
TT

İsrail eski Başbakanı Ehud Barak: İran ‘nükleer eşikte’ bir devlet

Ehud Barak. (Reuters)
Ehud Barak. (Reuters)

Eski İsrail Başbakanı ve Savunma Bakanı Ehud Barak, nükleer projesini geliştirmesini engellemek için İran’a yönelik saldırılar düzenlemenin uygulanabilirliğini sorguladı. Tahran’ın ‘nükleer eşikte bir devlet’ haline geldiğini, Uluslararası Bilim ve Güvenlik Enstitüsü’nün (ISIS) geçtiğimiz hafta New York Times tarafından yayımlanan ve İran’ın nükleer ihlal süresini bir araya indirerek nükleer bomba için yeterli malzemeyi elde etmesi konusundaki değerlendirmesine katıldığını vurguladı.
Geçmişte Genelkurmay Başkanı olarak görev yapan ve şu an birkaç ABD’li kurum ve şirkette Güvenlik İşleri Danışmanı olarak çalışan Barak açıklamasında şunları söyledi:
“2015 yılında imzalanan ve ideal olmaktan oldukça uzak olan nükleer anlaşma, İran’ı zenginleştirilmiş uranyumun çoğunluğunu topraklarından çıkarmak ve yaklaşık bir yıl boyunca ihlalde bulunmaktan geri adım atmak zorunda bıraktı. Fakat bu mesafe bugün 30 güne kadar kısaldı.”
Barak, İran’ın mevcut durumunu Binyamin Netanyahu ve eski ABD Başkanı Donald Trump’ın Tahran’a yönelik nükleer politikasının çökmesinin açık bir ifadesi olarak değerlendirdi. Söz konusu politika gereği ABD anlaşmadan, İran'ın yaptırımlar ile geri adım atması sağlanmadan çekilmişti. Bu durum Tahran’ın gözetim hiyerarşisinin ve kalitesinin yerle bir edilmesini ve ihlal süresini dramatik ve tehlikeli bir şekilde azaltmasını sağlamıştı.
Barak'ın 2013 yılında, Güvenlik Bakanı olarak yürüttüğü görevi nedeniyle İran'a askeri saldırı düzenlemek konusunda Netanyahu’nun ortağı olduğu biliniyor. Ancak güvenlik servislerinin liderleri, iki isim tarafından verilen talimatlara karşı çıktılar. Bunun için geniş çapta bir hazırlık ve büyük bir bütçe gerektiğinin altını çizdiler. Bunun için 11 milyar şekel (söz konusu dönemde 3 milyar dolardan fazla) tahsis edilmişti. Barak, Yediot Aharonot tarafından yayımlanan bir makalesinde “İsrail ordusunun, İran’ın nükleer programıyla mücadele etmek için herhangi bir acil durum planı yok” ifadelerini kullandı.
ABD'nin şu an İran'ın nükleer kapasitesinin olgunlaşmasını uzun yıllar boyunca geciktirebilecek askeri eylem planlarına sahip olup olmadığı açık değil. İsrail'in İran'ın nükleer kapasiteye ulaşmasını birkaç yıl geciktiren, uygulanabilir acil durum planlarına sahip olup olmadığı da bilinmiyor.
Ehud Barak, Biden yönetiminin, ABD’nin tutumuna karşı temel meydan okuma olan Çin'e odaklanmak için Ortadoğu'dan ayrılma sürecinin ortasında olduğuna inanıyor. Ayrıca İran’ın buna giden yolda ‘rahatsızlık veren bir diken’ olduğuna dikkat çekti.
İran tehdidi konusunda Tel Aviv ile Washington arasında ‘yapısal bir boşluk olduğuna’ işaret eden Barak sözlerini şöyle sürdürdü:
“ABD’nin nükleer bir İran görmek istemediği doğru. Fakat bunu hayati çıkarlar gündeminin en üstüne koymuyor. İran’ı bir ‘uç (nükleer) devlet’ olarak kabul etmesi muhtemeldir. Bize göre bu, özellikle uzun vadede daha yakın ve daha tehdit edici bir meydan okumadır. ABD Başkanı, ‘Diplomasi işe yaramazsa diğer önlemlere geçeceğiz’ derken ‘İran'ın nükleer programını uzun yıllar engellemek için askeri güç kullanacağız’ demek istemiyor.”
Ancak New York Times’ta yayınlanan haber, Biden yönetiminin ABD ve İsrail’deki kamuoyunu hazırlama yöntemini zemine zorlu bir inişe benzetti.
ABD'nin İran'ın nükleer kapasitesinin olgunlaşmasını uzun yıllar boyunca geciktirebilecek askeri planları olmadığına dikkat çekten Barak, Tahran’ın nükleer programını hedef alacak bir saldırının, süre olarak birkaç yıllık bir gecikmeye yol açmayacağı konusunda uyarıda bulundu. İster İsrail ister ABD eliyle gerçekleşmiş olsun böyle bir operasyonun yarardan çok zarar vereceğine dikkat çekti.
Barak ayrıca şu uyarıda bulundu:
Eski İsrail Başbakanı Ehud Barak ayrıca şu uyarıda bulundu:
“Görünen o ki İran'ın tepkisi kontrol edilemez olacak ve tüm gücüyle bir nükleer kapasiteye ulaşma yolunda devam edecek. Böyle bir saldırının kendilerini (caydırıcılık ve öz savunma amacıyla) nükleer bir silaha sahip olmaya zorladığını öne sürecek.”



Londra, Hong Kong'un İngiltere'de yaşayan aktivistlerin tutuklanmasına yardım edenlere ödül teklif etmesini kınadı

İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy (AP)
İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy (AP)
TT

Londra, Hong Kong'un İngiltere'de yaşayan aktivistlerin tutuklanmasına yardım edenlere ödül teklif etmesini kınadı

İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy (AP)
İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy (AP)

Londra dün, Hong Kong yetkililerinin, İngiltere'de yaşayan demokrasi yanlısı aktivistlerin tutuklanmasına yardım karşılığında maddi ödül teklifini kınadı.

Dışişleri Bakanı David Lammy ve İçişleri Bakanı Yvette Cooper ortak bir açıklamada, "Hong Kong polisinin Birleşik Krallık'ta ikamet eden kişilere yönelik yeni tutuklama emirleri ve ödüller çıkarması, sınır ötesi baskının bir başka örneğidir" ifadeleri yer aldı.

Hong Kong yetkilileri dün, 2020 yılında Pekin tarafından uygulanan ulusal güvenlik yasasını ihlal suçlamasıyla yurt dışında yaşayan 19 demokrasi yanlısı aktivistin tutuklanmasına yol açacak bilgiler karşılığında nakit ödül vereceklerini duyurdu.

Ödüller, Hong Kong tarafından aranan kişiye bağlı olarak 25 bin dolar ile 125 bin dolar arasında değişiyor.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Hong Kong yetkilileri, Batılı ülkelerden sert eleştiriler alan bu taktiğe dördüncü kez başvuruyor. Ancak Çin, eleştirileri "müdahale" olarak nitelendirdi.

Lamy ve Cooper, açıklamalarında Çin'i Britanya'daki muhalif sesleri hedef almaya son vermeye çağırdı.

Yaklaşık 150 bin Hong Kong vatandaşı, 2021 yılında uygulanan özel vize rejimi kapsamında Britanya'ya göç etti.

Ancak, İngiliz hükümetinin iade yasalarında reform yapma yönündeki son önerisi, bazıları tarafından 2020 Ulusal Güvenlik Yasası'nın yürürlüğe girmesinden bu yana askıya alınan Hong Kong'a iadelerin yeniden başlamasının önünü açabileceği konusunda ciddi endişelere yol açtı.

İki İngiliz bakan yaptıkları açıklamada, "Bu hükümet, Birleşik Krallık'ı yurt edinenler de dahil olmak üzere Hong Kong halkının yanında olmaya devam edecek. Haklarını, özgürlüklerini ve güvenliklerini korumayı çok ciddiye alıyoruz" ifadelerini kullandı.