AB Komisyonu: Fransa'nın uğradığı muamele kabul edilemez

Arşiv_AA
Arşiv_AA
TT

AB Komisyonu: Fransa'nın uğradığı muamele kabul edilemez

Arşiv_AA
Arşiv_AA

Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Avustralya'nın nükleer denizaltı yapımı konusunda Fransa'yla anlaşmasını iptal etmesi meselesinde Paris yönetiminin uğradığı muamelenin "kabul edilemez" olduğunu söyledi.
Von der Leyen, CNN International televizyonundan Christian Amanpour'a verdiği röportajda, Fransa-ABD arasındaki denizaltı anlaşması kriziyle ilgili konuştu.
"Bu konuda yanıtlanması gereken çok açık soru var. Üye devletlerimizden biri kabul edilemez bir muameleye uğradı. Bu yüzden ne olduğunu ve neden olduğunu öğrenmek istiyoruz. İşleri normal seyrinde sürdürmek için öncelikle bunu açıklığa kavuşturmamız gerek" diyen von der Leyen, Avrupa'da bu konunun ele alınışıyla ilgili bir hayal kırıklığı oluştuğunu aktardı.
Von der Leyen, "Biz dostuz, ortağız. Dostlar ve ortaklar özellikle ortak çıkarlarını ilgilendiren konularda birbirleriyle konuşurlar. Bu açıkça gerçekleşmedi. Ve bu konuda konuşmamız gerektiğini düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
Amanpour'un Çin'in Batılı ortaklar arasındaki gerginlikten faydalanmak isteyip istemeyeceğine ilişkin sorusu üzerine von der Leyen, "Bunun olmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz çünkü kimin dostumuz kimin düşmanımız olduğunu çok iyi biliyoruz" yanıtını verdi.

Afganistan
Von der Leyen, Afganistan'daki önceliğin insani kriz ve kadınlar başta olmak üzere savunmasız insanların gördüğü muameleye karşı mücadele etmek olduğunu vurgulayarak, "Taliban'ın bize şu anda en büyük zorlukları atlatmak konusunda ihtiyacı var. Bu Taliban hükümetinin tanınması anlamına gelmiyor. Onlarla pratik bir zeminde konuşmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.

Savunma birliği
AB Komisyonu Başkanı, AB'nin savunma birliği kurmak konusunda adımlarını hızlandıracağını, NATO dışında da bağımsız şekilde hareket kabiliyetine sahip olunması gerektiğini belirtti.
Fransa'da gelecek sene bu meselenin detaylarının ele alınacağı bir zirve düzenleneceğini anımsatan von der Leyen, bu sırada da uygulanabilir adımlar konusunda çalışmaya devam edileceğini kaydetti.



Trump'ın BM Daimi Temsilcisi adayı BM'yi önyargılı olmakla suçladı ve reform çağrısında bulundu

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
TT

Trump'ın BM Daimi Temsilcisi adayı BM'yi önyargılı olmakla suçladı ve reform çağrısında bulundu

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı ve eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, BM'nin muazzam potansiyelini överken reform yapılmasının önemini vurguladı.

Senato Dış İlişkiler Komitesi'ndeki onay oturumunda konuşan Waltz şunları söyledi: “Çin'den Rusya'ya, Avrupa'dan gelişmekte olan ülkelere kadar herkesin anlaşmazlıkları çözmek için bir araya gelebileceği bir yer olmalı. Ancak 80 yılın ardından BM, temel misyonu olan barışı sağlama görevinden uzaklaştı. BM Şartı’na ve onun temel ilkelerine geri dönmeliyiz. ‘Barışı koruma’ amacı halen önemli bir role sahip, ancak reforma da ihtiyaç var.”

Waltz, ABD'nin BM operasyonlarının yüzde 25'ini finanse ettiğini, Afrika'daki misyonların ‘milyarlarca dolara mal olduğunu ve on binlerce askeri içerdiğini’ kaydetti. Waltz, “1940'lardan bu yana var olan, yenilenmiş bir yetkisi olmayan ve görünürde bir sonu olmayan iki misyonumuz var. BM Güvenlik Konseyi'ne misyonların süresini ve maliyetlerini sınırlandırması, hedeflerini netleştirmesi ve ulus inşasına değil barışı korumaya odaklanması için baskı yapmalıyız” ifadelerini kullandı.

Waltz, Çin'le yüzleşmenin kendisi için ‘mutlak bir öncelik’ olduğunu vurguladı ve Pekin'in etkisine karşı koymak için ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile birlikte çalışma sözü verdi.

BM'de ‘antisemitizmle’ yüzleşmek

Öte yandan Waltz, BM Genel Kurulu'nun 2015-2023 yılları arasında İsrail aleyhinde 154 karar kabul ederken, diğer tüm ülkeler aleyhinde sadece 71 karar kabul ettiğine dikkat çekerek, ‘yaygın antisemitizmle’ yüzleşilmesi gerektiği çağrısında bulundu. Waltz, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) çalışanlarını 7 Ekim olaylarına karışmakla ve okullarını da ‘Yahudi karşıtı nefreti öğretmekle’ suçlayarak, ‘UNRWA'nın dağıtılması’ gerektiğini bildirdi.

Waltz, ‘İsrail ile iş yapan ABD şirketlerinin boykot edilmesi çağrısında bulunan BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese'nin yeniden atanmasının bu önyargının bir tezahürü olduğunu’ söyledi.

Suriye ‘değerlendirilmesi gereken bir fırsat’

Suriye konusunda ise Waltz, ABD için büyük bir fırsat olduğunu belirterek, önceliklerinin BM'deki müttefik ve ortaklarıyla birlikte çalışarak ‘Esed rejimini hedef alan ve İran'ın etkisini sınırlayan yaptırımları’ kaldırmak olacağını vurguladı.

Waltz, “Önümüzde değerlendirilmesi gereken bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Ancak kritik bir dönemden geçiyoruz. Bu bana Libya’yı hatırlatıyor, bir seçim yapmamız gerekiyor: Ya bu fırsatı değerlendiririz ya da Suriye kaosa sürüklenir ve bu da tüm bölgeyi beraberinde sürükleyebilir. Şu anda bu fırsat değerlendirilebilir” şeklinde konuştu.

Suriye konusunda ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ve diğer yetkililerle birlikte çalışmayı dört gözle beklediğini ifade eden Waltz, “Suriye'de Libya'da yaptığımızdan daha iyisini yapmayı umuyoruz” dedi.

Waltz sözlerini şöyle tamamladı: “ABD Başkanı'nın liderliğinde barış ve refahı yaymaya devam edebileceğimize ve ‘BM'yi yeniden büyük yapabileceğimize’ inanıyorum.”