Tunuslu sivil toplum kuruluşlarından uyarı

Tunuslu bir dernek, ‘Kays Said tarafından alınan ohal kararlarının sona erdirileceği tarihin belirlenmesi’ çağrısında bulundu. (Independent Arabia)
Tunuslu bir dernek, ‘Kays Said tarafından alınan ohal kararlarının sona erdirileceği tarihin belirlenmesi’ çağrısında bulundu. (Independent Arabia)
TT

Tunuslu sivil toplum kuruluşlarından uyarı

Tunuslu bir dernek, ‘Kays Said tarafından alınan ohal kararlarının sona erdirileceği tarihin belirlenmesi’ çağrısında bulundu. (Independent Arabia)
Tunuslu bir dernek, ‘Kays Said tarafından alınan ohal kararlarının sona erdirileceği tarihin belirlenmesi’ çağrısında bulundu. (Independent Arabia)

Hüda Trablesi/Gazeteci
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in geçtiğimiz 25 Temmuz’da uygulamaya koyduğu olağanüstü hal kararlarının üzerinden 50 günden fazla bir zaman geçti. Tunus'ta sivil toplum kuruluşları uzun bekleyişin ardından yeniden harekete geçerek bir kez daha medeni ve siyasi haklara saygı gösterilmesini talep ettiler.
Tunus Bireysel Hakları Savunma Derneği, ‘ülkedeki mevcut durumun hak ve özgürlükler ile devletin işleyişi açısından tehlike arz ettiği’ uyarısında bulundu.

Belirsizlik aşaması
Said 25 Temmuz'da meclis'in çalışmalarını dondurma, milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırma, başbakanı görevden alma ve yürütme yetkisini tek başına devralma kararı aldı. Ardından da geçtiğimiz 23 Ağustos'ta söz konusu kararları geçerliliğini süresiz olarak uzattı.
Tunus Bireysel Hakları Savunma Derneği geçtiğimiz perşembe günü düzenlediği basın toplantısında ‘olağanüstü hal durumunda hak ve özgürlükler’ konulu ilk raporunu sundu. Dernek, meclisin çalışmalarına son verilmesinin, başbakanın görevden alınmasının ve yürütme yetkilerinin cumhurbaşkanının elinde toplanmasının ‘sadece siyasi eylem özgürlüğünü etkileyebilecek tedbirler’ olduğunu bildirdi.
Dernek yaptığı açıklamada, ‘ülkenin demokratik yol, hak ve özgürlükler için tehlikeli bir anayasal ve yasal belirsizlik aşamasına girdiğine’ dikkat çekti.
Sunulan raporda Kays Said’in Temsilciler Meclisi’nin çalışmalarını dondurarak mutlak hükümdar kimliğine büründüğü, bunun anayasada bulunmayan, aksine yasaklanmış bir önlem olduğu vurgulandı.
Dernek Başkanı Vahid el-Ferşişi yaptığı açıklamada “Mevcut durum sadece hak ve özgürlükler açısından değil, devletin işleyişi açısından da çok tehlikeli” ifadesini kullandı.
Ferşişi ayrıca ‘ülkenin cumhurbaşkanı tarafından alınan önlemleri sona erdirmek için bir zaman sınırı belirlenmesi’ çağrısında bulundu.
Kays Said’in olağanüstü hal tedbirleri için belirlediği bir aylık zaman dilimini uzun süre önce sona erdi. Ardından 24 Ağustos 2021'de Temsilciler Meclisi'nin yetkilerini askıya almak için tedbirlerin uzatılmasına ilişkin 109 sayılı kararnameyi yayınladı. Bu durum, Tunus'un kendisini iflasa götürebilecek boğucu bir ekonomik kriz yaşadığı bir zamanda ülkeyi belirsizlik ve beklenti haline soktu.

Yönetimin tekelleşmesi
İnsan Hakları Aktivisiti Yüsra Feravus, ülkesindeki mevcut durumu ‘halkı boyunduruk altına almaya çalışmak ve devlet kurumlarını ortadan kaldırıp, hükümeti dışarıda tutup, hak ve özgürlükleri tehdit etmek açısından eski Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali iktidarına’ benzetti.
Feravus, Cumhurbaşkanı Kays Said’in olağanüstü hal döneminde bazı aktivistleri, insan hakları çalışanlarını, siyasi figürleri ve gazetecileri etkileyen tüm ihlallerin baş sorumlusu olduğunu vurguladı. Tunuslu aktivist özleirni şöyle sürdürdü:
“Tunusluların görüşlerini ifade etme hakkını elinden almak, onları şeytanlaştırmak, tecrit etme veya yanlış yönlendirilmiş bir grup olarak tanımlamak Cumhurbaşkanı’nın veya herhangi bir kurumun hakkı değildir."
Tunus Bireysel Hakları Savunma Derneği üyeleri de görevden almanın, şeffaflık olmadan kamu kurumlarının dosyalarına el koymanın, seyahat yasakları ve ev hapsi getirmenin, tutuklamaların, adli ve askeri takip uygulamanın ve baskınlara devam etmenin artık mümkün olmadığını bildirdi.

Protestolara yetkililer izin verdi
Cumhurbaşkanlığı, 25 Temmuz'dan bu yana anayasaya bağlılık göstermeye ve alınana önlemleri 80’inci madde kapsamına eklemeye özen gösterdi. Belki de bu durum, olağanüstü hal tedbirlerinin siyasi örgütlenme veya ifade hakkını genişletmediğini açıklıyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan çevirdiği haberde açıklamalara bulunan siyasi analist Halid el- Kuruna, görevden uzaklaştırılan milletvekillerinin halen siyasi hayata katıldığını, radyo ve televizyon kanallarının yanı sıra gazetelerde de açıklamalar yaptıklarını söyledi. Kuruna sözlerine şöyle devam etti:
“Tek önemli etki, bir avuç görevlinin mahkemeye çıkarılmayı beklerken ev hapsine alındığı, birçok yetkili ve şirket yöneticisini kapsayan kararlardır. Cumhurbaşkanlığı çevrelerinde yolsuzluk ile ilgili şüphe duyulan birkaç iş insanı var. Bunlar yetkili adli makamlar tarafından değerlendirilecek.”
25 Temmuz tedbirlerinin bireysel ve siyasi hakları kısıtladığını söylemek ise abartı olur. Zira gerçekler, Cumhurbaşkanı’nın ihanet ithamına varan söylemlerin ciddiyetine rağmen sokakta protesto gösterileri düzenlenmesine bile izin verdiğini doğruluyor.
Tunuslular, olağanüstü hal tedbirlerinin uzatılmamasını, hükümetin bir araya toplanmasını, seçim yasasının gözden geçirilmesini, referandumla egemen halka dönerek anayasanın bazı maddelerinin değiştirilmesini, erken yasama seçimlerinin düzenlenmesine son verilerek tüm devlet kurumlarının yeniden aktifleştirilmesini umut ediyor.
Kays Said iki gün önce, İçişleri Bakanlığı'nın bazı isimlerin seyahat etmesini engellemek için izlediği usullere yönelik yapılan eleştirilere yanıt olarak İçişleri Bakanlığı'nı yürütmekle görevlendirdiği yetkiliye, herhangi biri hakkında celp, karar veya arama emri yoksa zorunlu olmadıkça seyahat edilmesinin engellenmemesi talimatı verdi. Bunun, herkesin haysiyetini koruyarak ve yurt dışında seyahat edenlerin yükümlülüklerine riayet ederek, yasalara tam saygı gösterilerek yapılması gerektiğini vurguladı.



Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.


Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.