Irak Göç ve Göçmen Bakanı Yardımcısı Kerim el-Nuri’nin İran’daki Azna Kampı’nı ziyareti, Baas Partisi’nin 1980’lerde İran ile savaşın ardından “İran asıllı” oldukları gerekçesiyle tehcir ettiği binlerce Iraklıdan geriye kalan yaklaşık 600’ünün durumuna yeniden ışık tuttu. Nitekim birçoğu elinde resmî belgeler olmadan zor şartlar altında hayatını devam ettiriyor.
Şarku’l Avsat’a konuşan Iraklı yetkili Kerim el-Nuri, savaş yıllarında tehcir edilen Iraklıların durumunu yerinde incelemek amacıyla İran’daki Azna Kampı’nı ziyaret ettiğini bildirdi. Kampla ilgili izlenimlerini aktaran Nuri, “Göçmenler mağara hayatına yakın bir hayat yaşıyorlar. İçinde bulundukları koşullar oldukça karmaşık ve zor. Birçoğu ihtiyacını karşılayamıyor. İster İranlı ister Iraklı olsun birçoğu resmî belgelerden mahrum. Bu da şehirlerinin dışına hareket etmeyi veya yolculuk yapmayı neredeyse imkânsız hale getiriyor. Aynı şekilde birçoğu mütevazı işlerde çalışıyorlar” diye konuştu.
Nuri, “Azna Kampı, Tahran’a 400 kilometre uzaklıktaki Loristan bölgesinde bulunuyor. Kışın bölgede çok soğuk bir iklim hâkim oluyor. Oradaki vatandaşların çoğu Irak’ın orta ve güney kentlerinde yaşıyorlardı. Özellikle de güneydeki Meysan vilayetinde… Bazıları da doğudaki Diyala vilayetinde yaşıyorlardı” ifadelerini kullandı.
Kamptaki kişilerin yaşadığı sıkıntılardan Irak ve İranlı yetkilileri sorumlu tutan Nuri, “İran’daki yetkililer, birçoğu İran’ın girdiği savaşa katılmalarına rağmen onlara vatandaşlık veya pasaport vermekle ilgilenmiyor. Aynı şekilde Iraklı yetkililer de Irak asıllı olmaları hasebiyle onlara belge verilmesiyle ilgilenmiyor. Kamptakilerin belirsizlik boşluğunda asılı kamış bir topluluktan ibaret olduklarını söyleyebilirim” dedi.
Nuri, Iraklı yetkililerin göçmenlerin durumuyla ilgili nasıl önlemler alabileceği sorusuna, “Başbakanlık, İçişleri ve Adalet Bakanlıkları ile kapsamlı görüşmeler gerçekleştirdim. Genel Vatandaşlık Müdürü’nden resmî belgeler sorununu çözmek için bir formül bulma sözü aldım” diye yanıt verdi.
Nuri, konuşmasının devamında, “Bazıları Irak belgelerini bazıları ise İran belgelerini almayı istiyor. Bunun için onların durumlarını İran tarafıyla görüşmek için bir komite kuracağız. Hepsi, ister Irak’ta ister İran’da yasal varlıklarını gösterecek belgeleri almak istiyor” dedi.
Bu göçmenlerin çoğu Feyli Kürtlerden (etnik bakımdan Kürt olmakla birlikte genellikle Sünni mezhebine mensup Kürtlerin aksine Şiiliği benimsiyorlar) oluşuyor. Yüzyıllardır Irak’ta yaşayan Feyli Kürtler ülkenin asli unsurlarından. Bu göçmenlerin çoğu Bağdat’ta ikamet ediyorlar ve ticaret ve özel mesleklerle uğraşıyorlardı. 1970 ve 80’lerdeki yetkililer, İran asıllı oldukları bahanesiyle onlara karşı oldukça keyfi politikalar izledi. Irak vatandaşlıkları düşürüldü, mallarına el konuldu ve İran’a sürgün edildiler.
İran hala birçoğuna Iraklı gözüyle bakıyor. Irak Göç ve Göçmen Bakanlığı’ndaki çevreler, Tahran’ın, uluslararası kuruluşların bu göçmenlere ulaşmalarına izin vermediğini ve onları özel amaçlar için kullandığını düşünüyor. Bu çevrelere göre “İranlılar, göçmen meselesinin gün yüzüne çıkmasını ve medya tarafından dolaşıma koyulmasını istemiyorlar”.
Bazı resmi rakamlar, Feyli Kürtlerden yaklaşık 350 bin kişinin İran’a sürgün edildiğine ve 10 binden fazlasının hapishanelerde ve gözaltı merkezlerinde kaybolduğuna işaret ediyor. Bazıları 2003’te Irak’a döndü ve vatandaşlıklarını geri aldı.
1980’lerin başında 4 yaşındayken ailesi İran’a sürgün edilen Molla Adil Ebu Rıza, “İran’ın çeşitli kentlerindeki kamplarda yaşayan Iraklı göçmenlerin içinde bulunduğu koşullar oldukça zor ve hayatlar iki ülkenin gökyüzünde asılı kalmış durumda. Birçoğu, Iraklı veya İranlı olmayı seçemiyor. Sorunun kökü ve aslı, çoğunun elindeki Yeşil Kart evraklarından ve bulundukları şehrin içinde kendilerine sınırlı hareket hakkı tanıyan Beyaz Belge’den başka bir şeyin olmamasıdır.
Ebu Rıza 2003’ten sonra Irak’a döndü ve babasının sahip olduğu vatandaşlık kayıtlarına istinaden Irak vatandaşlığını geri aldı. Halen İran’da ikamet eden Ebu Rıza’nın kardeşi Ahmed ise Irak’a dönmedi ve vatandaşlık alamadı. İran’da zor şartlar altında hayatını sürdüren Ahmed, “İran vatandaşlığı alan dayımın kızıyla evlenmeyi düşündüm fakat evliliğim İran’da resmi olarak tanınmıyor. Çünkü İran’daki yetkililer göçmen Iraklıların İranlı kadınlarla evliliğini yasaklıyor. Ancak yetkililer Iraklı göçmen kadınların İranlı erkeklerle evliliğine izin veriyor” dedi.
Ahmed, “Bazı Feyli Kürt göçmenler, Rıza Şah döneminde İran vatandaşlığı aldı. Fakat İslami rejim bunu on yıllardır reddediyor. Sorun şu ki, Irak vatandaşlığı almak isteyen göçmenin İran’a bir daha dönmemek üzere ülkeyi terk etmesi gerekiyor. Ancak bu göçmen İran’dan ayrıldıktan sonra Irak vatandaşlığını alamazsa bu sefer hem İran’da hem de Irak’ta sorunlarla karşılaşacak. Dolayısıyla İran’da ikamet eden göçmenlerin çoğu akıbeti meçhul olan bu maceraya girişmek istemiyor ve yaşadığı büyük sıkıntılara rağmen İran’da ikamet etmek zorunda kalıyor”
Azna kampındaki ‘Feyli Kürtler’in Irak ve İran arasındaki vatandaşlık mücadelesi
Iraklı göçmenler oldukça soğuk çadırlarda zor şartlarda yaşıyorlar. Birçoğunun resmî belgesi yok.
Azna kampındaki ‘Feyli Kürtler’in Irak ve İran arasındaki vatandaşlık mücadelesi
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة