Irak Genelkurmay Başkanlığı: İran Genelkurmay Başkanı’nın açıklamalarına şaşırdık

İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri
İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri
TT

Irak Genelkurmay Başkanlığı: İran Genelkurmay Başkanı’nın açıklamalarına şaşırdık

İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri
İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri

Irak Genelkurmay Başkanlığı, İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Hüseyin Bakıri’nin ‘Irak topraklarından İran’a yönelik tehdit teşkil eden adımlar atıldığı’ yönündeki açıklamaları karşısında şaşırdıklarını bildirdi.
Irak Genelkurmay Başkanlığı, daha önce iki ülke arasındaki sınırda yaşanan herhangi bir güvenlik sorunuyla ilgili olarak İran Genelkurmay Başkanlığı’na hiçbir zaman yanıt vermemişti.
Tahran, Süleymaniye bölgesinde Irak ve İran arasındaki sınır şeridinde faaliyet gösteren PJAK olarak bilinen Kürdistan Özgür Yaşam Partisi de dahil olmak üzere Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ndeki (IKBY) bir grup İran kökenli Kürt partisini yıllardır izliyor ve hedef alıyor.
İran, Irak topraklarına saldırmayı meşru kılmak için kendisine karşı çıkan gruplara üye unsurları takip ettiğini sık sık bir bahane olarak sunuyor.
Irak Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, komşu ülkelerle ilişkilerin kardeşlik ve iyilik temelleri üzerine kurulu olduğu belirtilerek, “Son zamanlarda özellikle güvenlik ve askeri açıdan her düzeyde kayda değer bir gelişmeye tanık oldu” denildi.
Açıklamada, İran Genelkurmay Başkanı’nın Irak topraklarından ülkesine yönelik düşmanca hareketlerin varlığına ilişkin olarak yaptığı haksız açıklamalar karşısında şaşkınlık yaşandığı ifade edildi.
Irak’ın, komşularına karşı saldırganlık amacıyla topraklarının kullanılmasını şiddetle reddettiğine vurgu yapılan açıklamada, Irak’ın komşu ülkelerle iyi komşuluk ve kardeşlik ilişkilerine bağlı olduğunun altı çizildi ve herkesin ortak ilişkilerde kardeşlik ve işbirliği diline bağlı kalması gerektiği ifade edildi.

Bakıri ne demişti?
İran medyasının aktardığına göre Bakıri konuya ilişkin açıklamasında, “İran’a düşman olan terör grupları, IKBY’deki yetkililerin uyarıları dikkate almaması ve merkezi Irak hükümetinin ABD askeri varlığı nedeniyle zafiyet göstermesiyle IKBY’de aktif hale geldi” demişti.
Yıllarca süren başarısızlık ve geri çekilmenin ardından bu grupların geçen yıl ABD, İsrail ve bölgedeki bazı Arap ülkelerinin kışkırtmasıyla aktif hale geldiğini öne süren Bakıri, “Terör eylemlerini genişletme girişimlerine başladılar. Henüz istediklerini elde edememiş olsalar da bazı sınır bölgelerinde güvenliği bozmak için çalışıyorlar ancak İran buna İran vermeyecek” şeklinde konuşmuştu.
İran’ın, IKBY yönetimi ve Bağdat’taki merkezi hükümete yıllardır bu terör gruplarını dağıtmaları ve İran’a karşı faaliyetlerini engellemeleri için bilgi verdiğini dile getiren Bakıri, “Ne yazık ki, Irak makamları İran’ın tavsiyelerini dikkate almadı. Dolayısıyla İran, ülkeye yönelik terör eylemlerine devam ettiği sürece bu grupları yok etmek için inisiyatif alacaktır” ifadelerini kullanmıştı.

Kürt gazetecinin yorumu
Kürt gazeteci Diyari Muhammed, “İran, 2016 yılında Bağdat hükümeti ve etkili Şii partilerle anlaşarak Irak topraklarından ayrılmaya zorladığı Halk Mücahitleri Örgütü’nde olduğu gibi kendisine karşı çıkan İran kökenli Kürt partileri sınır dışı etmeleri için IKBY yetkilileri ve federal hükümete baskı yapmaya çalışıyor” dedi.
Şarku’l Avsat’a konuşan Muhammed, İran’ın neredeyse her gün Süleymaniye’deki alanları hedef alarak, genellikle Iraklı Kürt vatandaşların mal ve canlarına büyük zarar verdiğini dile getirdi.
İran’ın, IKBY’deki İran karşıtı partilerin, Halkın Mücahitleri Örgütü’nde olduğu gibi sınır dışı edilmesini uzak bir ihtimal olarak gören Muhammed, “Burada işler farklı, çünkü sayıları yedi civarında olan bu partiler birbirleriyle anlaşamıyorlar. Bazılarının Iraklı Kürt partilerle güçlü bağları var ve varlıkları Süleymaniye ile Erbil vilayetleri arasında dağılmış durumda” şeklinde bir yorum yaptı.
İran’ın yıllardır söz konusu partileri IKBY’den çıkarmak için uğraştığını ancak son dönemde çaba ve operasyonlarını yoğunlaştırdığını vurgulayan Muhammed, “Bölgesel yetkililer, İran kökenli partilerin faaliyetlerini Irak içinden yürütmelerine izin vermiyor. Ancak, çeşitli nedenlerle, belki de bu grupların faaliyet gösterdiği coğrafi yapı, diğer siyasi, sosyal ve ulusal faktörlerle ilgili olarak onları kontrol edemeyebilir” diye konuştu.

 


İsrail, Lübnan ordusunun talebi üzerine Lübnan’ın güneyindeki bir köyün bombalanmasını askıya aldı

İsrail'in el-Matala yerleşim biriminden görülen Lübnan'ın güneyindeki el-Adaissa beldesi (EPA)
İsrail'in el-Matala yerleşim biriminden görülen Lübnan'ın güneyindeki el-Adaissa beldesi (EPA)
TT

İsrail, Lübnan ordusunun talebi üzerine Lübnan’ın güneyindeki bir köyün bombalanmasını askıya aldı

İsrail'in el-Matala yerleşim biriminden görülen Lübnan'ın güneyindeki el-Adaissa beldesi (EPA)
İsrail'in el-Matala yerleşim biriminden görülen Lübnan'ın güneyindeki el-Adaissa beldesi (EPA)

İsrail ordusunun Arapça Sözcüsü Avichay Adraee, Lübnan ordusunun ateşkes anlaşmasının ‘ihlal edilmesi’ meselesini ele almak için bölgeye erişim talebinde bulunmasının ardından, İsrail'in dün Lübnan’ın güneyindeki bir köye düzenlemeyi planladığı hava saldırısını askıya aldığını söyledi.

İsrail dün sabah, Lübnan’daki silahlı grup Hizbullah'ın altyapısına saldırı düzenleyeceğini açıklayarak Yanuh köyü için tahliye uyarısında bulunmuştu.

Adraee, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Uyarı yayınlandıktan sonra, Lübnan ordusu suç unsuru bulunan belirli bir bölgeye erişim ve anlaşmanın ihlalini ele almak için talepte bulundu. İsrail ordusu bunu kabul etmeye karar verdi ve buna bağlı olarak saldırı geçici olarak askıya alındı.”

İsrail, Lübnan'ın güneyindeki Ensar ve Zarariya arasındaki bölgeye iki hava saldırısı düzenledi (Sosyal medya)

İsrail ve Lübnan, 2024 yılında ABD'nin arabuluculuğunda bir ateşkes anlaşması imzalayarak, İsrail ile Hizbullah arasında bir yılı aşkın bir süre devam eden ve İsrail’in İran yanlısı grubu ciddi şekilde zayıflatan saldırılarıyla sonuçlanan çatışmalara son verdi. O tarihten bu yana, iki taraf birbirlerini ateşkesi ihlal etmekle suçluyor.

İsrail, geçtiğimiz salı günü, Lübnan'ın güneyindeki birkaç bölgede Hizbullah'ın altyapısının olduğunu iddia ettiği hedefleri bombaladı.

Lübnan ve İsrail, ABD Başkanı Donald Trump'ın ‘Ortadoğu’da barış gündemine’ uygun olarak görüşmelerin kapsamını genişletme yönündeki talebine yanıt olarak, aralarındaki ateşkesi izleyen askeri komiteye sivil temsilciler gönderdi.


Hizbullah Genel Sekreteri: Direnişin silahsızlandırılması Lübnan'ın değil, İsrail-Amerika'nın talebidir

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (Arşiv- Reuters)
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (Arşiv- Reuters)
TT

Hizbullah Genel Sekreteri: Direnişin silahsızlandırılması Lübnan'ın değil, İsrail-Amerika'nın talebidir

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (Arşiv- Reuters)
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (Arşiv- Reuters)

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım, “Direniş, Lübnan ordusuyla azami iş birliğine hazırdır ve Lübnan'ın gücünden ve direnişinden faydalanacak bir savunma stratejisine razıdır. Ancak Amerika ve İsrail'e teslim olma çerçevesine hazır değildir” açıklamasında bulundu.

Kasım dün yaptığı bir konuşmada, “Direnişin asıl görevi kurtuluştur, saldırganlığı önlemek onun görevi değildir. Caydırıcılığı sağlamak devlete ve orduya aittir, direnişin görevi ise onları desteklemektir” ifadelerini kullandı.

"Direnişin rolü, devlet ve ordu bunu yapamadığında düşmanla yüzleşmektir" ve "direnişin rolü, düşmanın gücünü pekiştirmesini engellemeyi desteklemek, ayrıca kurtuluşa yardımcı olmaktır" diyen Kasım, "Eğer ordu koruma sağlayamıyorsa, silahsızlandırılmasını mı talep etmeliyiz? Ve eğer direniş koruma sağlayamazsa ve İsrail saldırganlığı devam ederse, direnişin silahsızlandırılmasını mı talep etmeliyiz?" diye sordu.

"Devletin sorunu, devletin gelişimi adına silah tekelciliğiyle ilgili değildir" diyerek, "önerilen silah tekelciliğinin Amerikan-İsrail talebi olduğunu" ifade etti.


Oklar Hamas’a çevrildi: Direniş Ekseni’ni Hamas’ın 7 Ekim kararı mı dağıttı?

Han Yunus’ta Aksa Tufanı Operasyonu sırasında ele geçirilen bir İsrail askeri aracının üzerine çıkan Filistinliler, 7 Ekim 2023 (DPA)
Han Yunus’ta Aksa Tufanı Operasyonu sırasında ele geçirilen bir İsrail askeri aracının üzerine çıkan Filistinliler, 7 Ekim 2023 (DPA)
TT

Oklar Hamas’a çevrildi: Direniş Ekseni’ni Hamas’ın 7 Ekim kararı mı dağıttı?

Han Yunus’ta Aksa Tufanı Operasyonu sırasında ele geçirilen bir İsrail askeri aracının üzerine çıkan Filistinliler, 7 Ekim 2023 (DPA)
Han Yunus’ta Aksa Tufanı Operasyonu sırasında ele geçirilen bir İsrail askeri aracının üzerine çıkan Filistinliler, 7 Ekim 2023 (DPA)

Suriye'de Beşşar Esed rejiminin düşmesinden bir yıl sonra, ‘Direniş Ekseni’ çevrelerinde, Hamas'ın 7 Ekim 2023 tarihindeki Aksa Tufanı Operasyonu’nu, Direniş Ekseni’nin hiçbir unsuruyla koordinasyon kurmadan başlatarak eksenin gücünü ortadan kaldırmakla suçlandığı tartışmalar yeniden alevlendi.

Bu tartışma, bazen Direniş Ekseni taraflarının halk tabanlarından sıradan insanlar tarafından sosyal medyada gündeme getirildiyse de gayri resmi iç tartışmalarda ve toplantılarda da yer aldı ve resmi tartışmalarda da gündeme getirilmiş olabileceği düşünülüyor.

fgtr
İsrail saldırıları sonucu dumanlar yükselirken Gazze şehrinden kaçan Gazze sakinleri (Arşiv - AFP)

Bu tartışma, Hamas'ın yurtdışındaki Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal'in bir televizyon röportajında yaptığı açıklamaların ardından bazı çevrelerde yeniden alevlendi. Röportajda Hamas’ın Direniş Ekseni ile ilişkisi hakkındaki bir soruya yanıt veren Meşal, Hamas’ın tarihi boyunca hiçbir eksenle ittifak kurmadığını ve tüm Arap ve İslam ülkelerine açık olduğunu söyledi.

Bu açıklamaların ardından Hamas ve Meşal'i en çok eleştirenler, sosyal medya platformu X üzerinden tweetler atan Beşşar Esed rejiminin destekçileriydi. Ancak Şarku’l Avsat’ın gözlemlerine göre asıl tartışma, Meşal'in açıklamalarından önce, sınırlı bir liderlik düzeyinde siyasi diyalogun hakim olduğu gayri resmi oturumlarda, bazı grupların aktif üyeleri ve halk tabanları arasında Gazze Şeridi'nde yaşandı.

Bu toplantılardan birinde, Hamas’ın Gazze şehrindeki bölgelerden sorumlu üst düzey bir yetkilisi, Hamas'ın saldırı planında hata yaptığını, Direniş Ekseni taraflarına, özellikle de Gazze Şeridi'ndeki bazı ortak gruplara, böyle bir saldırının sonuçlarının basit olmayacağını önceden bildiklerinden, sonuçlarına hazırlıklı olabilmeleri için bilgi vermediğini belirtti.

rt5y6
İsrail'in Beyrut'un güney banliyölerinde düzenlediği saldırıda hayatını kaybeden Hizbullah’ın silahlı kanadının lideri Heysem et-Tabtabai ve diğerlerinin cenaze töreninden bir kare (Arşiv - AFP)

İki haftayı aşkın bir süre önce düzenlenen toplantıya katılan kaynaklara göre lider ve toplantıya katılanların çoğu, savaşın diğer cephelere yayılması ve Hizbullah genel sekreteri Hassan Nasrallah dahil olmak üzere üst düzey Hizbullah liderlerini hedef alan önemli suikastlar gibi eksendeki bazı partilerin beklenmedik çöküşün Suriye’de eski rejimin çöküşüne yol açtığını, Esed rejiminin düşüşü ve İran'a yönelik saldırılar gibi olayların eksene zarar verdiğini ve sadece insani kayıplara yol açmakla kalmayıp, ABD'nin desteğiyle İsrail'in Gazze ve Lübnan'ı silahsızlandırma konusundaki ısrarı çerçevesinde bölgedeki gerçekliği de değiştirdiğini düşünüyor.

Toplantı sırasında, Hizbullah’ın askeri kanadının önde gelen bir üyesi, “Hamas'ın Aksa Tufanı Operasyonu bizi de onu da yok etti. Kendisiyle birlikte her şeyi yok etti... Artık eksen kalmadı, başka hiçbir şey kalmadı” diyerek toplantıda bulunanları şaşırttı.

Diğerleri de ona katılarak koşulların daha da zorlaştığını vurguladılar. Ancak Hamas'ın tek başına suçlanamayacağını ve Direniş Ekseni çevreleri arasındaki güvenlik dengesizliklerinin, İsrail'in hedeflerine ulaşmasına katkıda bulunduğunu, etkili suikastların başarısına atıfta bulunarak belirttiler. Bazıları ise eksendeki tarafların kendilerini yeniden inşa edebilecek ve tüm zorluklarla başa çıkabilecek kapasitede olduklarına inandıklarını ifade ettiler.

fg
Şam'ın merkezindeki Emeviler Meydanı'nda Suriye’nin bağımsızlık bayrağını sallayan Suriyeli bir adamın havadan çekilen bir fotoğrafı, 11 Aralık 2024 (AFP)

Öte yandan bazıları Hamas'ın, tek başına saldırı kararı aldığı için halkından ve eksenin destekçilerinden özür dileme ve 2006 yılında Lübnan'ı savaşa sürükleme hatasını kabul eden Hassan Nasrallah'ın cesaretini göstermesi gerektiğini düşünüyordu.

Gazze Şeridi'ndeki Direniş Ekseni’ne bağlı bir İslamcı grup ve bir başka solcu grubun kaynakları, Gazze’deki savaşın başlamasından bu yana ve hatta savaşın sona ermesinden sonra bile, Filistinli grupların, özellikle maddi düzeyde, İran'ın çeşitli nedenlerle onlara verdiği desteğin azalmasıyla birlikte yeni koşullar ve gerçeklerden etkilendiğini kabul ediyor.

Bunu, birçok tarafın Gazze Şeridi’ne para transferini engellemek için attığı adımların doğrudan bir sonucu olarak görüyorlar. Hatta yurtdışındaki gruplar da İran'ın savaş nedeniyle yaşadığı durumun bir sonucu olarak bu destekten etkilenmiş durumda.

Sol kanat bir fraksiyondan bir kaynak, yurtdışındaki, özellikle Lübnan’daki direniş ekseninin takipçileriyle kişisel görüşmelerinde, herkesi bu zor duruma soktuğu için Hamas’ı suçlayanlar olduğunu söyledi.

dfr
İsrail'in Şehran'daki petrol deposuna düzenlediği saldırıda alevler ve duman yükselirken dalgalanan İran bayrakları (Arşiv - Reuters)

Filistinli İslamcı gruplardan birinin üst düzey bir kaynağı Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Şüphesiz, savaşın sonuçları durumun gerçekliğini değiştirdi ve eksenin, ortak karar alma koordinasyonu ile güçlü bir varlık olarak hayatta kalma yeteneğini ortadan kaldırdı, ancak bu koordinasyon Hamas'ın savaşı başlatma planlarında ve niyetlerinde açıkça yoktu” ifadelerini kullandı.

Kaynak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Direniş eksenindeki herkes, yeteneklerinin ve liderlerinin çoğunu kaybetti ve bu, gruplar ile bölgedeki eksenin diğer bileşenleri arasındaki ortak koordinasyon sürecini açıkça etkiledi.”

Kaynak, bir yandan İran'ın desteğinin azalması, diğer yandan da bu gruplara mali akışın olmaması nedeniyle, gruplar arasında mali engellerin yeniden ortaya çıktığını ve bu gruplardaki aktif üyelerin maaş ve teşviklerinin ödenmesi için mali taahhütlerin eksik olduğunu inkar etmedi. Kaynak, bu durumun, eksenin tüm güçlerinin gerçekliğini ve koşullarını değiştiren son savaşın etkilerinden biri olduğunu vurguladı.

Öte yandan yazar ve siyasi analist Mustafa İbrahim, Hamas'ı ‘Direniş Ekseni’nin dağılmasının arkasında olmakla’ suçlamanın haksızlık olduğunu söyledi. Hamas’ın eksenin bir parçası olduğunu belirten İbrahim, aynı zamanda eksenin Suriye'yi kaybettiği bir dönemde İsrail'in Hizbullah’ı ve İran'ı vurmasının sebeplerinden biri olabileceğine işaret etti.

Şarku’l Avsat’a konuşan İbrahim, Gazze, Lübnan, Suriye ve İran'da yaşananlara rağmen, Direniş Ekseni’nin Aksa Tufanı Operasyonu sırasında stratejik bir zafer elde ettiğine inananlar olduğunu söyledi.

İbrahim, Hamas'ın savaşın başlangıcında eksenin taraflarıyla koordinasyon kurmamış olmasına rağmen, söz konusu tarafların Hamas'ı terk etmediğini ve Hizbullah'ın Lübnan'dan aktif olarak savaşa katıldığını, ardından İran'ın da saldırıya uğradıktan sonra savaşa dahil olduğunu, ancak bundan önce, savaşın başlamasının ardından savaşa katılan ve önceden haberi olmayan Filistinli gruplara siyasi ve mali destek sağladığını açıkladı.

Diğer yandan siyasi analist İbrahim el-Medhun, bu tür suçlamaların ve eleştirilerin mantıksız olduğunu ve gerçeklere dayanmadığını belirterek, Suriye rejimi dışında Direniş Ekseni’nin savaşa katıldığını, Suriye rejiminin ise Hamas'a karşı düşmanca tavır takındığını, hatta Suriye içinde Gazze'yi desteklemek için herhangi bir halk hareketi veya kitlesel hareketin yapılmasını engellediğini vurguladı.

Beşşar Esed rejiminin düşüşünün Gazze'de olanlarla bağlantılı değil, biriken iç krizlerin sonucu olduğunu, Lübnan'daki durumun ise İsrail'in Aksa Tufanı Operasyonu’ndan bağımsız olarak Hizbullah'a karşı büyük çaplı bir saldırı hazırlığında olduğunu gösterdiğini söyleyen Medhun, Hamas'ın yaptıklarının bu planları erken bir aşamada ortaya çıkardığını ve İsrail'in hazırlıklarına dair stratejik bir uyarı görevi gördüğünü ifade etti.

Halid Meşal'in açıklamalarının bağlamından koparıldığını düşünen Medhun’a göre Meşal, esasında Hamas'ın İsrail'e karşı duran her eksenin yanında olduğunu, Arap veya İslam ülkelerindeki iç çatışmalara karışan herhangi bir eksenin parçası olmadığı söyledi.